- 183 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KANKİLER ( 9 )
KANKİLER ( 9 )
Bahar ayı, çok bereketli yağmurlarla toprağa can veriyordu. Nil karavanın penceresinden.
dışarıya baktı,yağmur yavaşlamıştı. 20 Metre ilerdeki lüks otomobilde, kendilerini kaçı-
ranlar arabanın içinde, her zamanki gibi alem yapıyorlardı. Her gün içki içip, hap kul-
lanıyorlardı..Yağmur yavaşladı birazdan kontrole gelirler diye Aytekine seslendi. Aytekin
cevap vermeyince, kalkıp yanına yaklaştı. Elini alnına koydu, biraz ateşi vardı.Rahatsız –
olmasın diye uyandırmadı. Tekrar yerine döndü. Aklına dedesinin sözleri geldi. Öyle bir-
zaman gelirki yanında biz olmayız. Son umudun tükenecekken bile sabırla ,çalışıp-
gayret ederek, başarıya ulaşabilirsin. Kendinden başkasına güvenme demişti.
Aytekin in sesiyle, düşüncelerinden sıyrıldı.
…………….. Nil sana bir fıkra anlatayım mı?
…………… Hiç gülecek halim yok ama anlat. Ben seni uyuyor sandım.
……………. Temel her gün dua ediyormuş. Allahım büyük ikramiye bana çıksın. Melekler bunu-
Allah’a iletmişler, Temel her gün böyle dua ediyor demişler. Uzaklardan bir ses duyulmuş
Temel her zaman dua ediyor ama, bir kere olsun, piyango bileti almadı. Nasıl hoşuna –
gittimi? Ben düşünüyorumda, böyle fıkraları neden Karadenizlilere yakıştırıyorlar?
…………….. Bilmem’ki, belkide, Karadenizliler, anlayışlı hoşgörülü, şakaya, espiriye anlayışla.bakan-
İnsanlar olduğu için. Tabi hakkını yemeyelim çok zeki insanlar.Aytekin seni bu gün-
durgun görüyorum, biraz ateşinde var. Şu geri zekalılardan ağrı kesici isteyeyim’mi?
…………… Gerek yok, Her an tetikte olalım, adamlar arabadayken bir şeyler yapmak lazım.
…………….. Kapı dışarıdan kilitli, nasıl kaçmayı düşünüyorsunuz acaba Aytekin bey.
……………… Bir fırsatını bekleyeceğiz. Rahmetli deden ne demiş. Sabır sabır demiş. Biliyormusun?
ben dedemi yıllardır görmedim, Pek anım yok. Senede bir bayramlarda Manisaya babam
bizi ziyarete götürürdü, elini öperdik bayram harçlığı verirdi.Tek hatırladığım bu.
…………….. Şimdi aranız nasıl?
…………… Babamla dedemin arası iyi değil, yıllardır konuşmuyorlar.
…………… Aile meselesi her ailede olur. Bizim ailede’de böyle şeyler oluyor.
bir sessizlik oldu. Aytekin Nil’e baktı, dudakları kıpır kıpırdı.
………….. Nil iyimisin?
………….. İyiyim bir şey’mi var?
…………. Dudakların kıpırdıyorda, acaba kendi kendine’mi konuşuyor dedim.
………… Evet canım, dua ediyorum. Ayetel-kürsi duasını okuyordum.daha önce Nas ve felak-
dualarını okudum. Sende oku, insanın kalbine bir huzur, bir güven geliyor.
…………. Ben o duaları bilmiyorum. Benim yerime de okurmusun.?
…………. Ben zaten ikimiz için okuyup dua ettim. Sen hiç dua bilmiyormusun?
…………… Ben Fatiha ,ihlas,sübhanekeyi bilirim. Arada bir Cuma namazına giderim bu duaları
okurum..
…………… İyi niyetle, yapılan dua Allah katında makbuldur derler. Dua zaten ibadetin özüdür.
sen bildiğin duaları oku, istersen sonra ötekileride öğrenirsin. Sen lise öğrencisisin zeki-
çocuksun istedikten sonra,bütün duları ezberleyebilirsin. Telefon numaranı. Kimlik –
numaranı, nasıl ezberliyorsan duaları da ezberleyebilirsin.
