İnsansız Kalmak / 6
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kumru Hanım, babasından duyduklarından sonra arkasını dönüp odasına doğru ilerlemekteyken:
-Kumru!.. Ebena’nın elleri.. Kolları.. O kızarıklar da neyin nesi?
Kumru Hanım yaşananları babasına anlatıp anlatmamak da kararsız kalmış ve
"Farkındayım; merhem sürdüm, yarına bir şeyi kalmaz baba" diyerek geçiştirmiştir.
Orhan bey, Cavidan Hanım hakkında söyledikleri karşısında oldukça sakin davranan kızını biraz daha kışkırtmak için:
"Ha ha ha! Demek Yavuz senden hiçbir şey saklamaz ha! " diyerek bir kahkaha attı. Kumru Hanım sinirinden sıktığı dişlerini hafifçe aralayarak gözlerini Orhan Bey’ e dikip "Evet, öyle baba! İyi geceler!
Bıkmıştı artık, Orhan Bey’in eline geçen her kozu bu denli acımasızca kullanmasından…Yavuz Bey’e her ne kadar güveniyor olsa da kalınca bir sis geçiyordu şimdi gözlerinin sokaklarından. İşte yine üçer beşer çimlenip çıkıyordu şüphe tohumları yüreğinin kararan topraklarından.
*Fâriğ olmam eylesen yüzbin cefâ sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-î kazâ sevdim seni
Ben bu sözden dönmezem devreyledikçe nûh-felek
Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni...
İçeriden gelen gol seslerini bastırırcasına dinlediği müziğin sesini açmış bir taraftan ağlıyor bir taraftan içine düşen kuşkulardan kurtulamayıp hesap sorarcasına Yavuz Bey’e sinirle sitemlerini iletiyordu.
Yavuz, canım çok yanıyor, kaç gündür mesajlarıma cevap vermedin, çağrılarıma dönmedin, beni arayıp sormadın. Ben sensizlikten kahrolurken sen hayatına yeni bir kadın mı aldın? Evet, hatırlıyorum Denizli’deki son günümüzde bana yeni iş ortağından bahsetmiş hatta anlattıkça anlatmıştın. Peki neden onun bir kadın olduğunu söylemedin? Söyle Yavuz söyle! Beni bu kadar severken, o Cavidan denen kadınla yemeklere mi gidiyorsun? BANA , BİR YABANCI ERKEĞE TEK BİR ÇEKİRDEK KABUĞU BİLE İKRAM EDERSEN AŞK HAKKIMI HELAL ETMEM DİYEN SEN! BİR YABANCI KADINA YEMEK Mİ ISMARLIYORSUN? Söyle sevgilim söyle! Onu evine de bırakıyor musun ha? Yolda ona da bana söylediğin gibi güzel sözler söylüyor musun? Etkileniyor mu o kadın da senden. Hah benimki de soru mu? Etkileniyordur tabii... Söyle Yavuz söyle! Bir kahve içelim diye davet etti mi seni? Hah! Etmiştir nasıl etmez. Söyle Yavuz söyle!.. Sen de koşa koşa gidiyor musun peşinden? Sakın benden saklama. Ne haltlar karıştırıyorsun yokluğumda orada? Dayanamam! Dayanamam tüm bunlara. Düşüncesi bile beynimi felç ediyor. Boşanalım biz.!... Sonra da ne halin varsa gör! Umrumda bile değilsin!
-Huru!... Huruuu!..
Ebena, Kumru Hanım’ı çağırıyordu. Dinlediği müziğin de kesilmesiyle birlikte şöyle bir silkelenip kendine geldi. Son yazdığı mesajı tekrar okudu. Umrumda bile değilsin!. Sahiden de Yavuz Bey umrunda değil miydi?
"Hay Allah! Ne yapıyorum böyle ben. Bu sorun sadece benim kafamda, Yavuz’a güveniyorum, pürüzlere takılıp kalmamalıyım" diyerek yazdığı iletiyi göndermeden sildi. Ardından yeni bir mesaj yazarak özlemini belirtip, arabayla Tekirdağ’a gelip kendisini almasını istedi.
-Huuru!... Huruuu!..
Ebena’nın odasına girdiğinde ise kadıncağızı ellerini yüzüne kapamış mahcubiyet içinde ağlarken buldu.
-Annem! Gilyaz Annem!.. Benim İstanbul’lu tatlı annem ne oldu? Neden ağlıyorsun?
Ebena, bir elini yüzünden indirip yatak ve yorganı işaret etti.
