Korku Yazısı- ( 40 yaşındaki çocuklardan )
Bir korku; açlık korkusu, ölüm korkusundan beter. Ölümden korkmayabilirsiniz ancak yaşarken ölmekten daha çok korkmak insanı iyice su ile deryaya doğru uğurlar. Suyun başı yoktur, kendini taşlara vura vura akar gider, suyun bir döngüsü vardır sadece sıcakta buharlaşır yükselir, yüksekte üşür ve yağmura, kara döner, karın - yağmurun iyilik mi kötülük mü getireceğini bilemezsiniz Suyun da fazlası zarardır oysa.
Bizleri islam ile aldattılar, diğer toplumları çok tanrılarla, hristiyanlık ile vb vs aldatanlar gerçeği bilmeyen aşağı yukarı 1500-3000 biraz da zorlar isek 6000 yıllık bir kültür idi. Atalarımızın yanılgısı bizi bu noktaya getirdi.
Eski kuşakları sünni alevi, türk kürt, batıcı doğucu,şucu bucu diye iyice pişirmişler, öfkeleri vahşilikleri bundan. O yüzden yanıyorlar yükseliyorlar ve yüksekte donup kar ve yağmur olarak başımızdan aşağıya dökülüyorlar. lakin çok fazla döküldükleri için hep zarar için iniyorlar. sel bir taraftan, aşırı soğuklar bir taraftan en sonunda iklimi komple yaşanmaz hale getirecekler sanırım..
Kalkmışlar bu çağda hala seccade, minare, muhammed ali söylevleriyle kendileri gibi bizi de aldatabileceklerini sanıyorlar. Lakin din - ideoloji yılanı tarafından sokulan bizim nesil artık bu yılan çiyan ve akrebin zehrine bağışıklık kazanmış olabilir mi?
Siyaset yılanının tıslamaları ekseriyetle din ve vatan üzerinden oluyor. vatanı fakirin evlatları koruyor, öldüğünde adına şehitlik diyorlar ancak tüm istatistikler gösteriyor ki, zenginlerin askeriye ile fazla bir meşgaleleri yok, onlar sadece askerleri ( bir bakıma polisleri) kendileri için yararlı ise şehitliği kutsal sayarlar. Bu görevlerde bulunanlar zenginlerin aksine hareket ederlerse hain olurlar. Askeri komuta kademesine zengin taifeden kaç kişi gelmiş araştırmak lazım değil mi?
Askerliğin kutsal olduğu dikta edilerek, fakirlerin askeri kurum için ömür tüketmeleri, askeri kurum içinde yükselmeleri sağlanıyor, gerçeğin farkına varanlar çeşitli nedenlerle darbelere kalkışıyor, nafakasına bakıyor. İç ve dış düşman söylevleri tamamen çıkarları doğrultusunda ve basın da onların elinde olduğu için bolca manşetlerle kimi zaman korkutarak, kimi zaman imrendirerek halkı yönetmeyi başarıyorlar. Bir de bunun çeşitli nedenlerle yine zenginlerin hırsları yüzünden değişen devlet sınırları veya devletler arası mücadelesi var. Yine de yüzde 99 her kültürde yönetim biçimi aynı. Lakin 9 payı kendileri için alıp 1 payı halka dayatıyorlar. Tarihin evrelerinde yönetim hep bu şekilde değil miydi sonuçta. Dünyadaki her türlü literatürdeki zenginliğin oranı yüzde 1-2 bir tarafa yüzde 98-99 u diğer tarafa değil mi? Ki ülkemizde de durum aynı. Borsadaki şirket sahipleri ve şirketlerin değeri ile halkın çoğunluğunun arasındaki mal mülk altın btc mülkiyetleri ile eğitim ve sağlığa ulaşma devletten yararlanma vb oranlarını araştırır mısınız?
Dini ve askeri kurumlar zenginleri taşıyan iki saç ayağı. bu iki saç ayağı üzerinden gökdelenlerin üzerine basanlar halkı yukarıda bahsettiğim gibi asker, polis, manav, rençber, taşımacı, hizmetçi, memur, hakim, savcı, küçük tüccar vb vs olarak yukarıdan baktıkları için karınca gibi görüyorlar. Şairler yazarlar da bunların ekmeğine yağ sürüyor. Tam da zenginlerin istediği gibi, dincilik, vatancılık, bayrakçılık, tarihçilik, yine kültürden bahsederek eski kuşak tavsiyeleri ile bolca demagoji dolu kitaplar ve şiirle; milenyum neslini yönlendirmeyi seçiyorlar. Bunu da başarıyorlar çoğu vakit. Yine de azalan bir aldatma söz konusu ve farkındalık artıyor, farkındalık arttığı için zulümlerini de gençliğin ve yeni nesillerin üzerine boca ediyorlar.
Diyanetin son fetvalarından birinde, kripto para miktarları eski kültürün değer saklama aracı olan altın ve gümüşe endekslenerek zekat verilebileceği yönündeydi. Diyanete göre ve diyanetten çok önce 10-11 yy ve hatta önceki ülemaların söylevlerine göre de zekat verilecek zenginliğin haramlığı helalliğini sorgudan çıkarmaları, iki yüzlülüklerini meydana çıkarıyor. Helal ve haram onlar için keyifleri doğrultusunda işin özünde. İsterseniz bize peygamber diye anlatılan kişilerin gerçek tarihini araştırınız, lakin öncelikle ön yargılarınızdan kurtulmanız gerekecek bu konuda.
