- 491 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
EY İNSANOĞLU
Ey doğruluktan ayrılan insan oğlu
Yüce mevlam der ki“Verdiğiniz sözü yerine getirin" her insan verdiği sözlerden elbette ki sorumludur..
Vaadinden cayan, verdiği sözden dönen, sözleri yalan olan kimse Allah’a isyan, insanlığına ihanet etmiş olur;
Yani iyice düşünmeden, yapabileceğinden emin olmadan bir söz verme.
Dini kullanarak karşındaki müslüman kardeşinden menfaat sağlama ve kandırma...
Ne yazıkki günümüz de bu gibi istirmarlar çokca karşımıza çıkmaktadır..
Şu bir gerçek ki insanoğluda kendini kullandırmayacak.insan yanlış olan delikten bir kere geçer ikincisinde aynı hatayı yapmayacak...
Verdiğin sözü tutacaksın, bir kez söz verdi isen, sonunda ölüm olsa da dönme. Kaç iş, sonu ölüm bile olsa yapılır? İşte söz böyledir.
Allah yolunun temel kuralıdır.
Müslümanlığımızın işaretidir.
Yalancılığın, ihanetin Allah yolunda işi yoktur. Cenab-ı Mevlâ kullarından yalnızca doğruluğu ister: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!
Seninle beraber tevbe edenler de dosdoğru olsunlar.
Ve aşırı gitmeyin (Allah’ın sınırlarını aşıp doğruluktan ayrılmayın). Muhakkak ki O, bütün yaptıklarınızı görür.
Zulüm yapanlara da yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın.
Ve sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur.
Sonra size kimse yardım edemez.
Dünya menfaati için yalan sözle, hileyle, kandırmayla kazanç elde ettiğini zannedenler, aslında önce kendi nefslerine en büyük vefasızlığı yapmaktadırlar.
Belki emeklerinin karşılığını alacak, dünyada mal-mülk, makam-mevki sahibi olacaklardır. Fakat bütün kazanacakları buraya kadardır. Çünkü emekleri batıldır.
Doğruluktan ayrılanların ebedi saadetten nasipleri yoktur.
İnsanın birinci görevi ahdine vefadır.
Çünkü insan bu dünyaya gelmeden önce Cenab-ı Mevlâ’nın huzurunda durmuş ve “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sualine “Şüphesiz sen bizim Rabbimizsin diyerek Allah’ın kulu olduğunu ikrar etmiştir.
Her insanın fıtratında bu şuur vardır. Rabbine yöneldikçe insanın huzur bulması da bu fıtrî ahdine uyum göstermiş olmasındandır.
İnsan her yalan söylediğinde, vefasızlık ettiğinde, doğruluktan ayrıldığında, yaratılışında mevcut olan doğruluk vicdanını sızlatır.
Durum böyle iken doğruluktan ayrılması, öncelikle kendine büyük zulümdür.
Dinin esası imandır.iman da vefakârlığın bir sonucudur.
Zira vefakâr, ruhlar aleminde Rabbimiz’i tasdik ve ikrara bu dünyada sadakat göstermektedir ve bu vefa bütün hayata yansımakta, müslümanın güzel ahlâkı ortaya çıkmaktadır.
Müslüman önce Hakk’a karşı samimidir.
Bu samimiyet, onun insanlara da niyet ve hareket olarak samimi yaklaşmasını, doğru sözlü ve dürüst olmasını sağlar.
Aksi halde kalbî bir problemin mevcudiyeti söz konusudur ki, bir an önce şifa için gayret göstermek lazımdır
YEŞİLIRMAK