…………… Nil senden çokçok özür dilerim. Bu duruma düşmemizin, sorumlusu benim. Eğer senle
Osmaniye ye gitmeseydim, bu işler başına gelmezdi. Çok hızlı gitmeseydim, korumalar –
arkamızda olacaklardı.Başımıza bu olay gelmezdi. Çok üzgünüm.
…………… Boş ver olan oldu. Şu anda nerde olmak isterdin?
…………… Tabi evimde ailemle birlikte olmak isterdim.
………….. Bakıyorum maldivlerden çabuk vaz geçtin.
………….. O başka bu başka, işi karıştıma.
………….. Sen ne yapıyorsun öyle..
………….. Dışardan topladığım, şu küçük taşları yastık yüzünün içerisine dolduruyorum. Bu bir-
savunma aleti olacak. Nil buğulanmış pencereyi eliyle sildi. Yağmur halen yavaş yavaş-
serpiştiriyordu, hava iyice kararmıştı. Yüzünü iyice cama dayadı, lüks arabadakiler içinde-
karartı halinde gözüküyordu.
………… Aytekin adamlar bizi unuttular mı yemek getirmediler daha, yoksa sana kızdıkları için bizi –
açmı bırakmak istiyorlar?
………… Merak etme, aç bıraksalarda, muhakkak kontrol etmeğe gelirler.Nil bir fıkrada sen anlat,
…………. Adama sormuşlar. Karından korkuyormusun. Ütümü yapmışam, bulaşığı yıkamışam,-
camları silmişem. Yapmayan korksun demiş.
…………. Hah hah haa. Çok hoşuma gitti. Ne kılıbık bir adammış. Sana bir şey söylemek istiyorum.
…………. Senin annen Katolik Hıristiyan olmasına rağmen, duaları benden daha iyi biliyorsun-
açık söyleyeyim çok utandım. Ama senden çok şeyler öğreniyorum.sen çok iyi bir dostsun-
…………. Bu sırada, kapı açıldı. İçeriye orta boylu olan elinde poşetle girdi . kapının tıkırdısını duyar-
duymaz, ikiside, yatma numarası yaptılar. Adam ilk defa, yalnız gelmişti.yemek poşetini- bir
kenara bırakıp Nil’in yanına yaklaştı. Aytekin içine taş doldurduğu, yastık kılıfıyla adamın-
başına vurdu, adam ne olduğunu anlamadan, yere yığıldı. Aytekin adamın belinden taban-
cayı ve cebinden telefonu aldı. Hadi çabuk ol Nil fark etmeden kaçalım. Tam karavandan-
çıkarken Nil geri dönüp, adamın ceplerini karıştırdı.Adamın boynundan koparıp aldığı-
kolyesini bulup hemen karavandan dışarı çıktı. Yağmur yavaş yavaş yağıyordu. Aytekin-
Nil’in elinden tuttu koşmaya başladılar. Düzlük bittikten sonra engebeli ormana girdiler-
İniş aşağı el, ele yavaş, yavaş inmeğe başladılar. Biraz uzaklaşmışlardı’ki arkalarından bir-
kaç el ateş edildi. Hemen bir ağacın arkasında durdular. Ses kesilince tekrar aşağıya doğru
inmeğe devam ettiler. Birkaç kez, düşüp kalktıktan sonra, nefes nefese kalmışlardı. Yavaş-
yavaş, yürüyerek sakin sakin inmeğe devam ettiler. Düzlüğe indiklerinde önlerine küçük bir-
tepecik daha çıkmıştı. Tepeyi tırmanmaya başladılar. Tepeye ulaşınca. Mola verip bir ağacın
altına oturup dinlendiler. Aytekin, geldikleri tepeye baktı,
…………. Baksana Nil fenerle bizi arıyorlar.
…………. Biraz dinlenip tekrar gidelim Aytekin. Bu karanlıkta ne kadar uzaklaşırsak o kadar iyi olur.
