- 200 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Asal Olan
Nahif ruhuna aşinaydım ezelden.
Yaşadığımız an’ların hasılatı hüzün oldu.
Çıkardın yüreğinden, istif ettin yüreğime, yüreğimde yara olup, kabuk bağlayacak hüznü.
İçimizde alt üst olmuştuk, hemhal.
Bölünmüştük ortak bölenlerimize.
Aramızda asal kalıncaya dek.
Bölünmek kendi içimizde çoğalmaktı.
Fazlalıkları bir bir atmaktı.
Ya asal olan neydi?
Seni bilmem sevdiceğim,
Bende kalan hüzündü.
*
Ve sendeyim.
Sana hiç gelmedim.
Senden de hiç gitmedim.
Bölünmeden önce ne de çok ben vardı sende,
Bensiz kaldım,
Kendime bendeyim.
Farkına vardım.
Sen dersin, “çağrışım”…
derim ki “çağrısız çağrışım”,
çağrışım dışında hiçbir şeyin olmadığı “çağrışım”.
Kendine ben/i çağırışın artık beyhude.
*
Sen güldestesin,
ya da
seçki…
İçimi yakan,
çiğliğimi taşıran
pişiren nağmesin.
Ney’sin…
Dört mevsimden,
sonbaharımsın.
Sen memleketim değil,
…dedim ya,
çağrısız çağrışımımsın…
Canım değil,
canımdasın,
yanım değil,
yanımdasın..
Geçelim,
Güzelliğinin farkındalığında güzele güzellemelerden…
Geçelim.
Gelmediğimiz yerden,
Artık gidelim.
*
Derler ki, veda hüzün gerektirir.
İnanmıyorum.
Veda bir hesaba tutuşmasıdır kişinin kendisiyle.
Göbek bağının sonradan kopartılmasıdır vedasızlığın en güzel yanı.
Bağımız olmanın, ayrı olmayı gerektirmediğinin kanıtıdır vedasızlık.
(Değil mi anne?)
Yaramaz çocuk, mızıkçısın sen...
Beni vurduğun ama kendini yaraladığın oyunsun sen.
Bölündük..asal olan hüzne doğru yoldayız,
yoldaşız.
Belki de yolun kendisi hüzün…
Yüzün mü,
Göz göze olmanın ötesinde,
Söz söze olmak…
*
Sahi başlangıçta ne vardı?
Söz,
Halk,
Aşk,
Akıl,
Gönül,
.
.
.
Başlangıç ve sonda ayrılık var…
Göbek bağı ile anneden hayata,
Çene bağı ile hayattan ruz-i mahşere.
*
Uyanma,
Ayrılma düşümden,
Özledim sayıklamalarını
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.