- 546 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PORSUK HÖYÜK KAZI BULUNTUSU HİTİT DÖNEMLİ PİTHOS’LARIN (KÜP) ONARIMI
PORSUK HÖYÜK KAZI BULUNTUSU HİTİT DÖNEMLİ PİTHOS’LARIN (KÜP) ONARIMI
Dr. Hüseyin AKILLI
Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, Batı Raman/BATMAN
İÇİNDEKİLER
RESTORASYON
ÖNERİLER
RESTORASYON TANIMI
SON SÖZÜM
ÖRNEKLEME
GİRİŞ
1.Gün Işığına Çıkarma
2.Koruma Altına Alma
3.Bozulma
4.Yıkama
5.Tasnif
6.Yapıştırma
7.Yapışkanlar
8.Kırık Yüzeyler
8.1.Temizleme
8.2.Sertleştirme
9.Metal Çubuk Yerleştirme
9.1.Merkez Belirleme ve Delik Delme
9.1.1.Yapışmış Parçalara Delik Delme
9.1.2.Kırık Birleşme Yerine Delik Delme
9.1.3.Küçük Parçalara Delik Delme
9.2.Matkap Kullanımı ve Metal Çabuk
10.Kum Havuzu ve Doğrultu Tayini
11.Yapışkan Sürülmesi
12.Yapışkan Artıkları
13.Birleştirme ve Dolgu
RESİMLERİN LİSTESİ
KAYNAKLAR
a.) Makale Kaynakları
b.) Restorasyon Eğitim Kaynakları
RESTORASYON
Restorasyon ilgili çalışmalar yapacak olan kişinin bilmesi gereken 4 ana konu vardır.
1. Eserin geçmişten günümüze kadar nerede bulundu.
1.1. Toprak altı.
1.2. Yarı toprak altı.
1.3. Su altı.
1.3.1. Tatlı su.
1.3.2. Tuzlu su.
1.3.3. Sodalı acı su.
1.4. Toprak üstü
2. Eserin yapısal özelliği Yapım teknikleri ve kullanılan malzemenin özellikleri.
3. Tasarımın özgün görünümü Orijinal ilk yapıldığı form, tip ve duruşu.
4. Antik, eski dönemde onarım geçirip geçirmediği
Günümüzde çoğu mimari restorasyon eğitimcilerin yapılara dayalı çok eksik bilgiler sunan RESTORASYON TANIMLAMALARI vardır Bu nedenle TÜRKİYE’de RESTORASYON EĞİTİMİ ve UYGULAMALARI değersiz ve çok kötü sonuçlar ortaya sunmaktadır
Mimari yapı içinde sanatsal değeri olan çok miktarda süsleme unsuru ve sanatsal eser bulunmaktadır. Bunlar KALEMİŞİ, FRESK,MOZAİK,ÇİNİ,KABARTMA FRİZLER,OPUS SECTİLE, AHŞAP İŞÇİLİĞİ, CAM,METAL, VİTRAY, REVZEN,DOKUMA,İSKELET ve sanatsal TAŞ İŞÇİLİĞİ olan çok yönlü sanatsal niteliği olan TASARIMLAR bulunmaktadır ANLAŞILACAĞI ÜZERE BİR PROJELİK OLAY OLMAYIP İÇİNDE BRANŞLARI BULUNDURAN EKİP İŞİDİR
ÖNERİLER
1.Eğitim kurumları gözden geçirilmeli ve ders programları güncellenmelidir
2.Mimar kökenli restoratörlere sınırsız hak verilmeyip ciddi denetlenmelidir
3.Koruma Kurulları tekrar yapılandırmalı, üyeleri ünvana göre seçilmeyip uygulamacı restoratorlerle donatılmalıdır.
4. Kültür Bakanlığına bağlı Restorasyon Laboratuarlarında çalışanlara belli dönemlerde uygulamalı kurslarla bilgileri artırımalıdır
5.Kültür ve sanatsal eğitimi veren lisans bölümlerine koruma ve onarım dersleri konmalı Restoratör olmak istiyenler desteklenmelidir
6.Bilimsel kazı yapma izni ünvana göre değil Kazı Bilimcisi olup olmadığına deneyimlerine bakılarak değerlendirilmelidir
7. Kazı bakanlık temsilcileri görevlerini tam olarak yapabilmeleri için Genel müdürlük tarafından güvence altına alınmalı ve de denetlenmelidir
8. Kazılar azaltılmalıdır Çünkü tahribat çok hızlı ve büyük olmaktadır
9.Özellikle Mimar kökenli restoratörlerin yaptıkları ciddi olarak Genel Müdürlük tarafından denetlenmeli ve uygulamalı sınavla derecelendirilmelidir
10 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI mutlaka ve mutlaka İKİ BAKANLIĞA dönüştürülmelidir ESKİ ESERLERİMİZİN GELECEĞİ İÇİN BU ÇOK ÖNEMLİDİ
RESTORASYON TANIMI :
Geçmişten günümüze ulaşmış Toprak altı, Yarı toprak, Su altından Günışığına çıkarılan ve Toprak üstünde olan Kültür varlıklarımızın Yapısal oluşum malzemesini değiştirmeden Özgün duruş ve tip görünümlerine önem vererek gereçekleştirilen müdahaledir
SON SÖZÜM :
Onarım ve Korumacılık Adı Altında Kendi Kültürünü Yozlaştıran, Değişime Uğratan ve Yavaş veya Hızlı Şekilde Tahribata Uğratıp Yok Eden Dünyada Ülkemden Başka Bir ülke Bulunmamaktadır
ÖRNEKLEME ;
Hasan Sezai Dergahı Haziresi – EDİRNE-20022 Dörte üçü yokedildi
