- 191 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
'Ağla yavrum ağla' der gibiydi
Bir sabah anısı
’Ağla yavrum ağla ’ der gibiydi
İki çocuğu merkebe bindirmiş gezdiriyordum.Dere vardı, yollarda yer yer su birikintileri
Gece yağmur yağmış olmalıydı, Çocukları seviyor,ellerine çiçekler veriyordum.
Biri neşeli; diğeri hep ağlar gibiydi; ikisini de seviyordum mutluydum...
çağıran ve bozuk zil sesi duyuyordum, Köydeki ağabeyimin sesine benziyordu
’ Hayırdır inşallah; geldi de dışarıda mı ola sabah sabah ’Kalktım. Boosh servisten
Kemal ustaydı . Güzel rüyam için üzüldüm ..Özlemden olmalıydı, ona yordum.
Usta çamaşır makinesini kurarken çay koydum.Saat 10 civarı bekar evimden çıktım.
Hastane caddesinden ana caddeye; oradan çarşıya doğru,fırına varmadan markete yöneldim.
Bir kız çocuğu, 3-4 yaşlarında olmalı,kıvırcık, karacık saçları; mavimsi giysileri içinde
çocuk değil bir güvercin yavrusuydu. Bir gofret yanağından öperek
O biblo dudağıyla teşekkür etti,Hemen Her şeyi ama her şeyi öyle sever olmuştum ki…
Çöp bidonları bile sevimli geliyordu bana.
Ziraat bankası Şb.varmış hala yavruyu düşünüyordum ki; bir çocuk ağıdıyla irkildim;
o yaşlarda bir oğlan çocuğu,sabah sabah içim sızladı.
’Çocuktur,ağlar ya….Bunda irkilecek , acınacak ne var ki’ demeyiniz.
Bu başka bir ağlamaydı; için için,derinden derine; ’yetim ağıdı’ derler ya ,işte öylesine,
bir inilti ürperten sızlatan bir ağıt Dayanamadım,yanına vardım.
’Niye ağlıyorsun; n’oldu! vs vs Yüzüme baktı yaşlı gözlerden akan, tombul yanaklardan
süzülen yaşlar
’gel bakayım gel,gel amcana! ’ Elinden tuttum, ’eviniz nerede’ başıyla Halk bankasının olduğu
binayı gösterdi; Aynı apartmanda oturan ve hastanede ebe ya da hemşire olduğunu bildiğim,
adını bilmediğim bayan yaklaşarak kucağını açarak ’Gel yavrum gel’ dedi;
Bana döndü ’ amcası annesi hastaneye ...Çocuğu bana bıraktılar.’
’Nesi var acaba?’
’Bilmiyorum!’
’ Şimdi!?’
’ Bartın’a sevk edilmiş.’
’ Durumu iyi olmasa gerek’
’ Allah korusun !’’ gözlerini sildi,dudakları titredi, kendini zor tutuyordu.
İşte şimdi o için için ağlamanın,büyüklere has o ağıdın nedenini anlamış oluyordum.
’Ağlama yavrum ağlama’ diyordu ama titreyen dudakları arasında
’ ağla yavrum ağla...!’ der gibiydi.
İşte rüya ile başlayıp sabah keyfiyle sürüp hüzünle biten bir saba anısı
Arşivden
16.10.2001 CİDE SAAT 16
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.