Dünya Kısır Döngüleri Artan Huzuru Aratan Geleceğe Gebe
Hal hatır sor, ben bir şey demeden ne derdim var biraz aklını yor…Dünya döndükçe dinmiyor derdimden yanar yangınları, kor. Bize lazım değil, kan bağı, para pul, bal ve tereyağı…Eğer ruhumuz doymuyorsa, biz bu dünyanın neyine doyarız, bedende kilo alırken, ruhta depresyon sağa sola çarpar sinirden deli gibi gezer dururuz.
Mesele yaşamak için yaşamak değil
Mesele mal yığıp üstünde takla atmak hiç değil
Mesele kardeş olmak dost olmak neyimiz varsa ortaya döküp paylaşmak…
Her asırda aşılmaz dağlar olacak
Her asırda deniz sevdalısı yaz tatilleri aklımızı dolduracak
Her asırda birbirini izleyen mevsimler sırayla gelip geçecek
Tarlada üretilen kat kat fiyata satılıp alınıp yiyip içilecek…
Her asırda her canlı üç aşağı beş yukarı bir zaman yaşayıp ölecek!
Ömür döngüsünde, bunlar hep olurken, gelişen şartlarla her değişen insan neler değişmiş diye kendi kendini kandıracak. İnsan yine yemeye ve içmeye muhtaç olmaya devam edecek… Yine acı çekiyor, hasta oluyor, çaresiz dertlere aşı arıyor olacak. Her asırda insan nedense ölümden korkuyor, ölmek istemiyor. Ama ne kadar korksa yine de ölüme koşuyor. Bu gerçekten uzaklaşamıyor. Elinde ki teknolojiye bakarak, onunla övünürken ölüme çare bulamıyor. Ben diye her şeye iştahlanırken, yokluğun şokunu atlatamıyor eninde sonunda.
Sonunda kalıyor iyilik ve iyi insanlıkla var oluş. Bunu yaşatmak için dost olmak, arkadaş olmak… Var olan ömrün huzurla geçen anını çoğaltmak için paylaşmak ve ortak faydada buluşmak en güzel adım olarak kalıyor. Bu da adam gibi adam olmakla, insan gibi davranmakla, ahlakı el üstünde tutmakla mümkün. İnsan nasıl mezarda her nereden gelirse gelsin yan yana eşitlik çerçevesinde yatarken, dünyada da kimseden üstün olmadığını varsaymalı. Duygudaş davranarak herkesin kendisi gibi yaşaması yönünde uğraş vermelidir. Buna her aksi davranışı, insanları savaşa, haksızlıkla mücadeleye, kavga ve anarşiye gitmeye sevk edecektir. İnsan herkesin kendisi gibi yaşaması gerekeceğini kabul etse, kibir de hasette, kıskançlıkta, şerlerde yok olur ve etrafımız huzurla dolmaz mı?
Mevsimler hep aynı şeyi yaparken bıkmıyor, yağmur, kar, dolu ve bulutlar dostane olmaktan ayrılmıyor. Yeşil sararırken ve ölürken yenisinin doğmasını sağlıyor ağaçlarla. Biz insan olarak güzel şeyleri terk ederek, heyecan olsun diye bıkkınlık gösterip yıktığımız nelere, bizi örnek alın diye sergisine devam ediyor. Görmüyor işte kimse… her çağda inatla aynı hatalara düşüyor ve sevgisizliği yayıyor çevresine insanlar…
Boşuna Leylanın aşkından çöle gitmemiş Mecnun… Dünya aşkının insana neler yaptığını görmüş ya… Ormanları yakan Leyla’ların Yeni Mecnun’lara çöl açması gerekiyor ya… Yeşil dünya cehenneminde yanıyor, bir daha doğmamak üzere… Nesli tükenmiş ağaç türleri ve otlara Allah rahmet eylesin diyelim, dua etmekten başka benim elimden başka bir şey de gelmiyor. Ya sizin?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Tebrikler Saygıdeğer Üstadım...Anlamlı ve güzel bir yazı,kutlarım...Selam ve saygılarımla...