- Oy oyy!.. Bunun için ağlanır mı annem?. Hallederiz hemen.
Uyumadan önce kullandığı emici külot bezinden rahatsız olan Ebena, bezi kenarlarından yırtarak çıkarmış, çarşaflara su sızmıştı. Kumru Hanım nezaketle gereken temizliği yaptıktan sonra onu banyoya götürüp güzelce yıkadı, saçlarını kurutup taradı. Ebena’nın uykusu kaçmıştı. Ve yine anlattı da anlattı.
-Anama benziyorsun Huru. Gadarın benzemesin. Beni hoş tutmak için elinden geleni yapiyasan. O da babalığımı hoş dutardı. Gaddın başına eve para getirmek için Bagırköy Akfil fabrikasında çalışırdı.. O zamanlar haşa! Gadının çalışması ne demek? Anam çok güzeldi Huru. Mahanası vardı babalığımın. İnsan heç güzel diye zoppa yer mi? Bir de gız gardaşım vardı benim...Bir de gız gardaşım vardı benim..
Babalığımı heç ayık hatırlamam. Sürekli içer içer zımzırıklarını gösterip zopalardı anamı. Baçalarına yapışırdım da babalığımın, "tohumuna para mı verdim ulan" diye beni silkeler aparırdı.
Bir at arabası vardı. Gazlıçeşme deri fabrikalarının önünden atık derileri toplardı sabbah. Dek bildiği iş buydu. Onları satıp kazandığı herçlık, encak beygirin arpasına yeterdi. Bir de gız gardaşım vardı benim...
Ben dokuz, o dört yaşlarındaydı. Bir göz gecegonduda iki ayrı sofra gurardı anam. Yine de yaranamazdı babalığıma. Biz yer sofrasında sininin ortasında lenğerde ya un çorbası ya tel şehriyesine gaşşık çalardık gız gardaşımla. Yüksekde yerdi anamla babbam. Gızarmış tavuk mu dersin, löpür löpür etler mi ya arnevut ceğerleri mi? Daze daze hamsi, çeşşid çeşşid balıklar. Çorba yemezdi babalığım. Biz çorba yerdik. Birgün de sofrada gaysı hoşafı vardı.
Bunu içmem ben dedim Huru!.. İçmem ben dedim! Gapı önünde at arabasının içinde bir goli görmüştüm de merakınan aççıp içine bagmıştım . Yerden süpürmüşler Huru!.. Huru, yerden süpürmüşler!...
Cigara izmaritleri, yanmış gibrit çöpleri, toz toprak, bir yığın pislig. Bi de anamın hoşaf yaptığı gaysılar vardı golinin içinde. Bunu içmem ben dedim! Huru, bunu içmem!.
Yemek yerkene çığırdım diye babalığım "Yetter bunları beslediğim, bir şey de beğenmez olmuşlar, evlatlık verelim Gilyazı" dedi. Mektebe gidiyordum ben. Anam moderen gadındı Huru! İnsan heç moderen diye, gızını mektebe yolluyor diye zoppa yer mi?
"İyi kötü geçiniyoruz Memmed, ayırma beni gızımdan. O, oguyacak büyük adam olacak" dedi. Babalığım, anamı o sofrada zopaladı zopaladı da hızını alamadı garnından bıçakladı.
İnsan heç doğru söz etti diye bıççak yer mi Huru! Bir de gızgardaşım vardı benim... Bir de gızgardaşım vardı benim... Bir de gızgardaşım vardı benim...
Gittikçe ses tonu düşen Ebena yorgunluktan sayıklaya sayıklaya uyuyakalınca, karmakarışık aklını toparlamaya çalıştı Kumru Hanım. Öyle çok üzülmüştü ki... Kendi kendine söylenip duruyordu.
Aman Allahım! Aman Allahımm! Ne yaptın sen böyle Kumru!?
Fakat nereden bilebilirdin! Gilyaz Anne’ye sinir krizleri geçirtip, dövmelerini sildiren şeyin, dün ikram ettiğin kayısı kompostosu olduğunu?
EbRuAsya //
*Şeyh Galip
youtu.be/QUIi_86A_pU
lenğer:büyük tabak
zımzırık:yumruk
aparmak:götürmek
mahana:bahane
YORUMLAR
Mahana bulmadan okunacak güzel bir öykü. İlham ufkunuza sağlık dileğimle saygılar.
