- 214 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazarlık ve Okurluk
Başlık, şiirin kafasıdır. Kafasız şiir manidir. Maniye mani manidar olur. Ama şiire mani yazılabilir. Başlıksız, yorum. Site üyeleri olarak edebiyatçı değiliz. Ozanlar misali şairler olarak ya şiirimizi okur ya şiirimizi atışma şeklinde yorumlarız. Tabi ozanda değiliz. Şiire şiirsel konuşuruz. Yoksa tebrik eder geçeriz. Sanal ortamda gerçek arkadaşlıklarda pek kurulup gelişemediği için şiirsel konuşuruz. İlhamı bulduk mu hemen yeni şiirimizi yazarız. Ama ben şiirle konuşma edimini geliştirdim. Ben yazdığım şiirleri hiç ezberlemem çoğunu okuduktan sonra hatırlarım. Asıl şair şiiri şiirle konuşturandır. Klasik şairler bu işi sevgililere yaparken ben okuduğum şiirlere yapıyorum. Tabi bazen taktir görse genellikle garipsenmiştir. Ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin. Bende gidecek daha iyi bir yerde bulamadığım için okuyup yazıp ve sanallaşıyorum. İnternet ortamında edebiyat ve şiir sitelerinde.
Okuduğum şiirlerin mısra ve kıtaları yazan şaire özelse başlık okurlara bir hitap olduğundan okurlara özel olduğunu düşünerek başlık üzerinden şiirsel yorum yazıyorum. Yazma iksirimde aslında çok basit kelimelerin diğer kelimelerle benzerliğinin çağrıştırdığı metafizik imgelerdir. Felsefe edebiyat ve her türlü yazıyı çokça okuyup düşünen ve yazan biri olarak zamanla metafizik anlamı yoğurup gerçeğe yorabiliyorsun. Başlıktan yakaladığım veya ilham aldığım iksiri şiirin temasına karıştırarak değişik bir kokteyl düşünüyorum. Ben eğleniyorum ama şiirin yazarı ve diğer okurlar ne düşünür diye merak ediyorum ve acaba yanlış anlamalara sebep oluyor muyum diye de düşünüyorum. Kendimi sorgulayarak bende şiir yazıyorum onlarda yazıyor onlarda düşünüp yazabilir diye kanaat getiriyorum. Gerçi yazılmıyor değil yazılıyor. Daha çok ölçülü uyaklı şiirlere yazılıyor. Serbest yazan ise nadir. Yada direk şiirinden alıntıları ekliyor. Benim yaptığım gibi yeni imgeler yakalamaya yönelik pek olmuyor diye düşünüyorum. Belki bana denk gelmemiştir diye kesin konuşmuyorum.
Şiir yazandan ne çıkar? Şiir çıkar. Şiir okuyandan şair çıkar. Çoğu şair tabi ki kendi yazdığı şiirleri okuyarak şair çıkıyor. Yada ilham alıp etkilendiği kendinden önceki şairlerin şiirlerini okuyarak şair oluyorlar. Bu arada ben ünlü ünsüz pek şair tutmadım. Etkilendiğim takip ettiğim şairler elbette olmuştur. Ama şair hayranlığımı pek dile getirip şiir yazmadım. Ezberim iyi olmadığı için şiir okurluğumla şair tanıtımı da pek yapamadım. Sadece şiir yazmakla kaldım. Bir nevi yazdığım şiirleri okurluğumu okuyarak ve diğer şiirleri de yazarak okuyorum. Yazmada nede okumakta çok profesyonel olduğumu söyleyemem. Günümüzün sevgilileri ve ünlüleri hep şiir okurluğundan aşinadır sanatlarını icra etmeye. Ben öğle görüyorum çoğu oyuncu ve sanatçıyı. Şairliğin özü okumaktır. Şiir okuyan şairden ne çıkar? Sanatçı çıkar. Hikaye okuyandan oyuncu ve roman okuyandan da filmci çıkar. Genel olarak hayatı ve sanat camiasını gözlemlemem sonucu bu süreçleri görüyor ve izliyorum.
