- 210 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İftira Nedir?
Hukuk, sosyoloji, mantık ve tarihsel birikim çerçevesinde değerlendirilerek aşağıdaki bilgiler, 5-6 tane kaynak esas alınarak bir araya getirilmiştir.
İftira: Bir kişi hakkında yapmadığı bir şeyi yapmış gibi anlatmak veya başkasına bu yönde şahitlik yapmaktır. Bir kimseye asılsız olarak suç, günah yahut kusur sayılan bir söz veya davranışa dair isnadı üzerine atmaktır. Gerçekte kişide olmayan bir veya daha fazla olumsuz özelliğin, bazı kötü niteliklerin onda bulunduğunu öne sürmek de iftiradır.
1. İftiraya konu olan hususun kötü birşey olması gerekir ama kötü olmayan bir şeyi üzerine atmak da insanın ağzını (veya kalemini) yalana alıştırması bakımından tehlikelidir. Azınlıkta olan bazı kaynaklara göre isnat edilen olayın kötü birşey olması ille de gerekmez, yapmadığı bir şey söyleniyorsa yine iftiradır. Örneğin falanca kişi bir deve kesti etini fukaraya dağıttı demek, emin değilseniz, gözünüzle görmediyseniz, hele de bundan o kişinin kendisinin bile haberi yoksa yine de iftiradır.
2. Bir kişi 99 kere hem de aynı suçu işlemişse bile 100. kere onun yaptığından emin değilseniz kesin yaptı diyemezsiniz. Aksi takdirde o yüzüncü olayın vebali üzerinize kalır. İftiranın kabul edilebilir bahanesi ve gerekçesi yoktur.
3. Sizin sevmediğiniz, hoşlanmadığınız, sizinle aynı milletten veya aynı dinden olmayan ve hatta düşmanınız olan ya da düşman olduğunu düşündüğünüz yaşayan veya ölmüş kimseler ya da topluluklar hakkında yapmadığı bir şeyi söylemek yine iftiradır.
4. Yaşayan kişilere olduğu kadar ölmüş insanlara dair yalan söylemek de yine iftiradır. Hatta ölmüş kişinin kendisini savunma hakkı olmadığı için daha büyük bir vebali bulunduğunu öne süren kaynaklar vardır.
5. "Başkasından duydum, ben duyduğumu aktardım" demek vebali ortadan kaldırmaz, yine iftira sayılır. Bilmediğiniz şeyi doğrulamadan, güvenilir şahitlerle kanıtlamadan başkalarına anlatmak yine iftiradır.
6. Olup olmadığı bilinmeyen, hatta kesin emin olunmayan bir konuda kesin olmuş gibi konuşmak kuvvetli iftira şüphesi içerir. Kötü niyet (su-i niyet) olduğuna dair yorumlanır, çünkü durduk yere gerçekliği bilinmeyen bir şeyi olmuş gibi anlatmanın ve yaymanın bir mantığı yoktur, olsa olsa bir amacı bulunur. Bazı kaynaklara göre "yalan olduğu şüphesi" içermesi iftira sayılması için yeterlidir; gözle görülmemiş, ya da güvenilir şahitlerle doğrulama gereği bile duyulmamış her husus iftiradır.
7. İftira masum bir mevzu değildir, İyi niyet olduğu öne sürülemez. İyi niyetle yapıldığı öne sürülen iftiralar kötü ve beklenmedik sonuçlara yol açabilir. Örneğin şakayla bile olsa asılsız bir bilgi vermek kendi cemaati arasında itibarının düşmesine ve ticaretinin durmasına neden olabilir. O sonuçların kişinin aklına gelmemiş olması, hesaba katmamış olması iftira eden kişiyi kurtarmaz.
8. Beklenen veya beklenmedik bir sonucu olmasa, hiç kimse zarar görmese bile iftira yine de büyük bir kabahat sayılır, sonuçtan bağımsız biçimde mefhum (kavramsal) olarak yanlış bulunan bir konudur.
9. Kişiler hakkındaki zan, iftirayı aklamaz. Falanca kişi bence zalimdir, hakkında birkaç yalan söylesek ne olur ki denilemez. Hatta "galiba bu anlatılanlar doğru gibi gözüküyor" gibi gerekçelerle aktarılamaz. Anlatılan şeyin hoşunuza gidiyor olması onun doğru olduğu anlamına gelmez.
10. Ağzından duymadığı bir şeyi kendi duymuş gibi anlatmak, duyduğunu söyleyenlerin rivayetini ise şahitlerle doğrulamadan aktarmak da iftiradır. Özellikle suçlama veya olumsuz intiba içeren hususlarda "ben duydum" diyenlere karşı çok temkinli olmak ve aktarılan bu sözü yaymamak gerekir.
11. Asılsız olması ihtimali bulunan (doğrulanmamış) bilgileri, söylentileri doğruymuş gibi göstermek ve hatta bunlara "araştırmadan inanmak" bile tehlikelidir.