………… Dinlendikten sonra, tekrar iniş aşağı, yürümeye devam ettiler. İniş bitince karşılarına tekrar-
bir tepe çıktı. Nefes , nefese kalmış iyice yorulmuşlardı.
…………. Ben artık bittim aytekin, burada oturup sabahı bekleyelim.
büyük bir çam ağacının altına oturdular. Yağmur şiddetini arttırmış, İyice ıslanmışlardı-
Aytekin, montunu çıkarıp, başlarının üzerine örttü. Çok yorulmuşlardı,sessizce beklerken-
uyuya kaldılar. Nil başının üzerinden montu biraz aşağıya indirdi. Gün aydınlanmıştı-
Aytekin hareketsiz, yatıyordu.Başlarına yağmurdan korunmak için örtükleri, Aytekin in-
montu, sırıl sıklam olmuştu. Aytekin uyan, sabah oldu diyerek elini omzuna koydu. Ses –
alamayınca, hafıfçe sarstı. Aytekinin yüzü kızarmış, alnında ter tanecikleri oluşmuştu-
elini alnına koydu. Çok ateşi vardı. Birden telaşa kapıldı. Aytekin uyan. Sabah oldu.
………….. Aytekin gözlerini araladı. Nil sen beni burada bırak git kendini kurtar. Ben kendimi-
İyi hissetmiyorum.
………… Olmaz Aytekin, beraber gideeğiz, sen olmadan bir yere gitmem. Hadi biraz gayret et-
belki ilerde bir köy vardır bize yardım ederler.
…………. Montumun cebinde adamdan aldığım telefon var. Yardım iste.
Nil hemen montun cebinden telefonu çıkardı. Hay aksi açılmıyor.
………… Ne oldu çekmiyormu?
……………. Hayır telefon açılmıyor. Parmak izi istiyor. Nil sinirlenip telefonu çalılıklara doğru-
fırlattı. Aytekin in kalkmasına yardım ederek, ayağa kaldırdı. Koluna girerek, önlerinde-
duran tepeye doğru yavaş yavaş tırmanmağa başladılar. Tepeye ulaştıklarında güneş-
tam tepedeydi. Akşam yağan yağmurun ardından, havada ne bir bulut, nede rüzgar-
vardı. Bir ağacın altına oturdular. Dün öğledenberi aç ve susuzlardı. Aytekin ağacın altında –
uzanıp yatarken, Nil etrafı dolaşmaya çıktı. Geri döndüğünde. Aytekin hareketsiz yerde-
yatıyordu.Yanına oturdu. Gözleri doldu, ağlamamak için, kendini güç tutuyordu.Aklına-
dedesinin sözleri geldi. Kızım her zaman bizler yanında olamayız, insanlara fazla-
güvenme, umudun tükenmek üzereyken kendi gayretinle çalışıp çabala,başarılı ol demişti.
dedesini şimdi çok daha iyi anlıyordu. Çaresizliğe boyun eğmemeli. Ne olursa olsun,
umudunu yitirip teslim olmamalıydı. Şu anda malının servetinin,ailesinin kendisine hiç bir-
faydası yoktu. Aytekine baktı. Onu öyle bırakıp yardım aramaya gidemezdi. Kendisi için-
hayatını ortaya koyan ve koruyan bu yürekli dostu için.her türlü başına gelecek olaylara-
katlanmalıydı. Aytekin beni duyuyormusun?
………….. Aytekin gözlerini araladı. Sen daha gitmedinmi?
…………. Etrafı şöyle bir dolaştım, tepeden aşağıya inince bir dere yatağı var. Oraya gidersek su –
içebiliriz. Beni bırak git demiştim sana, yürüyecek halim kalmadı. Gerçekten aytekin in-
durumu gittikçe, kötüleşiyordu.
…………. Aytekin, bak iniş aşağıya ineceğiz, yavaş yavaş ineriz. Orada istediğin kadar dinlenebilirsin-
lütfen hatırım için biraz gayret et. Aytekin’i yattığı yerden kaldırdı, koluna girdi.yavaş yavaş-
tepeden aşağıya, sık sık oturup dinlenerek, inmeğe başladılar.
