- 353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşamın Düşündürleri
Çevrenize bir bakın haysiyetsiz insanların daha bir cüretkar olduklarını görürsünüz. Etrafına tepeden bakmalar her konuda bilgiçlik taslamalar kendince bir duruşu olanları küçümsemeler ! İnançsızlıklarını bilgelik görüp öne çıkaranlar .Edebiyatı resmi muzigi insanın yaşamını renklendiren kültürü oluşturan ne varsa onlardan bihaber yaşayıp kendini entelektüel görenler.İnanın bıkkınlık veriyorsunuz !
Çünkü sen tanımadın beni.Delileri tanıdın hırsızları tanıdın soysuzları köstebekleri eteksiz piçleri tanıdın.Ama beni tanımadın.Seni düşündüğümü sanma ben çiçeklerini düşündüm eşarbının.Kara yazılı sözlerini yol kenarlarında sakladığım. Köhne bir ankara apartmanında cebecide dikim evi postanesinin önünde sana şiirler okudu yüreğim dinlemedin.
Eğer insanların arasında yaşıyorsanız her şeye hazır olmalısınız.Kötülükler kıçkançlıklar azgınlıklar siz bakmayın ‘insanlık öldümü ‘ söylevlerine insanlık ölmüş olsa biz yaşantımızda bu kötülüklere bu azgınlıklara şahitlik edermiydik. Demekki insanlık yaşamaya devam ediyor.Her birimiz bir diğerimizden üstün olduğumuzu gösterebilmek için akla ziyan uğraşlara kapı açmış olmaz olurmuyduk.Çevremize bir bakalım tüm despotluklar sömürüler kasıntı karekterler insan olarak bizlerin benliğinde tünemişler. Bu duruma bir karşı koyuşta yok .Herkez bu durumdan memnun . Dogrular bize hizmet ediyorsa doğruluğuna paye biçiyoruz yanlış sandığımız bizim menfaatimizi törpülüyorsa yanlıştır diyoruz kendinize bakın ailenize bakın sokakta merhaba dediğimiz şehirin müdavimlerine bakın herkes kendini üste görüyor.İsimler ötelenmiş unvanlar makamlar sitatüler binek araçları köşkler konutlar tüm değerlerin önüne geçmiş.Hayvanlarda böyle bir şey göremeyiz onlarda doğanın kuralları geçerlidir. Bir hayvana şöyle davran böyle düşün şunu önemse deme şansımız olmuyor. Onun için bir hayvanın size nasıl davranacağını tahmin edebilirsiniz insan denen varlığınsa eylemini tespit etmek oluşturduğu kültürde kendine yer bulmak kendi çiçeklerinizide vazoya koyabilmek pek mümkün olamıyor.
Ezan okunuyor saat sabahın beşi civarında .İnsanların büyük çoğunluğu uykuda ! Tanrıyla iletişimde bizim önümüzü açan yaşamla içsel düşünmeyi bize öncü olan kutsal kitabımız (kuran) bizim için bir yaşam kılavuzu olarak ruhumuzu besliyor. Biliyoruzki kutsal kitap yaşamın içine öncülük ediyor . Peki nasıl oluyorda bir çok işlevde yetmezlik içinde olan bir islam dünyasının kuran gibi mükemmel ötesi bir kitabı varken niçin gerilerdeyiz ! Neyin eksikliğini yaşıyoruz. Bazı çevreler kutsal kitaplar için ‘ bilimsel değil ‘görüşünü ileri sürerken bilimin ne olduğunu açıklama zorunluluğu bir ödev olarak önlerinde durmuyormu ! Bilelimki ‘kuran bilim kitabı değil’ demek bilimin ne olduğunu anlamamakla ilgili bir durumdur ! Hiç şüphesiz kuran olağan üstü bilgileri içinde taşır .Bunun anlaşılması içinse olağan bir akıl yeterli olmaktadır.Biliyoruzki birilerinin kendi algılarını kutsiyete taşımak inananlar için yanlığının başlangıcı oluyor ! Yaşamın içindeyken düşünmek araştırmak ve gerçeği anlamaya çalışmak bizim yaradılışımızın bize yüklediği bir zorunsallık olarak karşımızda duruyor.Biz bu gerçeğe sırtımızı dönme lüksüne sahip olamayız ! Yaşamın sekülerligi dialektik düşünce bizi inancın dışına itmiyor sadece onun üzüerinde bizi daha çok düşünmeye mecbur bırakıyor .Durum bundan ibarettir.