'Mahana', kelimesi orta Toroslar Taşeli bölgesinde eğleşen Türkmenler arasında da kullanılan bir sözcük. 'Nişleyecez' gibi
Rû //
yorumunuz için çok teşekkür ederim
saygı ve selam ile
Bilmediğimiz ne hayatlar var dedim okurken hikâyeyi. Bir bölümü güldürüyorken bir bölümü boğazı düğümlüyor adeta. Bu kalemin güzelliği ve kalitesini de gösteriyor bir anlamda... Sıkıcı değil, sıradan değil, yorucu değil...
Eğlenceli, hüzünlü, akıcı ve edebi.
İnsansız kalmak ne acı.
Devamını bekliyorum yine ❤️
Rû //
canım hoşgeldin..
teşekkür ederim yazımı okuduğun için
sağ olasın
sevgimle
🥰🌼❤️
Derin acıları küçücük olaylar tetikliyor her zaman. Bir söz, bir koku, bir doku, bir eşya, bir tat vs vs.
Bu aralar siteye çok sık uğramasam/vakit geçirmesem de, yazılarını hep okudum, sessizce.
Ortak acılar, biraz tanıdık karakterler ve Ebru kalemi ;) keyifle ve özellikle son bölüm bolca hüzünle okundu canım.
Güne seçilmesi ise yerinde olmuş. Tebrik ederim Ebru'cum
Rû //
biliyor musun canım kalemini ve ruh halini o kadar iyi tanıyorum ki ismini görmesem de bu yorum sevgili Ayşenur'un derdim..
ben de çok vakitsizim bu aralar kendi sayfama ancak yetişebiliyorum...
yalnız bir şey var ki
bizim gönüllerimiz bir,
ben hep öyle hissettim...
yorumda olmasan da
hep varsın gibi...
çok teşekkür ediyorum
sevgimle hep
Her bölümünü büyük keyifle okuduğum öykünün güne gelmesinden dolayı içtenlikle tebriklerimi sunuyorum. Her bölümünü iğne oyası gibi ilmek ilmek dokuyarak yüreklere dokundunuz. Bu son bölümde ise Ebeana bizleri hüzünlere boğdu. Ağlayalım mı, gülelim mi bilemeden iki dere bir arada kalmak gibi olduk. Öykünüzün bölümleri daim olsun değerli dost kalem. Kayısı diyarı Malatya'dan sevgiyle ve dostça selamlıyorum.
Rû //
sağ olasınız
çok teşekkür saygı ve selamlarımla
Rû //
karakterler yerini aldıkça daha bir şekilleniyor öykü..
ama merakla beklediğin sona daha çok var :))
bir sonraki bölüm çok keyfli epey bir şaşırtacak bizi karakterler.
çok teşekkür ederim
yorumun desteğin için
sevgiler
🌷🥰
Bazen üşenmeden sürükleye biliyor ise çalışma tamamını okuyorum çalışma bir anlatım olarak çok güzel kutluyorum
Rû //
çok teşekkür ediyorum
huzurla sağlıkla hayırlı geceler diliyorum
Seni sevdim; yüz bin cefada bulunsan da bundan vazgeçmem. Seni sevdim; kaza ve kader kalemi alnıma böyle yazmış. Sevdim seni; yeryüzü ve gökyüzü aşkıma şahit olsun. Dokuz felek dönmeye devam ettikçe ben verdiğim bu sözden dönmem.
II
Gönül bağımın ipi senin gaddar kaşındadır. Bir aradalığımın ipi senin karanlığı meslek edinmiş saçındadır. Ben hastayım; iyileşme ümidim senin hasta gözündedir. Sevdim seni; tedavisi bulunmayan bir derde düştüm ben.
III
Ey hilâl kaşlı! Doğrusu gönlümün meyli sanadır. Bakışım mihraptan yana eğri duruşludur. Senin ra harfi gibi olan kaşından uzaklaşsam doğrusu bu riyadır. Doğru da olsa yanlış da olsa sevdim seni.
IV
Ayva tüylerinin hasretiyle toprağa bulansam yine de (gönlüme) bir toz bulaşmaz. Helâk olsam yine de sağlığım senin dudağının ruhundadır. Gamzenin kılıcından yara bere içinde kalsam yine de (senden) kesilmem/ayrılmam. Sonuçta sen bana boşuna eziyet etme, sevdim seni.
V
Ben âşık Galip’im. Ferhat ve Mecnun’un öldüğü ilan edilsin. Dünya bir yanda ben bir yanda olsam yine de senden yüz çevirmem. Mumuna pervane olmuşum, çekinmeme gerek yok. Yabancı olan anlasın, tanıdık olan bilsin ki seni sevdim.
