- 1271 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Yazarın Odası 2
YAZARIN ODASI 2
Sevgili dostum,
Sana daha önce “Yazarın Odası 1” başlığı ile bir mektup yazmıştım..Bu kitabın ikinci cildini de bir türlü okumak nasip olmamıştı. Geçen gün , okuyup tamamlayınca gecikmiş bu mektubu sana yazmaya karar verdim. Hem de okuduklarımı yeniden hatırlayayım, hem sen de oku ve faydalan, hem de bu mektubu okuyacak başkaları faydalansın diye.
Sevgili dostum,
Önsözünü Margaret Atwood’un yazdığı ve Mehmet Emin Baş’ın tercümesi ile Timaş yayınlarndan çıkan bu kitabın elimde okuduğum baskısı Kasım.2017 tarihli. 380 sayfalık kitapta “The Paris Rewiew” adlı edebiyat dergisinde nobelli yazarlar ile çok çeşitli tarihlerde yapılan yazmak, gelişmek, farklılıklardan faydalanmak konularının cevabı ve yazarların nasıl ortamda yazdıklarını merak edenlere geniş çaplı bilgi sunuyor. Yazar olmak isteyenler ile yazarlığını geliştirmek isteyenlere güzel bir kaynak.Tabii nobelli yazarlara karşı önyargıları yoksa ve öğrenmek istiyorlarsa.
Sevgili dostum,
Kitapta Haruki Murakami, Toni Morrison, Orhan Pamuk, Alice Munro, Raymond Carver, Saul Bellow, Phılıp Roth, Ezra Pound gibi Nobelli yazarların uzun röportajları var.
Sevgili dostum,
“Tecrübe yeniden tecrübe edilmez” mantığı ile genç yazarlara bu kitabı okumalarını ve kendi yol haritalarını çizerek ona göre çalışmalarını ve kariyer planlamaıs yapmalarını salık veririm. Mesel aHaruki Murakami’ye sorulan sorulardan bazıları şunlar: Kafka’yı kaç yaşında okudunuz? İngilizce okuduğunuz ilk kitap neydi? Kaç yaşında yazar oldunuz? Bu sizi şaşırttı mı ? Tipik bir çalışma gününüz naısl gerçekleşiyor? Sinemaya sık gider misiniz? Bu gibi soruların cevaplarını samimiyetle cevaplayarak genç yazarlara ışık Tutuyor Murakami. Murakami Türk okurlar tarafından da özellikle genç okurlar tarafından merakla okunan bir yaar. Kütüphanelerde bu yüzden Murakami kitapları çok sayıda bulunuyor.
Sevgili dostum,
Bu röportajlar, yazarların fikirlerini ve hayatlarını anlattıkları gibi, güzel soru sorarak röportaj konusunda uzmanlaşmak isteyen gazeteci adaylarına da bence güzel kaynak. Ya da Röportaj yaparak gençşere hocalara kendilerini ifade etme fırsatı vermek isteyen bizim gibi röportaj seven amatör yazarların gelişmesine katkı sağlıyor. Kitabı okurken ben bunun farkına vardım. Gençler daha çok faydalanabilirler bu kitaptan.
Sevgili dostum,
Orhan Pamuk’a sorulan sorulardan bazıları ise şunlar: Nerede yazıyorsunuz? Hiç şiir yazdınız mı ? Edebiyat yoluyla toplumsal eleştiri yapmayı düşündünüz mü hiç? Kimin için yazıyorsunuz ? Pamuk bu soruları uzun uzun cevaplayarak okurunun merak ettiği kendi hakkındaki bilgileri paylaşıyor. Bu kitapta yer alan röportajları merakla okuduğunu da belirtiyor. Zaten kitabın ilk cildine de önsöz yazması bu iki cild kitaba verdiği önemi gösteriyor.
Sevgili dostum,
Bu soruları içtenlikle cevaplayan yazarlar da muhtemelen yazmak isteyenlere rehberlik etmenin sevinci ile doludurlar. Çünkü her usta kendisini aşacak ve daha güzel yazacak yazarlara rehberllk etmek ve yardımcı olmak ister. “olmak ya da olmamak” meselesi gibi...
Sevgili dostum,
Bu kitabı ünlü yazarlar da her sene okuduklarını ve faydalandıklarını söylemişler. Yani yazarlar yakından tanısalar da, başka yazarların hayatını, fikirlerini merak ederek daha yakından tanımak için bu kitabı okuyor ve faydalanıyorlar. Genç yazarlara daha faydalı omaz mı sence?
Sevgili dostum,
Seninle bir konuşmamızda da yazraların hayatlarını, naısl yazdıklarını, hangi yazar ve ne tür yazılardan hoşlandıklarını merake ttiğini söylediğin için bu mektubu sana yazıyorum belki 380 sayfalık bir kitapta senin de merake ttiğin soruların cevabını bulabilirsin diye..
Sevgili dostum,
Kitap tanıtmaktaki amacımız okuduklarımızın özetini çıkararak okurumuzun da o kitap hakkında fikir sahibi olmasnı sağlamak. Belki de çevrelerinde yazmak isteyen gençlere bu kitabı hediye veya tavsiye ederek onlara da iyilikte bulunmaları temennisi bu mektubu yazmama sebep oluyor. Toplumda kitap hediye etme kültürü mü var ki? Diye soracak olursan o konuda da haklısın. Biz gene de çocuklara ve gençlere kitap hediye ederek farklılıklarımızı gösterelim.
Sevgili dostum,
Üniversite okuyan bi tanıdığımın “Sen De Kafadan Engellisin” adlı kitabımızı ikinci kere okuduktan sonra bizi örnek alarak, çevresindeki çocuklara kitap hediye etme alışkanlığı kazandığını görünce, bu yazdığımız mektupların, kitapların boşuna olmadığını görüyoruz. Bir kişiye bile bu güzel alışkanlığı kazandırmak faydalı oluyorsa, ilerde bu sayı çoğalır umudumuzu hiç kaybetmiyoruz.
Sevgili dostum,
Güzel alışkanlıklardan birisi de çocuklara ve gençlere kitap hedye etmek, gençleri kütüphane gibi mekanlardan faydalanma imkanı sağlamak, soru sorarlarsa güzel ve tatmin edici cevaplar vermek, iletişim kurmak istemiyorlarsa da “teklif var ısrar yok” diyerek gençleri kendi hallerine bırakmak da onların iyiliğini istemektir.
Sevgili dostum,
Bir mektubun daha sonuna gelmişken her mektuba sevinçle başlıyor, hüzünle veda ediyoruz. Çünkü mektuba başlamak bir dostu görmek kadar sevindirici, mektubu sonlamak da gerçek manada bize iyi gelen, bizi seven ve destekleyen bir dosta veda etmek kadar hüzünlü. Sen de sevgili bir dost olarak mektuplarımın kahramanı oluyorsun ve bu kahramanlık başkalarının da sana yazdığım mektuplardan faydalanma kahramanlığıan sebep oluyor. Bence okuyamyı seven ve sevdirmeye çalışan her insan senin gibi birer kahramandır. İlkokulda öğretmenimiz kitaptan alıntı yaparken “ Kahramanımız der ki “ diye başlayan sesi halen yankılanıyor kulaklarımızda...
Sevgili dostum,
Kitap tanıtım yazılarının sana faydalı olduğunu görünce yeni mektuplar yazma ve yeni kitaplar okuma ve paylaşma isteğimde farkına vardığım kadar büyük bir istek oluşuyor. “İnsnaların hayırlısı insnalara faydalı” olan sözünü hatırlayınca isteğim daha da artıyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.