- 390 Okunma
- 3 Yorum
- 5 Beğeni
DAMARLARIMDAKİ MÜREKKEP...
Düşlerim terli ve nemli belki de temkinliyim artık düş g/ördüğümde ve kurmadığım hayallerden inşa ettiğim o zemin.
Bekası duyguların bazen bakaya kalan ve beynamaz esintisi zemherinin.
Damarlarımdaki mürekkebi seviyorum ve sevgiyle ihya ediyorum yüreği.
Bazen mimozalar konduruyorum sayfaya bazen bir kuş konuyor ruhuma yoksa ben sevgiyle kuş mu konduruyorum da sözcüklerime düşüyorum yollara…
Başım öne düşmeden ve aklım düne gitmeden.
Resmigeçidi günün, gecede saklı bir derviş misali zikrim de fikrim de aynı.
Zihnimdeki bulgular bazen kundaklanan düşüncelerim.
Hurafeler saklı belki de kıyıda köşede ve izbelerde saklı heceler ve işte tutuyorum kulağından diziyorum bir bir sayfaya.
Ben aydınlığım.
Ben güneşim.
Gecenin teşrifi ile teftiş ettiğim boş sokaklar loş kaldırımlar.
Hazan sırdaşım hüzünse yoldaşım ve gönlün muhtırası kayrasında saklıyım yalnızlığın.
Dip dibe.
Diz dize.
Aslında ben tekil ve yalın bir coşkuyum illa ki içime astığım illa ki içime esen ters rüzgârım.
Zanlar ya da zamlı tarifesi insanlığın ki muhatap olmadığım kimine göre çivi çiviyi söküyor bense değil sökmek çakmaya kıyamıyorum yalın ve ince duvarlara derken yeniden duvarlar örüyorum örtülü ödenek gibi tek tek not ediyorum.
Horasan tepesinde dikili sancağım.
Geceden sabaha uzanıp şafak saydığım bazense şafağımın attığı ve işte almadığım nabzı hayatın belki de ritim bozukluğudur sözcüklerin bazen yolda kaybolduğu ve kaybettiğim hayallerim ya da çalınan ve ıskaladığım mutluluk.
Şerbetli kimi insan.
Kimisi şaibeli.
Hazır ol da nöbet tuttuğum ülke sınırlarındaki Mehmetçik gibi.
Metanetim.
Mecalim.
Muadilim.
Mealim.
Matbu sözcükler değil tekerrür eden hiç değil ben ki tevazu yüklü bir neferiyim evrenin.
Azade hayaller azmettiren kimse nasıl da günahkâr.
Kıyama her durduğumda kıyılan içim ve maneviyatla doyan ruhum bedenimi de es geçtiğim.
Hırpani bir bulut zuhur etti ansızın. Ufka dikili gözlerimde yerinden çıktı neredeyse ve ben umuttum madem ve mademki tünemiştim buluta afaki bir coşkuyla tebessümler ektim ve eledim dünümü elledim içimdeki çocuğun başını sancılı zamanın na’şını serdim surlara ve ser verdim sır vermedim aslında sırra kadem basanların ardından iyiden iyiye çekildim kabuğuma.
Bazen telaşla arşınladığım.
Bazense kaplumbağa adımlarıyla savsakladığım mutluluk.
Dillenen muradım Allah katkında ve tutulan nutkum belki de haşmetli bir esinti idim yüreğin ihya ettiği sonsuzluğa d/okunma arzusu ile imha ettiğim dünüm ve telaşın albenisinde bazen yanlışa düştüğüm bazen unutup dünümü kendime küstüğü.
Bayramımdı gece.
Bayramımdı sevgi.
Bataryası tükenen yüreğim ve işte semirdikçe hüzün bol keseden sevip yazdığım ve tebessümler ektiğim olmadı sil baştan neyse yazılmış belki de yüzlerce sayfayı sildiğim.
Silinmez alın yazımla münazara edip başım gözüm üstüne koyduğum ve ertesi günümü yaşanır kılan üç beş sayfayı da okuyucuya baş göz ettiğim.
Her halükarda bir taslak.
Bazense tasalandığım.
Tahayyül ettiğimden de öte tevafuk sayesinde rastlaştığım.
