- 187 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
UYANIŞIM
Hayatta merak ettiğim en önemli soru “kamburum olmasaydı içten bir mutluluğum olur muydu?” Bunu çocukluğumdan beri soruyorum kendime.Ağrılarım olmasa,sırtımdaki eğrinin görünümü rahatsızlık vermese ve tabii insanların bakışları beni huzursuz etmese hayat gerçekten güzel olurdu.Bu sorunun cevabı bu
bence.Defalarca sorduğum bu soruya her seferinde verdiğim cevap bu.
UYANIŞIMHiçbir zaman içten mutlu olamadım.Ya ağrılarım ya da başkalarının bakışları…Her güldüğümde içten içe mutsuzum.Hep huzursuzluğun pençesinde kırbaçlanıyor ruhum.Doğuştan kifozum bulunmakta. Annem hariç, herkesin bakışları kendimden utanmama neden oluyor. On yaşındaydım annem ve babamın kendi aralarında sessizce konuşmalarını duydum.Babam benden utanıyordu.Çünkü -bu kızı ne günah işledikte verdi Allah, demişti.Annem bu sözün karşılığında -tövbe de Halit,o güzel yüreğiyle bizim için bir şans.Terbiyesizin teki olsa,daha büyük hastalığı olsa ne yaparız. Babam -bu böyle çalışamaz,evlenemez.Kim evlenir bununla.Çalışması zaten zor,ağrıları var.Hem okuyamaz da kafası çalışmıyor gibi de geliyor bana.Annem ise biraz kızgın olarak -edepsizlik etse daha mı iyi? Hem ne demek evlenemez ,evlenmezse evlenmez bizim emeklilik maaşımızla geçinir olmadı. Hem benim kızım okuyacak.Kafası da çalışıyor.Öğretmeni de memnun.Daha geçen toplantıda söyledi içine kapanık olduğu için saf görünüyormuş.Bir daha kızıma böyle şeyler söyleme, diyerek oturma odasından çıktı.O sırada ben kapıda onları dinliyordum.Geri çekilebilir oturma odasının yanındaki odama geçebilirdim. Ancak benimle ilgili düşüncelerinin gün yüzüne çıktığını duymak beni baş kaldırmaya itti.Biraz da donup kalmıştım.Annemle göz göze geldik ben ağlamaklı odama girdim.O an düşündüğüm o nefret,utanç ve alay konusu olan kamburum yine benimle gizli sığınağıma,odama,geldiğiydi.O konuşma ve bu düşünceler, acımı katlandırarak odama,yatağıma yüzü koyun yatarak ağlamaya başlamıştım. Annem beni sakinleştirmeye çalışsa da söyledikleri gerçekti. Bu gerçek ise kalbimde onarılmaz darbeler açarken, aklımın en dip köşelerine yerleştiğini hissediyordum.
Annem benim en büyük destekçimdi. Bu hayatta beni seven tek insan.Böyle düşünüyordum. Babamın başka insanların yanında benden utandığını belli eden bakışlarının farkındaydım hep. Ancak on yaşında kalbime ve aklıma kazınan sözleri gizli bir el gibi hayatım boyunca beni boğmaya devam etti.Utanç duyulan çocuk olmak kendime güvensizliğimin en önemli sebebi oldu.Yoksa ki ağrılara dayanmak o kadar zor değilken,başkalarının yadırgayan,meraklı ve alaylı bakışları hiç önemli değildi.Çocukluğum böyle geçti.Herkesten uzak,utanarak,çekinerek ve umutsuzca…
Ergenliğimde insanların bakışları,okuldaki arkadaşların küçümser sözleri kendimle birlikte büyüyen kamburumla daha da arttı.
Herkesin merakla incelediği bir müze eşyası gibi hissettiriyordu insanlar bana kendimi.Herkesten kaçsam da dalga geçilmekten,küçümseyen bakışların utancından kurtulamazdım.Sessizdim,soru sorulduğunda cevap verir; okulda sakince yerimden kalkmadan otururdum.Arkadaşlarımca yalnız bırakılmaktaydım;bunun yanında dalga geçmeselerdi,hayat daha yaşanılabilir bir yer olurdu.
Görünüşümü aynada incelerdim ve gerçekten de aptal ve de çirkin olduğumu düşündürürdü bu bana.Ergenliğimde birisinden hoşlandım.Bana çok iyi davranan ve bacağındaki engelden dolayı koltuk değnekleriyle yürüyen birisi.Sınıftakiler biz berber ders çalışırken ve dersle ilgili konuşurken bizimle dalga geçerlerdi.Zamanla o da benimle konuşmaz oldu.Diğer erkekler ise kızlarla karşıma geçer;taklidimi yapıp -çirkin,gudubet-derlerdi.
