- 675 Okunma
- 3 Yorum
- 5 Beğeni
BİR MUTLULUK, BİR ÜZÜNTÜ, BİR DOSTLUK, BİR SEVGİ, BİR HASRET
BİR MUTLULUK, BİR ÜZÜNTÜ, BİR DOSTLUK, BİR SEVGİ, BİR HASRET
Bir zamanlar, çok yakın iki arkadaş vardı. Adları Ali ve Veli’ydi. Birlikte büyümüşler, birlikte okumuşlar, birlikte çalışmışlardı. Her zaman birbirlerine destek olmuşlar, birbirlerinin sırlarını paylaşmışlardı. Bir gün, Ali’nin işi dolayısıyla başka bir şehre taşınması gerekti. Veli çok üzüldü, ama arkadaşının hayatını kolaylaştırmak için onu destekledi. Ali de Veli’ye çok teşekkür etti ve ona her zaman irtibatta kalacaklarına söz verdi.
Ali yeni şehre yerleştikten sonra, hayatı değişmeye başladı. Yeni insanlar tanıdı, yeni yerler keşfetti, yeni fırsatlar yakaladı. Bir de güzel bir kızla tanıştı ve ona aşık oldu. Adı Zeynep’ti. Zeynep de Ali’yi seviyordu ve onunla evlenmek istiyordu. Ali çok mutluydu, ama bir sorunu vardı: Veli’ye haber vermemişti. Veli’yi unutmuştu.
Veli ise Ali’yi çok özlüyordu. Onunla konuşmak, onun sesini duymak istiyordu. Ama Ali’den hiç haber alamıyordu. Telefonlarına cevap vermiyor, mesajlarına dönüş yapmıyordu. Veli çok merak ediyor, acaba Ali’nin başına bir şey mi geldi diye düşünüyordu. Bir gün, tesadüfen bir gazetede Ali’nin fotoğrafını gördü. Yanında güzel bir kız vardı ve altında şöyle yazıyordu: "Başarılı iş adamı Ali Kaya, sevgilisi Zeynep Özdemir ile evlendi." Veli şok oldu. Arkadaşı ona böyle bir haber vermemiş miydi? Ona ihanet etmiş miydi? Veli çok kırıldı, çok üzüldü. Arkadaşlıklarının bittiğini düşündü.
Aradan yıllar geçti. Ali ve Zeynep mutlu bir hayat sürüyorlardı. Bir de çocukları olmuştu. Adı Can’dı. Can çok akıllı ve sevimli bir çocuktu. Ama bir sorunu vardı: Kalbi zayıftı ve ameliyat olması gerekiyordu. Ama ameliyat için uygun bir donör bulunamıyordu. Ali ve Zeynep çok endişeliydiler, çocuklarını kaybetmekten korkuyorlardı.
Veli ise yalnız bir hayat sürüyordu. Arkadaşı Ali ile hiç konuşmamıştı. Onu affetmemişti. Ama onu da unutamamıştı. Bir gün, hastaneye gitti ve kan bağışında bulundu. Kan grubu AB Rh pozitifti ve nadir bulunuyordu. Kan bağışından sonra eve gitti ve televizyon açtı. Bir haber programında Ali’nin yüzünü gördü. Yanında Zeynep ve Can vardı ve altında şöyle yazıyordu: "Kalp nakli bekleyen küçük Can için umut ışığı." Veli kalbinin sıkıştığını hissetti. Acaba o küçük çocuk Ali’nin oğlu muydu? Acaba o çocuk için uygun donör o muydu? Veli ne yapacağını bilemedi. Arkadaşı Ali’ye yardım etmeli miydi? Yoksa ona kin tutmaya devam mı etmeliydi?
Veli çok düşündü, çok kararsız kaldı. Ama sonra kalbinin sesini dinledi. Ve hastaneye koştu. Orada Ali’yi buldu ve ona sarıldı. "Seni affediyorum, arkadaşım." dedi. "Senin çocuğuna yardım etmek istiyorum." Ali çok şaşırdı, çok sevindi. "Senden çok özür dilerim, arkadaşım." dedi. "Senin kanın bize umut oldu." Veli gülümsedi ve Can’ı öptü. "Sen de benim kardeşimsin." dedi.
Ve böylece, bir mutluluk, bir üzüntü, bir dostluk, bir sevgi, bir hasret konulu bir öykü son buldu. Ama aslında yeni başladı. Çünkü Ali ve Veli yeniden arkadaş oldular. Ve Can da sağlığına kavuştu.