Ben Bir Çerçi Olsam
düşünüyorum
kaç gündür istikrarsız hayaller kuruyorum
akıl almaz eylemlerde bulunuyorum...
diyorum ki;
kendi kendime yepyeni ve ideal bir meşguliyet kazandırsam
bir bohça hazırlasan mesela
ve yollara düşsem
tıpkı çocukluğumun çerçileti gibi
nerde sabah, orda akşam
yeni yeni şehirler
kasabalar
mahalleler
sokaklar tanısam
ağaç gölgelerinde konaklasam
bir bardak su istesem bir kadından
bez mendille silerken alnımdaki teri
peyderpey toplansa başıma kadınlar
ve
itinayla açsam bohçamı önlerine
sırtımı, omuzlarımı ağrıtan kitaplar
bohçanın üzerinde hararetle yayılsa
başımı kaldırsam ve o çiçek yüzlü kadınlara baksam
düş kırıklığına uğradıklarını mimiklerinden okusam
biraz endişe
biraz da hayranlık duysam gösterdikleri reaksiyonuna
ben suspus izlerken onları
birbirlerine manidar baktıksalar
ve ardından, hep bir ağızdan:
bu ne, bu ne, deseler kocaman gözleriyle...
cinsimin rengarenk çiçekleri öfkelense:
biz basma isteriz
pazen isteriz desenli
güllü çiçekli...
sen bilmez misin ki
çocuklarımız çıplak kalır koca kış günü yoksa, deseler
ve devam etseler:
yataklarımıza çarşaflık patiska isteriz
tül isteriz pencerelerimize
don isteriz
atlet isteriz
çorap isteriz
dikiş için iplik isteriz, diyerek söylenip dursalar başımda
feryatlarıyla üstüme üstüme gelseler
sorguya çekseler beni
bu ne bu ne bu ne ya, deseler
sen kadın bu halinle
çerçilikten ne anlarsın, deseler biçare...
ben,
başıma geleceklerden korksam
endişeyle gülümsemeye çalışsam
ve desem ki:
bu kitapların içinde aradığınız her şey var!
alın okuyun bir zahmet,
ne demek istediğimi o zaman anlayacaksınız.
o vakit,
Elif el kol hareketiyle beni azarlasa
Sevgi benimle dalga geçse
ve gülünç oluşuma
budalalığıma koro halinde gülseler...
cüce Halide, bu deli, dese
süslü Fidan, bu devrimci, dese
cilveli Suzan, yok be; bence tehlikeli bir anarşist, dese
temizlik hastası Emine, aman bulaşmayın, dese
pasaklı Pakize, karakola haber verelim, dese
Ruşen, kocam evde, çağıram bi güzel dövsün sürtüğü, dese
geveze Hatice küfürleriyle beni tartaklamaya başlasa
dedikoducu Elmas, bu kocasızlıqtan böyle yollara düşmüş, dese
ve sonra
dilbaz Yıldız merakla eğilip bir kitap alsa eline
sayfalarını karıştırsa
okumak için çekilse bir kenara
Melek onlara baksa ve aralıksız kikirdese...
Meleğe gıcık giden Fatoş, abansa bohçanın üstüne
kitapları ellerine alıp, isimlerini okumaya başlasa
ve...
diğer kadınlar da onları taklit etse
şüpheli Zeynep, gı ne yazılı, diye sorsa Fatoş’a
sabırsız Güllü yanlış anlasa, ne bilim gı! Dur bi, oquyam hele, dese
kadınların sesi peyderpey kesilse
hafif bir yel esse
terlerim kurusa
daralan nefesim açılsa
ansızın başka bir dünyaya düşmüş gibi hissetsem kendimi
ve sonunda, gözyaşlarımı daha fazla tutamasam vesaire...
dünya ikliminin
ve koreografisinin tümüyle değiştiğini gözlemlesem
artık kaderlerimizin değiştiğine tanıklık etsem
bu muhteşem tablonun karşısında dilim tutulsa da, razı olsam çektiklerime...
bohçamdaki kitapların sayısının iki üçe inmesinin verdiği huzurla,
bi güzel gülümsesem gölgesine sığındığım ağaca
ve o kadın kardeşlerimi bitimsiz bir mutlulukla izlesem...
nihayetinde;
en büyük devrimi ben başlattım
bu kadınlar da bitirecek, desem
...
H. Korkmaz (!) 2017 İstanbul
YORUMLAR
İstekler ütopik de olsa. Cehaletin yarattığı tüm kötülükler kadını eğitmekle biter. Çünkü bizim karakterimizi oluşturan annelerdir.
Tüya
Düşlerle, hayallerle bir başka dünyaya olan özlemimiz, anlık da olsa iyi geliyor ruhumuza...
Evet, kadınlar insanlığın ve toplumun mihenk taşlarıdırlar. Onlara hak ettikleri yeri vermek gerek...
Çok teşekkür ederim, naçizane kelamımla hemhal güzel yorumunuza.
Baki selam ve saygılar olsun.