- 247 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
2 GÜN KIRILAN ANAHTAR DELİĞİ İLE UĞRAŞTIM...
BİLGİSAYAR ODASINI AÇMAYA ÇALIŞIRKEN ANAHTAR KIRILDI, SAPI ELİMDE KALINCA NELER OLDU ?
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
19-20 Ekim 2023 tarihlerinde 2 gün bilgisayarın bulunduğu odanın kilidi ile uğraştım, tabiri caizse buna heen hemen herkes ’’Pire için yorgan yakmak.’’ diyebilir, Öyle de yaptım,15 saat kullanamadığım bilgisayarın bulunduğu odayı açarken anahtarın yarısı kırıldı içinde kaldı. Bugün sabahtan saat.07.30’da tanıdığım 2 anahtarcıya gittim. 2 anahtarcı da açılmamış. 1-2 saat vakit geçireceğim, çarşıda 4-5 kişi ile oturup çay içtik. Muhabbet ettik, sonra birisi açılmış. Gittim, durumu izah ettim. Kırılan anahtarın parçasını çıkarmak için 350 lira istedi. 5-10 saniyede kapıyı açıyorlar, ’’O parayı vermem, canavarla kapıyı kırarım.’’ dedim, elimde bulunan yedek anahtarın bir benzerini uzatıp yapmasını istedim. 2-3 saniye de yapıp elime tutuşturdu, 30 lira istedi, verdim. Motor tamircisi Haluk’un yanına uğrayıp durumu anlattım, oldukça ince 2 iğne verip ’’Bunları kırılan anahtarın iki tarafından tutup çıkarmaya çalış.’’ dedi. ’’Bunları sana getirip geleyim mi ?’’ diye sordum. ’’Ben de çok, sende kalsın.’’ dedi.’O zaman bir 10 lira bari vereyim.’’ dedim. Kabul etti, verdim gittim, eve geldim. Uğraş uğraş bir türlü açılmadı. Tam o sıra bizim kız gelmiş ’’Abi anahtarcıların elinde küçük penseler oluyor, onlarla açıyorlar.’’ dedi. İğne ve büyük pense ile o da uğraştı, açamadı. Zaten sabaha kadar 3-4 defa çeşitli aletleri kullanarak açmaya çalıştım, olmuyor. Doktor 98 yaşındaki anneme ilaç yazacakmış, bisiklete atladım, önce çarşıya uğradım. 1-2 kilometre ötedeki ilk hırdavatçı dükkanına girdim, durumu izah ettim. Küçük pense varmış, 45 liraymış. Parayı ödeyip penseyi cebime attım, hastahaneye yollandım. Yanımda ne benim, ne annemin kimliği var. Hepsi de oda da kilitli, odaya girince annemin ismini söyledim. Bilgisayarda çıktı, doktor ilacı yazdı. Hastahaneden çıkarken hastanede çalışan tanıdığım Erdal ’’Kerim abi, neler yapıyorsun ?’’ deyince durumu izah edip konuşurken birisi geldi, durumu Erdal ona izah etti. Adam bana ’’Benimle gel, sana cımbız vereyim. Onunla aç.’’ dedi. Ben ’’Ben de cımbız çok ama o da odada kilitli.’’ dedim. Adam bana ince uçlu bir cımbız verdi, işim bitince cımbızı Erdal’a bırakmamı istedi.
