- 704 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
Varlığa dair
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kıyısından yürüyorum.
Hayat denen nehrin bir ölçek uzağından omuz kıvrımından. Belki de talan vurmuş rüzgarın çekiştirmesini aldırmadan. Sağmadan göğün maviliklerini, çocukluğu doyurmadan. İnmeden sırtından mecnun un, delmeden sıcak çöllerin bağrından…
Nehir gürültüsüne kapıldığım doğruydu. Arkadan seslenen kuşlara kafamı bir çevirip bakmadan ilerliyorum. Yürümenin şifa olduğunu bilirsiniz. Düşlediğiniz ne varsa sanki ona adımlatan izler bırakır zihnimizde.
Ne yaşanmadıysa onun kritiğiyle geçer kalan ömür. Yaşanmışlıklara hiçbir zaman taş atılmaz. Evet, bir miktar senaryo değişikliği talep karlığını hissederiz fakat yokluk kadar acı vermez varlık. En acısı yokluktur. İnsanın varlığını seçmemesine karşın yokluğunu kabul etmemesi de buradan gelir. Zihnimizin boşluk kabul etmediği hakikatini anlatan bir psikolojik durumdan bahsediyorum. Niyetim psikoloji terminolojisine girerek kavramsal izahın açıklamasına girmek değil. Bir olgunun yaşam denen döngüyü nasıl esir aldığı üzerine birkaç sesli düşünme yapacağım.
Yaradılışın en büyük esprisinin burada yattığını düşünüyorum. İnsan belki dünya kurulmadan seçenekle muhatap olsa idi. Gelmemeyi tercih edebilme potansiyelinin hiçte azımsanmayacak kadar az olacağını düşünüyorum. Zihnin en büyük karambolunun sis hali, belirsizlik olduğu ve insanın en büyük zihni kargaşasını bu evrede yaşadığını gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Dünyanın nasıl bir yer olduğu sorunsalı üzerine bir metot geliştiremeyenlerin çoğunun onay merciine göstereceği tepki tahmin edersiniz ki hayır cevabı olurdu. Hatta bu fikrin dünya içinde sözel ifade ile gösterilen tepkilerle bile desteklenebilir. “niye geldik ki” doğmasak olmaz mıydı” nerden geldim bu dünyaya” zihin kıskacında birçoğumuzun ara ara bu türlü reaktif ifadeler kullandığını biliriz. Gelmenin bir risk olduğu dünyada insanın riskli olmama ve garantici olma halinin de katkısı var denilebilir. Uçsuz bucaksız bilinmez diyarların yollarında bertaraf olma hali insanın dünyaya gelişini örseleyebilirdi. İşin doğma kısmına kadar olan süreçte yaratıcının irademize bıraktığında vereceğimiz kararının mahiyetini bilme ilmiyle irademiz harici bir karar göstermiş oluşunu varlık duygusunun hazzına bağlıyorum. Bu duygunun fıtratımızda verdiği yaşamsal dürtüleri tetiklediğini, var olma amacına yönelik yüzyıllarca geliştirilmiş felsefi görüşlerin, kadim öğretilerin ve evrensel kavramların hepsinin buna hizmet ettiğini görebiliyoruz. Hatta bu geliş serüveninden sonra dünyayı sırtladığımız anda zihnin keşmekeş esnasında gösterdiği tepkilerin de insandan kaynaklı işgüzarlıktan kaynaklandığı kanaatindeyim. “Dünyayı sırtlamak” ve “zihnin keşmekeşliği” bu iki tabirinde yine bizim varlığı anlamlandırma, tanıma ve tanımlama yürüyüşümüzde yoldan sapmanın belirtileri olarak sayabileceğimiz birer hastalık türleri olarak nitelendirebiliriz. Aslında verdiğimiz tepkilerin varlık amacımızın uçukları diyebilirim. Çünkü hastalık mikrobunun, varlığın tanımlanmasında ya da anlamlandırılmasında hakikatin yanılmasına kapıldığını gösterebilmemiz açısından birer acı reçete olduğu fikri güçlü bulgulara sahiptir. Hiçbir şeyin vaat edilmediği, hiçbir davranışa veya yaşama dünyanın çevrelediği zaman içinde bir ödül biçilmediği bu memlekette bireyin beklentilerinin yorgunluğuna neden olduğunu görmekteyiz. Bir gemi yolculuğunda sırtına kilolarca ağırlığı alıp geminin üzerinde çantasını bırakmayan insanın halinden farksız nazlı dillerimizin hali…
YORUMLAR
Varlığımızı sorgulamak, kapsamlı düşünmek, irdelemek, kendi bakış açımızı oluşturmak, tasarlamak ve benimsediğimiz , aydınlattığımız yolda ilerlemek insanoğlunun has karakteri olmalı.
Bu konuda değerli yazınız düşündürücü ve etkiliydi.
Su gibi akan güçlü ifadenizle zevkle paylaşılan yazınızı kutlarım.
Saygılarımla.
Herşeyi unutup geldiğimiz şu dünyada öğrendiğimizi sandığımız durumların hatırlamaktan ibaret olduğunu bilmek önemli bir açılım olsa gerek . Biraz dünyevi biraz uhrevi biraz psikolojik dokunuşlarla şekillenmiş bir heybeyi sırtlanmış kalem.
Ne de iyi yapmış.
Farkındalığımızın artması, idrakimizin daha çok açılması dileğiyle
Emeğine değerine sağlık Zarif oğlu.
Sevgiyle...