Acılarım her seferinde artar ve ben de kendimi derslere verirdim.Derslerim çok iyiydi.Bu yaşıma kadar kendimi babama ispatlamaya çalıştım.Derslerime çalışıp kafamın çalıştığını göstermek için çaba sarf ettim.Babamın çirkin kızıydım ama aptal olmadığımı ispatladım ve üniversitede Siyasal Bilimler bitirip doktoramı tamamlayıp profosör oldum.Babam benimle iftihar eder mi bilemiyorum.Çünkü bana utanır gibi bakışları değişse de abime ve kız kardeşime ilgisi farklı.Ben liseyi bitirdikten sonra benimle eskisi gibi değil.Eskiden küçümseyecek bir yanımı bulurdu. Kardeşlerimden hep daha iyi karneler getirsem de o umursamaz görünür ve başka bir kusur bulurdu. Mesela niye bir toplumda öyle konuşmuşum gibi.Hiçbir zaman yaptıklarımı beğenmedi ve beni hep yaraladı.Kursa yazılmak istesem yapamazsın der benim içime kapanmama daha çok neden olurdu.Bir kere bile kardeşlerimi sevdiği gibi sevmedi beni
Annemin ise yaralı kuzusuydum.Beni sevgisiyle sarıp sarmalar;babamın aksine cesaretlendirirdi.Şimdi hastane odasında annemin başında ölmemesi için dua ediyorum.Annem kolon kanseri,durumu kötü biliyorsun.Her gün iş çıkışı gelip sabaha kadar burada kalıyor ve sabah eve uğrayıp hazırlanıp işe dönüyorum.Bu sorun değil benim için.Yeter ki destekçim,sevgisini doya doya aldığım ve hiç kimseden görmediğim ilgiyi,güveni gördüğüm can parçama bir şey olmasın.
Yıllar önce abim bir defa evlendi.Eşi işsiz ve aylak gezdiği,sorumsuzluğu ve çapkınlıkları yüzünden boşandı abimden.Kız kardeşim ise lisedeyken seviyorum deyip evlenmesine müsaade edilmediği için kaçıp evlendi.Üç çocuğu var ve mutlu görünüyor.Yeğenlerim…Onları annelerinin güzelliğini ve babamın ona olan ilgisini kıskansam da yeğenlerim için yapmayacağım hiçbir şey yok diyebilirim.O kadar çok seviyorum üçünü de.
Yıllarımı gözüne girebilmek için geçirdiğim babamla,annem ölürse nasıl aynı evde yaşarım bilmiyorum.Çünkü onu sevsem de korkuyor ve onu huzursuz ediyorum diye üzülüyorum.Sadece dün akşam hayatında ilk defa bana kızım dedi.Sanki bakışları değişik,şefkat doluydu.Bana mı öyle geldi bilmiyorum.Bugün hastaneye geldiğimde annem bana öğrenmem gereken şeyler olduğunu söyledi ve hayatımı farklı gözle görmek için beni incitmeden,her zamanki yumuşak ve de sevgi dolu mizacıyla aslında kim olduğumu anlattı.Bunları anlatırken kızmamdan ve ne tepki vereceğimi bilememekten korktuğunu söyledi.Bitkin haliyle bana benim dediğim her şeyin bana ait olmadığını söylerken hiç görmediğim kadar mutsuzdu.