İznik Çini Fırınları Kazısı – BURSA -2022 Yeşil Cami Önü Hamam içindeki 2005 onarımlı Osmanlı fırını kazı içi fırının ilgisizlikten yıkılışı
Çorum Arkeoloji Müzesi Yönetici ilgisizliği nedeniyle Etnografik Eser kilim ve halıların tahribatı
Van-2022 Gevaş Selçuklu Osmanlı Mezarlığının Yıllardır doğa tahribatına bırakılması
NEREYE BAKSAM VEREYE GİTSEM HEP BAKIMSIZLIK VE İLGİSİZLİK ÜZGÜNÜM ÇOK ÜZGÜN 2010 YIL ÖNCESİNİ ARIYORUM
PORSUK HÖYÜK KAZI BULUNTUSU HİTİT DÖNEMLİ PİTHOS’LARIN (KÜP) ONARIMI
GİRİŞ
Niğde ili sınırları içinde bulunan, UlukışLa ilçesine 9 km uzaklıkta olan Porsuk Höyük, 200 x 400 m boyutlarında, yaklaşık 20-30 m yükseklikte yatay konglomera tabakası üzerinde oluşmuş bulunmaktadır (Pelon-Aksel 1992, s.259). Prof. Dr. Oliver Pelon tarafından gerçekleştirilen kazılar ilk dönem olarak 1969 yılında başlatılmış, 1977 yılına kadar sürdürülmüş ve sekiz yıllık aradan sonra 1985 senesinde tekrar başlatılmış ve günümüze kadar devam ettirilmiştir. Kazı buluntusu, parçalanmış iki Hitit pithosu Arkeolog Işık Soy türk, Restoratör İlkay Gürer ve Restorasyon Program öğrencisi Esra Yedigün’den oluşturulan ekiple sekiz iş günü çalışılması sonucunda Niğde Müzesi’nin arka bahçesinde onarılmışlardır. Bu çalışmalar sırasında Niğde Müze Müdürü ve ekibinin gösterdiği ilgi ve yardımlarından dolayı, Porsuk Kazı Başkanı Prof. Dr. Olivier Pelon ve yardımcısı Aksel Tibet’in çalışmalarımızda gerekli olan yakınlık, destek ve güvenden dolayı çok teşekkür ederim.
1.GÜN IŞIGINA ÇIKARMA
İlk Pithos 1969-1977 ilk dönem kazılarından 1976 yılındaki çalışmalar sırasında gün ışığına çıkarılmıştır. Onarım öncesi ve sonrası yapılan ölçümlerde 124 parçadan oluştuğu, 106 cm yüksekliğinde olduğu görülmüştür.
Sekiz yıllık aradan sonra başlatılmış olan kazılardan 1989’da gerçekleştirilen çalışmalardan B3 ve B4 plankareleri arasında bırakılmış olan açma duvarının kaldırılması sonucunda bir dizi pithos düşmüş ağaçlar altında parçalanmış bir durumda gün ışığına çıkarılmışlardır (Pelon-Aksel, 1992, s.264). Onarım öncesi ve sonrası gerçekleştirilen sayım ve ölçümlerde 141 parça olduğu ve 118 cm den oluştuğu belirlenmiştir.
2.KORUMA ALT/NA ALMA
1976 ve 1989 yıllarında gün ışığına çıkarılmış olan iki pithosun onarılmayacağı göz önüne alınarak koruma altına alınmıştır. Sistemli bir şekilde bulun tu yerinden toplanmış bulunan parçalar, yaptırılmış özel sandıklara düzenli bir şekilde yerleştirilmişlerdir. Parçalar arasındaki teması önlemek, kaldırma anında birbirlerine çarparak zedelenme ve kırılmalarını engellemek, nemden zarar görmemeleri için sandıklar içine tampon görevini görecek ve rutubeti etkisiz hale getirecek saman konmuştur.
Nem oluşturan ve yumuşatıcı etki yapmasıyla birlikte seramiklerin yapı dokusunu bozan naylon örtü veya poşetinin kullanılmamış olması, pithos parçalarının gün ışığına çıkarıldıkları günkü gibi ayını durumda kalmalarına neden olmuştur.
Samanlı sandık içine konan pithos parçaları içine her türlü bilgiyi içeren bilgi fişi de konulduktan sonra kapakları vidalanmış ve üç sandık rnüze deposuna götürülerek koruma altına alınmıştır. 1989 senesinde gün ışığına çıkarılan pithosa ait parçalar yıkanmamış olduklarından açık sandıklara bilgi fişleri konduktan sonra Porsuk Höyük kazı deposunda koruma altına alınmışlardır.
3.BOZULMA
Yapıldığı günden günümüze kadar geçen zaman süreci içerisinde her türlü olumsuz etkenlere rağmen az katkılı ve çok iyi pişirilmiş, iyi hammadde kullanılmış olması nedeniyle i 976 yılında çıkarılmış bulunan devetüyü rengindeki pithos, uygun paketleme ve depo koşullarında saklanması nedeniyle hemen hemen yok denecek kadar bir bozulmuşluk göstermektedir. Fakat 1989 senesinde gün ışığına çıkarılmış olan pithosun killi toprak ve pişirme gibi yapı oluşumundan kaynaklanan olumsuzlukları sonucu üst kısmında kopmalar, dökülmeler, tanelenme ve yumuşama tespit edilmiştir.