Demiş şeyh galip
Her bölüm harkulade
Çok güzel gidiyor seri sevgili Ebru
Usta kalem ve kelamına zeval gelmesin
Sevgimle
Rû //
ama bıu çok zarif ve ince bir düşünce... nasıl mutlu oldum anlatamam..
teşekkür ederim
not: sevgili şûrzan yedinci bölümde bir sürprizim olacak...
umarım haddi aşmamış olurum..
sevgiyle
İç sesim ;
Nedense böyle çok seven erkekler beni korkutur çünkü verecekleri acı verdiklerini sandığımız sevgiden daha büyüktür... kumrucum kumrucum üzüleceksin !
Ebena üzülmüşsün... cok hemde... canının yarısını acıtmışlar kalan yarısı da acıya dayanmış... yaşamamış nefes almışsın...
Orhan bey sen de çok ketummuşsun. Yıllarca neler gizlemişsin .. acaba ne yalanlar söyledin kimlere. Gerçekler çıkınca ortaya ne acılar yaşanacak acaba..
Kumruu.... sen neden kendini iki adamın iki dudak arasında unutarak kaybettin.. kendine neden yaptın bunu... değer mi..bak en çok senin canın yanacak şimdi ve en çok sen pişman olacaksın geçmişinden...
Rü söyle bana iç sesim ne kadar haklı...
Saygılar
Sevgiler sana//
Bekleyişler bana düştü yine
dali''nya tarafından 8.4.2023 17:15:29 zamanında düzenlenmiştir.
Rû //
kumru karakterine ben de çok üzülüyorum aşırı polyannacı bir tipleme.kendinden çok fazla fedakarlık yapıyor bu iyimserlik ileride onu zor durumda bırakabilir.
bırakmayabilir de...
Ebenanın hakkında az buçuk birşeyler öğrendik. Önce deprem bölgesinden geldiğini, 15 yaşında evli olduğunu, üzerine gelen kumayı, çocuğu olmuyor diye eşi tarafından dışlanıp evinden atıldığını...
bugünkü bölümde bir üvey babası olduğunu ve annesinin onun tarafından çocuklarının gözleri önünde bıçaklandığını.. Bunları anlatırken de bir kız kardeşi olduğunu da sıklıkla vurguladı. Ebeanın sandığımızdan çok daha derin acıları var.Orhan bey ve Kumru hanımla bağlantısı da ortaya çıkınca yavaş yavaş çözülecek düğümler.
teşekkür ederim sevgili Dalinya
çok hem de..
özellikle sabrınız için..
uzun soluk yazılar hele bir de seri halindeyse pek okunmuyor çünkü...
kendimi sizinle daha güçlü hissettiğimi söyleyebilirim..
destekleriniz kalemimi kuvvetli kılıyor
sağ olasanız
sevgilerimle
Rû //
aynı anda hem hüzün hem sevinç..
bakalım son bölüme daha çok var :)
Bu ülked bir kadın bir çocuk bir de ağaç olmayacaksın azizim. Olursan kıyarlar acımadan vesselam .
Hüzünlü bir bölümdü kaleminize beyninize sağlık Ru
Rû //
sağ olun.
huzurla geçsin akşamınız
selam ile
Ağaçların efendisi
Çok tebriklerimle değerli Ebru hnm arkadasim
Rû //
Alparslan bey çok duyarlı çok naziksiniz...
teşekkür ederim 🙏
Nereden başlasam bilemiyorum.
Fakat bu bölüm içimi acıttı.
Hanımların sonsuz sabrı.
Yanıncak iyi artı iyinin kötü sonuçlanması...
Neden Yazar olan biteni sulu feminizme dökmemiş.
Bir evli kadının geceyarısı sahil kahvelerinde olabilirliğini savunmamış?
Şimdi bilincime düşüyor.
Bir adamın ne denli problem olabileceği.
Sahneler canlı.
Merhamet, acımasızlık içice.
Okudum bir iyice.
Ebenaya seslensem duyar mı beni?
Çok saygımla Şairim.
deniz_tayanç1 tarafından 8.4.2023 08:31:17 zamanında düzenlenmiştir.
Rû //
değerlendirmeleriniz çok yerinde.
öykümü kurgularken herhangi bir akım gözetmeden kaleme geldiğince yazmaya çalışıyorum
çok teşekkür ediyorum sayfa ziyaretinize.
saygı ve selam ile