- 328 Okunma
- 0 Yorum
- 7 Beğeni
UNUTULAN GERÇEKLER
Ömür hepimiz için çok hızlı akarken tüm olaylar, anılar, ilişkiler ardı ardına geliyor...
Bir bakışta her şey normal görünse de.kabul etmemiz herkes benzer şekilde yaşıyor. Herkes koşturmaca içinde, herkes dışarıdan çok mutlu görünüyor bazen böyle hissediyorsun, ne yszık ki gerçekleri görmemezlikten gelip mutlu görünme çabası içindeyiz..
Oysa öyle bir hayat var önümüzde her anı mücadele her savaşmak ile geçen saatler..hep bir karmaşa içinde günleri,ayları,yılları harcarken
ölümle burun buruna gelip ve onun soluğunu ensemizde hissetmek, bizi bir dizi cevapsız kalan soruları çözme çabasına iter...
Yaşadığımız hayat bizim seçtiğimiz ve istediğim bir hayat mıydı?
Ölümün gerçeklği hayatı dolu dolu yaşayabilmek için bize bir kapı aralıyormu...
Herkesin bu dünyadaki trajedisi, kaçınılmaz gerçek dünyayı farkında olarak yaşamasıdır.
Her canlı alnında yazılan ölüm fermanıyla doğar.. zaman içinde sevdiğimiz insanların ölümüne tanık oluruz...Hepsine bir sebep buluruz...
İnsan bu dünyada kendi zamanını aşacak, onu sonsuzluğa taşıyacak ‘ölümsüzlük projeleri’nin bir parçası olmak ister. Hayatlarımızın sonsuza dek akıp gideceğini zannederiz bir yandan, sanki ölüm başkalarının başına gelecek bir şeydir..
Hiç sorunsuz bir hayat düşünebilirmiyiz,elbette ki hayır..
Oysa olaylar farkındalığını derin bir biçimde içimizde hissederiz..
Hayatın her alanını değerlendirmeye, bugünü daha dolu yaşamaya iter,hayatlarımıza bir mana, bir duygu ve yönelim katar.” İnsanın kendisiyle yüzleşmesi, yaşadığımız bir takım salgın gibi büyük felaketlerde sıklıkla karşılaşırız örneği önümüzdeki yıllarda yaşadığımız virüs belası ve ağır depremler... Hayata yepyeni ve kuşatıcı bir mana verecek olan yeni bakış açıları ve benliğimizi sigaya çeken bir nefis muhasebesi böyle zor zamanların meyvesi olarak bir bağış gibi, uzun bir kuraklıktan sonra yağan yağmur gibi, yağmurun ardından tüten toprak kokusu gibi ortaya çıkar.
Yokluk tehdidi yavaş yavaş kapımızı çalmaya hazırlanırken yalnış siyasi beceriksizliklerin faturasını çok ağır bir biçimde ödemeye hazırlıklı olmalıyız...
Takım tutar gibi siyasi fanitizm içimize çöreklenmiş ve yapılan her yanlışı doğru olarak gören bir millete sahibiz...
Ben yaptım oldu zihniyeti devam ettiği sürece bu böyle devam edecektir..
Yaşarken ölümü hissetmek gibi bir hissi yaşamaktır...
İşte bu yalnış politika bizim bu yoksulluğu âdeta gözümüzün içine soktu...
Ne kadar yosul ve kırılgan olduğumuzu idrak ettik. Hepimizin içinde yüzen endişe, sokağın başladığı yerde emniyetsizliğin de başladığını, hayatın âdeta pamuk ipliğine bağlı olduğunu bize gösterdi...
Hayatta bundan sonra önüne geçilemeyecek, karşı konulamayacak bir yokluk tehlikesi, varlığımızın göreceliğini hatırlatmaktadır...
Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin varoluş endişesini yaşanması ile birlikte kişisel değişim ve gelişim aşaması başlıyor ise bu güvenlik duygusu sağlam temeller üzerinde yeniden, hatta eskisinden daha iyi bir şekilde yapılandırılabilir...İçimizi bir ürperti halinde yoklayan yokluk tehdidi, bizi bugünü daha tam ve güzel yaşamaya yönlendirebilir mi...
Allah tüm ulusumuzun yardımcısı olsun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.