Mustafa beyin telefonu çaldı. Telaşla hemen telefonu açtı.
…………. Alo kimsiniz?
…………… Bu son ikazımdır. Parayı hemen bankaya yatır, yoksa kızının ölüsünü görürsün.
………….. Kızımla konuşmak istiyorum. Alo, alo, Şerefsiz, neden telefonu kapatıyorsun.
Mustafa bey hemen emniyet amirini aradı.
…………… İbrahim bey, şimdi yine aradılar bankaya parayı, yatırmamı söylediler.yoksa kızının-
ölüsünü görürsün dediler.
…………… Tamam Mustafa bey, arkadaşlar birazdan beni bilgilendirecekler, ben sizi ararım-
sizden ricam bizden habersiz, hareket etmeyin.parayı alınca kızınızı serbest bıraka-
cakları garanti değil. Bu mafya çok büyük profesyonelce hareket ediyorlar. Arkadaşlar-
ellerinden geleni yapıyorlar. On dakika sonra , Mustafa bey’in telefonu tekrar çaldı.
…………… Dinliyorum İbrahim bey.
…………. Mustafa bey, bu sefer Ankaradan, Kızılay semtinden, yine ankesörlü telefon kulübe-
sinden aranmış. Arkadaşlar o bölgenin bütün kamera görüntülerini, inceliyorlar-
dediğim gibi adamlar, çok profesyonelce hareket ediyorlar. Merak etmeyin mutlaka-
bir açık verecekler.
Sonunda, tepeden zorda olsa, düşe kalka aşağıya inmişlerdi. Dere kenarına yakın bir ağacın
altına oturdular.Aytekinin durumu gittikçe, ağırlaşıyordu. Nil hemen dere yatağının bulun-
duğu yere gitti, Akşamdan yağan yağmurdan dolayı, çok kuvvetli bir akıntı vardı.
İnecek bir yer bulduktan sonra, aşağı inip elini yüzünü yıkadı. Kana, kana su içti sonra-
çamura bulaşmış spor ayakkabılarını çıkarıp iyice yıkayıp temizleyerek, içine su doldurup-
Aytekinin yanına geldi. Aytekin kendinden geçmiş, hareketsiz yatıyordu. Başını dizlerinin –
üstüne koydu, Aytekin aç gözlerini bak sana su getirdim.Aytekin hiç cevap vermeyince-
eliyle hafifçe yüzüne vurdu. Aytekin, lütfen gözlerini aç, beni bırakma, ayakkabıyı ağzına –
götürüp zorlayarak su içirmeğe çalıştı.diğer ayakkabıdaki suyla, yüzünü başını ıslattı.
Aytekin, artık tepki vermiyordu. Arkadaşı gözünün önünde gidiyordu. Elinden artık bir şey-
gelmiyordu.Aytekinin başını okşarken, kendini tutamadı, ağlamağa başladı. Bildiği duaları-
okurken, omzunda bir el hissedince, korkuyla yana sıçradı. Karşısında, orta boylu beyaz tenli
temiz yüzlü 40 – 45 yaşlarında bir adam kendisine bakıyordu.
…………. Geçmiş olsun, hastamı.?
………….. Evet çok hasta.
…………. Nereye gidiyorsunuz?
………….. Bilmiyorum, biz buranın yabancısıyız
adam yerde yatan Aytekin’i yerden kaldırıp sırtına aldı yürümeğe başladı. Nil korkuyla şaşkın
lık arasında, adamın arkasından yürürken sordu.
…………. Amca siz buralımısınz? Adam cevap vermeden yürümeye devam ediyordu. Nil o kadar-
yorgundu’ki adamın hızına yetişmeğe zorlanıyordu. Dere boyu bir müddet gittikten sonra-
derenin en yufka bir yerinden karşı tarafa geçtiler. Tekrar önlerinde beliren bir tepeye –
doğru çıkmaya başladılar. Nil adama seslendi.
