NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kurtuluş Savaşı denilince akla hep kahramanlıklar ve dalgalanan bayraklar gelir. Oysa ben bu kez hainlerden ve kayıplardan bahsedeceğim. Bu büyük mücadelenin neden‘’ Yedi Düvele’’ karşı verilmiş bir savaş olduğunu kısaca anlatacağım.
Başlarken,
Hasta Osmanlının can çekişen itibarı hain Vahdettin ile Damat Ferit’in umuduna terk edilmişti. Naciye Sultan kanıtlamıştır ki delikanlılık erkek olmakla veya Sultan olmakla olmuyormuş.
Vatan elden giderken vatanseverliğinden hiç şüphe etmediğimiz ama bir o kadar da maceraperest Enver Paşa’nın Atatürk’ün yanında olmak yerine ne işi vardı Kırımda, Belinde, Moskova’da falan. Aynı filmde iki Jön olmaz diyen Cüneyt Arkın gibi Afrika’ya uzanan bir hülyanın ne anlamı vardı Anadolu alev alev yanarken. Bırakınız efenim bu magazinciliği. Vatan elden gitmiş siz ne anlatıyorsunuz beyim?
Şaka bir yana Enver Paşa’nın Atatürk’e yazdığı mektuplarla özellikle İngiliz-Fransız anlaşmazlıklarından bahsetmesi, Ruslarla anlaşmaya varma çabaları asla unutulamaz. Ruhu şad olsun.
Bandırma Vapuru’na binerken,
‘’19 Mayıs 1919 Türkiye’sinden fiziki boyutlar itibariyle ne anlaşılması gerektiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Osmanlı imparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’nın başında Edirne’den Hint Okyanusu’na dek uzanan 1.710.000 kilometrekare yüzölçümünde toprağa; çeşitli ırk, din ve dillerdeki 22 milyonluk bir nüfusa sahipti. Savaş sırasında imparatorluk topraklarının bir milyon kilometrekaresine yakın bölümünü kaybetmişti. Mondros silah bırakışmasından sonra ise savaşsız işgaller başlamıştı.’’
İşte tüm bu topraklarda sürekli olarak savaştırılan Anadolu halkında 18-35 yaş arası erkek nifusu yok denecek kadar azdı. Türk toplumunun üretici gücü azalmış, buna karşılık tüketici durumundaki çocuklar ve yaşlılar ile güçlerinden her alanda yararlanılamayan kadınların toplam nüfus içindeki ağırlığı artmıştır. Ayrıca, ülkenin en aydın kitlesi sayılan muvazzaf ve yedek subay kadrosu erimiş, yok olmuştur. Toplum yapısındaki çarpıklık bir yana, Kurtuluş Savaşının başındaki insan gücünü, Türkiye’nin 8 milyonluk Türk nüfus olarak da kabul etmek mümkün değildir. İşgal altındaki yerler halkının mücadele dışında kalması nedeniyle savaşı can, kan, ter ve mal vergisi ödeyerek sürdürecek olan Türk nüfusu daha da azalmaktadır. Öte yandan, aralıksız sekiz yıl süren ve hep yenilgiyle biten savaşların yarattığı benzginlik, yılgınlık; yabancılara sığınarak kurtuluş yolu arayan İngiliz himayesi; Amerikan, İtalyan ve Fransız mandası taraftarlarının propagandaları; mücadeleye karşı olan padişaha ve halifeye bağlılıklarım sürdürmek isteyenlerin çokluğu dikkate alınırsa mevcut Türk nüfusunu savaşa atılmaya hazır bir bütün olarak kabul etmek hatalı olacaktır.
Hayal ediniz. Para yok, yeterli asker yok, vatanın her yeri işgal altında. Halk bitap düşmüş. Sekiz yıl boyunca savaştan başka bir şey görmeyen ve her savaşta da yenilen inancını ve umutlarını yitirmiş bir milleti yeniden ayağa kaldırmaktan bahsediyorum. Bu bir mucize değil de nedir? O mucizenin adı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
‘’19 Mayıs 1919 Türkiye’si, Mondros silah bırakışması andlaşmasının bazı maddelerini kendilerine göre yorumlayan yabancı devletlerce işgal edilmiştir. Hatay, Antep, Urfa ve Maraş, İngilizler; Adana ve Mersin, Fransızlar; Antalya, Fethiye, Marmaris, Bodrum ve Kuşadası, İtalyanlar; İzmir ve çevresi Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Konya, Afyon, Samsun ve Merzifon’da yabancı askeri birlikler vardır. Boğazlar, Trakya ve İstanbul galip devletlerin ortak işgali altındadır. Öte yandan, işgallerden artakalan topraklarda tam bir Türk egemenliğinden söz etmek olanağı yoktur. Zira, bazı kesimlerde önemli ölçüde azınlıklar bulunmakta, Çukurova’da ve Doğu Anadolu’da Ermeni; Trakya, Ege, Marmara ve Doğu Karadeniz kesimlerinde Rum çeteleri egemendir. Görülüyor ki, Misakı Milli sınırları içindeki en verimli topraklarımız işgal altındadır. Yunanlıların zamanla Ege ve Marmara bölgelerini de işgal etmeleriyle, Batı Anadolu toprakları da elden çıkacak, üstelik bu bereketli topraklar Yunan ordusunu besleyecekti’’
İngiliz aşığı ve köpeği hainler o günlerde de tıpkı bugünlerde olduğu gibi ağızlarında milletinin etini çiğnerken dişlerinden halkının kanını akıtarak güce ve paraya kendi vatanını satmaktaydı. Anadolu’da aynı zamanda çeşitli cemiyetler yolu ile ( yine ne kadar tanıdık bir tanımlama) içerden çökertmek amacı ile vatanın ruhuna sızan İngiliz Büyükelçiliği’nin görevlendirdiği adamları Papaz Frew, Tercüman Ryn,ve general Deeds kollarına atılmak için hazır bekleyenleri bulmak için hiç zorlanmadılar. İngiliz severler Cemiyetini kurması için seçilen hainlerden bir hain olan Sait Molla İslamcı tarikatlar yolu ile büyük kitleleri dini ile vurarak etkilemeye başlamıştı. 21 Mayıs 1919 da kurulan İngiliz severler cemiyeti İngiliz İslamının zehrini akıtmaya başladı. Alemdar gazetesi tüm hainlere müjdeyi böylece verdi. Cemiyetin amaçları ne idi?
