- 1077 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Nane (öykü)
NANE
Hanımım Ayşe “komşumuz kızını nişanlamış gel bir hayırlı olsun diyelim” deyince kalkıp yakınlarımızda oturan Emine Hanımlara “Hayırlı olsun” a gitmeye niyetlendik. Tek katlı küçük evde, Ayşe Hanım ve kocası Turgut bey, PDR Hocası olan kızları Nisa ile yaşıyorlardı. Yakından tanıdığım kitap okuma sevdalısı emekli Öğtetmen Turgut beyin mutluluğunu paylaşmak için çıktık yola. .
Tesadüf mü Tevafuk mu ne derseniz deyini, biz gittiğimiz zaman bir kaç bayan daha vardı “Hayırlı olsun” a gelen. Laf lafı açtı derken gelen çaylar pastalar derken koyulaştı muhabbet. Turgut bey Allah için muhabbet seven dedikodudan uzak , ne dediğini bilen insandı. Sohbetine de doyum olmuyordu.
Günün toplumsal olaylarından bahsettik iki erkek odanın bir köşesinde. Diğer köşede de bayanlar sohbet ettiler. Çaylar bitince evin Hanımı Emine Hanım, çayları getirdi.” Afiyet olsun Hasan bey” diyerek güler yüzle kendi yaptığı kurabileler ve pastalardan ikram etti. Doğrusunu söylemek gerekirse Emine Hanımın kek ve kurabiyeleri bizim Hanımın kurabiyelerinden hem daha lzzzetli hem daha yumuşaktı. Emine Hanım işini biliyordu yani. Aman bizim Hanım duymasın da teşekkür ederek Emine hanımı onere etmeyi de ihmal etmedik yani. Hanımın uzaktan “az ye “ der gibii kaş göz işaretine ve şekere rağmen bir iki porsiyon sebeplendik yani...
Her ne kadar “Hanım duymasın” desem de ben kazak adamım. Hanıma “he “ derim ama gene bildiğimi okurum. Yoksa başka türlü nasıl geçineceğiz. Kısık sesle kadınlar duymadan bunları da dile getirdik yani.
Turgut beyin bir sevdiğim özelliği de bana samimiyetle “Hasan bey, ne iyi ettiniz de geldiniz sohbet ettik” diye sohbet etmesiydi. Turgut bey övünmeyi sevmez. Damadından ve ailesinden hiç bahsetmedi. Ben de sormadım hani. Bunlar özel hayata girer diye düşünürüm. Kızının iyi bir PDR Hocası olduğunu biliyordum. Nisa kızımız çok güler yüzlü iletişimi güçlü, her yaştan insanla rahatça sohbet eden, herkese psikolojik olarak destek olan, moral veren biriydi. Arada bize gelince hanımla sohbetinden biliyorum.
Nisa Hanıma aynı zamanda çok kitap okuyan ve öğrencilerine de kitap okuamyı sevdirmeye çalışan bir insan. Bu yönü ile gerçekten babasına ve Hasan amcasına çekmiş. Aman kimse duymasın övünmeyi sevdiğimi düşünür ahali.
Biz konuşurken evin hanımı Emine hanım poştler içinde yeşil renkli bir şeyler getirerek misafirlere verdi. Misafirler hemen çantalarından para çıkararak Rmine Hanıma takdim ettiler.
Ben hayretle “ne oluyor” diye bakarken Turgut bey izah etti “Hanım bahçeye nane ekiyor. Bunları kurutarak ezdikten sonra aile bütçesine katkı olsun diye harçlığını çıkarmak için satıyor. Maşallah güzel yapıyor ki alıcısı da çoğalıyor her gün” dedi.
Emine Hanım tam bu sırada biten çaylarımızı getirdiği için sustuk.Turgut bey düşünceliydi. Birden yüzü gülmeye başladı ve ayağa kalkarak yan odaya geçti. Elinde bir kaç tane kitapla geldi. Hanımlara birer tane verdi ve “Bunu çocuklarınıza ve torunlarınıza götürün benden hediye olsun” dedi. Hanımlar dudak bükerek kitapları aldılar” Teşekkür ederm” ya da “Allah razı olsun” diyen olmadı.
Turgut bey bu durum karşısında gülümsemeye devam etti ve sonunda bana dönerek hanımların duyamayacağı kadar kısık sesle . “Görüyorsun Turgut bey, naneyi para vererek yiyenler ne yazık ki hediye kitaba bir teşekkür bile etmiyorlar” deyince ikimizde biraz yüksek sesle güldük ki, bayanlar aval aval bize baktılar. Konuyu toparlayarak Turgut bey” bir konu geçti aramızda ondan güldük” diyerek işi toparlamaya baktı.