Ortak bir yolu aradı bulamadı sonra kendi yoluna gitti.Kaçtı bulvarların kalabalıklarından soytarı tipli asalak piçler tünediler o bahçeli kargır evin otağında kıravatlı cehalet sinsice gülüyordu.Kırmızıydı kirli şilteleri sokak köpekleri koştu yırtmak istedi o şilteleri köpekleri kovaladılar kendileri onun yerine geçtiler. Milattan önce tüm kadınlar ve erkekler saklanırrlardı güneşinden özgürlüğün kağnı arabalarında tek atımlık tüfekler kalın pantolunlu sarı yelekli emperyal askerlere güven verir sanılırdı.Sonra altaylardan bir kurtun emdirdiği bir yiğit topladı türk akıncılarını düştü Anadolu yollarına o zamanlar uyanmamıştı toprak sarsılmamıştı umutları yaşamın tüm mavi boncuklu balaları nehirlerin kıyısında yıkanmışlardı .O nehirler şimdide akıyor anadoluda şimdide ölülerine ağlıyor geride kalanlar şimdi kırmızı şilteli köhne sedirlerde hastalar ölümü bekliyor.Ölüm cehaletin en yüksek dar ağacıdır bunu biliyoruz.Üniveristeler bunu bilmiyor .Tüm mezunları atama bekliyor devlet kapısında devletin kapısı kilitli pencerelerinde bordo kadife perdeler gece saklıyor karanlığını perde ardlarında kim neyi anlatıyor neyin hikayesi bu. Askerler ölüyor soytarılar çığırtkan bir gülüş dudaklarında methiyeler diziyorlar o göçüp gidenlerin karanlığına. Karanlıgı hiç sevmiyorum ben.
Sonra ankara şahit oldu bizim hastalıklarımıza cebecide radyasyon onkolojisi ve ayaz bir mevsiminde çaresizliğin.Sen beni tanımadın ağaçlar tanıdı taşlar tanıdı beni ,kerhanede kadınlara çay ısmarladım son paramdı o benim .Kadınlar çaysamıştı başka ne yapabilirdim.Sonra devrimci ülkücü hikayeler dinledim memleketin yurtsever evlatlarından gözleri nemliydi hepsinin biliyorlardı ben seni çok sevmiştim .
Babam öleli on yıllar olmuş on yıllardır mahcup yaşıyorum.Oturup konuşacağım biri yok ! Kendi kendimide yetmiyorum.Düşünüyorum ölüm sonrası gidilen (yada düşünülen ) yerde ruhlar buluşuyormu.Farkındamısınız aslında inancınız sizi ölümsüz yapıyor ! Size ebedi bir hayat sunuyor. Peki biz niçin bu dünyanın kahrını çekiyoruz .Niçin bırakıp gideceğimiz şeylerin peşinde koşuyoruz bilinmezliğe doğru giderken bilinen bir anlamsızlığı niçin yaşıyoruz. Kutsallıgımızın görkemli imparatorluğunun muhtaçlığından niçin kendimizi azad etmek istiyoruz. Çünkü korkuyoruz sahiplenmek istediğimiz her şeyin elimizden alındığını biliyor ve yaşıyoruz. Hiçbir hakkımıza sahip olamıyoruz bekliyoruz birileri üst mevkilerden bizi korusun bize hamilik yapsın .Kendi var oluş gücümüzün farkında olamıyoruz.
Zaman bir çok şeyi küllendiriyor.Öylede olması lazım acılar küllendikçe katlanılır oluyorlar.!
Gerçeklerine sırt çeviren toplumlar hüsrana uğramaktan kurtulamazlar .Bu durum biz insanlar içinde geçerli bir kavram uçlarda olmaktan vazgeçmeyi başarabilirsek gerçeğin yalın hali yüreğimizi yakabiliyor.
Sınırları belirli bir hayatın içindeyiz öyleyse kendimize bir değer vermeyi başara bilmeliyiz.Eger bizler kendi değerimizin farkında olamazsak başkalarının bizi küçümsemesinden rahatsız olma hakkımız olamıyor.İşin izdüşümü burda bitimleniyor.Yaşam daim bir mücadele istiyor ve biz yorgunuz !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.