4.YIKAMA
Toprak artıkları ve yumuşak kir tabakasından temizlemek için 1989 yılı kazı döneminde gün ışığına çıkarılmış ve yıkanmadan saklanmış bulunan pithos parçaları su dolu kap içine konulmuş ve bir saat bekletilerek yumuşaması sağlanmıştır. Suyun değiştirilmesiyle kıl ve naylon fırça kullanılarak (Resim: 1) yumuşamış kir tabakası atılmıştır. Çıkmayan sertleşmiş kireç tabakası, fosil artıkları, oluşturulan su + calgen eriyiği içinde bekletilmiş ve yumuşaması sağlanmıştır. Çıkarılamayan daha sert kirler ise, yüzde beş-on oranları arasında değişen asitli karışım içinde bekletilmiş ve daha sonra sivri, yassı aletlerle kazınarak çıkartılmıştır (Resim: 2). Temizlenen parçalar iki saat akan musluk altında tutularak sürekli suyun değişmesi sağlanmış ve böylece asit artıklarından arındırılmıştır.
5.TASNİF
Kurumaları için müze arka bahçesine yayılan parçalar ağız, kulp, karın ve dip olmak üzere ana gruplara ayrılmıştır. Buluntu yerinde gerçekleştirilen arazi tasnifinin (Akıllı, 1989, s.63), vermiş olduğu kolaylık nedeniyle atölye tasnifinde parçaların formuna göre ayrılmasında hiçbir zorlukla karşılaşılmamıştır.
Her iki pithosun parçaları arasında kırık birleşme yerleri belirlenmeye (Resim: 3) çalışılmış ve böylece yapıştırmada hangi parçanın daha önce yapıştırılacağı kolaylığı sağlanmıştır. Resim: 3’de görüldüğü gibi 1,2 ve 3,4 parçaları birbiriyle yapıştırılması sonrasında bütüne doğru gidilmiştir. Tasnif ve yapıştırma planı oluşturulmaması durumunda parçaların dik açı yapacak şekilde kırılmaları yapıştırma sonrası bulunan, örneğin 4 nolu parçanın yerine oturtulmasında zorluklarla karşılaşılmakta veya oturtulamadığından yapışmış parçaların ayrılması gibi olumsuz ve çalışmayı gereksiz uzatan sorunlarla karşılaşılabilmektedir (Akıllı, 1987, s.171). Kullanılan yapışkanın aseton, ispirto, tolüen ve selülozik tiner gibi çözücülerle bağlayıcı özelliğini yitirmemesi ve ancak yüksek ısı karşısında yapışkanlığını kaybetmesi olumsuz olmakla birlikte daha çok bu büyüklükte pithosların yapıştırılmasında olumlu bir avantajdır.
Pithosların ağız (Resim: 4), karın (Resim: 5), boyuna yakın ve dip parçalarının kırık birleşme tasnifi yapılarak, parçalar numaralandırılmıştır. Yapılan eskiz çizime numaralar aktarıldıktan sonra hangi parçaların daha önce ve sonra yapıştırılacağı ve nerelere metal çubuk yerleştirileceğine dair bir yapıştırma planı hazırlanmıştır.
6.YAPIŞTIRMA
Gerçekleştirilen tasnife bağlı kalarak her iki pithos için bir yapıştırma planı oluşturulmuştur.
Hangi parçanın daha önce yapıştırılacağı belirlenmiştir.
; Statik açısından hangi parçaların kırık birleşme yerlerine metal çubuk yerleştirileceği saptanmıştır.
; Yumuşamış olan kırık yüzeyli parçalar sertleştirilmeleri için ayrılmıştır.
Aşınmış olan kırık birleşme yüzeylerinde hangi yoğunlukta yapışkan ve dolgu katkısı kullanılacağı saptanmıştır.
Yapıştırmada kullanılacak yapışkanlar daha önceden İstanbul SIBA temsilciliğinden temin edilmiş, yardımcı ve destek malzemesi olarak klips, bant, matkap, fırça, selülozik tiner, üstünü, spatula, matkap uçları Niğde ilinden sağlanmıştır.
7.YAPIŞKANLAR
Pithosların eskiden yapıştırılmalarında akemi ve beyaz tutkal kullanılmasıyla birlikte, günümüzde peligom veya uhunun kullanılmasına devam edilmektedir. Bu yapışkanları kullanmak doğru değildir. Çünkü bunlar kırık parçaları birbirine giiçlü bir şekilde birleştirme özelliğine sahip değildir. Yoğunlukları nedeniyle kırık birleşme yerlerinde tabaka oluşturmaları ve peligom gibi polyester esaslı yapışkanların aseton, tolüen gibi çözücülerle yapıştırma özelliğini yitirmeleri nedeniyle kullanılmamaları gerekmektedir.
Yapıştırıcı olarak Perge antik kentinde kullanılan polyester (Akıllı, 1987, s.IO), yerine İznik Çini Fırınlarının sertleştirilmesinde kullanılan araldil (Akıllı, 1988, s.236) kullanılmıştır. Porsuk Höyük’te yapışkan olarak yoğunluğu farklı iki tip araldil kullanılmıştır. Yoğunluğu krema kıvamında olan, aşınmış yıpranmış kırık yüzeylerde ve matkapla açılmış deliklerde dolgu + yapıştırıcı Olarak, zeytinyağı kıvamında olan aşınmış temiz kırıklarda kullanılmıştır.
