- 374 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
ROMAN BİTTİ VE ÖLDÜ KADIN
ROMAN BİTTİ VE ÖLDÜ KADIN
Toprağın üstündekilerden çok altındakileri memnun etmeliyim sonsuza dek onlarla kalacağıma göre. (Sofokles/Antigone)
Hiç kimsenin canını acıtmak bana böyle haz vermemişti. Mutluluk duymamıştım başka birinin mutsuzluğundan. Kelimeler böyle fütursuzca çıkmamıştı ağzımdan.
"Sevilde sevme, ağlama ağlat." felsefesiyle yaşamadım hiç.
Sessiz çığlıklarım olurdu benim.
Kendi içimde, girdaplarımda boğulurdum.
Kendi karanlığıma gömülürdüm. Ama herkese aydınlıktı yüreğim.
Çok bekledim. Ama o el uzanmadı.
Sessizliğinin karanlığında seni bulabilecek kadar hassas duyargaçlar bekleyemezsin kimseden.
En yakınımdaki en uzaksa gitmeliyim burdan.
Ya sevmeli insan ya da gitmeli. Sevmek ve gitmek aynı yerde durmadığından en çok.
Sırf sen sevdin diye ölür bazen birileri. Ya da öldüğünü düşündürecek kadar uzağına gider.
Gitmek ölüm gibidir çok zaman.
Roman bitti. Öldü kadın. Adam karısını çok seviyordu. Adamın yüzünden öldü.Ondan mı sevmezler adamlar.
Bazen Dostoyevski’nin kahramanları gibi olmadık yerlerde beklenmedik cümleler kurmak istiyor canım. Sayfalarca konuşmak en alakasız ağızlardan. Hakedene hakettiği cevabı verebilecek uzun uzun cümleler.
Ama uzun cümlelerin işe yaramadığı oluyor çok zaman.
Hayatların pek çoğu muhatabına yazılmamış bir roman.
Gitmeliyim.
Uzaklara, çok uzaklara...
Kimsenin beni tanımadığı, bilmediği,görmek
istemediği çok uzaklara. Kendime yeni hir hayat kurmalıyım. Bir başıma.
Herkes beni öldü saysın. Çok severken(!) öldürdüklerine saysınlar beni.
Yine bir deniz kenarında olmalı evim. Belki eskisiyle uyuşan tek yanı bu olmalı. Sahilinde çamlar uzanıp gitse de olur gitmese de. Dışarıdan hoş görünse de bencildir çam ağaçları. Bencil olan ne varsa çıkarmalıyım hayatımdan.
Küçük bir bahçem olmalı..Sonuna kadar uzanan patika bir yolu olmalı bahçenin. Yol boyuna sonbahara krizantem çiçekleri, yaz bitimine ortancalar , güller, patates gülleri,
ve aydede çiçekleri. Daha adını bilmediğim rengarenk çiçekler.
Bahçenin dört tarafına geometrik hesaplardan arındırılmış meyve ağaçları. En ziyade kayısı ,şeftali ,limon, kızılcık bir de.
Sabah güneşi bahçemdeki şeftalilerin yanaklarına vurup onları utancından kızartırken
evimin çardağında kahvaltı yaparım.
Çayımın üzerindeki buğu ile sabahın üzerime sinen o ufak üşümüşlüğünden sıyrılırım.
Yeni doğan gün kadar taze olur yüreğim.
Hiç hayalsiz, hiç hesapsız bir güne başlamanın
saadeti olur yüzümde beliren çizgilerde.
Ve hiç kimsenin olmayışı çevremde.
Küçük bir yavru köpeğim bile olmasın. Hiç kimse beni yalnızlık duygusundan arındırmasın.
Tek başıma nasıl geldimse dünyaya öyle giderim.
Dünya ve içindekiler...
Bağlanacak hiç bir şey istemiyorum ben.
Ama yine de bir bahçe istedim işte.
Oysa ki mezarımda da açardı krizantemler, güller...
Cemile Ülkü