BAHARA ÖZLEM
Kışların uzun mu uzun sürdüğü dönemlerde bir em olması için bülbül ötüşünün kaset çalara kaydedildiği yıllarda zamanın kıymeti daha iyi anlaşılırdı.Sabahın seherinde bülbülün feryadı güle serenat, bütün kalpsizlere inat.
Taktı kaseti ve kayıt düğmesine dokundu hafifçe.Radyo-teyp bir arada olunca hata kaçınılmaz.Kapanmayan ve kısık sesle çalmakta olan bir radyo kanalının türküleri bülbül sesi niyetiyle işleniyordu kasete.Kayıt anında her ne kadar bülbül aşk ile şakısa da ses kaydı esnasında radyoda çalan türküler inadına keklikle alâkalı.
Keklik idim vurdular.
Kanadımı kırdılar.
Daha ben neyidim ki,
Annemden ayırdılar..
Ve bir diğeri..
Bir kayada iki keklik ötüyor.
Ötme keklik derdim bana yetiyor.
bitiminde bir diğeri başlıyor.
Kekliği düz ovada avlayalım.
Kanadını çam dalına bağlayalım.
Ve bir diğeri;
İki keklik seke seke,
Bizim evi yol eyledi..
Bülbülün serenatı biter bitmez kayıt sona erer.Kayıt kontrol aşamasında bir de ne görelim adeta türkülerden bir demet.Allah’ım sen yardım et.Boşa gitti tüm emek.
Sanki bülbülün ahı tuttu.Güle olan aşkının mahremiyeti keklik tüküleri serisiyle gizlenmişti.Yiten uykuya mı yanasın..İstenmeden kaydedilen kekliklere mi yanasın.Türküleri dinleyip dertlendiğine mi ?
Tam da o zamanlardayız şimdi.Doya doya bülbül şakıması serenatı.Saat üçte başlıyor en değerli nağmeler..Ve sabahın er saatlerine kadar devam.Aşkı uğruna uykusuz kalmanın bülbülcesi.Bizmkisi tabi teheccüt namazı münasebetiyle alakalı şimdilerde.Aşkımız en büyük sevgiliye..