- 309 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
“EYYÂM-I BÂHÛR” mu, “BOĞUCU SICAKLAR” mı?
“EYYÂM-I BÂHÛR” mu, “BOĞUCU SICAKLAR” mı?
Ben ki Arapça, Farsça demeden ve ayrım yapmadan eski sözcükleri, Osmanlıca sevdasıyla ve dahi meslekî açıdan dilimizde yer etmiş, artık Türkçeleşip kendini dile kabul ettirmiş olan sözcükleri hiç çekinmeden yeri geldiğinde kullanan biriyim. Buna karşın ömrünü çoktan doldurmuş, dumura uğramış, hükümsüz ve zorlamayla dile sokulmaya çalışılan eski sözcüklere katlanamıyorum. Hele ki bu sözcüklerin tam olarak Türkçe karşılığı varken…
Nedendir bilinmez ama bazı kişilerin ilginç sözcükler kullanarak kendilerini farklı ve üstün görme çabasıyla entelimsi havalara büründüklerini görürüz. Kendi çapında bu çabaları sergileyen gariban(!)lara gülüp geçeriz. Buna karşın topluma hitap eden, makam-mevki sahibi kişilerin bu tür kullanımları maalesef sorgulanmadan hemen benimsenir. Oysa o makam onlara hakları olmayan, toplum değerlerini hiçe sayan tutum ve davranışlarına ne yasal anlamda ne de kültürel anlamda yetki vermemektedir. Hâl böyleyken dil konusunda yaşanan aymazlıklara ve duyarsızlıklara sürekli şahit oluyoruz. Dilde ömrünü tüketmiş, yaşam süresini doldurmuş sözcükleri hortlatarak farkındalık yaratmanın hiçbir geçerli gerekçesi olamaz. Farkındalıklar bu tür yaklaşımlarla değil icraatlarla kendini gösterdiğinde iltifata layık görülür. Kullandıkları sözcüklerin söyleminde (telaffuz) bile hata yapan bu kişiler, dillerine doladıkları 3-5 Arapça, Farsça sözcükle göstermeciliğin, gözboyamacılığın ötesine geçebilir mi?
Bu çokbilmiş entelimsi güruhun, son yıllarda yine böylesi bir söz yumağı (tamlama, terkip) olan “eyyâm-ı bâhûr”u dilimize soktuğunu görüyoruz. Ne yazık ki bizim şakşakçı basın ve TV sunucuları balıklama dalıp bu sözcükleri tartışıp, sorgulamadan sayfalarına, ekranlarına taşımaktan geri kalmadılar. İşin ilginci sözün doğru söylemini hele ki yazımını bile bilmeden kullandıklarını görüyoruz. Dedik ya: Araştırıp, sorgulanmazsa olacağı budur…
Basından birkaç yazılış örneği:
Eyyam-ı bahur
Eyyam-i bahur
Eyyamı bahur
Eyyam-bahur
eyyam-ı bahur
Eyyam-ı Bahur
Dahası da var ama uzatmamak için gerek görmedim. Baş harflerinin cümle içinde sanki özel isimmiş gibi büyük harfle başladığını görüyoruz. Sorsanız nedenini, açıklayamazlar.
İşin aslına bakıldığında, birazcık araştırma yapıldığında varılacak sonuç şudur:
Arapça kökenli bu tamlamada geçen “eyyâm” sözcüğü Türkçe karşılığıyla “günler” anlamındadır. “Bâhûr” ise “boğucu, bunaltıcı, aşırı sıcaklık” anlamına gelmektedir. “Eyyâm-ı bâhûr” tamlamasını Türkçenin yapısına uygun olarak söylersek karşımıza “boğucu sıcaklığın günleri” tanımlaması çıkacaktır.
Bu kadar karmaşaya, bu kadar çelişkileri yaşamaya, bunca eziyete değer mi? Dilimize yapılan bu zulüm neden? “Eyyâm-ı bâhûr” yerine Türkçe karşılık olara basitçe “Boğucu (bunaltıcı) sıcak günler.” denilebilir. Hadi biraz daha dili zorlamadan, Türkçenin dil kullanımında ekonomik olmaya meyl edilişi özendirdiğini düşünerek söyleyelim: “BOĞUCU SICAKLAR” demek yetip de artar bile. İsterseniz halk dilinde çok kullanılan “CEHENNEM SICAĞI” da diyebilirsiniz? Bunlar çok daha mı zor dersiniz?
Dilimiz bakış açılarımızın ve kimliğimizin aynasıdır. Şu bir gerçek ki: Ayna ne kadar temiz olursa bizi o kadar güzel gösterir.
Bunaltmayan bol güneşli güzel günler sizin olsun.
Tahsin MELAN
YORUMLAR
Hislerime tercüman olan haklı sitemlerle harika yazılmış duyarlı paylaşımınız için gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım.
Yeri gelmişken Türk dilinin yılmaz savunucusu, kıymetli bilim insanımız Prof. Dr. OktaySinanoğlu'nu rahmet ve minnetle anıyorum.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla.