- 245 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk yok-2
Yasemin apartmanı Daire-7... Kapının önünde bir süre bekledi Turgay.. Yolculuk 21 saat sürmüştü yorgundu kafası karışıktı.. Son 3 ay içinde yaşadıklarına kendi bile inanamıyordu.. Sıradan bir gün sabah işe diye çıkmış, ne olduğunu bile anlamadan akşam kendini cezaevinde bulmuştu.. Zile bastı...
Üzerine geçirdiği tek parça askılı elbise düzgün fiziğine ayrı bir güzellik katıyordu.. Hafif bir makyaj yapmış, kadınlık iç güdüsüyle yine de ruh halinin dağınıklığını ortaya saçmaktan çekinmişti. Turgay’ın her ne kadar abi gibi davransa da ona karşı bir zaafı olduğunu biliyordu. Bunu ikisi de biliyordu, ama hiç bir zaman açık etmemişlerdi. Kapıyı açtığında Turgay’ın tebessümle bakıp, uzun uzun kendisine sarıldığını görünce, o eski duygusuna geri dönmüştü.
Turgay elindeki poşetleri mutfak tezgahına koymuş sonra Banyo nerede? diye sormuştu... Yarım saattir duştaydı ve hemen hiç bir şey konuşmamıştı.. Normal olmayan, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu açıktı. Müge aç olduğunu düşünerek bir şeyler hazırlamıştı bile.. Yemekten sonra salona geçtiler, birer kadeh viski doldurduktan karşılıklı oturdular.. "Sen" dedi Turgay.. "ışığı sevmezsin, hadi yak mumları".. Müge gülümsedi, "Unutmamışsın abi" diye karşılık vererek kalktı, vitrinde duran mumlardan iki tane çıkarıp yaktı ve tüm ışıkları kapattı... "Huzur" diye fısıldadı Turgay yavaşça gözlerini kapatarak... "Biliyor musun" dedi... "Son 3 aydır aradığım tek şey buydu". Müge geriye yaslandı, " Bir de bana sor" dedi.. "İyi ki geldin abi, hem de ne zamanlama" İşte o zaman Turgay, Müge’yi çok şaşırtan o hiç beklemediği şeyi yaptı.. Elindeki kadehi bıraktı, yavaşça ayağa kalkıp Müge’nin yanına geldi ve tam önünde durdu..
"Bundan sonra" dedi.. "Kendimden kaçmak yok.. Zamanı ertelemek, duyguları örselemek yok.. Bundan sonra korku yok, endişe yok.. Kaybeder miyim diye sorup, o soruda kaybolmak yok.. Bundan sonra Turgay yok, abi yok! Ben varım! Ve iyi bak bana, iyice bak! Karşında çırılçıplağım! Anladın mı beni? Ben sana saklanmaya geldim, yasaklanmaya değil. Şimdi ya tut elimi, ya da hemen s.. tir çek bana, kov evinden beni! "
Müge kalbi duracak gibi oldu. Karşısında ayakta duran adamın sözleri olduğu yere mıhlamıştı bedenini.
Hareket edemiyordu, düşünemiyordu, konuşamıyordu.. Utanmış kıpkırmızı olmuştu. Bu başka bir boyuttu, başka bir durumdu. Evet bu sırrı yıllardır biliyordu ama duymak? Hem de bu kadar açık, bu kadar hoyrat.. Başını bir süre öne eğip kendine gelmeyi denedi, olmadı..
"Anladım! " dedi Turgay.. "Özür dilerim senden, bu büyük bir aptallıktı, sen gecene devam et, ben yolu biliyorum"
Dönüp gitmeye yeltendiğinde bir elin tırnaklarının koluna geçercesine sıktığını farketti. Müge hızla ayağa kalkmış, derin derin soluyarak öfkeyle yüzüne bakıyordu..
"Sen!" dedi hırsla.. "Sen kendini ne sanıyorsun?! "Sen!" dedi "Nam-ı diğer Turgay Koçyiğit!" "Yıllar yılı saygı duyduğum, en küçük yanlışını görmediğim, başım sıkışsa omzunda ağladığım adam! Birden ortaya çıkıyor, kapımı çalıyor, bana bunları söylüyorsun! "
Turgay düşecek gibi oldu. Yerin dibine geçtiğini hissediyordu. Özür dilemek için "Müge bak" diyecek gibi oldu ama
"Sus! " diye karşılık verdi Müge..
"Ben bitirene kadar tek kelime etme! Başına ne geldi bilmiyorum, neden buradasın bilmiyorum, ne kadar kalacak ne kadar saklanacaksın bilmiyorum! Ama bildiğim bir şey var! Yüzüme bunları söyleyip, beni darmadağın edip, sonra da tıpkı geçmişte yaptığın gibi defolup gidemezsin! Hiç bir yere gitmiyorsun! "
Son cümleyi kurarken gözleri dolmuş, adeta burun buruna gelmişlerdi. Elini Turgay’ın saçlarına dolayıp kendine çekti, yılların acısını çıkartırcasına uzun uzun öptü..
Müge’nin vitrininde çerçeve içinde duran yazı adeta anı simgeliyordu...
"Değişen ben değilim, dönüşen zaman"
...
Devam edecek