- 712 Okunma
- 13 Yorum
- 11 Beğeni
Siyahın Doğuşu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yakamda siyaha tutkun bir gonca. Çiçeklerini açması için siyahın en saf hali lazım ona.
Ah, bir kere görebilsem, diyorum çiçeklerini...
Ama biliyorum, bir kere açarsa eğer, bir daha göremeyeceğim güneşi...
Bir sabah uyandım. Rüyamda İlahi bir ses bana görevimi fısıldamıştı.
Aslında her şey oldukça basit bir mekanizmayla çalışıyordu…
Pedalları çevirdiğim sürece güneş gökyüzünde asılı kalacaktı. Tüm bu basit mekanızma inançla ilgiliydi temelde. Ne kadar inanırsam o kadar dayanacaktım, ne kadar dayanırsam o kadar yıpranacaktım…
Ne için ya da kimin için gibi gereksiz sorularla zihnimi karıştırmaya gerek yoktu.
Dedim ya, her şey basit bir mekanizmayla çalışıyordu…
Sadece...
Fazla kurcalamadan pedalları çevirmem lazımdı…
Görev basitti.
Yol yoktu gittiğim. Gittiğim bir yol olmayınca mesafeyi söylemek gereksiz ve bir o kadar da anlamsızdı.
Yol yoktu ama yolculuk vardı. Yorucuydu da üstelik bu yolculuk. Dedim ya, ne kadar inanırsam o kadar dayanacaktım ama ne kadar dayanırsam da bir o kadar yıpranacaktım…
Ama… aması yoktu işte...
Yolculuk devam etmeliydi.
Bitişi olmayan bir yolculuktu benimkisi. Ya da ben öyle sanıyordum.
Kim bilir kaç defa ruhumdaki derin kuyuya ellerimi daldırıp yüzümü karanlıkla yıkadım, saymadım. Serinlemem gerekiyordu, ihtiyaçları ertelemek tamamen ortadan kaybolması demek değildi. Bu yüzden ruhumu boşaltmayı göze alarak ellerimi o derin kuyuya daldırıp içindeki siyahı yüzüme vurdum. Vurdukça serinledim, serinledikçe karardım, karardıkça azaldım… azaldıkça ağırlaştım…
Yine de dayanmam lazımdı. Her şey inançla ilgiliydi. Eğer inanmayı bırakırsam, dayanamazdım, dayanamazsam…
Eğer… eğer falan yoktu. Görev basit ve kutsaldı.
/ İçten içe kendi şeytanıma hak veriyordum. Dayanamazsam belki de ilk defa siyaha aşık bir goncanın çiçeğe durmasına tanık olacaktım./
Ama...amalar bir gün gerçek oldu...
Bir gün, o gün tam olarak hangi gündü bilmiyorum ama karanlık bir gündü… emanete sahip çıkamadığım o gün işte…
Ruhumdaki kuyudaki son siyahı yüzüme vurmuştum. Bir süre daha o siyahla pedallara asıldım, asıldıkça güneş daha da yükseldi, yükseldikçe daha da uzaklaştı ve sonunda görülemeyecek kadar çok parladı.
Benim siyahım bitti, güneş saklı ışıklarını bile yaktı, gökyüzü bakılamayacak kadar parlaktı…
İşte tam da o an siyahın en koyu tonu doğdu.
İçimde ilk tükenen hangisiydi hiç bilemedim. İnanmayı bıraktığım için mi, dayanamadım. Yoksa ruhumdaki siyahı tükettiğim için mi daha fazla dayanamadım…
Belki de dedim, baştan bitmeye mahkum bir oyunun talihsiz oyuncusu olmuştum. Her şey anlatıldığı kadar da basit bir mekanizma ile işlemiyordu. Ne kadar inansam da, ne kadar dayansam da, her şey bir gün bitmeye mahkumdu. Işık bile en parlak halinde kendini yok edip siyaha evriliyorsa benim sonsuza kadar aydınlık kalmam söz konusu bile olamazdı.
Yokluk dedim, siyah yokluğun rengi miydi...yoksa bir şeyin kendini bitirip başka bir şeye dönüşürken geçireceği zamanın maskesi miydi...siyah sonun değil de başlangıçların mı habercisiydi…
Bir soru daha sormak istedim ama...
Tüm sorularım siyahın en saf tonunda kendini yitirdi...
Artık çok da önemi yoktu bunları düşünmenin, aydınlık giderken kendiyle beraber bilinenleri götürdü ama siyah en saf haline büründüğünde siyahı tenine ışıl ışıl giydirmiş bir çiçekle can buldu…
Anladım ki, artık hiçbir şey anlatıldığı gibi değildi...
YORUMLAR
black_sky
Sevgiler benden efendim.
Her iki sitede de kurdela almış bu yazı, bu anlatım; güzeldi. Nesildaşım yazıyor işte.
Ben Jasmine 8 li baharat takımı buldum, verdik siparişi.. nesildaşım bir de baharatlar ve baharatlıklar üzerine bu yazıya benzer bir yazı beklerim şimdi senden:)
Saygılarımla, kolay-lı/la gelsin.
black_sky
Eksik olmayasın.
Selamlarımla.
Her şey bir gün biter hiç bitmeyecek bir şey dileseydim yine gel yine yaz derdim :)
Tebrikler sevgiler nesildaşım
black_sky
Değer kattın.
Sevgi ve selamlar olsun.
Dante' nin bunalımını gördüm satır aralarında!!! En kötüsü nedir bilir misiniz? Ben söyleyim "araf" ta kalmak. Çok selam...
black_sky
Teşekkür ederim değer kattınız yorumunuzla.
Saygı ve selamlarımla.
birth of black...
inancın rengi olmasa da inanmak asalettir, asalette siyah olduğuna göre asil bir rüya tünemiş goncası güle evrilmeye çalışan ütopyanda... skyımız black olursa e rüyası da bu olur elbet:)
black_sky
Eksik olmayasın. Siyah candır ;)))
Muhteşem bir anlatım..Muhteşem bir yazı.Kutluyorum.Evet..Hiç bir şey anlatıldığı gibi değil..Zira anlatan duyduklarını ve gördüklerini anlatıyordu.Oysa aklın almadığı ve mevcut gözle görülemeyen o kadar çok şey vardı ki zaman tünelinde.Pedal çevirmeye güç yetiremeyenler başkalarının çevirdiği pedal ile nereye kadar ilerleyecekti?.Merkezden uzaklaştıkça çekim gücünü yitiren güneş ne kadar yükselebilir ki gök yüzünde?..Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla..Saygıyla.
black_sky
Sevgi ve selamlarımla.
black_sky
Nezaketiniz ve varlığınız ayrıca teşekkürler.
Sevgi ve selamlarımla.
Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem güzel bir yazı...
Saygılarımla
black_sky
Saygı ve selamlarımla.