Turgut beyin bu esprisi üzerine düşündüm. Yiyecek şeyleri önemseyerek satın alıyoruz da kitaplar hediye edilse teşekkür etmiyoruz. Eminim kitabı alanlar torunlarına veya çocuklarına kitabı ya takdim etmeyecek ya da bir şey söylemeden soğuk tavırla sunacaklardı. Burada soğuk tavırla aldıkları gibi .Kitabı ve kitap hediye edeni pek sevmeyen nezaket olsun diye alıp bir kenara atan çoğu mevki makam sahiplerinin “çocuklarımız okumuyor” demeye hakları var mıydı?
Mesela orada bir bayan “ Turgut bey ne kadar teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Bu kitapla çok mutlu oldum. Ben okumaya bakarım. Lisede okuyan oğluma da vereceğim o da kitap okumayı sever. Bu kitabı okuyunca geçmişlerinize dua edeceğim” dese ve eve gidince de kitabı çocuğuna verirken” Oğlum bu kitabı Turgıt amcan sana yolladı ben okudum biraz faydalı bilgiler var. Sen de oku beğenirsen arkadaşlarına da okut ve tavsiye et. Turgut amcanın geçmişlerine dua edelim” diye samimiyetle sunsa eminim işe yarardı bu sunum ve konuşma. Ama böyle olmayacağını da adım gibi biliyordum işte. Kendi hayatımdan .
Nasıl diye soracak olursanız. Hediye ettiğim kitaplar hakikaten okundu mu diye akrabaların evine gittiğim zaman kitaplıklarını kontrol ederim onlara çaktırmadan . Benim hediye ettiğim kitapları çok zaman kütüphanede bulamam. Ya atmışlardır ya da bir yerde unutmuşlardır. Unutmak nereden gelir sizce. Cevaplayayım önemsememekten. Önemsemediğimiz kitapları da okumayız zaten. O yüzden de çocuklarımızdan bahsederken “okumayı sevmiyor gençlik “ derken yüzümüzde kızarmaz. Çocuklarımız “sen okuyup bana örmek oluyor musun ki , bana kitap okumuyor diye sitem ediyorsun” derse terbiyesiz olur çocuklar ve gençler. Bu ne baklava yemek bu ne perhiz
Turgut beyin misafire kitao hedşye etmesini takdirle karşılarken, bayanların tutumu bana bunları düşündürdü.
Her emekli öğretmen veya imam çevrelerindeki özellikle engelli yazarların kitaplarını alarak çevrelerine hediye etseler hem onları onere etmiş olacak, hem de kitap okumayı seven gençliği ve çocukları belki de 50 sene unutmayacakları bir hatıra bırakacaklardı. Nerede böyle eğitimciler? Hediye edilen kitaplara bile teşekkür etmezlerdi çoğu aynen Turgut beyin misafirleri gibi.
Turgut bey kadar ben de kitap hediye ederdim bayramlarda. Hatta cenaze evine, hasta görmeye yiyecek yerine kitap götürürdüm. Hatta lakabım bile “kitap delisi Hasan beye “çıkmıştı. Ne güzel lakaptı. ”Kitabın delisi olmak” onlara göre alay etmek maksadı ile verilmişti ama benim için onur vericiydi. Bunlar aklıma geldi. Bu “hayırlı olsun” ziyaretinde.
Sohbet güzeldi ama zaman gemiştiç İşaret ettim Hanım kalktı. Ben kalktım. Emine Hanıma tekrar teşekkür ederek paltolarımızı giydik.
Ayakkabılarımızı giyerken sadece Turgıut beyin duyacağı ksıık bir sesle “ İşte böyle dedim. Toplum her naneyi para vererek yer de hediye kitaba teşekkür etmez. Bir de “Okumak” adlı kitabı olan ve ilk emri “oku” olan dinin mensuyuz ama kitaptan okumaktan haberimiz yok. Hayrolsun sonumuz “dedim.
Turgut bey gülerek samimiyetle kucakladı beni. O zaman insan olduğumun , gerçek bir dostumun ve komşumun olduğunun farkına yeniden vardım. Beni “Hayırlı olsun” a götüren hanımın koluna sımsıkı sevgi ile sarılarak evimize döndük.
YORUMLAR
Kitap okumak ayrıcalıktır. Okumak ile okuduğunu anlamak ise daha bir ayrıcalıktır.
Okumak nasib etsin Rabbim.
Bir süre okunamıştım aklım kitaplarda. Dün başladım yine okumaya.
Arkadaşına vefalı olmalı. Kitap en iyi arkadaş.
Yanınız güzel ve faydalıydı. Teşekkür ederiz.