Hızla hastahaneye 500 metre kadar uzaklıkta olan eczahaneye girip ilacı alacağım. Eczahanede ki kızlara ’’Doktor ilaç yazdı ama bunun ödemesi var mı ? Bir bakar mısınız ?’’ dedim. Baktılar, 8 lira ödemesi varmış. ’’Valla cebimde 7.5 lira kaldı, odam kiltli.’’ dedim. ’’Bu da yeter.’’ dediler. İlacı aldım, hızla eve yöneldim. Eve geldim, verdiği cımöızla kırılan anahtarın parçasını çıkarmaya çalıştım. Olmuyor, yeni aldığım pense ile tutup çıkarmaya çalışıyorum, yine olmuyor. Alman malı canavarı çıkardım, kale kilitin ön tarafını 1-2 dakikalık uğraşmayla kestim attım. Çekiç ve keski ile kestiğim anahtarrın deliğinde kalan kısmı vura vura aşağıya indirdim. Bu seferde hala demir kapı açılmıyor, bilader yanıbaşımızdaki inşaatta manivela olduğunu söyledi. Bizim evin merdiveninden oraya kolayca giriliyor, oraya gözümü dikmişken inşaatçı genç karşıma çıktı. ’’Siz de manivela varmı ? Bana 1-2 dakika lazım.’’ dedim. ’’Abi, ben yemeğe gidiyorum zaten. 2 saat gelmiyeceğim, 2 saat kullanabilirsin.’’ dedi. 4.kata çıkıp manivelayı aldım, bayağı da ağırmış. Demir kapının 3-4 yerinden manivela ile zorladım, kapı aralandı ama canavarla kestiğim ve yerinden çıkan anahtar bir türlü kapıyı açmıyor. Manivelayı yerine koyup geldim, kapıya hızlıca yüklendim. Anahtar komple yere düştü, bu sefer de kapıdan içeriye giremiyorum. Demr kilit tam kapının altına girmiş, neyse zorlaya zorlaya onu ittirip kapıyı açtım. İlk işim bu yazıyı yazmak oldu, biraz sonra cımbızı sahibine reslim edeceğim, oradan anahtarcıya geçip yeni bir anahtar alacağım. Siz, siz olun anahtar kaybetmeyin. Kırılan anahtarı açtırmaya kalkmayın, bizim kız ’’350 lira istediler.’’ deyince ’’Sen, dua et, geçen gün benden 800 lira istediler.’’ demez mi ? Uzun lafın kısası, kimse de insaf kalmamış. Dahası var, yine bisiklete atladım, kırdığım anahtarı elime alıp ucuz malzeme sattığını bildiğim bir dükkana gittim. Anahtarı gösterip, aynısından olup olmadığını ve fiyatını sordum. ’’Var, 200 lira.’’ dedi. Bunun vidaları nerede ? deyince başka bir kutudan 4 vida verdi. Parayı ödeyip eve döndüm, anahtarı yerine takacağım. Olmuyor, iyice inceledim. Eski anahtarla, yeni anahtarın delikleri birbirine uymuyor. Yarın gidip bobinajcı Taner’den ya ödünç bir matkap alıp geleceğim, ’’Abi, bende matkap yok.’’ derse kafaya taktım. Gıcır gıcır bir matkap alıp gelip kapının kilidini yerine kendim takacağım. Umarım, bu işi başarırım. Yalnız, bu iş için orası burası derken 20 kilometre yol gittim. Kızgınlığımı, zorluğu tahmin edin artık. Taner’in yanına gittim, çalışıyor. Ayaküstü durumu anlattım, ’’İşi bırak gel, şurada çay içelim.’’ dedim. Yanındaki çay evinin bahçesine oturup birer çay içtik, içerken ’’Sen de matkap var mı ? Yoksa gidip matkap alacağım. Matkabı eve götürmem gerekiyor, eski kilitle yeni aldığım kilidin delikleri birbirini tutmuyor, kapının üzerinde ki deliklerde farklı.’’ dedim. ’’Ben sana matkabı vereyim, almana gerek yok.’’ dedi. Çayı içip dükkanın içine girdi, matkabı çıkardı. Sonra habire dükkandan dışarıya bir şeyler çıkarıp dışarı atıyor, tam yarım saat geçti. Hiç bir şey söylemiyor, o çalışa dursun, bisiklete atlayıp 150-200 metre kadar ötedeki demir hırdavat satan bir dükkan var. Bisiklete atlayıp oraya gittim, sakallı bir genç ’’Kerim abi hoşgeldin.’’ dedi, 35-40 yaşlarında ama tanımıyorum. ’’Burada daha önce bana kanser olduğunu söyleyen birisi vardı, o öldü mü ? Dükkanı, sen mi devraldın ?’’ diye sordum. ’’O ölmedi, yaşıyor ama dükkanı ben devraldım.’’ dedi. Uzatmayalım, ’’Canavarlara takılan taş var mı ? Fiyatı ne kadar ?’’ diye sordum. 1 tane getirdi geldi, 50 lira olduğunu ifade etti. En son dükkanı devreden adamdan 30 liraya 2 tane almıştım. Sonra elinde matkap olup olmadığını sordum, 1 tane elektrikli varmış. ’’900-950 lira civarında ama sana 800 liraya olur .’’ dedi. ’’Uçları içinde mi ?’’ diye sordum, ’’Tek tek satılıyor, fiyatları farklı.’’ dedi. ’’Niçin ?’’ diye sorunca ’’Abi, kimisi ince ve küçük 10 lira. Kimisi çok kalın ve büyük 300 liraya kadar çıkıyor.’’ dedi. ’’Sen bana 1 tane daha canavar taşı ver, evde yedekte bulunsun. Ayrıca Taner bana matkap verecek, yarım saattir dükkanın içine girdi. Ne yapıyor anlamıyorum, şimdi gidip bakacağım. Olmazsa biraz sonra gelip bu matkabı alayım, bunun garantisi falan var değil mi ?’’ deyince ’’Abi, bunlar çakma Çin malı. Bunların garantisi olmuyor.’’ dedi. Canım sıkıldı, atladım Taner’in yanına gittim, hala içeriden bir şeyler çıkarıp atıyor. ’’Taner, sen orada ne yapıyorsun ?’’ diye sordum. Meğerse matkabın ucunu arıyormuş, ’’Yahu bırak matkabın ucunu, ben alırım onu.’’ deyince rahatladı. Matkap ile bir de vida sıkıcı verdi, nasıl takılacağını gösterdi. Tekrar hırdavatçıya gittim, aldığım anahtarın deliğini gösterdim. Gidip ona uyan matkap ucunu getirdi geldi, deliğe soktum. Uyuyor, ’’Kaç para bu ?’’ dedim. 20 liraymış, parayı verdim. Son sürat eve, Taner’in dükkanı ile bizim evin arası 3 kilometre falan. Gidiş geliş 6 kilometre, eve geldim. Kapının önünde matkabın ucunu takacağım, beceriksizlikten matkabın ucunu takamıyorum. Biladeri çağırdım, uğraşa uğraşa taktı. Nasıl taktığını sordum, gösterdi ama elime aldığım matkapla önce anahtarın üzerinde kapıdaki deliğe uygun bir delik açtım. Tam 4-5 dakika sürdü, kapıya monte edeceğim. Deliği yanlış yerden açtığımı farkettim. Çıkarıp karşısındaki deliğin yanından 1 delik daha açtım. Şimdi tamam dedim ama olmadı, niçin ? Ön tarafta ki deliklerin içindeki 2 vida çıkmamış, çekiçle vuruyorum çıkmıyor. Matkabı çalıştırıp yüklendim, matkap çok ağır ilerliyor. Biladere ’’Senin elindeki küçük demir kesiciyi getir gel bakayım.’’ dedim, getirdi geldi. Önden ve arkadan vidaların olduğu yere sığdı, biraz uğraştım. Vidaları çıkarmaya muvaffak oldum ama 10-15 dakika gitti. Sıkıntıdan neredeyse pes edeceğim, açılan delikleri matkapla tekrar yokladım. Yani matkabı çalıştırıp da yaptım bu işi, her şey tamam gibi gözüküyor. Anahtarı taktım, bir türlü yerine oturmuyor. İyice kontrol ettim, salak anahtarcı önden takılan vidaları 4 cantim uzunluğunda vermiş. Kilidin arkasındaki demire değiyor. 2 santim her ikisinde de fazlalık var, süratle bütün vidaları söktüm. Canavarı çalıştırdım, uzun vidaların tam ortasından kestim attım. Yeniden uğraşıp anahtarı yerine taktım, kapıyı kapatıp yeni anahtarla açtım. Oldu, inanın 2 gün süren savaşı kazandım. Bisiklete atladım, Taner’in matkabını verdim. Aldığım ucu da ona hediye ettim. Kendisine bir çay daha ısmarladım, ’’Abi, işin görüldü mü ?’’ dedi. ’’Tamam, yalnız sen bana elden düşme bir matkap ayarlayıver.’’ dedim. ’’Tamam.’’ dedi, verdiği matkap Alman Malı Derwall markalı bir matkaptı, zaten canavarı da Taner ayarlamıştı. 200-300 liraya bir canavar ayarlayacağım sana derken matkap bana 1200 liraya mal oldu ama galiba boss, teneke ve demirleri makasla kağıt keser gibi kesiyorsunuz. Kısacası işleri şimdi aletler yapıyor, el övünüyor. Evde bazen ufak tefek aletlerin bulunmasında büyük fayda var.(21 Ekim 2023 Cumartesi-11.41)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.