İran Seyahatim
İran’ı hep merak etmişimdir. Özellikle kadınlara verilen önem açısından hep ön yargılarım vardı. Gitmeden önce başörtüsü yüzünden idam edilen bir genç kızın durumuyla ilgili patlak veren sokak olayları beni endişelendirmişti. Kafamda evden çıkınca sadece gözleri görünen bir kadın imajı vardı.
Ancak, gittiğimizde ne sokak olayları, ne kadınları görünce siyah elbiselere bürünmüş görüntüleri görmedim. Sokak şarkıcılarının konser verdiği merkezi yerlerde kadınlı erkekli konseri takip etmeleri… Yaygın araba kullanımı, benim gibi tarihini merak edip gezen görüntüler şaşırtıcıydı. Kadınlar istedikleri gibi gezebiliyorlardı. Lakin Mini etekli ve açık giysi kıyafet giyen kadınlara rastlamadım. Yalnızca havaalanında kadın ve erkek girişleri ayrı yerlerden yapılıyordu.
Bu kısa ön yargımdan sonra bazı temel bilgileri vereyim.
Ērān ve Aryān kelimelerinin ikisi de, "Aryanlar’ın (İranlı) ülkesi" anlamına gelen Proto-İran dilindeki Aryānām teriminden gelmektedir.
Genel olarak Acem kelimesinin anlamı ne zaman ve kim tarafından kullanıldığına bağlıdır. "Acem" sözcüğünün Arapça asıl anlamı "dil bilmeyen"dir. İran’da aşağılama olarak algılanmaktadır. Arap olmayanlar için bir tanım olarak da kullanılır. Eski Yunan ve Romalıların “barbar” sözcüğüne benzer bir nitelik taşır.
Eski İran takvimine göre yılbaşının başlangıcı olan Nevruz en uzun Bayram tatilidir ( 21 Mart-1Nisan (12 Gün) tarihleri arasında kutlanır.)
İran’da Ramazan ve Kurban Bayramı günü tatildir, yani 1 gün.
İran İslam Cumhuriyeti ve şeriatla yönetildiği için, her yerde Kur’an okutulduğu, ezanların susmadığı, camilerin cemaatle dolup taştığı ön yargım da vardı. Lakin Tahran, İsfahan, Şiraz ve Kaşan’ da bunların hiç birini görmedim. Cuma namazı kılalım dedik ama buralarda cuma namazı kılındığına rastlamadık. Şia inancı mı yoksa devletin insanların bir araya gelmesine bir engel mi bu ama yoktu.
İran’da ambargo olduğu için her ihtiyacını kendi karşılama zorunluluğu var. Kendi arabasını yapmışlar. İran Devrimini yapan Ayetullah Humeyni Fransa’dan geldiği için burada Fransız arabaları hâkim. Teşekkür ederken bile mersi diyorlar. Fransız kültürü vardı sanki… Bu ambargo modern yaşamdan el etek çektirmemiş. Yaşam sonuçta tüm hızıyla devam ediyor.
Yemeklerde, tatlılarda safransız olmuyor. Damak tadı buna göre… Yenilen her şey organik. Yerken bunu hissettim. Yurt dışına çıktığımda yemek, içmek ve abdesthane her zaman beni germiştir. Çok şükür burada herhangi bir sorun yaşamadım.
Susuzluk had safhada, petrolden pahalıdır. Buna rağmen şehirlerde yeşil alanlar var. Aşırı sıcaklar yüzünden dağlardan gelen kar suyu, insanlara ulaşmadan buharlaşıyor. Bunu önlemek için tarih boyunca kanalizasyon sistemleri gelişmiş. Kaşan’ da dünya mirası kabul edilen kanalizasyon sistemlerini gördüm. Bu kanalizasyon sistemleri ile gül bahçeleri sulanıyormuş. Bu arada Kaşan bizim Isparta gibi gül şehri…
İran’a giderken, Selçukluların burada yaşadığı bilgisine sahiptim. Selçuklulardan kalan tarihi yerleri görmek istedim. İsfahan bu yönden görülmeye değer. Melikşah ve hanımı, Nizam-ı Mülk ’ün mütevazı kabri burada… Alparslan’ın kabrinin nerede olduğu bilinmiyor. Buna çok üzüldüm. Nizam-ı Mülk medresesi hala ayakta ve muhteşem görünüyor. Selçuklular eğitime çok önem vermiş ve görünümleri beni gururlandırdı. Eğitimde hala izlerinin olduğu dile getirildi.
İran’da özellikle 12 İmam mezarları çok değer verilen yerler. Şaşalı bir mimarı ve ayna sanatı hâkim. Kadınlar bu yerlere girerken özel çarşafa büründüler. Çok sıkı kontrol ediliyorlar. Her yer burada polislerle dolu.
Şiraz’dan İsfahan’a giderken Pers imparatorluğun şehrine, Persepolis’e uğradım. Bizde ki Efes gibi bir görüntüsü var ve zengin yaşam hala dimdik ayakta… Burayı çok ziyaret eden oluyor. Buraya gelmeden önce kaya mezarlarını ziyaret ettik. İlginçti…
Coğrafi olarak bizim iki katımız toprağa sahip olan İran’da yağmur az yağıyor. Sıcaklar aşırı. Çölün alanı da çok fazla görünüyor. Bu arada çöl sporları ve eğlencelerinin yapıldığını da söylüyorlar.
Trafikte kuralsızlık had safhada… Buna rağmen kazalar çok fazla olmuyor. Araba hasarları kimsenin umurunda değil. Özellikle Tahranda motor kullanımı çok fazla ve taksi gibi kullanılıyor.
İran edebiyatı ve halısını da unutmamak gerekir. Dünyaca meşhur, Özellikle Şadi Şirazi ve Hafız Şirazi eserleri çok okunuyor ve değer veriliyor. Halısı güzel ama çok pahalıdır.
Muta nikahını sadece diğer Arap ülkelerinden gelenler yapıyormuş ve genelde süresi de bir günlük oluyormuş. İranlı gençler dine karşı bir savaş açmışlar ve imam nikahına karşılar. Aileleri destek vererek, nikahsız olarak birlikte yaşıyorlarmış. Ayrıca dinen bir erkek dört kez evlenebiliyormuş. Bunda bir sorunda yok dedi rehber.
Aslında gezmekte ki maksat ön yargılardan kurtulmak ve gerçeği olduğu yerde görebilmek de. İran yaşanılabilir bir yer. Hayat orada da her haliyle devam ediyor.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Aslinda iran denince ençok sözü edilen muta nikahindan hiç bahs etmedin
Biryandan başi açiklari kirbaçla, biryandan ver parayi al akşamlik kariyi
Diğer yandan islam şeriatindan bahs et
Hernekadar humeyniyi emperyalizme karşidesteklemiş olsamda
, bunlar şeriatin yüz karasi
Hayırli günler