Anlattığına göre;önceden taşrada bir şehirde yaşıyorlarmış ve babamın zihinsel engelli bir kız kardeşi de onlarla yaşıyormuş.Her şey güzelken adından çok bahsedilmeyen halamın midesi bulanmaya başlamış,adeti de gecikmiş.Özel günlerini de her şeyiyle olduğu gibi annem ilgilendiğinden bunu da o fark etmiş.Doktora gitmişler ve hamile olduğu ortaya çıkmış.Halam zihinsel engelli olduğu halde köyde herkese güvendiklerinden rahatça dolaşıyormuş.Tabii yine de dikkat ediyorlarmış.Ama nasıl oldu;kim ona bu kötülüğü yaptı bilememişler.Zaten halam tam olarak konuşamıyormuş da. Jandarmaya korkudan haber verememişler.Çünkü zaten köyde fakir ve gariban olarak nitelendirilen insanlarmış.Köyden de babama seni suçlarlar,kimin yaptığını ispatlayamasın diye korkutmuşlar. Halamı uzak köydeki teyzesinin evine getirmişler.Köyde az insan durumu bildiğinden onlardan söylemeyeceklerine söz alıp fazla dillenmesin diyerek böyle yapmayı düşünmüşler.O köyde köy ebesi doğumu yaptırırken kanamadan halam ölmüş.Evet işte buraya geldiğinde duraksayan annemin ne demek istediğini çok iyi anlıyordum.Ben halam diye bildiğim Halise’nin kızıydım.Babam diye bildiğim dayım ise kardeşinin ölümünün,acı çekmesinin sebebi olarak beni görüyordu.Annem aklımdan geçenleri anlamış gibi -baban seni sevdi kızım sadece kardeşinin başına gelenleri hatırlattığın için uzak durdu senden.Ona kızma.Biz ne yapacağımızı bilemeden İstanbul’a attık kendimizi.Burada baban ve ben çok çalıştık biliyorsun.Çocuklarımızı okutup bizim başımıza gelen en adi şeyin arkasında bile duramadığımıza neden olan cehaletle onlarda sınanmasın istedik.Şimdiki aklımız olsa halanın(annem annen diyemedi ve bana ne diyeceğini bilmez bir bakış attı)başına gelenlere baban da bende sessiz kalmazdık- dedi. Benden bir söz bekliyordu fakat bu öğrendiklerim beni şoka uğrattı. Zihinsel engelli bir halam olduğunu biliyordum ama başına gelenleri bilmiyor sadece öldü sanıyordum.Annem-siz okuyun ve hakkınızı savunun ve de geçmişte insanların bizi olduğu gibi küçük görmesine izin vermeyin istedik- dedi.Bana vefanın en büyüğünü yaptığını daha iyi anladığım ve hep annem kalacak kadına sarıldım ve ikimizde ağladık.Çok yormak istemediğim için hemen toparlanıp-boş ver bunları sen iyileşince konuşuruz-dedim.Güçlü olmaya çalışıyordum.Kız kardeşim Semra’yı aradım annemin yanına gelmesini istedim.Ben de boş günüm olduğu için işe gitmedim.Babamın yanına gidip olan biteni anlatmasını istedim.Annemin anlattığı gibiydi her şey ama beni etkileyen babamı ilk kez ağlarken görmekti.Kapıdan girdiğimde babam her zamanki koltuğunda oturmuş –gel kızım annenle konuştun değil mi?-dedi.Demek ki annemin benimle konuşacağını biliyordu.Sonra anlatmasını isteyince bana ağlayarak, ilk söylediği söz –kızım sana kötü davrandıysam affet.Ben ne yapacağımı bilemedim-oldu.Sonra anlatmaya devam etti.Babamla ilk defa bu kadar yakın konuşuyorduk.Bu beni de ağlattı.Ağlayarak,birbirimize sarılarak,konuştuk.Geçmiş için hesap sormayı istesem de o kadar masum ve içtendi ki yapamadım.
Annemin yanına gitmeye hazırlanmadan bunları sana yazmak istedim.Yani hayatımda bir kez bile arkadaşım olacağına inanmazken karşıma çıkan sana…Tek dostum, yaşadığım travmaların aslında iç yüzünün çok farklı olduğunu öğrendim.Babam diye bildiğim, ömrümü onun takdirini kazanmak için harcadığım kişinin içten içe beni sevdiğini söylemesi,beni üzdüğü için özür dilemesi,elinde olmadan kırdığını anlatması acı ama geleceğim için bir uyanıştı.
Artık eski Selma yok bunu bil.Artık kendi karmaşıklığımın nedenini, babamın beni sevdiğini bilmek ruhumu hafifletti.Artık karmaşık bile olsam garip bir huzur var içimde.Değer verildiğimi bilmek çok güzelmiş.Ne yapacağımı bilmiyorum ama beni büyütüp okutanların amacına ulaştığını bilmek bana gurur veriyor.Artık ayakları üzerinde durabilen,görünüşüme çok aldırış etmeyen insanların içindeyim.Bunu biliyordum ama bazı şeylerin farkına daha iyi vardım.Bir çok insanın bana yaklaşımların alay eder gibi değil saygıyla olduğunu daha iyi idrak ediyorum. Zorlukların sonu “huzur” oldu.Artık sen dostumla ve bana saygı duyan insanlarla beraberim.Babamla ilgili sorunum kalmadı.Biliyorum ki o benimle gurur duyuyor.Aslında beni sevmiş.Tek duam annemin iyileşmesi.Hep derdin –senin kendine güvenin olmalı,sen güçlü,başarılı ve sevilen birisin-diye.Haklıymışsın bu son günün olayları insanların bana yaklaşımını çok iyi anlamama neden oldu. Artık içimde garip bir huzur ve güven var. Hayatı sevmek çok güzelmiş ve kendime güvenimle yol almaya devam edeceğim.
NOT:Kurgu hikayemi okuyarak zaman ayıran herkese teşekkür ederim.Sevgi ve saygılar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.