- 784 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
GÜLBAHAR..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
GÜLBAHAR….
Belki de kadının o naif yaradılışı gereği belki de her şeyi kafasında güzel kurgulamaya çalıştığı içindir. Duygularına bir akran bulmayınca yavaş yavaş parçalanma süreci yaşar. Sonra toz halini alır. Bu sefer onun o toz hali hem ona hem de karşısındaki kişiye zarar vermesini engelleyemez.
Şu an ki durum aynen benzer bir durumdu. Bir kalemde ona yok emri veren kişiyi yıllarca besleyip bir dediğini iki etmemişti. Şimdi deyin ki buna ne oldu da. "abanın altında sopa gösteriyor".
Dile kolay ya! Üç haftadır kapısını çalmaya cesaret etmemesi yanı sıra Pastane vitrinlerini es geçmişti
Az çok kibar adamdı ayağı çiçekçiye çekerken iç sesi her şey hâkimdi "yok oğlum alma o çiçeklerin çöpe atılma ihtimali yüksektir,"diyordu.
Şairlerin şiirlerinde sıkça anlattığı gibi" özlemeyi sevmiyorum "ama özlediği kişinin baba damarı tutmuş evinin önünü bırak bir üst sokağından geçmesine tahammülü yoktu. Kadın ve erkek ilişkisin de özellikle fikri danışılan biri iken. Anasını satayım bu sefer fikir alma peşine düşendi iyi mi?
Beyini kocaman bir deniz ve balık tutacağı gelir aklına midesi kaldırmıyor bir solucanı alıp olta ucuna taksın.
. Ağabey Allah yokluğu ile mi sınıyor yoksa varlığının ağır bir yük mü idi; Ne yapabilir bu kadını inadından vazgeçirmek için.
Gözleri sürekli cep telefon ekranına kilitleniyordu. Gün içinde her kim arasa onun olabileceği hissi öldürüp öldürüp diriltiyordu.
Kadının tam tersi erkeğin doğasında, birliktelik yaşadığı kadınla eli kanlı, bıçaklı da olsa, onun adını telefonundan asla silip engellemez derler.
Onun özleminin başka kadınlara şans vermesine sebep olduğunu bir bilse; şu an düştüğü o karanlık ruh halinden kurtulur, direk koşa koşa gelir belki de er adamın boynuna sarılırdı,
Şu teknolojinin gözünü öpeyim. Özel ilişki bilmem, hak huzurunda beraberiz sözleri yalayıp yuttu Er adamı!
Bu teknoloji önce Burcu ile olan ilişkisini karısına ifşa etmiş, Şimdi ise başka bir ilişkinin; varlığına kokusuna hayran olduğu Gülbahar’ını elinden kayıp gitmesinin gerçeğini ve acısını tattırıyordu Eradama…
Er adamın eşinin annesi ve babası memlekette yaşıyorlardı. Havaların ısınması ve okulların kapanmasıyla birlikte Er adamın eşi ve çocukları memleketin yolunu tutmuşlardı.
Er adam günlük işlerinin bir ucundan tutmuş ve yorgun sayılsa da. Yorgunluğu bedenine yaren sayan her işveren gibi akşamı kendine özel kılan aktivelere ayırıyordu. Yazın yalnız bıraktığı erkekler kadar kadınlarda vardı. Onlardan birini arayıp önce güzel bir yerde yemek ve sonrası kahve eşliğinden dudak hareketlerini takip ettiği kadını bir an önce yatağa atmaktı niyeti. Tam da o akşam öyle oldu.
Gülbahar bir firmanın halka ilişkiler müdiresi idi; alçı suratını mavi gözlerinin yanı sıra taktığı gözlüğün ağırlığından olsa gerek burunun üstünde ince çıkıntılar oluşmuştu. Dudakları gül yaprağını iki parçaya bölmüş gibi kıpkırmızıydı. Saçları kısa ve uzunluk arası kat kat kesilmişti.
Söze başlarken kendinden örnekler vermez." annem Selanik göçmeni, babamın babası Rusyadan gelme sözleriyle başlar. Mavi gözler ve sarışınlığının soyuna münhasır bir olgu olduğunu ima ederdi.