Uzay nesillerinin yavaş yavaş zihinleri ve hayalleri süslediği, kültürün ve kültürel sosyal yapının değişmeye başladığı günümüzde yapmak istedikleri merkeziyetçilik ile insanları robot haline getirmek değil midir?. Bakınız başkanlık sistemleri, sözde demokrasi modelleri, senatolar, kurullar ve bu yapılara sağlanan ayrıcalıklar.. Mesela ülkemizin bir bölgesinden bir ailenin fertleri farlı partilerin 1.-2. sıra adayları olabiliyor. Birbirine zıt partileri de kendi aileleri için kullanıyorlar değil mi? Millete de ideoloji, din iman, iç dış düşman, asker terörist, şucu bucu olarak insanları ayırarak popolarını büyütmeye devam ediyorlar..
Robotların insan formuna yakınlaşmaya başlayacağı veya insani robotların çoğalması ile gökdelenlere, piramitlere, bayrak gönderlerine, dini yapılara basanların, dine ve askeriyeye de ihtiyacı kalmayacağı için eski kültürden gelen tüm inanç ve alışkanlıkları resetleme yoluna gidecekler. Görünen köy klavuz istemez ki. İnsan asker yerine robot asker pekala aynı işlevi görür, insan din görevlisi yerine robot din görevlisini pekala piyasaya sürebilirler. Elbette sonradan kültürel mirasın da etkisiyle virüs girmiş dedikleri robotları da düşman, vatan haini, terörist, dinsiz, gavur diye ayırarak aynı yönetim şeklini sürdürmeyi deneyeceklerdir. Denemeleri lazım zaten başkaca da bir yönetme metotları yok tarihe baktığımızda.
Sevgili üstadlarım , yazdıklarımda; yanlış sorgulama veya özet söz konusu ise lütfen yanlışımı gösteriniz.
Çünkü artık bu zehirli zihinler tarafından zehirlenmek istemiyoruz.
Karın doyurmak için çalışmak değil, maaş için değil; merak ettiğimiz işte veya konuda limitleri zorlamak, kendimizi aşmak için çalışmak istiyoruz. Ey sonsuzluğun sahibi seni bildim ve seni anladım ve yanlışlarını ben düzelteceğim demek istiyoruz.
Tanrı kusurlarla dolu bir yaratım meydana çıkarmamış mı sonuçta, kusurlu bir yaratım meydana çıkaran hiç kusursuz olabilir mi? Tanrının dünyalarca eksikliğini gidermeye çalışmak hiç kibir olabilir mi ya hu!
Devletlerin veya onların yönetimdeki yönlendirme amacıyla hazırlanmış müfredatlar ile beyinlerimize tecavüz etmelerini istemiyoruz, merak buyurduğumuz konudaki bilgilerin derinliğine gerçekten dalmak istiyoruz. Askeriye ve diyaneti destekleyen de tamamen zihin yıkama amacı güden öğretim müfredatları. Yani akademik tayfa...
tarım meraklısına arazisini,
hayvan yetiştirme meraklısına kuşunu keçisini danasını,
mekanik meraklısına çeliğini demirini vidasını tornavidasını kablosunu,
yazılım meraklısına bilgisayarını ileri düzey yazıcılarını,
gezme meraklısına arabasını trenini uçağını,
seks meraklısına erkek kadın cinsel zevk robotlarını,
uyuşturucu meraklısına kimseye zarar veremeyecek mekanlarda uyuşturucusunu,
inşaat meraklısına arsasını ve inşaa malzemelerini ..
silah meraklısına silahını bıçağını roketatarını savaş uçağını kimseye zarar vermeyecek bir mekanda
vb vs vermek bu çağda niye bu kadar zor.
Hani veren el, alan elden üstün idi, yoksa siz çocukları ve gençleri sadece kendilerinizin yolundan gitsinler veya sizlere ihtiyarladığınızda, bakımınızı yapsınlar diye mi değer veriyorsunuz? Bir canlı getirmek dünyaya ve onu yoksunluğa kul köle etmek ne kadar vicdani ve insancıldır sormak da isterim..
Kıl tüy örtü saç baş etek sarışın esmer kumral siyasetinden, iç - dış düşman, dinli dinsiz, vatanlı vatansız, şehirli köylü muhabbetlerinden bıktık usandık.
Sahi biz yeni nesillerin zihnine sunabileceğiniz bir hayal, bir ufuk, bir yarın söyleminiz kaldı ise, lütfen ben cahili veya 40 yıllık ve bir bakıma 6 bin yıllık söylevlerinize tezat olan bu yazıyı yanlışlayarak doğrusunu gösteriniz.
Elbette diyebilirsiniz, neresini düzeteyim ki bu yazının? Hakkınız vardır elbette. Zaten siz hiç haksız çıkmazsınız ki... O la la..
En sevdiğinize emanet olun.
Saygılarımla..
Y Kuşağından..
YORUMLAR
Haklısınız sonuna kadar.Kırk yaş çocuk yaşı değil,olgunluk yaşıdır.Altmış beş yaş üstünde de yıllar beyinde eksilmelere uğruyor.Mümkün mertebe olgun yaştakileri yönetim de yer almalı.Ramazan Bayramınız ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramınız kutlu olsun.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.