1. Anadoluda ayaklanmalar çıkarmak
2. Milli iradeyi felç etmek
3. Kurtuluş için tek yolun İngiliz himayesi olduğunu yaymak
4. Suriye, Filistin ve Irak’ı İngiltere’ye bağlamak için çalışmak
Çalışmaların sonucu ne oldu?
Anzavur İsyanları,
Bolu -Düzce İsyanları
Konya bozkır İsyanı
Cemil Çeto Kürt İsyanı
Pontus Rum İsyanıi
Yozgat Zile İsyanı
Alemdar gazetesi ’’GEÇ BİLE KALDILAR’’ derken Anadolu neye geç bile kalındığını canı ile ,ırzı ile , malı ile anladı.
İngiliz altınları işe yaradı. Sonuçları
• Biga, Yenice, Ezine, Balya ve Çanakkale’de halka zorbalık eden Gavur İmam, Kuvay-ı Milliye’yi baltalamış ve yeni cepheler açılmasını sağlayarak Yunanlılara yardımcı olmuştur.
• Türk vatandaşları vatanını savunmak için mücadele ederken, Anzavur ayaklanması nedeniyle İngilizlere fırsat doğmuştur.
• Akbaş’tan elde edilen cephane ve silahların imha edilmesi neticesinde Kuvay-ı Milliye zarar görmüştür.
• Anzavur’un bölgede oluşturduğu sıkıntıları önlemek isteyen Heyet merkezi, Yunan cephelerinde bulunan kuvvetleri Anzavur ayaklanmasının bulunduğu cepheye yönlendirmek zorunda kalmıştır.
• Yunan orduları bu ayaklama sayesinde Batı Anadolu’da daha rahat hareket edebilmiştir.
• 16 Mart 1920 de İstanbul İngiliz çizmesi ile ezilirken Türkler evlerine mahkum edildi.
• Damat Ferit İngilizlerle beş çayını yudumlarken Anadolu kadınları ve çocukları tecavüze uğruyor, Türk gençlerinin kanları oluk oluk akıyordu. İsyancıların aynı zamanda yağmacı olması sebebi ile canı, malı, ırzı yerlere saçılan Türk Milleti acz içinde inliyordu.
• 11 Nisan 1920 de Osmanlı Meclisi kapatıldı. Artık bir devletimiz yoktu. Damat Ferit ve basiretsiz ucube Padişah Türk Milletini hem kaderine terk etti hem de küllerinden yeniden doğamasın diye İslami katillerini İngiliz altınına boğdu.
Kendi milleti acı içinde inlerken İngilizci İmamlar ve Alemdar gazetesi İngilizlere destek vaazları verdi. ;Şeyhül İslamlar, sadrazamlar, nazırlar İngiliz parası ile servet sahibi olmaya devam ediyordu. Harap ve bitap düşmüş zavallı halk için yükselen tek ışık Mustafa Kemal di. Mustafa Kemaldi ama onun da başını istemeyen, katli vaciptir demeyen İngiliz uşağı hain ne gazete ne de imam kalmıştı. Vahdettin gizli anlaşmalarla milletini defalarca kez sırtından hançerleyen kararlara imza atmıştır. Neo Osmanlı torunları hala günümüzde aynı ideanın peşinden gitmektedirler.
İşte anlaşma maddeleri;
1. İngiliz mandasına girmek
2. Bağımsız Kürdistan projesini hayata geçirmek
3. Hilafet nüfusunun İngiliz çıkarları için diğer Müslüman ülkelerde kullanılması
4. Türk milli Kuvvetleri’ni bastırmak için hilafet ordusu oluşturmak
5. Kıbrıs’tan tümüyle vazgeçmek
12 Eylül 1919’da kabul edilmiştir.
İngiliz severler .cemiyeti, Sait molla, Kürt- Teali Cemiyeti el birliği ile Mlii Mücadele devam etmesin diye kendi halkını sömürmeye, yağmalamaya, kandırmaya ve öldürmeye devam etti. Şerife kızın türküsü bir Yunan askerinin tecavüzüne uğramaktansa ateşe verilen evinden çıkmayıp diri diri yanarken onlar İngiliz parası içinde yüzüyordu. Annelerinin gözü önünde kız ve erkek çocuklara tecavüz ettiler, çocuklara annelerine işkence ile tecavüz ederken izlettiler. Kadın, erken, çocuk veya yaşlı demeden herkesi diri diri yaktılar, astılar, derilerini yüzüp kazığa oturttular, kundaktaki bebeklerin başlarını kesip o başlarla top oynadılar. Memelerinden süt akıyor diye gencecik gelinleri memelerini kesip bebeklerinin ağzına soktular ve böyle bebekleri boğdular.
Keşke Yunan kazansaydı değil mi?