Konuştukça ortak sohbet dili oluşuyor ya bizim bunlar da aynı sohbet dili oluşmaz mı? Bu sohbet malzemesinin aynısı er adamda vardı. Ne kadar tesadüf değil mi!? "benim de anam ermeni babam Osmanlı mutfağından baş aşçı idi;"der devam ederdi…
En nihayetinde ikisi yemek olayını geride bırakmış kahve içmek için ilk teklif er adamdan gelir. Ev ortamını kendine göre özel durumları var. karşı dairedeki bir köy derneğinin başkanı olan Halime hanım eşinin en iyi sırdaşıdır ki; onun eve kadınla geldiğini görür ve sezerse ondan sonrası ayıkla pirincin taşını. Bu ilişkiyi eşinin duymasını göze alamadığından Gülbahar’a kahvelerini ofisinde içmeyi teklif eder.
Sokak lambaları yalnızlıklarını yaşarken, rüzgârın kulaklarına taşıdığı uğultu akıllarında ve duygularında hoşluklar yaratıyordu…
Gecenin en güzel yanı koca şehrin yollarının boş ve trafik yoğunluğu olmaması idi; bir yarım saat sonra aracı bırakması gerek otopark önündeydiler.
Ve araç işini hal eder etmez Gülbahar önden er adamsa çekingen bir gelin kız edası ile onun attığı adımları takip ediyordu.
Yıllarca okyanusun ortasında kalmış bir geminin karaya yanaşma sevinci hem kendisinde var; hem de yoktu.
Hiç tanımadığı bu kadının ondan ne biçim istekleri olacaktı. İnşallah yüzüne gözüne bulaştırmadan bu işi bitirip bir daha belki de görmeme kararı alabilirdi.
Gülbahar daha önceki ilişkilerinin bir tekrarını yaşadığı için çok önemli değildi birinin onları görmesi. ilişkilerini dilendirmesi.Tam tersi merdivenlerden çıkarken ayaklarını daha sert indirip kaldırıyordu." hey uyanın bina sakinleri ben bu gece bu adamla doya doya sevişeceğim."dahası da olacak.
Gülbahar iki çevirme de; kapıdaki anahtara sözünü dinletmiş o eski kapı ağır bir gıcırtı ile ardına kadar açmıştı. Lakin odanın içi önceki geceden kalan kirli tabaklarla yemek artıkları koyun koyuna ve dahası nahoş bir koku
Karşılamıştı onları odada…
İlk yapacakları hareket kapı, pencerelerin açıp bu kokunun bir an önce evin içinde def etmek lazımdı.
Er adam pencerelere doğru bir iki adım atı atmadı Gülbahar: dur açma hemen," dedi. Nedeni er adama soyunup banyoya girmesini duşun keyfini çıkarmasını, ortalığı toparlama işini tamamlayıp kendisine de ona eşlik edeceğini söylemsi idi. çok geçmeden banyoda iki çıplak bedenin tanışlık olabilmenin ilk adımını atmışlardı. Gülbahar boyunun kısalığını hesap etmiş olmalık ki er adamın boyuna denklenmek için ayağını altına küçük banyo taburesini yerleştirmiş. Suyun eşsiz akışı ile kim kimden ne kadar haz duyar yarışı başlar. Tay olan jokeri iyi taşıyor. Her iniltisinde ve boynuna öpüş öpüşe madalyalar takıyordu. Varış çizgisi var lakin alkış, seyirci ve bir bahis eksikti.
Gülbahar su sesinin vermiş olduğu huzur ile er adamın bütün bedensel özeliklerinin keşfini yatakta tamamlamak üzere bornozun birini kendisi diğerini er adama giydirip, içerideki yatak odasına doğru yöneldi.
Er adam:n yatak özlemini yıllardır yaşar havası ile gidip yatağa sırtı üstü uzandı;
Gülbahar ise banyoda yarım kalan işini tamamlamak için hızlı hareketler kayıt seyir defterine ediyor.
Tek bir kural var sevişmede kazanan taraf diğer tarafı mutlu ettiğinin hissini iyi vermesi dışında.
Tekrarına zemine hazırlama ustalığı olmalı.
Yatak yorganın ince kalınlığı söz konusu değil işe odaklamış birkaç dakika sonra er adamın iniltileri yerini " hadi siktir lan, bu ne," demeye bırakmıştı.
