DİL GÖNÜL İLİŞKİSİ VE TÜRKÇE (OKTAY SİNANOĞLU ANISINA)

• 13 Ağustos 2023 Pazar 00:15:17

DİL GÖNÜL İLİŞKİSİ VE TÜRKÇE
(OKTAY SİNANOĞLU ANISINA)

// Dil gönlü yüzdüren gemidir,
dil gidince gönlün gider //
Oktay Sinanoğlu

26 yaşında "Dünyanın en genç profesörü" unvanını alan Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, moleküler biyoloji, kimya, matematik ve Türkçe alanlarındaki çalışmalarıyla biliniyor.

Sinanoğlu, 1935’te babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu’nun Türkiye Başkonsolosluğunda görev yaptığı İtalya’nın Bari kentinde doğdu.

Ankara’da 1953’te Türkiye Eğitim Derneği (TED) Yenişehir Lisesi’ni birincilikle bitiren Sinanoğlu, TED tarafından Amerika’ya burslu kimya mühendisliği eğitimi için gönderildi.

ABD’de 1956’da Kaliforniya Üniversitesi’nde (Berkeley) Kimya Mühendisliği bölümü ile 1957’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nü (MIT) birincilikle bitiren Sinanoğlu, yüksek kimya mühendisi oldu.

Berkeley’de 1959’da "Kuramsal Kimya" üzerine doktora yapan Sinanoğlu, iki yılda tamamladığı doktorası süresince ABD Atom Enerjisi Merkezi’nde araştırmalarda bulundu.

26 YAŞINDA PROFESÖR OLDU

Harvard ve Yale üniversitelerinde 1961’de genç yaşta dersler veren Sinanoğlu, yeni buluşlarını, verdiği dersler ve yayınlarıyla dünyaya tanıttı. 26 yaşında profesör olan Sinanoğlu, Türkiye’de de kuramsal kimyanın gelişmesinde öncülük etti.

1973’te de Almanya’nın en önemli ödüllerinden biri olan "Aleksander Von Humboldt Bilim Ödülü"nü kazanan ilk kişi olarak tarihe geçen Sinanoğlu, 1975’te Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilim Ödülü’nü kazandı ve aynı yıl özel kanunla kendisine "Türkiye Cumhuriyeti Profesörü" unvanı verildi.

Sinanoğlu ulusal ve uluslararası birçok unvana layık görülürken kuantum fiziği ve kimyası, moleküler biyoloji ve matematik alanlarında yüzlerce teorem geliştirerek, dünya bilim literatürüne önemli katkılarda bulundu.

Nobel Kimya Ödülü’ne iki kez aday gösterilen Sinanoğlu, canlılara biyolojik kimliğini veren DNA’ların şifresini çözerek, bilinmeyen türden canlılar yaratmanın teorisini kurdu.

ÖMRÜNÜ MİLLİ KÜLTÜRE ADADI

Oktay Sinanoğlu, bilimsel çalışmaların yanı sıra hayatı boyunca Türkçe ve milli kültürün korunması için de çaba sarf etti.
Çok sayıda konferansa katılan Sinanoğlu, buralarda Türkçe eğitimin önemine işaret ederek, kültür sömürgeciliği tehlikesine vurgu yaptı.
Her fırsatta milli kültürün inşası ve korunmasında Türkçenin önemine dikkati çekerek millî ve yerli olmayı önceledi.
Hayatını anlattığı bir röportajında İngilizler ve Amerikalıların tek gayesinin dünyayı sömürgeleştirmek olduğunu savundu .
Sinanoğlu çoğu Türkiye’deki eğitim sorunları ve siyasi sorunları konu alan aşağıdaki kitap dizilerini de kaleme aldı.
Oktay Sinanoğlu, 19 Nisan 2015’te, İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.

