SAYILARI GÜLÜMSETEN ADAM
Matematiği ne zamandır seviyorum tam olarak bilmiyordum önceleri; hayatımdaki zorlukları ne zaman gülümseyerek göğüslemeye başladığımı da.
“Fen lisesi zordur oğlum” dedi bir arkadaşım. Ama artık girmiştim. İlk kez ailem ya da yakın akrabalardan başka bir yerde, sıcaklık olarak değil ama ruh olarak soğuk bir yatakhane odasında kaldığımdaysa üst sınıflardan biri “Burası çok zordur; bittiniz siz” demişti. Aynı sohbetin içinde “Fefe” dedi, bir diğeri. Bir köpek cinsi geldi istemeden aklıma; sonra da adı geçen kişinin olsa olsa kimya hocası olacağı. “En zoru odur” dedi. Ama artık girmiştim.
İlk matematik dersimizde sarışın, gözlüklü ve inadına gülümseyen bir hocayla karşılaştığımda; bu işte bir sahtelik var dedim. Sayılar hiç gülmemişti çünkü bana; sadece bir çıkar ilişkisiydi aramızdaki. “Benim adım Demir Demirhas” dedi; “Ama öğrenciler bana Fefe derler”. Hem gülmüş, hem kızarmıştım. İnsan kendisine takılan lakabı söyler miydi hiç, yadırgamıştım.
“Anne 77 aldım!” diye açtım telefonu başka hiçbir şey söylemeden. Zordu, ama ben yapmıştım. “p” ve “q”ların hakkından gelmiştim. Gülümseyen adamın payı var mıydı bunda bilmiyordum. Anneme bundan hiç bahsetmedim.
“Hocam her şeyi anladık da bu f ne oluyor?” demişti bir arkadaş fonksiyon konusunu bitirdiğimiz gün Fefe’ye. O döndü ve öyle sıcak gülümsedi ki; o an tüm tahtadaki tüm sayılar; parantez içindeki x’ler, dışındaki f’ler ve g’ler bana gülümsüyor sandım. Ondan sonra onu hep “sayıları gülümseten adam” olarak andım.
Bir daha lisede matematikten hiç o kadar yüksek not alamadım. Ama sayıların bana gülmesini de önleyemedim sonra. Üniversitedeki istatistik ve ekonomi derslerimde matematiğin sayılar değil de düşünme biçimi olduğunun farkına vardım. Düşünme biçimleri gülümsemeye başladı bana sonra. İşletme dersinde “sinerji” kavramını öğrendiğimde “1+1=3”teki “bir” fazlada Fefe’nin gülümsemesi; onun sayıları bana gülümsetmesi olduğunu anladım.
Aklımdaki sorulara bir bir cevap bulmuştum o günden sonra. O yatakhaneler dünyanın en sıcak yerleriydi. Sahte gülmüyordu Demir Hocam; kendisiyle barışıksa insan lakabını da sevebilirdi; “p” ve “q”ların hakkından Fefe gelmişti daha anlatırken ve değişkenleri gülümseten şey onun sevgisiydi. En tuhafı da ders niyetine kandırıp sevgisini sunmuştu o bize ve belki bu yüzden onu şikâyet etmeliydik Milli Eğitim’e.
Onu yitirdiğimiz haberini aldığımda Barış Manço’nun “insan asıl ismi anılmadığında bu dünyadan göçer” sözü geldi aklıma. Seni her zaman rahmetle anacağım Demir Hocam, sayıları gülümseten adam.
Matematiği ne zamandır sevdiğimi artık biliyorum; hayatımdaki zorlukları ne zaman gülümseyerek göğüslemeye başladığımı da.
Yüzlerce öğrencinden biri (09 Ocak 2007, İ.A.F.L.)
YORUMLAR
:) Komiktir, matematiği hiç sevmedim.. Hiç sevmedim rakamları.. Onların yarattığı sıkıntıyı.. Ama şimdi hatırlıyorum da bizim öğretmenimiz çok otoriter gülmeyi unutmuş bir kadındı.. Ben o yüzden belkide hiç sevemedim matematiği.. Hiç bu boyutuyla bakmamıştım. Hay Allah.. İçime döndürdün beni.. Yazı mı? Anılarımı gülümsettirdi.. Saygımla kal..