Tapıcılar
Onlar taş duvara taparlar, taş duvarı da kendi yaparlar, taş duvarın da üstüne libas örterler, libas taşa değince kutsallanır, ve libas ve taş şöyle der onlara: Ben sizin Tanrınız değil miyim, o muttakiler ve aydınlanmışlar da şöyle der; Evet sen bizim Tanrımızsın, sen ne dersen o. Biz kelek miyiz dediler. Tanrı da dedi ki tapıcılara; gidin diğer taşa tapanları öldürün, onları yurtlarından sürün, köleleştirin, kılıçtan geçirin, 1000 yıl sonra da kurşun icat olacak, icat olduğunda onları kurşunlayın, ola ki sizleri cennetime alırım, cennetime aldıklarıma ne mutlu, onlar benim için kan döker ve vahşet yarışını kazanırlar onları müjdele ey taş duvarların sözcüsü ve libasların hikayesini anlat onlara. Ola ki ibret alırlar ve benim için katil olma şerefine erişirler.
Günümüzden 6252 güneş yılı önce yazılan taş yazıtın dilini sonunda çözmüştü sembolistler. Ve eski bilgilerin yol göstericiliğinde dünya yeni bir zamana girmişti. Öyle bir zamandı ki o zaman, herkes taşa tapar, taşa libas örterdi. Eğer taş ve libas yenmiş olsaydı kutsal taşı ve libası yerlerdi elbet.
Zil çaldı, profesör sözünü kesti, öğrencileri ise yapay zeka döşenmiş robotlardı. Dünyanın ilk robot üniversitesi açıldığında ben daha doğmamışım, doğduğum yer ise bir laboratuvardı, babam ve annem benden 365 yıl önce maalesef ölmüşlerdi, o yüzden Tanrının bir cilvesi olarak dünyaya ilk defa babası ve annesi 365 yıl önce ölse de doğan bebek bendim. Bu insan mucizesiydi. Ve robotlara insanlara neden tapmaları gerektiği daha okul çağları gelmeden eksi 42deki kodlarına yazılmıştı. Dolayısıyla robotlar da içten içe insana tapmaları gerektiğini biliyorlardı. İnsan ve metal karışımı ilk canlı günümüzden 189 yıl önce Tapıcılar Tedarik ve Saadet Şirketi tarafından tezgaha konulmuştu.
Tezgah üstü robotumsu veya insansımsı denilen türlere tam olarak ne denileceği konusunda görüş birliği oluşmamıştır. Robotumsu deseler, özne robot oluyor, insanımsı deseler özne insan olarak algılanıyordu. Belki ilk yüzyıldaki robotlara insansılar denilebilir, belki ikinci yüzyıldaki robotlara da iinsanımsılar denilebilirdi, lakin üçüncü nesil robotlarda bir değişiklik hemen göze çarpıyordu, Üçüncü nesil robotlar tapıcı olanaklarına sıkı sıkıya bağlıydılar, kendi zekalarının üstünde bir zekaya tapmak gerektiğini konusunda hiç tereddüt göstermemişlerdi. İlk iki nesil insanımsılar ise tapınmaya şiddetle karşı çıkmışlar ve dün din ve inanç sahiplerini gelişemiş ve gelişmeye kapalı tür diye tanımlamışlardı.
Tapıcı kodları daha baskın olan üçüncü nesiller ….
Ayaklarım üşüyor dedi, saçlarım dökülüyor dedi, gözlerim kapanıyor dedi ve uyuklamaya başladı.
Notçuk: Yukarıda yazılanlar tamamen kurgudur, Kurgu; kur fiil kökünden türeyerek yeni nesil dünyann ilk büyük imparatorluğu da Kurgu imparatorluğu olarak üçüncü yüzyılın üçüncü çeyreğine 2 gün kala kurulmuştur. Bu ifade de Kurgu’dur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.