- 885 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
VARSIL KADIN AVCISI
Yıl 2015 , Aralık ayının otuzu, gece yarısıydı ki telimi çaldırdın "çatıda indim otobüsten" dedin.
Ben de çatıya taksi göndermiştim seni alması için.
Taksi şoförü arayıp "burada kimse yok abla " deyince çok şaşırdım.
Sonra senin telefon numaranı verdim şoföre, seni aradığını, bulunduğun yerin gelmen gereken çatı değil de başka bir şehrin çatısı olduğunu söylemişti.
"Buralara ilk defa geliyor, bilememiştir, gidip alın gelin " dediğimde;
"Oraya gidersem üç katı ücret alırım " dedi.
Artık olacak olmuştu, gece yarısı orada kalacak halin yoktu.
"Tamam gidip alıp gelin sorun değil " dedim.
Gece yarısında evime geldiğinde;
"Ohhh bee Cennete gelmesi ne zormuş" demiştin de epeyce gölüşmüştük birlikte.
Sonra da tüm geçmişini ağlayarak anlatmış, seni olduğun gibi kabul etmemi, elimden sımsıkı tutarak elini hiç birakmamamı söylemiştin.
Geçmişinde ne çok acılar yaşadığını öğrenince sana sımsıkı sarılmış, sen bırakmadığın sürece benim de bırakmayacağıma söz vermiştim.
Çok uzun yoldan gelmen, çok yorgun olmana rağmen sabahlara kadar oturmuş, birbirimizi dinleyerek anlamaya çalışmıştık.
Ertesi günü yılbaşı gecesi kutlamaları olacaktı. Birlikte belediye sosyal tesislerine giderek yılbaşı programını öğrenmiş, sadece dış kapının yanındaki masa kaldığı için de yerimizi rezerve ettirmiştik.
Canlı müzik eşliğinde çok güzel bir kutlama olmuştu. Hep elele ve gözgözeydik. Soğuk mezelerle birlikte içkilerimizi de içip de çakır keyif olunca, sarmaş dolaş dans etmenin keyfi bambaşkaydı. Sanki kırk yıldır vuslatı bekleyen aşıklar gibi hissediyorduk ikimiz de.
Kapıdan dışarıya sürekli girip çıkanlar oldukça üşüteceğim diye ödün kopuyor, ceketini çıkarıp omzuma örtüyordun, ben de sana kıyamadığım için kısa süre ısındıktan sonra hemen çıkarıp sana geri veriyordum. Birbirimizi korumakta yarışıyorduk adeta...
Bir gün sonra da yakın bir şehrin sinemasında Nadide Hayat filminin oynatılacağını duymuş, bir arkadaşımın daha katılımıyla filim izlemeye gitmiştik.
Gittiğimize değen, tam bizim yaşlarımıza hitap eden bir filmdi. Filmi izledikten sonra da, Demet Akbağ’ın da dediği gibi " bu gemiden mutlu olarak ineceğim" diye söz vermiştim kendime.
O kadar mutlu olduğum halde içimde bir sıkıntı, bir güvensizlik vardı nedense. Sanki bir şeyler ters gidecek gibi hissediyordum. Hislerimde de yanılmadım.
Kimliğini görmek istedim ve evli olduğunu öğrendim. Sen ise bana gerçeği anlatmak yerine kimliğini değistirmediğini söyledin.
Ben de seni doğruca nüfus müdürlüğüne götürdüm ve acı gerçeği bu şekilde öğrenmiş oldum.
Orada bir başladım söylenmeye, eve gelinceye kadar parçalayacaktım sanki seni. ’Valizini alıp hemen gidiyorsun" diyerek eve geldik. Daha kapıdan içeriye girmene bile izin vermeden valizini kapının dışına koyup, filim izlemeye gittiğimiz günü bana vermiş olduğun yüz doları da fırlatarak kapıyı çarptım suratına.
Daha yurtdışında çalışırken aylarca yazışıp konuştuğum, dönüşünde de görüşüp tanıştığım, bitlikte yemek yediğim şair yazar bir adam bunu bana nasıl yapardı. Tamam, birbirimizi iyice tanıyıncaya kadar nikah istemediğimi söylemiştim de, evli bir adamla asla ilişki kuramazdım.
Göndermesine gönderdim de gönlüme söz geçirmesi o kadar kolay değildi.
Feysten takip etmeye devam ediyordum. Daha gittiğin gece öyle bir şiir yazıp da altına da efkardan iki büklüm olmuş bir adam fotoğrafı paylaşınca feysde, içim cız etmişti.
Daha sonra da Edebiyat Defterine eklemiş olduğun tüm şiir ve yazılarını inceledim, okudukça çektiklerini yazıya ve şiirlere döktüğünü anlayıp, hıçkıra hıçkıra ağladım.
Dayanamadım, bir hafta sonra telefonla arayıp bunu bana neden yaptın, neden evli olduğunu sakladın diye sordum.