Süreç böyleyken oyun ve film izleyenden ne çıkar. Okurluk endüstrisi gelişir. Yazı mağara duvarlarına resim le başlayıp taşlara simgelerle icat olan yazı sonrasında hep daha iyi neye ve nasıl yazılır diye bugünlere kadar geldi. Kağıt ve daktilo bulunup icat oldu. Yetmedi çoğaltma ve ulaştırma heyecanı derken askerlik şövalyelik derken okurluk şanı şöhreti doğdu. Ve bu arz talebe burjuvazi teşebbüslerin gözünden kaçmadı. Para yatırarak yayın evi gazete patronları olup reklamdan voleyi vurdular. Vuramasalar da kendi reklamları için kullandılar. Geldik mi oyuncu sanatçı gazeteci okurlardan siyasetçilere. Önce gazetecilerden bahsedelim. Bu gazeteciler iki düşman ordusuna bir üçüncü düşman girdikten sonra savaşın yönü değişti. Örnek olarak soğuk savaş. Gözeticiler savaş haberleriyle sivil halkı koruyup düşünmenin sonucunda sivil halkı evinde oturduğu yerde keyfinden vuran olmuşlardır. Şimdiki gazeteciler deyip gazetecilerin ilkini kılıç gibi ayıklamak çok yanlış olur. Çünkü düşman gez göz arpacık derken tetiği çekerken gazeteciler kalem ve fotoğraf makinesiyle zamanın ötesinden gelecek anı vurmuşlardır. Siyasetçileri se felsefe okurluğu ile öğretmenin okurluğunda aydınlanmayı başlatmışlardır. Yani serbest siyasetten resmi öğretmenlik devam ederken. Ney yanlış ney doğru derken karşı karşıya kalan yazarlara hakem olan okurlar. Zamanla savcı avukat çıkmışlardır. Müteşebbislerle birlikte siyaset ordusunun neferleri olmuşlardır. Okurluk düştükçe in adamları ve ya dini inanç yönde okur ve ibadet şövalyeleri de siyasete girmek isteyince. Okumadan bilgili inanmadan inançlı gözükmenin kılıfı bulununca teknoloji sayesinde gerçek anlamda okurluk düştü. Siyasette yolsuzluk ve dolandırıcılık batağına saplandı. Düşünce akımlarına yönelik fikirsel okurluktan mal ve şöhret edinme zenginliğine düşülmüştür. Mal mülk okurluğu zenginlik. Kavram okurluğu filozofluk. Hangisini istersiniz. Filozof doğruyu bulmak zorunda zengin doğruyu kendine saklamak zorunda. siyasetçi ise yalanı bulmak üzere hazır cevaptır.
Şiirin tarihi süreci olduğu gibi şairlerinde tarihi süreci vardır. Aşık ozan derken serbest şiirle küresel boyutta insanlığı savunan insan haklarına yoğrulan şairler çıktı. Ve diğer nesir yazarları da bu ün ve şöhretten faydalandılar. Bizim gibi amatör şairler ya da endüstriyel boyutta sıçramamış şairlere halk şiiri ölçülü uyaklı şiirler uygun görülmüştür. Serbest yazan amatör şairler pek benimsenmemiştir. Neden? Yel değirmeniyle savaşan şövalye hikayede olur. Çoğu şeyler filmde olur derler ya öğle günümüz şövalyeleri hep eziklenir ki çoğu şair arkadaşlar hep insanlardan dert yanarlar. Mezar edebiyatının yanında bir de garibanlık edebiyatı hep amatör şairlere bırakılmıştır. Baskılanmıştır. Çünkü ilk yalanlar peygamberlere ilk doğrular bilim adamlarına düşerken ilk tarz ve yazım yöntemi edebiyatçılara bahşedilmiştir. Vahşi doğada doğal seçilim güçlü hayvansa insanlar arasında uyanıklar yazarlık ve edebiyatta öne geçmişlerdir. Çoğu gariban gerçekte ne yazacağım diye düşünürken uyanık garibanın düşündüğü kapıp kendini pazarlamaya koşmuştur. Asıl gerçek yazarlar garip kalmıştır. Ve sanal alemle garibin garipleri fırsat yakalamanın peşinde olmuştur. Onca yıl okuyup yazma devletimin derin devletinden bu duruma varıyorum. Eleştiriye açık bir görüş ama çoğu şair eş dost genel olarak insanlardan dert yanarken en çok beğenilen şiirde onu çıkıyor. Bir çelişki yok mu?
Bana gelince vatan millet Sakarya uğruna can vermiş şehit gibi düşünceye fikir veren sıradan bir neferim. Ama iyi mert savaşçı gibi basit yalın ama etkili yazmaya çalışıyorum. Okuyarak yazıyor, yazarak okuyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.