İşte tüm bu olup bitenleri isyancı başları bildiler ve izlediler. Sultanın ve Damat Ferit’in kılı bile kıpırdamadı. Askeri Nigahban Cemiyeti bizzat Osmanlı subayları ve İngiliz organizasyonudur. Hiç kimse ama hiç kimse tarihi buruşturup çöpe atamaz. Tüm yaşanmış hainliklerin belgeleri hem Osmanlı hem de İngiliz kaynaklarında mevcuttur ki Vahdettin bu vatanın başına gelmiş en büyük kötülüklerden biridir.
Sahte imamlarla Kuvvacı vatanseverleri bölüp parçalamak için İngiliz parası ile güç edinen İslam Cemiyeti de yine aziz Milletimin inanç zaafını hedef almıştır.
Sait Molla nereye gitti ise hepsi aynı çukurda yerini birer birer aldılar, alacaklar. Vatansız ve şerefsiz olarak Tarihin karanlık odalarına mahkum edileceklerdir. Yüce Türk Milleti sahip olduğu iradeyi damarlarındaki asil kanda yeniden bulacaktır.
Siz siz olun Türkçülük, Atatürkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık, solculuk, sağcılık, dincilik kartları ile yabancı sermayeden nemalanarak vatanın bölünmez bütünlüğüne saldıranları tanıyınız. Tarihinizi okuyunuz.
‘’Siz ölürseniz biz ne yaparız?’’ diyen köylüye, ‘’Atatürk sensin’’ diyen Atamızın naçiz bedeni toprak olmuştur ama eserleri, fikirleri, emanet ettiği vatan ve bayrak bizimledir. Nutuk senin, oku!
Toprağın altında yatan binlerce şehidin hatırına bir an için düşün!
Malazgirt de senin İstanbul’un Fethi de senin, Kurtuluş Savaşı da senin. Şanlı Türk yurdunun sahibi de sensin bekçisi de. 17. Kez bayrağı yeniden kaldıran Türk, tarihine sahip çık.
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!
Deniz...
YORUMLAR
Sevgili deniz apla, bende soru bitmez, insanı morartmadan cevap ver yine de:)
Samimi olduğumu bildiğine sevindim.
Öncelikle sakin ol. üzerine oynamasınlar,cinlerin zaten tepende geziyor, durmadan cinlerine oynamasınlar.
Zulüm kimden gelirse karşı durmak lazım. Madem bu siteyi dine boğdular her konuda, ben sana gelip gideyim sorular sorayım, sen yazı olarak cevapla. Biliyorsun daha önce de Hece Şiiri üzerine iki kere soru cevap yapmıştım. Onun gibi, Atatürk hakkında seninle soru cevap yaparız. Dinlere de gireriz. Çünkü Atatürk'ü önüne gelen istediği gibi kullanıyor, kim dualı resmini paylaşır, kimi deistti der, kimi ajandı der, kimi dehaydı der.
Atatürk çağının çok ötesindeydi, çağın ötesinde cevaplar bulmalıyız biz de. Her konuda. İllahi soru cevapları, gazeteciler veya gözümüze sokulan röportajlar gibi yapmak mecburiyetinde değiliz, Y'ce yaparız olmaz mı? zaten bir kaç aile ve ideoloji basın yayınlar devleti istediği gibi oynatıyor parmağında..
Ya hu, düşünsene iktidar sayesinde doktor dövme özgürlüğüne kavuştuk diyenler bile var ülkede. Çıldırmamak elde değil.
Uzattım, gelecek her soruma kısa bir yazıyla cevap verirsen sevinirim. Yok kardeş ben uğraşamam, kendine başka cevapcı bul dersen :) yapacak bir şey yok.
İlk sorum şöyle olsun;
Atatürk; şavaş sonrası devletin yeni kurulumu ve yapımı aşamasında liberal miydi veya günümüzde olsa liberalizm hakkında ne düşünürdü, uygulamaları nasıl olurdu?
Şimdilik kendine iyi bak, Egeye çok selamlar, yolunuz düşerse de bekleriz her zaman. Tabii önce ben gelmezsem o taraftalara.
Saygılar, en sevdiğinize emanet olun.
Den(iz)
Biz dayak konusunda çeteleme yapıyoruz sağlıkçılar olarak. Sıra daha bana dönmedi. Her yerde eşitlik. Biri iki dayak yer biri bir dayak yerse olmaz. Hak, hukuk, adalet!
ahahahah
Gülüyoruz ya işte böyle ağlanacak halimize, ne yapalım.
Ekrem
:))
Cinlerim her daim hazır asker
ahahhhah
Çok sabrettim ya n'apim bayram günü de yapılmaz ki. Atama saygısızlık yapılınca cidden elim ayağım titriyor ya, kendimi kaybediyorum.
Neyse bu soru için bir yazı yazmaya çalışayım. Senin hatırını kırmak istemiyorum. Sürekliliği olması biraz zor. Çünkü gerçekten çok yoğun çalışıyorum ve Egenin okul işleri de başladı bile.
Egeye selamını iletirim. Senin çocukların da gözlerinden öperim. Ben de demiştim ve yine de diyorum. Geliyorum demen yeterli dostum. Mutlaka görüşürüz.
Sevgilerimle...
Tebrik ederim⚘
Tarihte benzeri olmayan
Şanlı zaferimizi
Böyle güzel yazan tabiki
Baş köşeye alınacak..
Başta Başkomutanımız
Gazi Mustafa Kemal'in Atatürk'ümüzun ve tüm kahramanlarımızın zaferidir..