Loş ışıkta koyu renkler bembeyaz çarşafı kirliye ayrılmıştı.
er adam kadın konusunda "çok bilen mi bilir; yoksa çok gezen mi?," lafını yetirmiş birilerine.yani burada tecrübe konuşur.
Tahmini doğru, gülbahar kadınlığını ilk er adamda yaşıyordu yada bazı uyanık kadınların aklılığından örnek alıp çift dikişle yamıyordu.
Ona bunun bu saate neden kaldığını sorunca daha önce ki ilişkileri kadın kadına yâda ters ilişki olarak yaşadığını utan sıkıla anlatı.
Gece uzun ve tekrarına ilişkiyi az ertelenmiş yarı çıplak mutfak da yiyecek apretif şeyler hazırladılar. En güzel anlarını birbirlerine dayatan kimi yaşlı bir amca kimi zamanda iki sevimli çocuk oldular hani" benim babam senin babanı döver,"vs, vs
Er adam bir ara lafı kadın kadına ilişkiye getirdi. Aslında biliyor da işi züppeliğe veriyordu.
Oysaki cinsel tercihler tarih boyunca kitaplara ve romanlara hata Osmanlı sarayındaki hadım edilen oğlancıklar da bilinir.
Haz almanın nasıl olduğu ve burada kadın kadına arzulaşmanın sonun nereye gideceği merak ediliyordu.
Gülbahar: bir resimleşti elinde ki şarap kadehine biraz şarap daha alıp yavaş yavaş yudumlamaya başladı. "kadın kadına sevişme destanını yazan var mı? Bilmiyorum. Sadece hafta sonu kahvaltı masasında konuşacak biri ve uzun gecelerde yorganın altında sıcak bir bedendir. Benim için. " dedi. Herkesin kimseye anlatamadığı minik minik sırları kesinlikle vardır. O sırrı sakladığı yerden; bulup getiren de.
Ya bir kadeh fazla içilen alkol; yâda muhabbettin bir dahakine imkânsız olacağına inandığı kişi ve kişilerin de. İnanılmaz katkısı mevcuttur. Alkol’ün verdiği serserice bir hava ile sanki o değil de milyon kitabı bir çırpıda yalayıp yutmuş bir profesörleri andırıyordu.
İç dünyasını ele geçirmiş başka bir kadın konuşur; hissi o sözcükleri beyinde tekrar edip başka anlam yüklüyordu.
Kısaca Bilmediği konuları masaya yatırmış ya satacak bu dünyanın anasını yâda çıkıp gidecek kurduğu bu hırçın söylerin içinden de.
Dilim kemiği yok derler ya belki şu durumu izah edecek çok söz edilir hafif dilde eriyen akide şekeri tadında olan sözcüklerin uçları keskin bir kılıca şekillenme nedeni o kadar açık kendini ele verir cinsten ki çoğul cümleler bütün etrafında ki kadınların cezasını birlikte kesiyordu.
Gülbaharın kadın erkek ilişkisine lazım görülen o klasik benzetmelerden o kadar uzaktı ki Çünkü onun arkasında duracak adama para pul hesabı yapacak sorunu yoktu.kendini tanıdığından beri çalışır harcamalarını ona göre dizayn eder ve az çok kıyı köşe attığı üç beş kuruş birikmişi ve ailesinden kalan mülkleri vardı.
keza yere kapaklansa ellerinden tutacak bir adamı bulamaması, hayatında en büyük eksikliklerden biri idi. Daha saatler önce bir yabancı adam iken şimdi onun üzerinde hayallerini güncelleme anını kovalıyordu.
Sonuç itibari ile bir kadının erkeğe güzel olma mantığı kadar diğer hemcinslerine de daha güzel olabilme mantığı içerisinde idi; bu da yerinde bir karardı.
İşlerinin yoğunluğunun onu bir boy aynasıyla karşı karşıya getirmemesi en büyük eksilik ve geç kalmışlıktı.ama şunu kendin deneyimledi. Beğenilme arzularının bir kadınla değil de erkekle yaşamasının farknıı görebiliyordu. Örneğin: anne olma isteği doğdu içine.