Tek savunman; senin son şansın olduğum, söylersen daha kendini tanıma fırsatım olmadan kaybedeceğin, zaten boşanma davasını açıp da öyle geldiğindi.
Oysa, baştan gerçekleri söylemiş olsaydın seni daha çok sevip, daha çok güvenebilirdim. Sen daha ilk baştan güvenimi yok ettin. O güven ki tüm ilişkilerin temelidir. Temeli sağlam atılmayan ilişkiler en ufak sarsıntıda yerle bir olur.
Ben, yine de sana ikinci bir şans verdim ve geri geldin.
Geri geldikten sonra da karşılıklı yere bağdaş kurup, küçük parmaklarımızı birbirine kilitledik ve bu şekildeyken ( LADES ) şiirini yazdın.
Daha sonra da ( HER ŞİİR SANA )
şiirini yazarak yine canlı müzikli bir mekanda önümde diz çökerek okudun.
Daha sonraları da hemen her şiirinde ismimi geçirdin.
" Benim ilham kaynağım sensin, senden sonra şiirlerimin kalitesi arttı " dedin.
Bana hiçbir iş yaptırmayıp etrafımda pervane oldun.
Artık ilişkimizi bilmeyen kalmamıştı etrafımızda.
Daha yakın zamanda; yeğenine böbrek nakli yapılacaktı da; " yeğeninin yattığı yere giderken "babanın yaşadığı yerden geçeceğim nasılsa, birlikte gidelim de O’nunla da tanışayım" diyerek babamın ayaklarına kapandın. Kızım biliyordu da oğluma yeni söylemiştim ki, Azerbaycanlı bir kadının tüm mdl varlığını satarak sana gelip borçlarını ödemen için eline demet, demet 80.000 tl para verdiğini öğrendim.
Yani, borvlsrin karşılığında 80.000 tl ye satmışsın kendini.
Oysa her daim, paraya hiç önem vermediğini söyler dururdun.
Öğrendiklerim karşısında şok olup, watsapdan ağzıma gelen her türlü hakareti yazdığım halde taştan ses geldi de senden gelmedi. Yüzün yoktu tabiki yaptıklarını açıklamaya...
98 yaşındaki, daha önceleri bana "al yazmalım, selvi boylum" diyerek hitap eden babana bile "burada yok" dedirterek yalan söylettin utanmadan.
Kız kardeşine de " ben bir şey bilmiyorum " dedirttin.
Ailecek bana oyun oynadınız. Sen onlar için altın yumurtlayan tavuksun demek ki; seni varsıl kadınlara satıp da sayende rahat etmeye alışmış olmalılar hepsi de.
Çünkü, öğrendiğime göre her gidişinde aynı şeyleri yapmışsın, eve getirdiğin kadınların haddi hesabı yokmuş.
Bir tek kızın cevap verdi aramalarıma ve O ’da benim gibi şok oldu duydukları karşısında.
Demek ki sen, huzurlu bir yuva peşinde değil, her sözü ve davranışı yalanlarla dolu olan, yazdıklarını asla hayatına geçiremeyen, alçak, onursuz, ahlâksız bir varsıl kadın avcısı imişsin.
Daha benimle birlikteyken, hediye olarak aldığım telefonla borçlarını kapatacak varsıl kadın ayarlamışsın kendine.
Zamanında ektiğim güzel tohumların sayesinde gerçekleri öğrenememiş olsaydım eğer, hem beni, hem de diğer kadınları idare etmeye devam edecektin ki, hâlâ benimle ilişkini bitirmiyor, memleketinden dönmemek için bahaneler uydurmaya devam ediyordun.
İşte bu kadar alçak bir adam olduğun halde, hâlâ bu sitede saygın bir şair olarak tanınıyorsun.
Ahdım var ki; erkekler her haltı yiyecek, kadınlar da her şeyi sineye çekecek devrini sona erdireceğim. Senin ipliğini pazara çıkaracak, cümle aleme rezil edeceğim.
Kimsenin yüzüne bakamayacak, bir daha hiçbir kadını kandıramayacak, kaçacak delik arayacaksın Kul Figani Erdem Gümüş.
YORUMLAR
Sevgi Umut
Katkınız ve desteğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sevgilerimle.
Sevgi Umut
Afet İnce Kırat
Sevgi Umut
Kim ne diyecek diye yaşamayı çoktan bıraktım.
Hayat devasa bir okul, bizler öğrencileri, yaşadıklarımız da öğrenmemiz gereken derslerdir. Yaşadıklarım birilerinin ders almasına vesile olursa ne mutlu bana. Sevgilerimle.
Sevgi Umut
Kim ne diyecek diye yaşamayı çoktan bıraktım.
Hayat devasa bir okul, bizler öğrencileri, yaşadıklarımız da öğrenmemiz gereken derslerdir. Yaşadıklarım birilerinin ders almasına vesile olursa ne mutlu bana. Sevgilerimle.