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Den(iz)
Çok tatlısın, teşekkür ederim.
:)
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Sevgilerimle...
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az olur diye boşuna dememişlerdir. Bütün bunlara rağmen ya bir de keşke yunan kazansaydı diyen melunlara ne demeli.
Den(iz)
:))
Sevgilerimle...
Bu Deniz bir başka deniz
Densizlerin suratına gerçekleri
dalga dalga, köpük köpük çarpan apayrı bir deniz
Bu deniz ki, bazen "Mare Nostrum"
Ama asla Pax Romana değil
Altmış sekiz ruhunun Bizim Denizi karşımızda
Bu deniz ki, bazen Ak Deniz, kimi Kara Deniz
Bazı Ege, an da gelir Marmara
Asla gargara, farfara değil ama
Büyük Atatürk'ün sarı saçlarında bozkırı, buğday başağı, masmavi gözlerinde deniz deryayı yaşayan, yaşatan bambaşka bir deniz bu
Öyle böyle değil bu, anlatılmaz yaşanır kabilinden
Nihayet hocam
Cam gibi şeffaf yüreğine, emeğine, kalemine, kelamına bereket
Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere, tüm Türk Dünyası ve sömürgeciliğe karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş bütün milletlerin, ülkelerin Zafer Bayramı'nı tebrik ederim
Gün başarını ayrıca kutlarım
Nicelerine dilerim
Selam ve saygılarımla.
Den(iz)
Böyle yorumlar yapınca ben mahcup oluyorum. Teşekkür ederim. Çok zarifsiniz. 68 kuşağı gerçekten bambaşka bir fikir akımına sahipti. Ancak ne yazık ki onlar varken ben henüz doğmamıştım. Keşke zamanda yolculuk yapabilsem ve onların coşkusunu yaşayabilsem onlarla beraber.
Zafer Bayramımız tüm Türk Dünyasına armağan olsun.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Sevgilerimle...
...
cointreau tarafından 26.8.2024 13:25:04 zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Gurur ve coşku ile kutladığımız Zafer Bayramımızda sizi de bu yazı sayesinde aramızda görmek mutluluk verici. Teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Bu aziz vatanı bizlere armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle, sevgiyle, saygıyla yadediyoruz. Mekanları elbette ki cennettir aziz şehitlerimizin.
Acı olan ve anlayamadığımız ise şudur, başta Ortadoğu ve Asya ülkelerinin halı ortadayken, hergün bir diktatör demokrasiyi ayaklar altına alarak meşru yönetimlere darbe yaparken, binlerce insan açlık ve sefalet içinde ölüp giderken, bizlere bu cennet vatanı canları pahasına armağan eden aziz şehitlerimizi yok sayıp onlara küstahça dil uzatabilme cüretini gösterebilmeleri, yani ihanet, gaflet ve dalalet içinde bulunabilmeleridir.
Ne mutlu ki aziz vatanını seven, şehitlerini saygıyla anan, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü seven, şehitlerine saygılı sizler gibi evlatları var.
Duygularımıza tercüman olan bir yazıydı.
Kutlarım, selam ve saygılarımla...
Den(iz)
30 Ağustos Zafer Bayramımız 101. yılında kutlu olsun. Öyle anlamlı bir yorum bırakmışsınız ki altına imzamı atıyorum. Ne yazık ki freni patlamış değerlerimiz yokuş aşağı inerken ağır saldırılar da durmak bilmiyor. Elimizden geldiğince birlikte kalıp bıkmadan usanmadan Atatürk'ü anlatmaya devam etmek hepimizin görevidir. Ben sadece üzerime düşeni bir nebze de olsa yapmaya çalışıyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Ayrıca dün yaşanan talihsiz olaylar nedeni ile Bayram Kutlamamıza gölge düşürmeye çalışan arapsevici taliban uşakları ile yapılan tartışmada Mustafa Kemalin çocukları olduğumuzu hep beraber gösterebildik. Bunun için de çok çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Mevlüt GÖZDE
Öncelikle emeklerinize yüreğinize sağlık, böyle bir günde duyarlı davranıp Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı milli kurtuluş zaferimizi taçlandıran harika bir yazı kaleme almışsınız, bir kez daha tebrik ederim.
Atatürk Cumhuriyeti'nin yetiştirdıği kültürlü, aydın Türk kadınını öylesine güzel aksettirdiniz ki bu eşsiz yazınıza üşüşen parazitlere verdiğiniz cevaplarla.
Onlara düşen, sert kayaya toslayınca ortadan sıvışmaktır.
Bir kez daha sizi yürekten tebrik ediyorum.
Selam ve saygıyla....
Den(iz)
Çokça sevgiler...
Den(iz)
Sevgilerimle...
Emeğinize, yüreğinize sağlık. Değerli olduğu kadar da elit bir yazı.
Keşke bu bilgi ve yeteneklerimizi özel günleri beklemeden, her gün, her hafta gündeme taşıyabilsek, içimizdeki meşaleyi söndürmek isteyenlere inat daha fazla körükleyebilsek.
Kitap okuma konusunda, bırakın sınıfta kalmayı, sınıfın önünden bile geçecek durumda değil birçoğumuz. Ancak, bu tür paylaşımları, kısa ve özet olması sebebiyle, daha çok insanın okuduğu, bilgi edindiği ve okumaya yönlendirildiği aşikardır.
Emeğiniz ve paylaşımınız adına teşekkür ederim.
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZIN 101. YILI KUTLU OLSUN...