Karanlığın aydınlığa milyon kere borçlu sayıldığı anları çok geride bırakmış, çıplaklığın örtünme telaşı er adama göre gülbahar da çok çok fazlaydı. Makyaj hileleri ile bir izlerin üzerinde geçiyor. Olmadığını görüp tekrar yeni bir yöntem deniyordu. Bedeninde oluşan o küçük çürükleri arkadaşları var sayın ki gördüler ne deseler yaşadıklarının ona verdiği hazzı nasıl anlata bilirdi. Onun tek düşüncesi yaşadıklarının kendisini bağlar olması ve sadece ağızlarına şimdilik laf vermemekti.
Bu arada, herkes işinin başına geçmiş günlük dosya trafiği içinde. Bir kahve molası verecek zamanları dahi yoktu.
Gülbahar beyni ile yalnız kaldığında, unuttukları bir şeyi fark etti. dün gecenin rövanşı ne zaman olacağı idi; bu teklif ilk kimden geleceği konusunda aldı kendisini bir merak… Bir iki bayan arkadaşına yoklama çekti "ya işte bir arkadaşımın beraberliği başlamış. Lakin kadın onu arayıp bulaşalım dese ayıp olur mu? Aldığı cevap birebir benzerdi. Yok, kanka arkadaşına söyle aramasın sakın! Beklesin ilk erkek arasın onu. Bir bakımda kendini ve ağırdan satsın denilir.
Çok günler sonra dayanmamış er adama bir alo demiş. keşke dili lal olaydı da demeseydi. Karşıda ki ses uygun bir zamanda geçirdikleri geceyi tekrar edebileceklerini söylüyordu. Gecenin bıraktığı izin üzerinde başka izler geçmiş yarım ağızla sadece söylemede vardı.
Ve kadına verilen umut değişmeye görsün. Günlerce içinde ki sessizliğe kapatır kendini tek cümle etmez. Kurtarıcısının geleceği an biraz belirsizlikler içerse de o bekler. Gelmeyeceğini tam anladığı yerde keser çünkü bir kadının o gecelik anı ile bırakmak dünyanın en büyük ihanetidir.
Erkekler tabiatları gereği; cinsel ilişkilerine dair anı biriktirmeleri çok ön planda oluyor ya! Bu da onların kendi kendileri ile övünme sebepleridir.
Peki kadınların çokça kötü örneklediği o geri kalmış toplumlarda. Durum nasıldır; sorusuna gelelim. Ne yazık ki! ismen var olup bazı aşklar ölü doğar.
"Gönlü aramışlarmış eşek b..knun içinde bulmuşlar"misali…
YORUMLAR
Toplumsal gerçekleri dile getiren ve güne son derece yakışan anlamlı paylaşımınız için gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Daha nice paylaşımlar diliyorum.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler diliyorum.
EDEBİYAT DEFTERİ AİLESİ🏡~ şiirinden
ZARALICAN çocukken sevdalanmış şiire
Durmuş Ali ÖZBEK'se benzer coşkun nehire
ASLANSOFUOĞLU'dur değer verir şaire
Her şey gayet yolunda sorunlarla solmadı
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Çalışmanın tamamını okudum bizim toplum uzun yazı çalışmalarını okumaz yani okumayı sevmez konu çok güzel sürükleyici bir anlatım ve çalışma beğeniyle de okudum biraz daha kısa tutulursa bu ve benzer çalışmalar daha çok okuyucuya ulaşacağından eminim , kutlarım başarılarınızın tamamını diliyorum
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Er adam'lar
Ve gül beyazlar bitmez
Toplumsal gerçekliği kaleme alıp bizlere aktaran yazarı
Ve günün yazısını tebrik ediyorum
Sadece birilerinin arasında kalan gerçekler vardır
Ama gerçeğin ta kendisidir
Bilinse de duyulsada
İnkara geçince
Tüm gerçekler şüpheli bir dedikodu sayılıyor
Oysa ki aldatılan
Ve aldatan bilir hepsi gerçektir..
Sustu hüzünlükent 😍🥰
Sevgiler canımın ta içisi
Şadiye gürbüz(zaralıcan
toplumsal bakış açısıyla kaleme alınmış
ve kadının ve erkeğin kayıp değerlerini
dile getiren güzel bir yazı okudum kaleminden abim
tebriklerimle
saygılar selamlar