Bir Konserin Ardından
İzlediğim bir klasik konser sonrası…
(Bilmek, dinlemek isterseniz... youtu.be/-GT-5rLBlyk )
Tepetaklak değil gelmelerim. Ağır ağır toprağa inen bir İlahinin emriyim.
Anadan doğma üryanım. Kollarım havaya kalkıyor yavaştan.
Tamahkar bir alemin unsuruyum. Bakışlarım sabit. Bir noktaya odaklıyım.
Dimdik başım. Gözlerim görmüyor sizi. Ağzım kilitli. Kollarım havada.
Nezdinizdeyim. hipnotize edilmiş biri gibiyim. Rolüm bu, af ola!
Parmaklarımın kıpırdaması mekanik. Tıpkı zarzor zeminden kayarak kalkan adımlarım gibi.
Bomboş sahnede bir ben varım. Bomboş boşluğa teslim edilmiş varlığım. Hadi hayır ola!
Beni müzik yönetiyor. Ben onun dilini uygulamakla yükümlüyüm. Kollarım havada. Dengeyi mi sağlıyorum?
Yavaş yavaş adımlıyorum önümdeki ince uzun podyumu. Kollarım havada. (Say ki başımın üstünde içi su dolu bir bardak var ve ben onu orada tutmakla görevlendirilmişim. Her şartta ve koşulda!)
Sahne bomboş. Loş mavi ışıkta, dedim ya, bir başıma. Dumanlar yükseliyor yerden. Kollarım hep havada.
Pür dikkat seyircilerim. Gözleri üryan kaslarımda, sarkan organımda dolaşıyor. Hissediyorum.
Ne tuhaf bazıları gözlerini kaçırıyor. Hissediyorum. Onları göreceğimi mi düşünüyorlar? Bu refleksi de çok iyi tanıyorum...
Klasik müzik eşliğinde, kayarcasına yürüyorum. Gözlerinizi, mimikleinizi görmüyorum (zaten size bakmıyorum!) ; ama siz, beni iyi görensiniz - bu kadar uzun süren adanmışlık; üstelik üryan. Hiç gördünüz mü?
Hadi, inceleyin beni tepeden tırnağa. Genişliyor hayal alanınız. Bunu iyi biliyorum. Kollarım hava. Yoruldum (mu)
Şuracıkta, siz bana sadık; ben de size emanet...
Müziğin bestecisi Arvo Pärt. Bir parça Gregoryen ve Ortodoks stili (bu bir parantez!)
Tempolu kıpırdayan vücudum kendi dünyasını yaşıyor. Dünyanızdan olabildiğince kopuk. Adımlarım ve kollarım... Tüm marifet onlardaki dengede.
Say ki suspus anın içinden ırmak olup akıyorum. Ben geçtiğim tüm vadilerin dostuyum.
Adım "sürgün". Dilimden olmuşum. Nefesim ne durumda? Kollarım hala havada.
Podyumun en ucuna vardığımda, eğilip zeytın dalını alıyorum aynı ağır tempoyla.
Aynı tempoyla başımın üstüne koyuyorum dalı. İlk kez kollarım ve ellerim oynuyor. İçim çaktırmadan bayram ediyor.
Dengemi bozmamalıyım. Zeytin dalını düşmemeliyim başımdan. Budur görevim.
Beni kime benzetiyorsunuz? Kimim ben?
Az önce beni önden görüyordunuz. Şimdi arkadan görün güzel vücudumu, gelişkin kaslarımı.
"Sürgün olmak yeniden yürümeyi öğrenmek demek" diyor bu Estonya’lı bestecimin ruhu.
Tanrıya inanıyor o. Beni de, müzik eşliğinde tanrıya yolculuyor (koreografiye mükemmel).
Bu besteci, yani Pärt, ilhamını pazarda satılan rengarenk meyvelerden alıyormuş. Bana göre gizemli bir adam...
Fantastik kaslarım kaskatı seyiriyor (İnfilak eder mi acaba?) Kollarım hala havada.