…………… Amca daha çok gidecekmiyiz? Adam yine duymazdan gelip cevap vermedi. Artık hava karar
mak üzereydi. On- onbeş dakika sonra tepeye ulaştılar. Adam o kadar çok güçlüydü’ki bir
kere olsun, Aytekini sırtından indirmemiş, durup dinlenmemişti.
Hava artık kararmıştı, ay ışığı altında biraz yürüdükten sonra, ilerde birkaç yerde aralıklarla-
yanan ışıklar belirdi. Bir evin bahçe kapısının önünde adam durdu. Aytekini sırtından yere-
indirip elini Aytekinin başına koydu. Bir dakika bekledikten sonra elini çekip yürümeğe-
başladı, Nil şaşkınlık içerisinde kalmıştı. Arkasından seslendi.
…………… Amca bekle , elini öpmek istiyorum. Adam dönüp, Nil’e baktı. Tekrar dönüp yürürken
………….. Nil, Amca Allah aşkına bari ismini söyle dedi.
…………. Adam tekrar dönüp Nil’e baktı. Ben değirmenci topal tahirin oğlu Haydarım diyerek alaca-
karanlıkta gözden kayboldu. Nil hemen bahçe kapısını açıp, içeriye girdi, kapıya gelince
durdu. Hızla kapıya vururken, yüksek sesle bağırdı-
…………… Yardıma ihtiyacım var, arkadaşım hasta, lüften yardım edin.
………….. Kapı açıldı, elinde tüfekle genç bir adam kapının önünde belirdi, arkasından evde bulunan-
lar merak içinde kapıya geldiler. 50 yaşlarında görünen kadın Nil’i şöyle bir süzdü.
……….. Kimsin sen kızım?
………….. Teyzeciğim arkadaşım çok hasta, lütfen yardım, edin.
Bütün ev seferber olmuş, gelen misafirlere, yardım ediyorlardı.Nil salonda, şömineye benze-
yen köy ocağının karşısına, oturmuş ısınmağa çalışıyordu. Hemen yan taraftaki tahta sedire –
Aytekini yatırmışlardı. Bir taraftan tarhana çorbası yapılırken. Evin genç oğlu, sirkeli suyla –
Aytekinin ateşini düşürmeğe uğraşıyordu. Anneleri olan kadın , kızına seslendi. Şenay kızım-
misafirimizin üzeri çamur içinde. Sen kendi elbiselerinden getiriver de giysin sonra ,çıkanları
makineye koyda yıkansın. Aytekinle ilgilenen genç adam. Kadına baktı-
………….. Anne bunun ateşi böyle düşmez. En iyisi banyoya götürüp soğuk suyla duş aldıralım.
………….. Tamam oğlum sen daha iyi bilirsin.
………… Nil, kadının kızı Şenay’la birlikte, üzerini değiştirmeye gitti. Üzerine Şenay’ın verdiği elbiseyi-
giyip, tekrar yanan ocağın başına geldi. Kadın Nil’e sordu.
………… Kızım senin ismin ne?
…………. Benim ismim Nil teyzeciğim.
………… Sizin isminiz nedir?
………….. Benim ismim, Nuriye, bu kızımın ismi Şenay, Şu oturan, gelinim halime. Arkadaşını duşa
götüren de oğlum Sinan. Eşim üç sene önce vefat etti. Biz her sene, okullar kapanınca-
birlikte, hayvanlarımızı da alıp buraya yaylaya geliriz. Bizim esas köyümüz buradan iki köy-
aşağıda. Sonbaharda, aşağı köye ineriz. Kız halime beğendin mi misafirimizi? Maşallah pek-
güzel değil mi?
Nil halimeye baktı, halime elini ağzına kapatmış, başını öne eğmiş gülüyordu.
Nuriye hanım da gülerek. Kızım benim gelin, ahraz konuşamaz, ama her şeyi anlar.
bu sırada, Nuriye hanımın oğlu, salona geldi. Arkadaşınıza duş yaptırdım, üzerine başka-
elbise giydirdim. Ama vücudunda, morluklar var. Çok hırpalanmış.