Den(iz)
Elimden geldiğince anlaşılır bir dil kullanıyorum ki okumayı, bilgiyi değersizleştiren manipülatör detaylar yüzünden ne yazık ki dediğiniz gibi bir topluma dönüştük. Tarih silinirse Millet olma bilinci de silinir. Bunu bile unsurlar hız kesmeden çalışmaya devam ediyorlar. Ben yazıya gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederim. Elimizden geldiğince daha çok yazalım.
Ayrıca dün yaşanan talihsiz olaylar nedeni ile Bayram Kutlamamıza gölge düşürmeye çalışan arapsevici taliban uşakları ile yapılan tartışmada Mustafa Kemalin çocukları olduğumuzu hep beraber gösterebildik. Bunun için de çok çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Uzun uzun yazdıydım sildim, günümüzden bakınca tarihi yargılamak çok kolay. Geçen gecelerin birinde hece şiirlerini araştırırken karşıma Agahi çıktı; bir şiirinin son kıtası şöyle;
"Bak şu sofulara ne söylemişler
Agahi Kızılbaş şair demişler
Hacca gitmez deyi tan eylemişler
Benim ise kunde hacılığım var" Agahi d:1875-ö:1911.
Bu kıtadan şunu anlıyorum; Anadolu sünnilik ve alevilik üzerine birbirini yerken, saray da hangisi işine gelirse, hangisi keyfini artırıyorsa; iç dış vb vs onlarla yan yana gelmiş. Günümüz farklı mı?
Agahi, eğer doğru ise 36 yaşında ölmüş. Sivas Şarkışla'lı. ihtimal bu şiiri de 30 ve 36 yaş aralığında yazmıştır. Mesela Sivaslıların çoğunun Sivas Kongresi düzenlenene kadar bil cümle komple yurdun ve çevresinin durumundan haberleri var mıydı? Anadolu camiden ve cemevinden yönetiliyordu, valiler de, beyler de genelde zenginlerle iş görür, kim kimi kandırır, kim kimi nasıl herhangi bir düşünceye üye veya yama edebilirse .işte...
Yazın Samsun'a gittim, Bandırma Vapurunu gezdim, içindeki belgelerin hatıra eşyaların , , duvarlardaki kimi fotoğrafların resmini çektim, vapur'dan inip sahilden uzaklaşırken hüngür hüngür çocuk gibi ağlayasım geldi.
Geçenlerde Arslan bir abim de şöyle dedi: hadi gençler, Atatürk'ün Bandırma'dan Ankara'ya geliş yollarında bir yürüyüşe çıkalım kaç gün sürerse, yürüyelim o yolları. Belki internet şairleri için de böyle bir gezi düzenlenebilir ne dersin, kaç kişi katılır, ailecek olur mu, sadece emekliler mi toplanır vb vs bir çok soru.
Çok fazla ağladık , kahrımız çok. Geçen gecelerde de Atatürk'ün sesinden türküler dinledim, zaten sevdiği türkülerin kasedi vardı şimdi kaset kalmasa da, internet var ya..
Beylik laflara da gerek yok, bana şu sorunun cevabı için de bir yazı yaza bilir misin?
1-Yarın seçim olsa ve bir partinin başına Atatürk gelse; seçimi kazanabilir mi?
2-Seçimi kazandı diyelim; yurdun sorunlarını nasıl ele alır, neyi nasıl çözümler?
işin özü; Atatürk'e de Enver'e de, İsa Musa Muhammed'de de, dine de, laiklikliğe de, sol sağ sünni alevi, komünist ülkücü, etö fetö, iç güç dış güçe de yıllardır doyduk. Bizim nesil bunlarla yürüyemez.
Lakin şu var camide hutbede, andımızın kaldırılmasında vb vs Atatürk'ü tarihten silmeye çalışsalar da daha Atatürkçülüğün karşısına kültürel ve siyasi bir fikir koyamadılar. Türkçülük tutmuyor, çünkü özbekistan cb kendi kızını yardımcı atadı, osmanlıcılık tutmuyor çünkü kökeni islam ve bizans siyasetine dayalı fikirler güne yetmiyor, komünizm tutmuyor kuzey korenin durumu ve sosyal işleyişi belli, faşizm ne kadar manşetlerle, algılarla uygulanmaya çalışsalar da demokrasidir, insan haklarıdır vb geliştiği için bir şehri veya bir bölgeyi komple dünyadan silemiyorlar veya fikri diyelim komple silemiyorlar. Ellerinden gelse ayırıp ayırıp kazığa oturtacaklar.
Yine de halkın içinde en çok giden fikir; din. Ver dini abla, istediğin gibi yönet toplumu.
Şu sitedeki şiirlerin konusu bile ne halde olduğumuzu gösterir, eğer yurdun dört bir yanından üstad usta şair şairçik çırak kalfa burada bir şeyler yazıyorsak; ülkenin durumu da belli.
3-Ki sen de görüyorsundur normalde cumhuriyet yıkıldı, iktidar ilk kaybettiği seçimlerin arasında Hendek olayları ile iktidarını kurtardı. Ülkenin ve vatandaşın durumunu gören Kılıçdaroğlu neden Cb diretti, son seçimi niye kazanamadı Atatürk'ün partisi mesela?
4- Bizim nesil diyelim Y'ler yeniden bir savaşa vatan müdafasına hazır mı? Başları kim olacak? Sineyi millet söylevleri sadece sözde mi, herkes cebini doldurmaya mı bakıyor, buradaki çoğu şair şairimsi de siydik yarıştırıyor ve kendine eş mi arıyor, erkekler kadınlara mı yazıyor, kadınlar erkeklere kuyruk mu sallıyor vb vs. Gençler hiç bir eleştiriyi kaldıramıyor mu? Ne yapabiliriz? Nasıl Atatürk olunur mesela, nasıl Atatürk gibi düşünülür?