Sıkıntıyı çeken benim. Size ne oıluyor? Uyuklamayın da...
Üzerimde yüzlerce göz dolaşıyor. Hissediyorum. Hatta fısıldayanlar var, iç çekenler. Olsun!
Sürünürcesine yürüyorum. başım hala dimdik. Boynum ve ensem isyanda mı? Bunu da hissetmiyorum!
Zeytin dalı başımda sallanıyor. Sakın, sakın düşme!
Aranızdaki çocuklar ne düşünüyor acaba?
Bir saat oldu mu? Ah, artık ben bende değilim!
Bitmek bilmeyen bir yolculuktayım. Kollarım havada. Ne zaman biter bu müzik?
Hayır hayır! Serzenişte bulunmuyorum!
İnanın ki; vücudum müziğe ait. Ruhum yine öyle. Beynim ise ruhumun teslimiyetinde.
Üşümüyor muyum? Olsun! Sakın telaşlanmayın! İstifimi bozmayacağım. Zeytin dalı da düşmeyecek. Kollarım hala havada ve yorulsa da.
Ah anneciğim; bunun için mi doğurdun beni?
Müziğin sonu geliyor. Kayboluyorum karanlıkta. Zeytin dalını dikiyorum topraga. Az sonra kocaman bir zeytin ağacı iniyor sahneye.
Yaşasııın! Şimdi yemyeşil dünya. İşte hayat! Yaşa yaşa...
Kollarım iniyor (mu) yavaş yavaş.
Başım kıpırdıyor sonra. Gözlerimi kırpıyorum bir kaç defa..
Sonra ne oluyor? (ara verelim, uzayacak yoksa!)
Bu üryan bedenim, artık osun benim.
Ya kollarım? Oh be, özgürmüş onlar da!
Bilmenizi isterim:
Evimdir bu sahne. Seyirciler derim. Müzik ise içimin hücreleri.
Ve mümkünü yok; havada kalamaz kollarım, notalar olmasa...
Sağ olsun orkestra ve şefi. Beni hiç yalnız bırakmadınız bunca zaman en arkada.
Işığı yakın! Durun bi göreyim cemalinizi:
Aaaa! Dudaklarım iyice geriliyor. Ve gözlerim...sahiymiş, görüyorum.
Şimdi aranızdayım. Ancak hala anadan doğma.
Alkışlarınız için teşekkür ederim.Teşe...
Susamışım. Bir bardak su lütfen!
Ama önce gömleğim...
H. Korkmaz, Maj 2023 Sthlm.
YORUMLAR
Bir koreografiyi bu kadar duyumsayıp resmetmek o kadar kolay değil ama sen sadece seyirci olmakla yetinmeyip bir de öyle dans etmişsin ki beraber bangır bangır titretmişsin sahneyi...tınıları buraya kadar geldi...seni hayal ettim bir de...
çok güzeldi, teşekkürler canım o güzel yüreğine kocaman sevgiler bıraktım.
Tüya
Bana göre sanat her şeydir Gule.
Hani her gün o salonların bir köşesine sessiz sedasız tünesem ve sadece duyumsasam, solusam o havayı... gam yemezdim; çünkü orada kendisini, iç dünyasını tanıma fırsatı buluyor insan.
Ben çok teşekkür ederim gelişine, sedana, güzel dostum.
Sevgiler olsun çokça.
Bir sanatçının ic sesi bukadar güzel yansıtılmazdı başka yüreğinize sağlık güne layık bir yazı.Tebrikler ve çokça saygımla
Tüya
Çok saygı ve selamlar olsun.
Bir insan nasıl taşınır kendi dışına...
Koca bir salonu hisseder durur.
Aman yürek sesi hissedilmesin.
Nasıl bir efsun bu Züleyha durur?
Evet çoğun "dil" aciz kalır anlatıda.
Çok saygımla Şairim.
Tüya
Gizemli dörtlüğünüz için teşekkür ederim, Üstadım.
Var olun, esenlikle.
Baki saygı ve selam ile.