Araldil Eposed R8 sertleştirici olarak kabul ettiğimiz HS 70 %18 oranında karıştırılarak hazırlanmıştır. Araldit AW 106 ise HV 953 ile III oranında karıştırılmıştır; Her ikisinin de donma (sertleşme) süreleri yaklaşık 1.5 saattir. Fakat bu süre hava şartlarına yani nem ve sıcaklığa, uygulamanın açık veya kapalı yerde yapılmasına, birleştirilecek parçaların sıcak ve soğukluğuna, yapışkanın içine ilave edilen sertleştiricinin az veya çokluğuna ve yoğunluğunu artırmak için koyulan dolgu malzemesinin cinsine, azlık çokluğuna göre değişebilmektedir. Birleştirdiğimiz parçaların aşınma, bozulma ve temiz kınk olmalarına göre katkı ve donma süreleri ayarlanmıştır.
Kullanılan yapışkanın iner, aseton, tolüen, ispirto gibi çözücülerden etkilenmediği, yapıştırma özelliğini yitirmediği ve çok güçlü bir yapışkan olması, ancak yüksek ısı karşısında yapıştırma özelliğini yitirebileceği bilinciyle uygulama hatasız olarak yürütülmeye çalışılmış ve buna göre tedbirler alınmıştır.
8.KIRIK YÜZEY
Pithos parçalarına bakıldığında bunların temiz, kalker tabakası oluşmuş, aşınmış, yumuşamış ve daha önce parçaların yapıştırılması ve açılması sonucu yapışkan artıklı kırık yüzeyler oldukları görülmüş ve bu nedenle gruplara ayrılmış ve her gruba farklı uygulamalar tatbik edilmiştir.
8.1.Temizleme
Temiz kırık yüzeyler yassı ve ince fırçalarla tuzlardan arındırılıp selülozik tinerle nemlendirilmiş üstübüyle silinmesiyle yapıştırmaya hazır bir duruma getirilmişlerdir.
Girinti ve çıkıntılara yerleşmiş olan ve daha önce su--calgon karışımının kullanılmasıyla çıkartılamayan tebeşir ve kalker tortusu, mekanik olarak ucu sivri madeni aletlerle çıkartılmaya (Resim: 7) çalışılmıştır. Bazı kısımlarda çelik tel (Resim: 8) ve pirinç telli fırçalar, kırık yüzeylerde bulunan girimi ve çıkıntıları aşındırmayacak şekilde kullanılmışlardır. Çünkü bilgisizce kullanılan tel fırçalar, kırık yüzeylerde oluşturulan aşındırma parçalarının birbirleriyle kenetlenmesini olumsuz olarak etkilemekte, böylece yapıştırma güçlü olmamaktadır. Uygulayıcıların deneyimli olmaları böyle bir olumsuzluğu ortadan kaldırmıştır.
Eski yapışkan artıkları ve bizim aşınma nedeniyle hatalı yapıştırıp sökmek zorunda kaldığımız parçalarda bulunan artıklar küçük yassı ve sivri keskilerle (Resim: 9) çıkartılmıştır, Keski, kenar yüzeyden parça kopma olasılığına karşı önlem olarak dıştan içe ve kırık yüzeye paralel olarak kullanılmıştır.
Bazı kırık yüzeylerde oluşmuş kalker ve çok ince tebeşir tortusu kimyasal yöntem kullanılarak çıkarılmıştır; Çubuk ucuna sarılan pamuk hidroklorik aside batırıldıktan sonra kir tabakası üzerine sürülmüştür. Asitle reaksiyona giren kir tabakası yumuşamış olduğundan ucu yassı madeni bir aletle veya çelik tel fırçasıyla çıkartılmıştır. Parçalar daha sonra su ile yıkanmışlardır.
8.2.Sertleştirme
1989 yılı kazı döneminde gün ışığına çıkarılmış olan pithosa ait parçaların, toprak altında kaldıkları zaman süreci içerisinde, her türlü olumsuz etkenler sonucu bozulma aşamasına gelmeleri, onların kırık birleşme yerlerinde tanelerin bağlayıcı özelliklerini yitirmeleri sonucu küçük parçalar halinde kopmalar ve toz halinde dökülmeler olduğu saptanmıştır. Kırık birleşme yerleri bu durumda olan parçaların birbiriyle yapıştırılması yeteri kadar güçlü olmamaktadır. Çünkü sürülen yapışkan, yoğunluğu nedeniyle çok az içe etki yaptığından, güçlü bir bağlayıcı durum ortaya çıkmamakta ve çok hafif bir darbe veya sarsıntı sonucu yapışkan sürülen kısmın altından kopmaktadır.
Yukarıda belirtilen olumsuzlukları önlemek için bozulma nedeniyle tanelenme ve tozuma görülen parçalar arasındaki kırık birleşme yerleri sertleştirilmişlerdir, Araldit R 8, HS 70 ve selülozik tinerin karıştırılmasıyla oluşturulan eriyik, kalem fırçalar kullanılarak kırık yüzeylere sürülmüş (Resim: 10), böylece güçlü bir tabaka oluşması sağlanmıştır. Uygulama, karışım oranlarının farklılığından kaynaklanan yoğunlukta üç değişik eriyik on iki saatlik aralarla gerekli olan parçaların kırık birleşme yerlerinde kullanılmışlardır. Yoğunluğu az olan eriyik ilk önce kullanılmış ve iç kısma daha çok nüfuz etmesi (emmesi) sağlanmıştır. Daha sonra yoğunluğu artırılmış eriyik kullanılmıştır.
