- 130 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TARLAYI KİM ALACAK
Eşe dezzem Afşin’den göçüp geldi. Ebemle dedemin birer gözden oluşan evleri vardı. Birbirleriyle hiç anlaşamazlardı. Ebem beni Göğ Hacı’nın toprağına koymayın. Ölürsem Gızıloluk’a gömün benidiye vasiyet ederdi. Dedem iyice yaşlandı. Ebem de öyleydi. Anam gısa günde iki üç defa ebemgile giderdi. Eşe’m Eşe’m diye duttururdu herkes. Azmi dayım Orhan abi demeden söze başlamazdı. Hürü de Eşe apla demeden konuşmazdı. Dezzemin ve ailesinin bir saygınlığı vardı. Ebem Tuncer’in oğlu Burak için çok akıllı derdi. Nurayat hamileydi Beyza’ya. Bir göz evin içinde ebem, dedem, Gavaz Orhan, Eşe dezzem, Tuncer, Nurayet, Burak, Yegane hep beraber kalıyordu. Geçici olarak gelmişlerdi. Tuncer içkiye alışmıştı da onu bu alışkanlıktan kurtarmak için köye gelmişlerdi. Dezzemin yüzü gözü mormuş ilk geldiğinde. Camı silerken ayağı gaymış da yüzünü gözünü sedire vurmuş diye laf ediliyodu. Halbuki Gavaz Orhan’dan bir güzel dayak yemiş diye lafın aslı anlatılırdı sonradan. Erdoğan dayım da geldi birgün. Azmi dayım, Erdoğan dayım, Tuncer günlük ava giderler. Akşam sabah sürekli betonun üstüne oturup hakır hakır gülüp eğlenirlerdi. Laf bol olurdu. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Azmi dayım dedemin asıl evini kendine mal etmişti. Mirasçı malı olmasın diye dedemin başına keserle dikilerek zorla evden çıkarılmıştı. Köse Masıtgil Gözelbeğli’deki ne kadar tarlası varsa satlık ettiler. Oluğun yanını Azmi ve Erdoğan yarı yarıya almak istiyordu. Suyun basmadığı yerini ise Nurettin ve Hasan almak istiyordu. Tespili Yaka’da davar damlaı vardı. Oluğun Yanı’nda sulanırdı. Orası açıktı, ağıllı değildi. Oluğun başında babamın toruk bir cevizi vardı. Nizipliler her sene gelip dibinde barakada dururlardı. Oğlağı güdüp geldim.Oluğun önünde bir teknesi vardı. Dedemin iki tene havızı vardı. Su argınan bahçeye giderdi. Bizim iki ceviz ve bir dut ağacı daha vardı. Dedemin ağ erikleri vardı boş tarlada. Anam Köse Masıt Fındık’a keşif getirdiğinde, benim gayınbabam bu yurdun yuvantısı mı , yurdu ocağı yok muydu deyince Oluğun Yanı’nı göstermişti. Oluğun Yanı Köse Masıtgile düşmüştü. Nuriye Nurettin’in dayısının gızı ve garısıdır. Oğlak tekneye suya inince goşa goşa geldi su almaya. Oğlakları govaladı. Ben de teknenin içindeki mintak gutusunu kildirip attım. Buna cengirdeyince Nurettin peşimden goşup beni dövecekti. Eve gadar gaçtım, peşimden içeri girdi. Babam anam hep evdeydi. Noldu noldu deyince benim avrada söğdü deedi. Ben de herslenip eğce södüm. Nurettin hışarıyor beni parçalayacak. Babam siktir edip godu evden. Fındık’ta var bir parça tarla onu biz ekip biçiyok. Ağalınaltı’nda var ama boş. Genelde tiken basar. Gışla ayrı ağalı. Bola’nın gavaklığı da onların. Okulun yanında var bir parça tarla. Bir de Almalı’da var. Hüsnü, Bola Memmet, Çiki Mustafa, Çiki Murat, Göğ Memmet, Çiki Ehmet, Çiki ALİ… tarla ortağı kim varsa hepsi bizim takaya toplandı.Oluğun Yanı’nı suyun basmadığı yeri Nurettin ve Hasan yarı yarıya almak istediklerini söylediler. Burayı satmazlarsa hiçbir yerden tarla satın almayacağımızı anlattık. Ağalınaltı’nı Bola Memmet almak istiyordu. Bize Fındık’taki az bir parçayı münasip görüyorlardı. Bola Memmet diğer ortaklarına siz Daşarası’nı sattıp yediniz, Kesili’yi satıp yediniz, şurayı yediniz, burayı yediniz. Ben ösüz böğüdüm. Ulan seni kim adam etti. Gene benim babamın ekmeğiyle böğdün deyip başına kakgidi kak ettiler. Bola’nın babasına Garadana derlermiş. Hosceviz’in orada evleri varmış. Birinci Cihan Harbi’nde cephede şehit olunca anası bir çocukla kalınca Köse Masıt bu çocuğu kendi çocuğu gibi büyütmüştü. Bir cangamaya dutuştular. Kakıp gettiler. Gecenin bir yarısı gapı çaldı tak tak diye. Anam yekindi kimo deyince Çiki Murat , benim emmiğzı dedi. Gel bahim, otur şöle. Sedirin üstüne oturdu. Evde anam ,nbabam , Hasan, Ersin, Ben … hepimiz evdeyiz. Ben bu tarlayı Bola gevuruna mal etmeyeceğim. Tarlayı siz alın dedi. Biz de Oluğun Yanı’nı suyun basmadığı yeri mal sulamak için satın alma şartıyla kabul ettiler. Para hazırdı. Tam tarlayı almak için gavak ve iğdiş satmışlardı. Alha Onbaşıgille bir döğüş çıktı. Onbaşı’nın ayağı gırıldı. Hasan hapise düştü. Anam hergün yoklamaya gitti. Savcıyla görüşüp duruşma gününü öğrendi. Andırın’da toprak bir damdı hapishane. Fidanlama memuru Selahattin vardı. Gardiyanı ona benzetip yakınlık hissedince sordum ,siz Selahattin ormancının neyi oluşunuz diye. Gardaşıyım deyince, Hasan’la görüşme fırsatı bulduk . Anam da yanımdaydı. Bugün görüş günü değil dedi. Biz savcıdan izin alıp geldik deyince bizi görüştürdü. Azmi dayımın tayini Misis’ten Kadirli’ye çıkmıştı. Gayını Osman’ın evini satın aldı. Evi tamir ettirip içinde oturmaya başladı. Yadiğar, İlker, Hatice dayım Adıyaman’da çalışırken olmuştu. O zaman olağanüstü hal vardı. Memurlara çit maaş veriyorlardı. Dayım yanında çocukları ve hanımı götürmüyordu. Hürü çocuklarıyla ebemin yanında duruyorlardı. Kadirli’ye gelince göçüp gittiler.Yazın tatilde gelmeye başladılar. Dayımın erkek bir çocuğu oldu. Adını dedemin adını goydular Hacı Ahmet diye. Çoçuk büyüdü. Hatice sokakta elinden tutup gezdirirken bir traktör gelip çocuğu ezdi. Dört yaşındaydı. Çocuk öldü. Dayım ve ailesini kara bir yas bürüdü. Mistik bir yas havası yıllarca sürdü. Kimse tarla noldu, ne zaman satın alacaksın diyemedi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.