…………. Haklısınız, bizi kaçıranlar, ona kötü davrandılar. Nil başlarından geçeni olduğu gibi anlattı-
………… Nuriye teyze, babamı araya bilirmiyim.
………… Şenay kızım telefonunu ver ablan babasını arasın.
…………. Nil telefonu alıp bahçeye çıktı. Babasını aradı.
…………. Alo baba benim
…………. Alo kızım kurtulduğunuza çok sevindik. Nil şaşırmıştı.
……….. Babacığım biz şu anda bir dağ köyündeyiz, kimseyi arayıp, haber vermedik.nasıl duydunuz.
……….. Kızım az önce seni tanıyan biri, geldi. Merak etmeyin kızınız kurtuldu, durumu iyi dedi,
Nil hayretler içerisindeydi.bir kaç defa yutkundu.
…………. Baba kimmiş beni tanıyan arkadaş, tarif edermisin.
…………. Kızım biz oturuyorduk, köpek havlamaya başladı. Sonra sustu. Dışarı çıktım. Eli yüzü düzgün-
40- 50 yaşlarında bir adam bahçede, köpeği seviyordu. Şüphelendim yanına yaklaştım daha-
bir şey sormadan, Selamın aleyküm. Kızınızı merak etmeyin, kurtuldu dedi. Dönüp –
gidiyordu. Beyefendi adınız nedir diye sordum. Değirmenci topal tahirin oğlu Haydarım-
dedi ve gitti. Buyur gel bir kahvemizi iç dedim dönüp bakmadı bile.Kızım sen nerdesin-
hemen gelip seni alalım. Nil şaşkınlıktan öte şoka girmişti.
………… Baba köye yeni geldik. Köyün ismini sormadım. Merak etme biz iyiyiz, Aytekin in ailesinede-
söyle merak etmesinler. Sabah ben seni tekrar ararım. Görüşürüz baba. Nil beton merdiven
basamağına oturup ağlamağa başladı. Bir süre sonra, evin kızı Şenay kapıya çıktı.
………….. Abla bir şeymi oldu gelmeyince merak ettik.? Nil ayağa kalktı,elinin tersiyle göz yaşlarını sildi
………… Yok canım iyiyim. Babamla konuşunca biraz duygulandım.
birlikte içeri girdiler. Nil tekrar şaşırdı, Aytekin sedire oturmuş üzerinde pijama, tarhana –
çorbası içiyordu. Yanına yaklaştı. Elini omzuna koydu.
…………. Maşallah iyi görünüyorsun Aytekin. Babamı arayıp haber verdim.
…………. Buraya nasıl geldik hatırlamıyorum. En son bana su içirmeye çalıştığını hayal, meyal
hatırlar gibiyim.
…………. Sonra anlatırım Aytekin. Nil Nuriye hanıma döndü
…………. Teyzeciğim, siz değirmenci topal Tahir’i , oğlu Haydarı tanıyormusunuz?
…………. Yok kızım buralarda öyle birisini duymadık, Sinan aşağı köyde böyle biri varmı?
…………. Yok anne duymadım, aşağı köyde, değirmen bile yok.
Nil bir haftadır, evden dışarıya, çıkmıyordu. Avukatı Şengül, her gün eve geliyor
İmzalanacak belgeleri, imzalattırıyor, gerekli bütün bilgileri Nil’ e veriyor,danışman-
lığını, yapıyordu. Nil’in en güvendiği insanlardan biriydi. Açıkçası. Bütün işlerini gönül-
rahatlığıyla yürüten, tek yetkili genel müdür gibiydi.
………… Odanın kapısı açıldı, içeriye avukat, Şengül, hanım, girdi.
………… Günaydın ,benim sevgi kelebeğim, nasılsın.
………….. İyi değilim Şengül abla, bir türlü kendimi toparlayamıyorum. Hala olayların etkisindeyim.
…………. Haklısın canım, çok büyük bir tehlike yaşadın. Kolay değil.
…………… Çok iş varmı bu gün Şengül abla. ?
………….. Yok canım , şu dosyadaki belgeleri imzalayacaksın. Gerisini ben hallederim.
…………. Neden sordun ki anlayamadım.
…………… Ev kalabalık, gelen giden yoğun olduğu için. Bu gün gelmesini söyledim.
……………. Kime bu gün gelmesini söyledin.
…………… Hay Allah, kafam gitti yine. Ayşeyi çağırdım. Korumalara söyledim, öğle yemeğinde-
burada olacak. Sen Ayşe’yle tanıştın mı Şengül abla?
…………… Hayır karşılaşmadık, karşılaşmayınca da, tanışamadık . Ama annesini, babasını gördüm.
…………….. İyi o zaman , seni kankimle, öğle yemeğinde tanıştırayım.
Nil, kapıdaki güvenlik, görevlisinin haber vermesi üzerine,evden dışarıya çıktı-
birkaç dakika sonra araba gelip önlerinde durdu.Ayşe arabadan çıkar çıkmaz Nil’in üzerine –
koşup sarıldı. Daha arabadan çıkarken ağlamaya başlamıştı. Yoldaş’ta etraflarında, sevinçle
havlayarak, dolanıyordu.
…………. Ağlama bebeğim. Bak ben iyiyim. Hadi içeriye gidelim. Yemekte konuşuruz. Hem seni –
biriyle tanıştıracağım. Birlikte içeriye girdiler. Masa kurulup düzenlenmişti. Sofraya –
oturdular. Ayşe Nil’e öyle güzel bakıyordki, yerinden kalkıp,Nil’in yanına geldi, sol –
göğsünden öpüp, sarıldı.
………… Allah seni sevdiklerine bağışladı,Nil. Senin için devamlı dua ettim. Çok şükür iyisin.
………… Nil’de kendini tutamamış ağlıyordu.
………….. Kız sen beni ağlatmağa mı geldin?
Bu sırada içeriye, avukat Şengül girdi,
…………… Selam! Gözün aydın sevgi kelebeği, misafirin gelmiş.
…………. Gel Şengül abla seni kankimle tanıştırayım. İşte bahsettiğim kankim Ayşe, Şengül abla’da-
bütün işlerimi yürüten avukatım. Tanışma faslından sonra, yemeğe başladılar. Ayşe biraz-
durgunlaşmıştı. Avukat Şengül ü,görünce bir tuhaf olmuş belli etmemeğe çalışıyordu.
35 yaşlarında, çok güzel, uzun boylu, güler yüzlü, biriydi ama ayağının biri dizden aşağıya-
protezliydi. Dayanamadı, sordu.
………….. Geçmiş olsun, Şengül abla kazamı geçirdiniz?
………….. Şengül gülerek Ayşe ye baktı .Çok mu belli oluyor Ayşeciğim.
………….. Özür dilerim kabalık ettim sanırım. Araya Nil girdi. Aşk olsun Şengül abla kankimi üzdün.
…………. Sen Şengül ablama bakma, çok şakacıdır.Bak ben sana anlatayım. Şengül ablam, üniversite-
yıllarında, ikinci sınıftayken, annesiyle birlikte istanbul’a doktor olan abisini ziyarete gider-
ken, yolda trafik kazası geçirmiş, kazada, annesini kaybetmiş. Kendide sol bacağını, kaybet-
miş Biz onunla, Atatürkçü düşünce derneğinin bir etkinliğinde tanıştık. tekerlekli sandal-
yede oturup etrafı seyrediyordu. Dikkatimi çekti. Yanımdaki bir arkadaşa sordum. Bana-
Şengül ablanın, lise yıllarından beri, dernekte gönüllü çalıştığını. Ama kazadan sonra biraz-
İçine kapandığını söylediler. Şengül Nil’in sözünü kesti.
……….. Ayşeciğim gerisini ben anlatayım. Önce yaptığım şakadan dolayı seni üzdüm, özür dilerim-
evet olaydan sonra içime kapanmıştım. Ama o gece Nil yanıma, gelip benimle konuşunca-
yeniden doğmuş gibiydim, hayata yeniden bağlandım. Sevgi kelebeğim sayesinde bıraktığım
okulumu bitirip avukat oldum. Bu duruma geldiysem, sevgi kelebeğimin sayesinde oldu.