5-
...
Sevgili Deniz kalemin kuvvetli, isyanların haklı, gözüne yaş, ayağına taş değmesin dilerim. Yukarıdaki sorularıma da cevaplar mahiyetinde yazılar yazar mısın?
Özür dilerim yazı içindeki vahşetler mi? Cengiz Han, Türk katliamların intikamını almıştı, taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamıştı. Dünyanın hangi bölgesi olursa, bahsettiğin vahşetler yaşandı, hala da yaşanır. Günümüzün mafyalarının da bahsettiğin Yunandan İngilizden, Fransızdan vb vs farkı yok sayılır.
Bir anekdot: Orhan Gazi zamanında ve Orhan'ın veya çocuklarının düğün merasiminde; düğüne bizanstan mısırdan,avrupadan, acemlerden vb vs bir çok davetli gelmiş, damada ve geline hediyeler takdim ediliyor, sonuçta itibarlar ve zenginlikler yarışıyor; neyse, en çok köleyi, keçi deve sürüsünü, altını vb Mısır elçisi sunuyor, Osmanlı ailesinde veya beyliğinde veya devletinde morellar bozuluyor çünkü damadın ve kızın ailesinin hediyelerinin de üstünde hediyeler veriyor Mısır elçisi, eziyor resmen yani. İtibardan tasavvur etmiyor.
Sonradan bir kervan çıkıyor meydana, mısır elçisinin hediyelerini de gölgede bırakan bir zenginlik tantana, köleler, bakireler, develer, altın gümüş sandıklar vb vs.. yani bir Akıncı Beyi itibarını kurtarıyor Osmanlının..
Konumuz elbette Cumhuriyet ve değerleri, Atatürk ün ileri görüşlülüğü, teşkilatçılığı, sadece ankara konya samsun vb küçük bir bölge kalmış elde, sonra ver elini Türkiye Cumhuriyeti...
Ne kadar öfkelensen hakkın var.
Türklüğün ve yurt aşkının bedelini herkese bir şekilde ödetiyorlar, ee bedel ödemeden de dediğin gibi vatan sadece sözde kalır. Tabii bir de dekontlu askerlik var, bedeli genelde Anadolu'nun fakiri öder, iş başa düştü mü de Kurtuluş savaşındaki gibi..
Hatta Yemen Türküsü'de de geçer galiba; zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir gibi..
Yıllardır diyoruz, yeni bir Atatürk lazım, arıyoruz, illahi bir erkek olmasına da gerek yok sonuçta.
Eksik olma.
En sevdiğine emanet ol.
Bu arada afgan mültecilerden suriyelilere kadar, alakalı, onlar olmasa sanayide çırak, sucuya, inşaatçıya eleman, koyun keçiye çoban bulamazsınızla alakalı da bir şeyler yazmıştım da galiba sildiğim yorumda kaldı sanırım.
Sahi; Andımızı neye binaen kaldırmışlardı, ne güzel okuya okuya büyümüştük,
(ANDIMIZ
1933
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
*
1972
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda,
kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türk'üm diyene.
*
1997
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
.Kaynak : vikipedi.
1933 de Atatürk ismi yok, sonraki and'lara Atatürk ismi koymuşlar. Kaç yılında kaldırdılar Andımızı, bilmiyorum.
Ne derler, laf alışkanlığı, sonumuz hayrolsun!
Saygılarımla.
İyi geceler.
Alev-i hüzün
günün yazısını ve yorumları da
dikkatim elverdiğince okudum.
Elbette ki Zafer Bayramımız kutlu
olsun...
Zafer güzel kelime , gurur verici ,
böbürlenme nedeni .Gel gelelim
bu zafer bizim emek harcadığımız ve layığını yerine getirdiğimiz bir zafer
değil...
Ulu Önder Atatürk ve dili , dini , ırkı ne olursa olsun tek yürek olup vatanı için , toprağı , anası ,atası , eşi ,çocuğu için canını feda eden bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
İnsan dediğimiz canlı tek boyutlu ve tek özellikli çalışan bir sistem değil
lakin içinde bulunduğumuz şartlar ve
coğrafya ki hep katılırım İbn i Haldun'un " coğrafya kaderdir " teorisine ; bizi şekillendirmekte.
Hayatın gerçekleri karşısında bu gerçekleri doğru okuyup ,isabetli çözümler üretilmeli ki başarı elde edilsin.Verilen Kurtuluş Savaşı'nda
şartların imkansızlığı karşısında bütün umudunu yitirmiş bir kitle ve bu kitleyi akıllıca yönlendirebilecek kapasiteye sahip bir askeri deha var . Süreç cahilane bir duygusallıkla yönetilseydi
zaman , emek ve para kısıtlılığı karşısında akılcı politikalar üretilemeseydi öyle geliyor ki
kuru bir duygusallık bir zafere götürmeyecekti .
Yukarıdaki yorumunuzda çok doğru noktalara değinmişsiniz , şiirlerin içeriğine niteliğine v.s niteliklilik zaman alan bir şey yani emek çaba gerek.Aslında attığımız her adımı , yaptığımız her eylemi bir kere sağlıklı düşünsek ( amacı ne , sonucu ne olur ,kimleri nasıl etkiler...) yanlışlarımız gözle görülür derecede azalacak.
