- 305 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖGRETMENİN GÜNLÜĞÜ 11.06.13 SALI
e
11.06.13 SALI
Dersler bitti, öğrenci yok. Bir sınıftan bayağı öğrenci gelmiş, ama onların da ders yapmaya niyeti yok. Yalnız Doğan Bey laboratuvarda bir şeyler yapıyor onlarla.
Biz defterleri yazıyoruz. Yazılı kâğıtları teslim ediliyor, raporlar yazılıyor. Ders kesimi kulüp raporları vs.
Geçen seneki kulüp raporunda biraz değişiklik yaparak çıktı aldım.
Hava sıcak mı sıcak. Benim dersim saat 11’ de. Çorba içtim, çıktım. Gazetemi aldım, yolda okuyup bitirdim. Yine gezi olayları, yine yorumlar. Bazıları hükümetten yana,bazıları karşı. Çok sesli bir gazete bu.
Tansiyonum düşüyor az da olsa. Hep bu bayırda. Öğrenilmiş çaresizlik mi bu acaba. ’Taşınınca arabamla çıkacaktım bu bayırı’ diyorum kendi kendime, ama tayinim çıktı. ’Yılan çıkar’ diye korkuyorum buradan inerken. fazla sıcaklarda. İki kez yılan gördüm burada; biri ölüydü yol ortasına atmışlar, öbürü canlı: Karşıdan karşıya geçiyordu.
Televizyonda Gezi olayları. Taraftarları çok burada. Hükümete lanet okuyor, Başbakan’a ateş püskürüyorlar. Biz rahatsız oluyor, ses çıkarmıyoruz. ’Taksime de gittik’ diyor biri,"Cumhuriyet Parkına da, Yeni Kent’te de caddeleri doldurduk."
Herkes terk ediyor okulu. Defterleri imzalayan gidiyor. Ben günlüğümü yayınlıyorum. Sitelerimi geziyorum. Bengisu sanat.com. a Google ve facebook paylaşma özelliği eklemiş arkadaş , ben de öbür siteye eklemeye çalışıyorum. Forum gazete vb. ekstralar ekliyorum. Bakalım kimler yazacak. Gazeteye kimler abone olacak.
Hikâyeler. Net’te Google paylaşımlarının artması hoşuma gidiyor. Antoloji.com.da da bayağı paylaşımlar olmuş benim dışımda. Hikâyeler.net her gün bir yazıdan başkasını kabul etmiyor, bu yüzden ben de antoloji.com.dan alıp oraya aktarıyorum. Özel üye olmak gerekli birden çok eser yayınlamak için. Eserimi yayınlatmak için para ödemek zoruma gidiyor.
Yarın pikniğe gideceğiz. Kendimi zorla davet ettirdim. 9 C sınıfının pikniği. Hiç derslerine girmedim.
Devrim hoca hanım sağ olsun kırmadı beni. Neden istedim bilmiyorum. Bu okuldan ayrılmanın hüznü mü bilmiyorum. Devrim hanım çok nazik biri. İzmit İmam Hatip okulu’nda da beraber çalıştık. Çok çalışkan, dinamik, her kese aynı mesafede. Ayrımcılık bilmez. Hep iyi niyetli. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz, dedikodusu yok, içi dışı bir. Böyle insanlara bu zamanda çok fazla rastlamak mümkün değil.
Çarşıya İbrahim beyle geldik. Camiye girdim abdest alıp. Namaz kıldık Avni beyle. Ben çıkmadım dışarı, Kuran-ı Kerim okudum. Hızımı alamadım 2 cüze tamamladım. Cami serin mi serin. Allah’ım bu camiyi nasıl yapmışlar. İçi avlusundan daha serin. Bu doğal klima nasıl başarılmış. Yazın en güzel sığınak burası. İçi boş çift duvar sistemi mi, duvar malzemesinin taştan oluşumu camların karşılıklı oluşunun klima etkisi mi bilemiyorum. Aslında araştırmaya değer. Yeni mimari anlayışın bundan alacağı çok şey var. Dış görünüşü baştanbaşa zarafet bu yapının. Hele bahçesi orada da bir klima etkisi var ki sormayın. Oturmaya can atıyor insan buradan hiç ayrılmak istemiyor.
Mimar Sinan’ın ölümsüz eseri bu, onun İzmit’e hediyesi. Bir de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi var Gebze’de bunun bir benzeri. Orada ve tüm tarihi eserlerde bu özellik var. Yeni hiçbir eserde bu özelliği göremedim. Ne Kocatepe de ne başka yerde. Bu cami de bir külliyeymiş esasında. Yan tarafta kervansarayı, aşevi, sibyan mektebi. kim bilir daha neler. Ben medresesinin de şifahanesinin de olduğunu sanıyorum.
Bu yapının âşıkları hiç eksik değil. Siirt’ten öğretmen emeklisi Bayram Genç, Türkistan’dan benim bir öğrencimin babası bana bu konudaki duygularını özellikle nakledenler.
Derneğe çıktım. Orası da esiyordu. Soner bana takılıyor. "Burası az esiyor" diyor. Hakikaten güzel. Allah’ın bir nimeti bize bunlar. Soner Kocaelispor’un eski antrenörlerinden. Çok güzel çay yapıyor.
Yine yanlış yaptım. Beni sevdiği için takılan bu adama laf çattım. Yapmamam lazım. Dün geldin bugün beni hesaba çekiyorsun. Hiç söylenecek şey mi bu. O zaman da böyle olmuştu. Yine terk eder mi bizi caba. Bu adamın benden beklentileri mi var acaba da bana laf sokuyor ben de savunma anlamında saldırıyorum. Bilemiyorum. O soyadımdan dolayı beni nüfuzlu biri sanıyor her halde.
TV de Kemal Tahir’in ’Yol Ayrımı’ var, ikinci çekim bu. Birincisi ihtilal konseyince yakılmış. Bu dizinin nesi mahzurlu. Devrim mitlerinin entrikacı yanını gösteriyor diye mi? Tanrılarının sıradan insanlar, hem de entrikacı insanlar olduklarını resmediyor diye mi? Tanrılaştırdıkları kişiler yerden yere mi vuruluyor, yoksa gerçek yüzleri mi gösteriliyor burada ?. Kemal Tahir namuslu bir sol yazar. Belgeler doğruyu göstermiş ona. O da aksini iddia etmemiş sadece. Manda gözlüğü takmamış besbelli.
"Bu halk ayaklanıyor" diyorlar; halk dediğin üç buçuk azınlık" Vatandaş plajlara hücum etti, halk denize giremiyor" meşhur vecizesi gibi. Köprüye, barajlara, hava alanına ve Kanal İstanbul’a karşı bunlar. Mahzun Kırmızıgül öyle diyor. Aferin adama. Desteklemeyene saldırıyorlar. Tam mahalle baskısı.
Bunlar mı bu vatanın hakiki sahibi? Bunlar mı Çanakkale’de şehit verenler, bunlar mı İstiklal savaşında şehit olanlar? Hayır. Bunlar İttihat Terakki fırkası kalıntıları, bunlar millet cephede savaşırken kurdukları Kuvayı-ı Milliye cephelerinde toplanan yardımları hiç edenler. Bunlar sonradan Cumhuriyet Halk fırkası diye örgütlenip halkın beyninde boza pişirenler.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 13.6.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.