- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİN.
DİN VE İNSAN.
İnsan, akıl ve düşünce yeteneğinin yanında, inanma duygusuna da sahiptir. Bu duygu, onu kendinden daha güçlü gördüğü yüce bir yaratıcının varlığını kabul etmeye yönlendirir. İnsan, aklıyla yaratıcının varlığını anlasa bile ona nasıl inanacağını ve ne şekilde ibadet edeceğini bilemez.
İnsan maddi ve manevi yönü olan bir varlıktır. Buna göre insanın ihtiyaçları bedensel ve ruhsal olmak üzere iki türlüdür. Yemek, içmek, giyinmek, barınmak insanın bedensel ve yaşamsal ihtiyaçlarıdır. Yüce bir varlığa inanmak, ona sığınmak ve bağlanmak ise ruhsal yönüyle ilgili ihtiyaçlarındandır
Din duygusu insanda doğuştan var olan bir olgudur. Tarihin hiçbir döneminde dinsiz milletler olmamıştır. Nerede insan varsa orada inanç, ibadet ve din duygusu görülmüştür. Tarihî ve kültürel eserler incelendiğinde insanların kendilerinden daha güçlü bir varlığa ve bir dine inandıkları görülür.
Din inancı ilk toplumlardan beri tarih boyunca var olan bir olgudur. İlk insan Hz. Âdem’in aynı zamanda ilk peygamber olarak görevlendirilmesi bu gerçeğin ifadesidir. Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle anlatılır: “İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek ona yalvarır. Sonra Allah kendisinden bir nimet verince önceden yalvarmış olduğunu unutuverir..”
Kendime “Ben niçin dindarım? Diye sordum ve şu cevabı verdim: “Ben dindarım çünkü başka türlü olmam imkânsız. Dindar olmak varlığım ve benliğim için zorunlu bir ihtiyaçtır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.