9.METAL ÇUBUK YERLEŞTİRME
Eskiden pithosların onarımında kullanılan yapışkanlarla birlikte güçlendirici olarak metal çubuklar, dıştan kenet yerleştirme veya çembere alma şeklinde tatbik edilmekteydi. Bu tür çalışmalar, estetik açıdan ve görsel olarak olumlu bir görünüm oluşturulmasıyla birlikte, eser üst yüzeyinde kenet deliklerinin açılmasıyla zarar verilmekte veya kullanılan metal çubukların açıkta kalmaları ve bunun sonucu nem ve rutubet etkisiyle paslanmaları, pas kirinin akması pithosları çirkinleştirmekteydi. Bu olumsuzlukları gösteren onarılmış pithoslar (küpler), ülkemizde bulunan müzelerin açık veya kapalı mekanlarında teşhir edilenlerde görmek mümkündür.
Paralanmış dar ağızlı, geniş karınlı ve dar tabanlı pithosların yapıştırılmalarında, eskiden kullanılan ve günümüzde de kullanılan yapışkan¬lar, parçaları güçlü bir şekilde birleştirmelerinden yeterli derecede güçlü olmadığından, çok yanlış bir yöntem olan ve esere zarar veren yapıştırma sonrası içten alçı kullanılarak sıvama şeklinde bağlama yapılmaktadır. Bu çalışmayı ve yukarıda belirttiğimiz olumsuz uygulamaları günümüzde pithos (küp) onarımını bilmeyenler tatbik etmekte ve eserlere büyük zararlar vermektedirler,
Porsuk Höyük kazısında onarılan iki pithosun gerekli görülen ağız ve dip kısma ait parçaların kııık birleşme yerlerine, heykel ve mimari elemanlarda tatbik edilen içten metal çubuk yerleştirme yöntemi uygulanmıştır.
9.1- Merkez belirleme ve delik de/me Kırık birleşme yerlerine karşılıklı aynı merkez ve doğrultuda delik açma uygulaması, parçaların eğik veya düz kırılma durumlarına, büyük veya küçük olmalarına göre üç şekilde tatbik edilmiştir.
9.1.1- Yapışmış parça/ara delik de/me 1976 yılında çıkarılmış pithosun ağız kısmındaki eğik olarak kırılmış bazı parçalar, yapıştırıldıktan sonra üst kırık yüzeyden kırılmayı dik kesen ve her iki parçaya uzanan, matkabın kullanılmasıyla delik açılmıştır (Resim: 11). Tozlar çıkartılmış, delik derinliğinden i mm kısa çubuk, yapışkanla birlikte delik içine yerleştirilmiştir. Diğer birleşen parçaların yapıştırılmasıyla açılmış olan deliğin kırık yüzeydeki dış uzantısı kapatılmıştır.
10. KIRIK BİRLEŞME YERİNE DELİK DELME
Aynı merkez ve doğrultuda delik delmek için kırık birleşen parçalar birleştirilir. Hafifçe açılır. Açılacak deliğin merkezi, kırık yüzeyin bir tanesinde belirlenir. Parçalar açılır. Merkezden geçecek ve birbirini dik kesen iki çizgi çizilir. Bunların uzantıları dış yüzeye aktarılır. Parçalar birleştirilir. İlk parçada bulunan ve merkezi belirleyen çizgi uzantıları, ikinci parçaya aktarılır. Açılacak deliklerin doğrultusunu vermekle birlikte çalışır durumda olan matkabın doğrultusunu tayin etmemize yarayan, her iki parçaya uzanan iki tarafa doğrultu çizgileri çizilir. Parçalar ayrılır. Belirlenen merkez, ilk aşamada çalışır durumda matkap ucunun kaymaması için hafifçe oyularak iz oluşturulur (Akıllı, 1990, s.183). Parça, doğrultu çizgilerine bağlı kalarak bir yere sabitleştirilir, Matkap, doğrultu çizgilerinin doğrultusunda tutularak delme gerçekleştirilir (Resim: 12). Aynı işlem diğer parçaya da tatbik edilir. Açılan her iki 117deliğin uzunluğundan 1-2 mm daha kısa metal çubuk delik içine yerleştirilip, delikler arasında merkez veya doğrultu sapması olup olmadığı kontrol edilir ve yapıştırmaya hazır duruma getirilir.
11.KÜÇÜK PARÇALARA DELİK DELME
Küçük parçalarda açılacak olan deliğin merkez ve doğrultusun da sapma olduğu takdirde bunu düzeltmek hemen hemen imkansızdır. O nedenle hata yapılmadan, aynı merkez ve doğrultuda delikler açılmalıdır. Hata payını en aza indirmek için, kırık birleşen parçalardan bir tanesinin, kırık yüzeyinde açılacak olan deliğin yeri belirlenir ve o merkeze delik açılır. Delik içine metal çubuk yerleştirilir. Açılmış olan deliğin doğrultusu, metal çubuğa bağlı kalarak dış yüzeye farklı iki taraftan aktarılır. Parçalar kırık kırığa birleştirilir. Açılmış olan deliğin merkez ve doğrultusu ikinci parçaya aktarılır. Matkabı parça üzerine bastırma yerine, matkap sabit tutulup, parça çalışır durumdaki matkap ucuna doğrultu çizgilerinin paralelinde bastırılır (Resim: 13).
