- 449 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Fuzuli Diyor Ki
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Fuzuli Diyor Ki
Manalar nasıl bir hazinedir ki, dünya yaratıldığından beri harcanır da eksilmez. Söz nasıl bir incidir ki, hiçbir mana onsuz şekillenmez.
Mana ile söz, can ile ten gibidir
Birbirinden asla ayrı değildir
Gönül ne büyük bir idrak sahibidir ki, o hazineden irfan cevherleri çıkarır, zamanın boynuna dizer ve süsler.
Şiiri küçük görmek mümkün değildir
Şiir arştan yere inmiştir
Bu gönül şiiri nasıl sevmez
O cevher gönlümüz için içindir
Mutlak kudret, mülk âleminin sözleri ile melekût âleminin manalarını bir araya getirip, yaratılış zincirini öyle bir güzellik ve incelikle tanzim etmiş ki, o güzelliği görebilen gözler hayret denizinde boğulmuşlardır. Mana âleminin zevkine varanlar o güzellikleri görüp, düşünüp, inceledikçe dilleri tutulmuştur.
Asıl meseleye gelince:
Bu perişan, hayran, biçare ve fakir Fuzulî kendi halinden biraz bahsetmek arzusundadır.
Henüz çocuktum. Dünyada olup bitenlere ibret gözüyle bakıyordum. Marifetler dilberini kendime sevgili edinmiştim. Bu hararetli ve ihtiraslı aşk bana şiir zevkinin kapılarını açtı.
Bir gün iyi yürekli, şefkatli şair bir dost bana dedi ki:
Şiir söyleyebilmek başlı başına bir ilimdir. Kemale ermek için muteber bir yoldur. Bunu inkâr edenler onun zevkine erişemeyen veya şiir söylemesini beceremeyenlerdir.
Kim ki şekeri acı bulur
O, şekerin kusuru değil
Ben dedim ki:
Bir işe başlamadan evvel onun gayesini ve neticesini iyice düşünmek gerekir. İyi zannedilen bir işin sonu kötü olabilir. Bunun günahını yüklenen insan umduğunu bulamaz.
Dost şöyle cevap verdi:
Ey fakir, muhakkik, maharet sahibi fazıl kimseler şiirin güzelliklerine ve iyiliklerine dair ayetler ve hadisler zikrederek değerli kitaplar yazmışlar ve şiiri her türlü lekeden temizlemişlerdir.
Hz. Peygamber (SAV) buyurmuştur ki: ”Şiir bir sözdür. Güzeli güzel, çirkini de çirkindir”
Güzel sözün verdiği güzel duygular vardır. Birincisi: Onu söyleyenin gönlü ferahlık ve zevk duyar. İkincisi: Şiir yazanın adı âlem sayfasında ebedi olarak kalır. Üçüncüsü: O güzel söz başkalarına da zevk ve şevk verir.
Sözün baki kalması sözden değil
Şair sözü kalır ancak, başkası baki değil
Biliyorum ki sen dertli yaratılmışsın. Dert şairliğin sermayesidir.
Gönlünde dert olmayanın
Şiirinde tat yoktur
Rahatlık ve huzur, şiirde olmaz
Şiiri ıstırap doğurur
Bu sözlere karşı kendimi mazur gösterecek bir cevap bulamadım. Hatta konuştukça kendimde şiire karşı bir meyil buldum. Başımı avucumun içine alıp, düşündüm ve şiire başladım.
Önce bir mahlas almak gerekiyordu. İlk zamanlar farklı mahlaslar kullandım. Fakat sonra düşündüm, başkaları ile müşterek mahlas alırsam, başarısız olduğum takdirde bana yazık olur. Başarılı olursam, mahlas ortağıma zulmetmiş olurum. Benzerlikleri de ortadan kaldırmak için “Fuzulî” mahlasını aldım. Bu lakap kimsenin hoşuna gitmeyeceği için bir başkasının bana ortak çıkma ihtimalinden de kurtuldum.
Bazen Arapça bazen Türkçe bazen de Farsça şiirler yazdım. Arapça ilim tahsil ettiğim dildi. Türkçe ise konuştuğum ve yazdığım ana dilimdi. Farsça ile de gönül meyveleri derdim.
Önceleri kasideler ve anlaşılması zor şiirler yazıyordum. Gazel yazmak hatırıma gelmiyordu. Çünkü gazel; sevgiliye gönül derdini açmak ve kendi halini bildirmek için yazılır. Bu vadide çok şiirler yazılmış ve mazmunlar tüketilmiştir. Tüm söylenmesi gerekenler de söylenmiştir.
Bir gün bir mektebe yolum düştü. Orada fars ırkından peri yüzlü bir dilbere rastladım.
Gönül çelen endamıyla sevgili
Gözyaşlarıyla sulanan bir servi
Bir muma benzer ay gibi parlak yüzü
Bir mum ki gönüllerden alır ateşi
Ona Arapça ve Türkçe yazdığım şiirlerimden okudum. Dedi ki: Bunlar benim işime yaramaz. Hem benim dilimde yazılmamış. Bana Farsça ciğerler yakan aşıkane gazeller okumalısın.
Bu sözler beni utandırdı. Gönlüme bir ateş düştü. Hayallerim gazel söylemek sevdasıyla dolup taştı. Ve gazeller yazdım…
YORUMLAR
osmandeniz
osmandeniz
Emek verilmiş bir makale Osman Bey
Yıllar öncesinden edebiyat derslerinde konumuz olurdu ve yazılı sınavlarda şiirlerini açıklamamız istenirdi. Zevkle çözmeye çalışırdık.
Gençlik yıllarımda "Aşka Sevdalanma" şiirini çok severdim.
En azından anılara gitmeme vesile olan,
bu güzel çalışmanızı kutluyorum.
Kalb-i selâmlarımla...
"Mende Mecnûndan füzûn
âşıklık istidâdı var
Âşık-ı zadık menem
Mecnûnun ancak âdı var"