ALDIĞI ÖDÜLLERDEN BAZILARI:

Aleksander Von Humboldt Bilim Ödülü 1973
(Almanya’nın ödülünü kazanan ilk kişi)

Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilim Ödülü 1975

Türkiye Cumhuriyeti Profesörü 1975 (özel kanunla)

Nobel Kimya Ödülü’ne iki kez adaylık

TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü alan ilk kişi 1966
Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi’ne seçilen ilk ve tek Türk 1973-74
TC Kültür Bakanlığı’nın Bilgi Çağı Ödülü 1991
“Karamanoğlu Mehmet Bey-Türk Diline Üstün Hizmet Onur Ödülü” Mayıs 2006

ESERLERİNDEN BAZILARI:

"Bye Bye Türkçe"
"Hedef Türkiye"
"Dayatmalar Kabusu"
"Ne Yapmalı"
"2050’ye 5 Kala: Dünyanın 105 Yıllık Tarihi"
"Yeni Bilim Ufukları" (3 cilt)
"Göçmen Hamamı"
"Adam"
"İlerisi İçin"

SÖYLEŞİLERİNDE ÖNE ÇIKAN BAZI FİKİR VE DÜŞÜNCELERİ

"Bütün Türk devletlerinde insan düşünülmüştür, her türlü insan. Batı vahşidir. Bunu bilesiniz. Onların birkaç yüzyılda öğrendikleri matematik, bilim falan Türkler sayesinde olmuştur. Abartmıyorum."

"Aslında benim en büyük buluşum, İngiliz ve Amerikan numaralarıyla Türkçeyi yok etmek üzere yola çıktıklarını anlamam. Modern dünyada bir ülkeyi sömürge haline getirmek için savaşla, topla uğraşmayacak, dilinden başlayacaksınız."

"Bir milleti yaşatan kendi gelenekleri, binlerce yıllık süzülerek gelmiş kültürüdür. Kültür, Hakkari’de bale gösterisi yapmak değildir. Kültür arada bir konsere gidip hava atmak değildir. Çağdaşlık, Moda’nın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir. Bizde böyle sahte çağdaş aydın sınıfı yetiştirilmiştir. Kendi kültüründen kopuk, kendi halkından tiksinen, kendi kültürüne yabancı ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetişmiştir. Türkiye’nin başına da bunlar bela edilmiştir."

"Türkiye’nin en birinci sorunu tepeden tırnağa aşağılık duygusuyla kıvranmasıdır. Aşağılık duygusundan nasıl kurtulursun? ’Biz tarihte şöyleydik, böyleydik’ hamasi sözlerle olmaz. Bir şeyler yaptıkça, sorguladıkça, sonuca ulaştıkça atılır bu duygu."

"Beni onlar profesör yapmasaydı, Avrupalılar da, Ruslar da profesör yapardı. Niye kendimi borçlu hissedeyim! Zaten ben eğitimimin yarısını tamamen Türkçe dille, Türkiye’de liseyi bitirinceye kadar aldım. Bu eğitimle Amerika’ya gidip üç sene birden atladım. Yani beni yetiştiren Türkiye’dir."

"Nereye baksanız altından Türk çıkar Niye Türk çıkar?
Ya bizi kanından soyundan sopundan katılımından biyolojisinden bahsetmiyoruz.
Daha önemli bir şey var kültürel kalıtım.
On binlerce yıldır gelen kültürel kalıtım.
Bu kalıtımı taşıyan da dilimizdir.
DİL GÖNLÜ YÜZDÜREN GEMİDİR.
DİL GİDİNCE GÖNLÜN GİDER.
Ondan sonra ‘pringles’ yiyen ‘hamburger’ kovalayan pop top peşinde koşan bir insan haline gelir insanlar.
Toplumun da gönlü vardır; toplumun gönlünün adı kültürdür. Dolayısıyla toplumun gönlünü de kişinin gönlünü de yüzdüren gemi dildir, herkesin kendi dili, bizim dilimiz Türkçedir.”

Aziz hatırasını saygıyla anıyorum.
RUHU ŞÂD, MEKÂNI CENNET OLSUN.

Ana Karakterler:

Oktay Sinanoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü, Dil Gönül İlişkisi Ve Türkçe

Beğen