12.MATKAP KULLANIMI VE METAL ÇUBUK
Matkap darbesiz olarak bastırılmadan kullanılmıştır, Bu tür eserlerin onarımında matkap, fazla bastırılmamalı ve zorunlu olmadıkça darbeli kullanılmamalıdır. Çünkü bastırmadan dolayı oluşan basınçla birlikte pithosun yapı oluşumundan dolayı yapı hamurunda var olan farklı sertlikteki katkı maddeleri, matkap ucunun istenilenin dışında yönelmesine ve bu nedenle çatlama, kırılma ve deliğin yanlış yönde açılmasına neden olunabilir. Darbeli çalıştırılmasında ise parçada çatlamalar ve kopmalar meydana gelebilir.
6 mm çapında delik açılması gerektiğinde, 3 mm lik matkap ucuyla delik açılmış ve daha sonra 5 ve 6 mm çapında matkap uçları kullanılarak delik genişletilmiştir. Böylece ilk aşamada açılan deliğin doğrultu ve merkezinde sapma olduğu takdirde düzeltilebilme imkanı oluşmasıyla birlikte, delik’ açma sırasında parça üzerinde oluşturulacak basınç azaltılmıştır.
Paslanmaz metal çubuk kullanılmıştır. Üzerlerine çentikler açılarak, yapışkan içinde kaymaları önlenmiştir. Yapışkanla tamamen kaplanmasına dikkat edilmiştir. Metal çubuk yerleştirme, yapışkan kul-Ianılarak delikte sabitleştirilen metal çubuk (Resim: 14), diğer kırık parçanın yapıştırılması şeklinde veya kırık yüzeye, deliklere yapışkan sürülmesi ve metal çubuk yerleştirildikten hemen sonra kırık kırığa birleştirilmeleri şeklinde olmuştur.
13. KUM HAVUZU VE DOĞRULTU TAYİNİ
Büyük sandıklar kullanılarak oluşturulan kum havuzu içine, parçalar yapıştırma planına bağlı kalarak, düşey doğrultuda yerleştirilmişlerdir (Resim: 15). İki kırık parça, yapıştırma öncesi kırık kırığa üst üste oturtulmuş ve hatalı birleştirilip birleştirilmediği, kırık birleşme yerlerinde parmak gezdirilerek kontrol edilmiştir. Hatalar düzeltilmiş ve kurşun kalem kullanılarak, her iki parçaya uzanan değişik yerlerde düşey doğrultuda çizgiler çizilmiştir (Resim: 16). Bu bize yapışkan sürüldüğünde, kayganlaşmış kırık yüzey nedeniyle, üstte bulunan parçanın kayıp kaymadığının kontrolünü ve yapıştırma sırasında kırık kırığa hızlı birleştirme yapmamızı sağlamıştır.
14. YAPIŞKAN SÜRÜLMESİ
Temiz, sertleştirilmiş ve aşınmış kırık yüzeyler için üç farklı yoğunlukta yapışkan kullanılmıştır. Temiz kırıklar için Araldir R 8, HS 70 kullanılmıştır, Sertleştirilmiş kırık yüzeyler için Araldir R8, HS 70 ve öğütülerek toz haline getirilmiş pişmiş seramik tozundan oluşturulmuş yapışkan kullanılmıştır; Araldir AW 106, HV 953 ise aşınmış ve kırık birleşme yerlerinden kopma sonucunda boşlukları olan yüzeylerde ve açılmış metal çubuk deliklerinde kullanılmıştır.
Temiz kırıklarda fırça, aşınmış ve sertleştirilmiş yüzeylerde spatula (Resim: 17) ile yapışkan taşma yapmayacak ve kenarlarda çok az bir ’kısım kalacak şekilde tek yüzeye sürülmüştür. Parçalar birleştirilmiş ve bastırılmış sonra açılmışlardır. Yapışkan bulaşmamış kırık yüzeye, yoğunluğu daha çok olan yapışkan sürülmüş ve parçalar birleştirilmiştir. Tekrar açılan parçalarda, yapışkan lifler halinde her tarafa yayıldığı tespit edildikten sonra bastırılarak birleştirilmiştir. Sürekli olarak kayma olup olmadığı, daha önce çizilmiş olan doğrultu çizgilerine bakılarak ve kırık birleşme yerlerinde parmak gezdirilerek kontrolleri yapılmıştır.
15 YAPIŞKAN ARTIKLARI
Kullanılan yapışkanın özelliğinden dolayı, donma sonucu herhangi bir çözücüyle temizlenmesine imkan yoktur. Fakat donmadan önce de herhangi bir çözücü (Selülozik tiner, aseton, tolüen) ile nemlendirilmiş üstübüyle silinmesinde çok dikkat edilmelidir. Çünkü çözücünün aralditi eritmesi, seramik parçasının kırık dış yüzeyine yayılmasına neden olmakta ve emilmesi sonucu temizlenmesini imkansız kılmaktadır. Yapışkan fazlalığının akmasını önlemek ve donduktan sonra keskin bir aletle onu almak en olumlu sonucu vermektedir. Bunlarla karşılaşmamak ise Porsuk Höyük pithoslarında olduğu gibi uygulamayı hatasız yapmak veya olumsuzlukların bilinciyle yapışkanın yoğunluğunu ayarlamak gerekmektedir.