Bir piyango bileti gibi kalemi elime aldığımda neyse çıkacak kurada o büyük ikramiye ve tavus kuşu gibi kabarmadan haiz olduğum o tek zerre kum tanesiyle baş başa.
Hazandan damlayan.
Yazın son günlerini yaşarken usulca adımladığımız hüzünlü Eylül yine de hüznü yok sayıp baş tacı ettiğimiz Eylül.
Bohçası mademki kayıp dünün ve mademki bonkörce harcadık ömrü o halde duygular fora aşkı katık ettiğimiz kadar hayata aşılası tepeler bazen dibi görüp bazen bozguna uğradığımım yine de umudu elden bırakmadan.
Hazin bir son değil bilakis huzurlu bir dünyanın bizi beklediği kanaati ile dur durak bilmeden sevip yaşamanın da verdiği sevinç gibi aralıksız nöbette ve yürek de içtimada madem elbet yola devam…
YORUMLAR
Çoğu zaman babama acıdığımı hissederdim, ona sevdiğimi söylemediğim için. Aslında kendime acıyordum. Benim söylemeye ihtiyacım, onun duymaya ihtiyacından daha fazlaydı. Trevanian
Babama yeni bir mektup yazmanın zamanı gelmişti.
Bir farkla:
Kendime değil acımak kendimi sevgiyle kucaklıyorum ve çok ötesinde Rabbime duyduğum büyük aşk sayesinde hayatın ve insanların neye denk düştüğünü anbean anlıyorum.
Yazıyor olmasam kim bilir nice olurdu halim?
Allah a şükürler olsun.
Kimseye benzemediğim için daha da çok seviyorum artık kendimi.
Yaza yaza ve insanları seve seve bu farkındalığı kazanmak elbet Rabbimin lütfudur
Hazandan damlayan.
Yazın son günlerini yaşarken usulca adımladığımız hüzünlü Eylül yine de hüznü yok sayıp baş tacı ettiğimiz Eylül.
Bohçası mademki kayıp dünün ve mademki bonkörce harcadık ömrü o halde duygular fora aşkı katık ettiğimiz kadar hayata aşılası tepeler bazen dibi görüp bazen bozguna uğradığımım yine de umudu elden bırakmadan.
Hazin bir son değil bilakis huzurlu bir dünyanın bizi beklediği kanaati ile dur durak bilmeden sevip yaşamanın da verdiği sevinç gibi aralıksız nöbette ve yürek de içtimada madem elbet yola devam…
Duygu dolu yüreğinizden bendini aşarcasına süzülüp gelen harika duygularla yazılmış muhteşem güzellikteki yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler efendim.
Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum.
Her şey gönlünüzce olsun ve yolunda gitsin inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Gülüm Çamlısoy
Duygular değişken addedilse de mizacımız ve koruduğumuz değerler neticesi yazılıyor bunca şey.
Bazen adaletin söndüğü bazen coşkunun
Ben bizler Rabbimizden alırken gücümüzü aralıksız da şakıyor yürek
Doğru yoldan ayırmasın bizi Mevla
Çok teşekkür ederim
Hüzün çekmecemde saklı binlerce cümle ve duygunun süzülüp kıvamını bulmak adına kıyama durduğu
Sonsuz içten selam saygımla değerli hcam
Bir koşu bandı gibi iken hayat ve ben yerimde sayarken.
Mülkiyetim ve müsait olduğu kadar yüreğim ve tıkacı mademki kayıptı mevsimin…
Safran sarısı hüzün yaprakları.
Ve benim sakar varlığım.
Sektim bir bir yüreklerden diğerine ve saldım kendimi deryaya ve çıktığım bilmem kaçıncı meydan muhaberesinde sadece kendime yenik düştüm.
İstifli ne varsa zihnimde.
İman gücümde saklı iken sevginin idame ettiği.
Sevecen bir gülüşle kucakladığım kalemim.
Sayacı kırıktı bazen gecenin.
Salkım saçak duygularımı ise hizaya getirdiğim.
Ve şeffaf yüreğim ve derlediğim o mizansen.
Hayat ağacım ve de ve hayatımdaki insanlar ve ölüler.
Hep sevdim ben. İnsanları.
Hep sevdim ben. Belki de en çok ölüleri. Ne de olsa asla yakmazlardı canımı.