Su Çamur Olsa Da Kolayca Durulur, Ya Bulanan İnsan?
Göle taş atıyorum bulandırmak için… Bu eğlence çocuksu, gel anlat nefsime!
Ne kadar bulansa su, durulup hemen aklıyor kendini… Hani elimde makineli tüfek olsa, tarasam suyu… Onunda bir sonu var. Eğer aksa ve duruysa özü bulanmak kısa sürüyor. Sonunda yoruluyorum,. Taş attığım kolum yoruluyor, gerçi taşta kalmıyor etrafımda. Tatlı bir uyku bastırıyor, öğlen sıcaklığında… Hani ıssız bir yerdeyim Mecnun misali…Uyusam, belki de beni böyle gören olsa öldüm zanneder, ambulans alır hemen morga koyarlar… Hani ceset ortada durmaz ki, kokar. Bu suyun bulanıklığı gibi değil ki… Kim dayanır ki bu kokuya!
Bitkin bir halde kaldığım otele dönüyorum. Tamda yemek vakti… İğne atsam düşmeyecek insan kalabalığı… Hani içimden avazım geldiği kadar bağırsam, “Yangın var!” desem… Suya attığım taş gibi insanların içindeki bulanmış korku ortaya çıkar. Darmadağın olurlar. Ama o panikte, su gibi olmaz ki… İtişip kakışırken yere düşen olsa ezilir, kimi kalp krizi geçirir, bağıranlardan anlamsız bir şarkı bestelenir, etrafta ne varsa yere düşer, ha kırılır ha parçalanır. Suya taş attığım gibi kendini toparlayamaz insanlar. Öyle kolay kolay orada yemek yemeye artık çabalamaz da… Sonuç tam anlamıyla bir facia olurdu. Üstelik bunu yapan ben hiç bir ceza görmezdim de!
İşte insan bambaşka bir varlık. Bir türlü doğal olamıyor su gibi. Kendini kolay kolay toparlayamıyor. Ön yargıları, onu istemediği bir hayat tarzına sürüklüyor… Sonuç geri dönülemez oluyor. Hani soğukkanlı olabilsek, bu kadar tedirgin ve güvensiz yaşamasak, hep bana demesek bunlar olur mu ki?
Kandırma, aldatma, yalan söyleme… Daha nelerle doğallıktan uzaklaşan kalbimiz, kaskatı oluyor. Öylesi kırılgan ve korkuya hazır ki… Panik olmaya hazırız da! Duygudaş ve doğal olabilseydik keşke. Hep benim olsun demeseydik keşke. Yanlış yollardan kazandığımız her şey, yenmiyor doğal kazanılan gibi. O kadar çabuk tükeniyor ki… Üstelik tükendiğinde kısa da olsa alıştığımız bu hayata geri dönememek var ya! İşte esas içimize taş atılan sahne bu olsa gerek. İçimiz bulanıyor ve eski halimize dönemiyoruz asla… Nelere müptela, yalnızlığa mahkum ve insanlığı kaybetmiş bir yok oluş, sevenleri ile birlikte acılara yelken açtırıyor. Geri dönmek, yine varlıklı olabilmek mümkün değil. Bedeli toz duman ettiriyor. Güçlüyüm diye kalbi bulanan kişi, duruluğu unuttukça, yok oluyor haramın içinde…
İnsan haramın içinde bulandıkça, kötü insan olmayı, kötü yolun yolcusu olmayı normal bir davranış haline döndürüyor. Sonra unuttuğu insanlığı ona ağıt yakıyor. İnsan bulanmayacak, bulandırılmayacak, eğer amacımız sağlıklı bir toplum hayatı içinde yaşamaksa… Biz ilk önce iyi olacağız, sonra çevremizle bizle iyi olacak… İyi olmayı ve lider aramayı başkalarından beklemeyeceğiz. Biz düzelirsek, su gibi durulursak artık insanlık doğmuş , bizi şaşırtan ve ön yargıya götürecek sorunlar da bitmiş demektir. Biz aynaya bakarken, simsiyah bir arkası olduğunu unutmamamız gerekiyor.
Taşı atarken/lafı savururken dikkat etmek gerekiyor. Duruluk/yahut huzur kendiliğinden gelmiyor.
Saffet Kuramaz, 20.12.2022
YORUMLAR
Derindi muhteva ettiği yazınızın ve de olması gerektiği gibi.
Ah, keşke bizler de riayet etsek doğru olan neyse.
Karşılıksız sevmeyi öğrendik mi ve içimizi de temiz tuttuk mu...
Yoksa bir rivayet mi düzenin yeniden düzene girmesi...
Yanlışın neresinden dönsek kardır.
Yüreğinize sağlık.
Selam ve dua ile
saf şiir
Selam ve dua ile.
Biz insan oğlu saten ne zaman ön yargıya,yaptığımız iyilikte karşılık beklemeye banane ben mi kurtaracağım demeye ,biz değil ben demeye, hoş görü yerine hata aramaya,özümüzü unutup başkalarını örnek almaya ve başkasının hayatını yaşamaya başladıktan sonra çamürlaştık kirlendik hocam evet nasıl düzeliriz temizleririz dediğigin gebi kendimizden başlayarak .
Güzel anlamlı ve ders verici yazılan bir konu kaleminiz kavi olsun