16. BİRLEŞTİRME VE DOLGU
Yapıştırma planına göre birleştirmeye ağız (Resim: 18) ve dipten başlanmıştır. Karın parçaları ikili üçlü gruplar oluşturulup bunların birleştirilmesiyle oluşturulan büyük gruplar, ağız parça grubuna yapıştırılmıştır (Resim: 19). Taban parça grubunun yapıştırılması sonucu (Resim: 20) birleştirme işlemi tamamlanmıştır. 1976 yılında gün ışığına çıkarılan pithosun onarım sonrası tabanda eksik küçük parçaların olması, büyük ağırlığı bu kısmının taşıması nedeniyle araldit ve kırarak oluşturduğumuz seramik mıcırı ve tozunun karıştırılmasıyla oluşturulan harçla gerekli görülen yerlere dolgu (Resim: 21) yapılmıştır.
SONUÇ
1976 yılında gün ışığına çıkarılan ve 124 parçanın (Resim: 22-a) onarılıp birleştirilmesiyle ayağa kaldırılan pithos (Resim: 22 b), teşhir edilebilecek duruma getirilmiştir. 141 parçadan (Resim: 23-a) oluşmuş 1989 yılında bulunmuş pithosun onarım sonrası (Resim: 23-b) tespit edilen durumuna göre yaklaşık üçte biri eksiktir. Bu eksikliğin bazı kısımlarda yoğunlaşıp büyük boşluklar oluşturması, parçaların aynı yerden çıkarılan diğer pithoslann konduğu sandıkların içine karışmış olabileceği tahminini göz önünde bulundurmamıza neden olmaktadır. Fakat yanılma ihtimalimizde vardır. Ancak araştırma sonucunda bu belirlenebilir. Zamanımızın kısıtlı olması nedeniyle 8 günlük onarım çalışması sırasında bunu yapma imkanımız olmamıştır. Parçalar onarılarak dip ve ağızda olmak üzere iki grupta toplanmıştır. Eksik parçaların bulunabileceği düşüncesiyle bütüne doğru gidilmemiş ve onarım tamamlaması başka bir kazı dönemine bırakılmıştır.
RESİMLERİN LİSTESİ
Resim: 1-Üst yüzey kir tabakasının fırça kullanılarak çıkartılması.
Resim: 2- Kazıyarak kirin atılması
Resim: 3.Yapıştınna öncesi kırık birleşme yerlerini belirleme
Resim: 4- Ağız parçalarının kırık birleşme durumuna getirilmesi.
Resim: 5- Karın parçalarının tasnifi
Resim: 6- Ağıza yakın parçaların kırık birleşme tasnifi
Resim: 8- Kırık yüzey temizlemede çelik tel fırça kullanımı
Resim: 7- Tebeşir ve kalker tortusunun atılması için madeni sivri alet kullanımı
Resim: 9- Eski yapışkan artıklarının çıkartılması
Resim: 10- Kırık birleşme yüzeylerinin sertleştirilmesi
Resim: 11- Yapışmış parçalara uzanan delik açma
Resim: 12- Kırık yüzeye delik açma
Resim. 13- Küçük parçaya delik açma
Resim .14- Metal çubuk yerleştirilmiş ağız parçaları
Resim: 15- Düşey doğrultuda kınk kırığa birleştirilmeleri
Resim: 16- Kırık Kırığa oturtulan parçaların kurşun kalemle işaretlenmesi
Resim: 17- Spatula kullanılarak yapışkan sürülmesi
Resim: 18- Ağız parçalarının birleştirilmesi
Resim: 19- Çok parçadan oluşturulmuş iki grubun birleştirilmesi
Resim: 20- Taban parça grubunun yapıştırma öncesi görünümü
Resim: 21- Dolgu ile taban güçlendirme
Resim: 22.a- 1976 yılında gün ışığına çıkarılan pithosun onanın öncesi görünümü
Resim: 22.b- Onanın sonrası görünümü
Resim: 23.a- 1989 yılında gün ışığına çıkarılan pithosun onanın öncesi görünümü
Resim: 23.b- Onanın sonrası görünümü
Resim: 22.a- 1976 yılında gün ışığına çıkarılan pithosun onanın öncesi görünümü
Resim: 22.b- Onanın sonrası görünümü
Resim: 23.a- 1989 yılında gün ışığına çıkarılan pithosun onanın öncesi görünümü
Resim: 23.b- Onanın sonrası görünümü
KAYNAKLAR
MAKALE KAYNAKLARI
AKSEL, T., 1991, "Porsuk 1990 Çalışmaları’’. Kazı Sonuçları Toplantısı XV-I. Ankara. 8.353- 359.
AKILLI H. 1986. "Eski Seramik Onarımında Yeni Bir Uygulama: Kum Püskürtme Yöntemi", Sanat Tarihi Araştırmaları Dergisi, İstanbul, 8.8-1
AKILLI, H., 1987 "İmikuşağı ve Perge Seramiklerinin Onarımında Uygulanan Metal Çubuk ve Kum Püskürtme Yöntemi Kullanımı", Arkeometri Sonuçları Toplantısı III, Ankara. s.163-176.
AKILLI, H., 1991. "Toprak altı Kil Buluntularına Ülkemizde Uygulanan Koruma Çalışmaları ve Yöntem Araştırması" Mahmut Sayın Kil Minerali-Sempozyumu 1991. Adana. 5.260-268.
AKILLI, H., 1988, "İznik Çini Fırınlan Kazılarında Uygulanan Sertleştirme Yöntemleri", Arke0metri Sonuçları Toplantısı IV. Arıkara. s.25~238.
AKILLI, H. 1989, "Kazı Buluntusu Kil Eserlere Uygulanan ilk Koruma Çalışmaları" Sanat Tarihi Araştırmalım Dergisi. Sayı: 6, İstanbul. s. 58-66.
