- 245 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HERKES SINIRINI HADDİNİ HUDUDUNU BİLECEK
İki varlık arasındaki ölçüler birer sınırdır. Farklılıkları ortaya çıkaran sınırlar, aynı zamanda kişilik özelliklerini de ortaya çıkarır. Sınırlar bir sürü farklılığı açıklar. Sınırlar iki şeyi birbirinden ayırır. Sınırlar Birinin diğerine benzemeyen taraflarını açığa çıkartarak farklılığını ortaya koyar.
Farklar birbirinden özgünlüğünü de ortaya koyar Şahsiyetin belirleyiciliği, taşıdığı kültürün farklılığı ile de kesinlik oluşturur. Bir kimliği inşa eden şey kültürdür. Bu kültürü belirginleştiren şey ise onun taşıdığı sınırlar ve bu sınırlar içinde oluşturduğu kendi derinliğidir. Kültürün derinliği ise diğer kültürlerden farkını belirginleştiren farkın derinliğidir.
Sınır, her şey için hayati derecede önemli bir olgudur. Yaşamın üzerine bina edildiği zeminin değişime yaslanması ve kendi sürekliliğini belirginleştirmek içinde sınır olmazsa olmaz şart olarak öne çıkar. Hem sürekliliği hem değişimi belirleyen şey sınırın kendisidir. Yaşamın hem seyrini hem içeriğini hem oluş, olma ve yok olmayı da içeren geniş bir alana sirayet ettiği, din, kültür, medeniyet, birey, toplum, cemaat, kişi, benlik, şahsiyet, zat, sıfat, istikamet, yöneliş, varlığın katmanları, ulûhiyet ve ubudiyet arasındaki farkı da göstermesi bakımından sınır vazgeçilmezdir.
Zat olarak Allah, sahip olduğu her şeyi tek, benzersiz, eşi ve benzeri olmayan, doğmayan, doğrulmayan bir gerçeklik olarak denginin de olmadığını belirginleştirerek Yarattıklarıyla kendisi arasındaki sınırı kafalara çivi gibi çakar. Böylece kulluğun yerine getirilmesi, sadece yaratılmış varlığın içinden seçilmiş insana mazhar olduğu gerçeği açığa çıkartılır.
İnsan ve diğer yaratılmış varlıklar arasındaki fark da sınırlarının çizilmesi üzerinden temellenir. Yaratılmış her varlık, kulluğunu kendi yaratılmış fıtratı üzerinden gerçekleştirir. İnsan, iradisiyle özgür ve sorumluluğu üstlenmiş olarak yapar. Zaten fıtratının gereği olanı doğal olarak yerine getirmektedir. Bu da insan ve diğer varlıklar arasındaki farkı gösterir. Şeytan, melek ve insan arasındaki farkta sınırları tarafından belirginleştirilir.
İlahi din ile beşerî dinler arasındaki farkta sınırlar tarafından ortaya konur. İlahi din; vahiy, Cebrail aracılığı ile gönderilmiş seçilmiş bir kul olan Peygambere gönderilen bilgiye dayalı olandır. Beşerî dinler (Adına her ne kadar din dense de aslında dinde değildir) ise, Sınırlarını insan ve Otoritelerinin koyduğu sınırları belirlenmiş saçmalardır. Bu ayrımlar, sınır üzerinden belirginlik kazanır. Aynı din, kültür ve medeniyet arasındaki ekoller, mezhepler, yaklaşım farklılıkları kendi sınırlarını işaret ederek farklılaşır ve kimlik kazanırlar.
Hakikat, gerçeklik, olgu, olay, durum ve eylemin farklılığını da sınırları üzerinden tanımlanır. Sınır, Yaratıcı ve yaratılmış varlık arasındaki farkı, erkek ve kadın arasındaki farkı, korkak ve cesur olan arasındaki farkı, cömert ve cimri arasındaki farkı, teslim olan ile isyan eden arasındaki farkı, sevinç ile acı çekmek arasındaki farkı, belirler. Bu da sınırların ortadan kaldırıldığı ve değer ile değersizin aynı kefede bulunmasına zemin oluşturarak hiçliğin açığa çıkmasına neden olur.
Son dönemde gündeme gelen toplumsal cinsiyet meselesi, cinsiyette de farkın ortadan kaldırılma çabaları, her şeyin benzer oluşu hayatı çekilmez hale getirmektedir. Yaşamın bu ağırlığı karşısında ezilen insanın kendisini uyuşturma arayışı ve düşünmekten kaçınma çabaları, eşitliğin bu yok edici gücünü görme açısından bir şarta dönüşmüştür. Öyle ise HERKES SINIRINI HADDİNİ HUDUDUNU bilecek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.