………… Siz kankime sevgi kelebeğimi diyorsunuz. Bu çok güzel bir şey, çok hoşuma gitti . Bende-
söyleyebilirmiyim.
………….. Elbette söyleyebilirsin. Ben ondan yaşça çok büyüğüm ama o benim ablam gibidir.
İnsan sevdikleriyle birlikte olunca, zamanın farkına varamıyor. Zaman su gibi akıp gitmiş.
yatma zamanı gelmişti. Ayşe pijamasını alıp, ebeveyn banyosuna giderken, Nil seslendi.
…………. Ayşeciğim, hala benden utanıyormusun? Bak ben senin önünde üzerimi değiştirdim. Ayşe-
Nil’e öyle bir bakıyordu ki, boynunu hafifçe, yana bükmüş, ne söyleyeceğine karar veremi-
yordu.
…………. Ayşeciğim, benim aklıma, başka bir şey geliyor, acaba vücudunda, önemli bir yara bere-
yanık falan mı var?
…………. Hayır hiçbir şey yok. İnan ki elimde değil, utanıyorum işte.
………….. Peki tamam, nasıl istiyorsan öyle olsun. Ayşe pijamalarını giyip , yatağa geldi. Nil’in yanına –
uzandı. Nil, ilk defa olduğu gibi, elini yana uzatıp, Ayşenin başını kolunun üzerine koydu.
…………… Ayşeciğim seni çok özledim biliyormusun.
………….. Bende seni çok özledim. Devamlı kurtulman için dua ettim. Neler oldu anlatırmısın?
………….. Anlatıpta seni şimdi üzmek istemem Ayşeciğim. Başka zaman, söz sana anlatırım.
Eee, Özgürle aranız nasıl. Nasıl gidiyor işler, bak ben senin her zaman yanındayım,bunu-
unutma. Elimden ne geliyorsa, yaparım.
………….. Ayşe’nin yine gözleri dolmuştu.
………….. Daha ne yapacaksın Nil. Yanan evimizi yeniden yaptırdın, babam söyledi, babamın kredi-
borcunun hepsini ödemişsin. Ailecek ne yapsak, hakkını ödeyemeyiz.
…………. Ne borcundan bahsediyorsun Ayşeciğim, senin ettiğin içten samimi dualar borcunu –
Kapattı ,hatta, alacaklı durumdasın.
…………. Ayşe yavaşça uzanıp,Nil’in sol göğsünden öptü. Sen gerçekten, Şengül ablanın söylediği-
gibi sevgi kelebeğisin.
………… Nil’in gözüne bir türlü uyku girmiyordu. Yanında, yatan Ayşe ye baktı. Başı yine kolunun –
üstünde, eli kalbinin üzerinde huzur içinde, uyuyordu. Aklından yaşadıkları olaylar bir-
türlü çıkmıyordu. Geldiği günden beri, iki gece aynı rüyayı görmüştü. Dağda kendilerine-
yardım eden, değirmenci topal Tahir in oğlu Haydar geniş bahçede otururken, yanından-
geçerken kendisine bakıp, Allah sevdiği kalbin dileğini geri çevirmez deyip gidiyordu.
birden tüyleri ürperdi. Yanında uyuyan Ayşe ye baktı. Allahım sevdiğin kalp yanımda –
uyuyan bu kızın güzel kalbi olsun diye dua etti. Yaşadığı olayı Hiç kimseye hatta-
Aytekin’e bile anlatmamıştı. Anlatsa da kimsenin inanacağını sanmıyordu. Hatta babası
kimdi o gelip haber veren arkadaşın diye sorduğunda, sen tanımazsın, bir arkadaşımın-
babası diye lafı örtmeğe çalışmıştı. Babası pek inanmamıştı ama fazla üstelememişti.
Aklına, yine dedesinin bir sözü gelmişti.
<< Her geceni kadir bil>> << Her geçeni Hızır bil>>
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.