AKILLI, H., 1990. "Taş Eser Onarımında Kaldırma ve Yapıştırma Yöntemleri" Bclletcn, Sayı: 209, Ankara, s. 47-98 ve 42 fotoğraf.
PELON. O.- AKSEL T..1992 "Porsukta Dört Kazı Mevsimi (1986-1989) Genel Değcrlcndirme’’, Kazı Sonuçları Toplantısı XIV-I. Ankara. 5.259-265.
EĞİTİM KAYNAKLARI
AKILLI,H., 1993 ‘’ Ülkemizde Eski Eserlerin Tahrip Olmalarının Önlenmesinde Eğitim ve Onarımın Önemi ‘’, Anadolu Araştırmaları, Sayı 369, Ankara Üniversitesi Dil Tarihi Coğrafya Fakültesi Yayını, ANKARA, s.227–257
AKILLI, H.,1990,”Eski Eser Tahribatının Önlenmesinde Onarımın Görevi ve Uygulanacağı Çalışmalar”, Fakülte Dergisi , Sayı 1, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Yayını, ANKARA,.
AKILLI, H., 2006, “ Making Study About Education of Restoration With Foreign and Domestic” İnternational Scientific Conference “The Educational Policies of European Union”. 18 Mayıs Yambol, BULGARİA s.135-139.
UZUNKÖPRÜ Ş.G., AKILLI H.2006 İmportance of Education From Archaeology Clay Signs, Anatolian of Firings Ovens Protecting Them” İnternational Scientific Conference “The Educational Policies of European Union”. 18 Mayıs 2006 Yambol, BULGARİA s.140-143.
AKILLI, H., 2009. ‘’Teknik Meslek Yüksek Okulları ve Güzel Sanatlar Bölümü Oluşturulmasının Gerekliliği’’1 Uluslararası 5. Ulusal Meslek Yüksek Okulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs KONYA, S.176
AKILLI, H., 2009. ‘’Restorasyon Programının Gelişim Sorunları’’ 1 Uluslar arası 5. Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs KONYA, s.709.
AKILLI, H., 1994‘’Ülkemizde Restorasyon Uygulamaları Ve Eğitimi Üzerine Denemeler’’ Celal Esat Arseven Sanat Tarihi Semineri, Mimar Sinan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, İSTANBUL, s.1–3
AKILLI, H., 1999, “Restorasyon Eğitiminde Sanat ve Kültür Eğitimi Veren Disiplinlerin Etkileri”, I. Ulusal Restorasyon Eğitimi Sempozyumu Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksekokulu Restorasyon Programı, Safranbolu-ZONGULDAK, 3-5 Ekim 1996 s. 58-61.
AKILLI, H., 1999, “Restorasyon Önlisans Eğitiminde Sorunlar ve Öneriler”, I. Ulusal Retorasyon Eğitimi Sempozyumu Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksekokulu Restorasyon Programı, Safranbolu-ZONGULDAK, 3-5 Ekim 1996, s.40–43.
AKILLI, H.,1998, “Anadolu Sanatlarının Yaratılmasında Retorasyon Eğitiminin Etkisi ve Turizme Katkısı”, Ispartanın Dünü, Bugünü, Yarını, 16-17 Mayıs,ISPARTA, s.83-89.
AKILLI, H., 2011 ‘’Arkeolojik Koruma Çalışmalarında Restorasyonun Önemi’’ Burhaniye-Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali, 7-11 Temmuz, Burhaniye-BALIKESİR
AKILLI, H., 2011, ‘’Kazılarda Koruma ve Onarım Önerileri’’, IV Trakya Tarih Araştırmaları Sempozyumu 16 Mayıs, Dev
AKILLI, H., “Ülkemizde İdeal Restorasyon Eğitimi Nasıl Olmalı?” I. Ulusal Retorasyon Eğitimi Sempozyumu, 3-5 Ekim, Safranbolu-ZONGULDAK.s.27-33.
eci han Kültür Merkezi EDİRNE
AKILLI, H., 1989, “Restorasyon Eğitimi -ve Yöntemlerden Örnekler”, Sanat Tarihi Mezunları Derneği I. Dönem Seri Konferanslar Dizisi, 4 Temmuz, İSTANBUL.
AKILLI, H.,1989, “Ülkemizde Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları” İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Semineri, 14–16 Mart, İSTANBUL
AKILLI, H.,1979, Perge Nekropolü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı,Lisans Tezi, İSTANBUL, s. 1–200, lev. I-LXXXIII, res. 1–245
AKILLI, H.,1984, Antik Eserlerin Koruma ve Onarım Yöntemleri “Perge Kazısında Yapılan Uygulamalar” İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi, İSTANBUL, s.1–231, lev. 1- 31, res. 1–60
AKILLI, H., 1990, “Kültür Varlıklarını Koruma Önerileri”, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurultayı, Kültür Bakanlığı Eski Eserler Müzeler Müdürlüğü, 4-16 Mart, ANKARA.
AKILLI, H., 2012 ‘’ Restorasyon ve Konservasyon Kursu’’ Arda Nehri Aynasında Müzelerimiz Projesi,Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, EDİRNE-BULGARIA
AKILLI,H. 2001, “Eğitim-Bilgi Üretimi- Bilgi Dağıtımı-Bilgilendirme”, Ülke Çapında Yaygın Konservasyon/ Koruma Birimleri Projesi, Kültür Bakanlığı-Dünya Bankası İşbirliği, 1-3 Temmuz, Kızılcahamam-ANKARA.
NOT :YABANCI KAYNAKLAR İÇİN BAKINIZ MAKALELER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.