Konuyu toparlayım yazı nerden nereye geldi...Her millettin yerli ve milli değerleri o milleti bağlar ve bunları kendi ekosisteminde geliştirerek yaşatması erdemli bir nesil için gereklidir lakin unutmamamız gereken en önemli şey tecrübelerin kıymetini bilmek , bizim için verilmiş bir kavganın değerini çalışarak , bilinçli ve etik değerler üzerine geliştirerek vermektir.
Atatürk , oturduğu yerde Nutuk'u yazmamıştır , Atatürk oturduğu yerde askerlere " ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum..." dememiştir .
Yaptığı her şeyi bizzat tecrübe etmiştir.Cephede , halkının içinde , mecliste her yerde yaptığı en iyi şey çalışmak ve üretmek olmuştur.
Bu çalışkanlığın hakkını başta kendim olmak üzere verdiği(mizi)mi sanmıyorum.
Son olarak , kimse kimseye bir yaşam armağan etmeden, armağan edilmiş yaşamlara saygı ile elimizdeki armağanı büyük bir minnetle , saygıyla ve özveriyle büyütmeyi , geliştirmeyi en onurlu görev bilmeliyiz bu bizim borcumuz...
Selam ve saygılarımla.
Kutlu olsun Zafer Bayramımız..
Den(iz)
Ben senin de en az benim kadar Cumhuriyet ve Laiklik yara aldıkça kahrolduğunu biliyorum. Tüm bu isyanın ve yakınmaların canının yanmasından kaynaklanıyor. Ben bunu hissediyorum. Kalpten bağlı olduğum Atatürk ve değerleri benim açımdan tartışmaya kapalıdır. Ancak senin gibi samimiyetle üzerinde konuşmak isteyen herkesle de tartışabilirim.
Sivas anekdotun tüm yurt için geçerli idi. Özellikle henüz işgale uğramayan bölgelerde durumun ne derece vahim olduğu çok anlaşılır değildi. Cübbeli, sarıklı yılanların halkın gözünü bağlaması da elbette bunda çok etkili olmuştu.
Sorulara bakalım,
1-Yarın seçim olsa ve bir partinin başına Atatürk gelse; seçimi kazanabilir mi?
Eğer bir karşılaştırma yapacak olursak ülkenin Atatürk'ün yaşadığı dönemden iyi durumda olduğunu, en azından savaş halinde olmadığımızı düşünecek olursak Atatürk yine Atatürk olmayacak mı? O zeka, o planlama gücü, o askeri deha, o tevazu, o bilgi birikimi, o halktan asla kopmayan mükemmel lider, o matematik dehası, o öngörüde tartışmasız Dünyanın tek insanı.... Say say bitmez.
Nasıl kazanamaz ki?
2. 2-Seçimi kazandı diyelim; yurdun sorunlarını nasıl ele alır, neyi nasıl çözümler?
Ben sana diyeyim dostum kesinlikle radikal kararlar alırdı. Ne kadar hain, şerefsiz, çapulcu, dinist, şovenist, devlet malından geçinen çete, mafya pislik çöp ne varsa asla affetmeden cezasını verirdi. Atatürk ki bir Kubilay'a ''Menemeni yakın!'' demiştir. Ne fetö kalırdı ne pkk ne de benzeri asalak, terör dengesi.
Kesinlikle Dünya devletleri ile barışı korurken saygınlığını ayaklar altına aldırmazdı. Atatürk yahu bu putin karşısında titrerdi ki kim oluyor putin Atamı kapıda bekletiyor. Beş sene içinde Dünyanın sayılı devletlerinden birine dönüşürdük.
Açtığı fabrikalar, yaptığı yollar, Köylüyü ve çiftçiyi kalkındırmak için attığı adımlar, eğitim ve sağlıkta yaptıkları bize gayet açıkça öngöreceğimiz mükemmel bir idareci olarak Türkiyeyi bir kez daha baştan yaratırdı dedirtir.
Demokrasi yaralıdır. Adaletin işler hale gelmesi elzemdir. Bunu acilen çözerdi.
Yeniden üreten bir toplum olurduk. Tek gelir kaynağı vergiler olmayan bir devletimiz olurdu yeniden.
vs. vs.vs
İşin özü Ekrem kardeşim Atatürk gibi düşününce akla bunlar geliyor. İşin özü şu ki, Atatürk bir devre ait isim değildir. Mustafa Kemal bir isimdir. Atatürk gelecektir, mantıktır, üretimdir, kadın haklarıdır, sanayi devrimidir, eğitim seferberliğidir, köy enstitüsüdür, derneklerdir, İşleyen gerçek bir meclistir, halktır, devlete güvenmektir, işleyen kurumlardır, güçlü askerdir, güçlü polistir, okuyan üreten insanlardır. Bunun devri geçmişse ölmüşüz demektir.
3. Zafer bayramında kılıçdaroğlunu konuşmak bize vizyonsuzluk getirir. Atatürk'ü konuş dostum...
4. İşte yukarıda anlattım. Atatürk gibi düşünmek için kapı deliğinden değil de duvarları yıkarak manzaraya bakacaksın. Ben inanıyorum daha hiçbirşey bitmedi. Yeni başlıyoruz!
5. Cengiz Han
:))
Eee yani ne diyelim o zaman ne güzel olmuş, iyi ki ölmüşler, iyi ki onbeşliler, iyi ki Çanakkale türküsünü söylüyoruz. Bu mu?
Bu hesapla Almanları gaz odasına gönderirken İsraili de Filistin için tebrik ederim falan.
Bu dediğin çok saçma geldi, kusura bakma.
Andımız konusu:
1933 te Atatürk hayatta olduğu için olabilir mi? Ölünce gidilir ya yolundan, yaşarken zaten yol arkadaşısınız.
