- 300 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAYBOLAN HAYALLER BÖLÜM-2
Turgay dükkândan içeri girince Gökhan’ın bilgisayarda oyun oynadığını görünce takılmadan edemedi.
Turgay,
‘’Evladım biraz çalış icraat göster paraya ihtiyacımız var sen burada oyun oynuyorsun.’’
Elindeki poşetleri bir kenara bırakarak, sandalyeyi Gökhan’ın yanına çekip oturdu.
Gökhan,
‘’Ağabey neredesin ya! İki gündür yayınevinden aranıyorsun galiba avans istemişsin?’’
Turgay,
‘’Çok meraklılar beni arayacaklar. Hiç kimseye haber vermeden kayboldum biraz kafamı dinlemek istedim.
Gökhan,
‘’Tabi ki yalnızdın. Kızcağız seni aramaktan helak oldu.
Turgay,
‘’Nihal mı? Boş ver özellikle haber vermedim kardeşim son zamanlarda boğuyor beni. Ona elli kere söyledim. İlişkimiz onun istediği şekilde yürümez. Ben ona ayak uyduramam.
Gökhan,
‘’Abartıyorsun alt tarafı kız gece eğlenmeyi seviyor.’’
Tugay,
‘’Ben sevmiyorum bu konuyu da kapatalım. Ama diğer soruna cevap vereyim, son dakika ya kadar yalnızdım yani ona rastlayıncaya kadar. Tuhaf isimli kıza.’’
Gökhan,
‘’Ağabey kime rastladın. Tuhaf isimli kızda kim?’’
‘’ Boş ver’’ dedi Turgay yerine oturarak, iki gün önce kaldığı yerden çalışmaya başladı. Bildiği yazmayı çok sevdiğiydi. Zamanın nasıl akıp geçtiğini anlayamadı. Sırtı bilgisayara eğilmekten ağrımıştı. Gerinirken Gökhan’ı yerinde göremedi, ‘’ ayıp oldu çocuğa işini gücünü bıraktı ben bir teşekkür bile etmedim
neyse yarın gönlünü alırım’’ diye düşündü. Saat bayağı da geç olmuştu. Bilgisayarı kapatıp çantasını alarak dükkânı kapattı önce annesine uğrayacak sonrada minicik dairesine gidecekti. Hayat onun için yeni başlıyordu. Kırk yaşındaydı şiddetli geçimsizlik yüzünden eşinden ayrılalı şunun şurasında beş ay olmuştu. Artık her şeyi kendisi yapıyordu, bulaşık çamaşır ve ütü. Ama on beş yıllık evliliği yıkarken zaten her şeyi göze almıştı.
Hayal etmek ve hayallerini kendi içinde gerçekleştirmek galiba en iyisi bu. Bende bunu zaten kitaplarımda gerçekleştiriyorum. Sabah uyanır uyanmaz ilk işim saatime bakmak oldu. ‘’O yine geç kaldık işe. Bayağı geç olmuş.’’
Kalktığımda neredeyse saat ona geliyordu. Aceleyle kahvaltımı yaptım ve dışarıda güzel havayı görünce, yürümeyi tercih ettim. Dükkâna vardığımda saat on bir olmuştu. Önce bakkal Recep’e yakalandım. Sonrada televizyoncu Emin’e
Emin,
‘’Oh beyefendi günlerdir uğramadığı gibi bu günde öğleyin teşrif ediyor. Kandili nerede söndürdün beyefendi?’’
Turgay,
‘’Dur ya zaten çok uyumaktan kafam kazan gibi kadar çok uyumuşum ki başım ağrıyor.’’
Emin,
‘’Hadi, hadi çek Bismillah gir dükkânına ne ağrı kalır ne bir şey.’’
Haklıydı çoğu zaman böyle olmuştu Besmeleyle dükkânın kapısını açtım ve içeri girdim. Sanki cehennemden çıkıp cennete geçmişim. Hemen günlük işlerimi yaparak müşterilerimi beklemeye başladım. Bu arada bilgisayarı açmayı unutmadım. Son zamanlarda şiirlerim bayağı okunur olmuştu. Şu web sitem de açılırsa o zaman çok iyi olacak. Sözüm ona çok az kalmışta yakında açılacakmış ta ta,ta,ta, neyse bekleyip göreceğiz ‘’ En iyisi Gökhan’ı biraz sıkıştırayım da bir an evvel hazır olsun.’’
Gökhan fırtına gibi dükkândan içeri girerek, sanki ilk defa görüyormuş gibi bana baktı ve
‘’Ağabey hayırlı olsun. Web siten hazır şiirlerini ve yazılarını evvela kendi sitende yayınlayacaksın’’.
Birden kendimi çok mutlu hissettim.
Turgay,
‘’Sağ ol Gökhan sen olmasaydın ben hiçbir şey beceremezdim. Hadi bakalım geç bilgisayarın başına ve benim siteyi göster.’’
Nihayet Web sitem gözümün önündeydi. Tam gönlüme göreydi, sade bir şiir sitesi.
Yazılarımı ve şiirlerimi yüklemeye başladım. Bom boş olan site bir hafta içinde içeriği dolgun bir site haline dönüştü. İlk üye olarak Gökhan’ı kaydettim. İkincisi de ben. On gün içinde yirmiye yakın üyem oldu. Bu arada diğer sitelerde şiirlerimi okuyan bazı okuyucularımda m.s. n me kaydolmaya başladılar. Kafeteryanın çıkışında çarpıştığım güzel kadını da unutmuştum. Ta ki msn min kapısını çalıncaya kadar. Dünyamı küçüktü yoksa ben mi çok şanslıydım bilemiyorum. O günü yaşantımın temelinden değişeceğini bilemezdim. Kimse bilemezdi.