:))
Öğlen tatilim bitmek üzere. Elimde geldiğince hızlıca yanıtladım. Umarım faydası olmuştur.
''Yıllardır diyoruz, yeni bir Atatürk lazım, arıyoruz, illahi bir erkek olmasına da gerek yok sonuçta.''
Ne demiş Atatürk : ATATÜRK SENSİN!
Sevgilerimle...
Herkesin okuması ve bilmesi gereken doğruları dile getiren paylaşımınız için gönülden, kutluyor ve ayakta alkışlıyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile vatanı uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şâd mekânları cennet olsun.
26 Ağustos’ta taarruz emriyle başlayan 30 Ağustos Zafer Bayramı’mız kutlu olsun.🇹🇷
En içten selam ve saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE 🇹🇷
Den(iz)
Kahraman Türk Milleti her zaman içinde taşıdığı asil kanı eninde sonunda hissetmiştir. Bazen iki satır yazı ile bu kıvılcıma destek oluruz amacı ile yazmaktan vazgeçmiyoruz.
Zafer Bayramımız Kutlu Olsun
Sevgilerimle...
Muhteşem!..Dünyaya karşı kazanılmış bir zafer..Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten destek alan Kahraman Türk Milleti muzaffer.Ordu-Millet el ele.Otuz Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah arkadaşlarını Vatanın ve Milletin selameti için ileriye atılanları rahmet-şükran ve saygıyla anıyoruz.Ne mutlu Türküm diyene.Kutluyorum .Sağlıcakla.Saygıyla.
Den(iz)
Sevgilerimle...
Yazınızı okurken nasıl ya, nasıl bukadar kör olabilir
bu insan oğlu diyorum , bunca acıdan geçilmiş bunca mücadele bunca can, bu vatan uğruna kanlarını dökmüş onca şehitlerimiz ve nihayetinde kendi vatanını efendisi olmuş bir milletken,
şimdi nasilda o zamana adım adım geri gidiliyor,sevincimin yanında öfke beliriyor malesef...
tarihten ders çıkarmayanlar ve geçmişini unutanlar karanlığa mahkumdurlar...
ben, aydın yüreğinize,bilgi birikiminize ve emeğinize çok teşekkür ederim...
saygım ve sevgimle
Mustafa Kemal Atatürk ve bu uğurda yitip giden canlarımıza minnetarım,varlıklarını varlığımıza armağan eden güzel yüreklerin mekanları cennet olsun...🙏
Devrimkaya~ tarafından 29.8.2023 21:24:04 zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Değer yorumunuz için ben teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Vatanımızın her bir karış toprağı, hayallerinden, gençliğinden, beklentilerinden vatan
uğruna şanlı bayrağımızın dalgalanması için canını seve seve feda etmiş şehitlerimizin
kanıyla sulanmıştır. Vatan sevgisi, sevgilerin en güzeli, en yücesi, en karşılıksız olan ulvi
bir duygudur. 30.Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyoruz ve bir kez daha haykırıyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Yüreğinizin sesi hiç susmasın.
Sevgilerimle.
Den(iz)
Ne Mutlu Türküm Diyene
Sevgilerimle...
Okullarda tarihi gerçekleri net olarak öğretmezler, nedeni nedir diye kendime sordum çok kez.
Sorduğum tarihçi dostlarım da oldu zaman zaman. Lakin net olarak beni ikna edecek bir yanıt alamadım.
Yaşadığım coğrafya bana şunu öğretti. O kadar derin acılar var ki
Bu acıları tarih dahi kaldıramaz isyan eder.
O kadar isyankarlık dolu bir beyinle
Aklı kontrol etmek gerçekten zor olsa gerek.
Şu an bulunduğum yerde Yunanistan a her gün ger saat tur tekneleri gidiyor geliyor.
Tıklım tıklım!
Bana sen neden gitmiyorsun diye soruyorlar zaman zaman.
Onlara söylediğim şu oluyor: Kindar değilim lakin sapına kadar milliciyim.
Sen hiç yunan teknesi buralarda görüyor musun? Hiç mi düşünmüyorsun? Dediğimde affedersin öküz gibi kalıyorlar.
Bizim toplumumuzda düşünce noksanlığı var
Net teşhisim bu.
Neden niçin? Diye sorgulama yapan bir toplum olsa bu millet
İçinde gram hain olmaz.
Güne düşen bu değerli eseri kutluyorum
Değerli bir emek olmuş
Nice saygılar selamlar olsun
Ne mutlu Türküm Diyene
Den(iz)
Ne Mutlu Türküm Diyene
Sevgilerimle...
İşte böyle olur Türkün kadını
Alabilir mi düşman Türk’ten Aydını
Bir daha öğrensin "Mısırlı Hoca"
Cumhuriyet demiş Türkün aydını
Değerli kalem; Türkün destanları ile dolu bir ayda çok dünden bugüne hainlik yapanların aynı tornadan yetişen ve din kisvesi adı altında ümmetçilik anlayışı ile yabancı emel ve arzulara hizmet edenlerin asıl niyetlerinin ne olduğunu sergileyen aydınlatıcı bir yazıydı.
Size çok çok teşekkür Deniz Hanım.
Ahmet KARA tarafından 29.8.2023 15:03:31 zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Sevgilerimle...
O günleri senin kaleminden okumak.
Gözlerimiz dolu, başımız ellerimiz arasında düşünüp kalmak...
Sağ ol sevgili Deniz. Çok sağ ol.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Bin kere yüz bin kere...
Den(iz)
Sevgilerimle...