HER ANNEYE BİR KIZ, KIZIN DA BİR HALASI OLMALI BENCE.
Bi ’önce ki ziyaretimde eski patika yol kalkmış yerine araba yolu açılmıştı ve artık o patika yolu hiç kimse kullanmıyordu; her şey ne kadar da değişmiş görünüyordu. Doğup büyüdüğüm kendi köyümü tanımayacaktım neredeyse. Yeni açılan araba yolundan Halamı ziyarete gitmiş biraz ondan, biraz bundan, biraz geçmişten konuşurken aa, köyün deli kızı geldi halamın kapısına oturdu beklemeye başladı. Deli kızın bu ilk gelişi olmadığı her halinden belli oluyordu ve çok da acıkmışa benziyordu. Halam hemen yerinden kalkıp mutfağa girdi mutfaktan bir tas aldı ve tasın içerisine sütü doldurduktan sonra sütün içerisine biraz ekmek doğrayıp deli kıza verdi.
Halama biraz tebessümle, ya hala sen bu deliye sütü kaynatmadan mı verdin? deyince, halam ‘’Aman boş ver’’ dedikten sonra,’’ ne koyarsan çanağına yiyor, anası öldü, ağabeyi de hemen anasının arkasından ölünce gelin buna bakmadı, bakamadı daha doğrusu, kazma kürek giriyorlar birbirlerine ve gelin bu deliyi artık eve almıyor, korkuyor çünkü gece kalkar da öldürür beni düşüncesiyle, gelin haklı, kim yatar bu deliyle aynı evde’ ’dedi. ‘’Zavallı dışarda kaldı ve aç dolaşıyor köyün içerisinde. Herkes bir lokma bir şey veriyor buna ve bu da böylelikle karnını doyuruyor, kızıyorlar bana bu deliyi neden buraya alıştırdın, diyorlar.
‘’Ne yapayım şimdi? Böyle geliyor ve benden yemek istiyor, o aç gezerse sen burada oturup nasıl yemek yer, nasıl karın doyurabilirsin, öyle değil mi?’’ Dedi ve de devam etti konuşmasına halam.
Biz halamla konuşurken deli kız bir çırpıda ekmek doğranmış sütü yemiş bitirmişti bile. Halam deli kıza, Hadi-hadi git bak geç oldu hava kararmaya başladı ve karanlıkta yolu bulamaz korkarsın sonra, git artık geç kalırsan kızarlar sana’’, derken telaşlıydı halam. Bu telaşın nedenini deli kız gittikten sonra sordum. Hala ne bu telaşın, niye böyle heyecanlandın?
Halam, ‘’Ya hiç sorma, bu deli oburlar gibi yemek yiyor ve doyduğunu da hiç anlamıyor, sonra da üzerine başına S….r. Burada yaparsa kim temizleyecek bunun bokunu, boku çok da kötü kokuyor biliyor musun? Karnı doydu, sıçacaksa gitsin başka yerde sıçsın, bunun bokuyla uğraşamam şimdi’. Geçen hafta yine gelmişti ve o zaman Nurten de buradaydı. Nurten bu deliye yemek verdi bu deli de yedi, Nurten verdi bu yedi bakalım doyacak mı diye? Ama bu deliyi bir türlü doyuramadı. Sonra baktım olacak gibi değil ben duruma müdahale ettim ve Nurten’e kızdım ne istersin elin yetiminden; bırak gitsin, biraz daha yerse patlayacak, ya patlarsa o zaman ne yapacaksın peki? Nasıl temizleyeceksin bunun leşini? Diye sordum Nurten’e
Nurten de -Olsun patlasın, bende bunu istiyorum zaten, patlasın ki hem o kurtulur hem biz kurtuluruz, hem de köy halkı kurtulur bu deliden baksana şunun haline, evsiz barksız kaldı yolların üzerinde, kışın ne yapacak, o soğukta, o karda kıyamette kim alır bunu evine?, dedi.
Yok dedim Nurten’e, o kadarını yapmaya hakkımız yok, veriyorsan bir kaşık yemek ver vermiyorsan da kovala gitsin, dedim. -Yukarda Allah var ve olmaz elin yetimine böyle kötü davranmaya kimsenin hakkı yoktur, öyle değil mi? Diye yeniden sordu bana halam.
Deli yemeğini yemişti ama gitmeye hiç niyeti yoktu ya doymamıştı ya da gitmek istemiyordu. Halamla birlikte zor bela yollamıştık onu kapıdan.
Ya hala, yanlış hatırlamıyorsam bu delinin zengin bir ablası yok muydu, yanlış mı hatırlıyorum yoksa
Halam, ‘’He vardı, hala daha var. Ablası İstanbul da yaşıyor, ablasının çok zengin olduğu söyleniyor ama ne bileyim bunu kim çeker? Bununla kim uğraşır? Görüyorsun deli işte, bunu evine alıp ne yapacak? Anası öldükten sonra iyice delirdi ve de berbatlaştı, böyle ortalıklarda kaldı zavallı. Gelin buna yemek vermiyor, bunlar çok kalabalık, hem de öyle böyle kalabalık değil çok kalabalıklar. Biliyorsun gelin her yıl bi çocuk doğurdu, çocuklarının sayısını anası da bilmiyor. Gelin her gün bir kazan dolusu kara lahana çorbası pişirip hep birlikte oturup yiyorlar, o çorba bitiyor arkadan bir kazan daha çorba pişiriyor.
Öyle normal sıradan tencerede pişirmiyor çorbayı, kazan, hau bildiğimiz kocaman, (pilmi kazanı) var ya hani sığırlara pilmi verdiğimiz kazanlar, işte o kazanda pişiriyor çorbayı gelin. ,
Allahtan bu yıl çok lahana oldu, ya olmasaydı ne yiyecekti bu zavallılar, açlıktan ölürlerdi, açlıktan ölmek kolay mı? Mısır ekmeği, Lahana çorbası yaşayıp gidiyorlar işte
Bu deli acıkınca iyice saldırgan oluyor bu yüzden herkes buna yemek veriyor ki kimseye saldırmasın diye. Yani millet bir nevi kendilerini koruyor bu deliden’ dedi.
Ya hala ne oldu o aileye ne yapıyorlar şimdi? Diye sordum
Halam, ‘hiç sorma’ dedi. -Hepsi perişan, hepsi aç dolaşıyor; İstanbul da ki halaları bunlara yardım ediyor mu bilmiyorum, belki de ediyordur, buralara gelen zenginler, Fitre ve zekâtını bunlara veriyorlar.- Kızlarını kapış kapış alıyorlar kocaya. Babaanneleri ölmeden önce dilendiği yerlere birkaçını yerleştirmişti, öyle sebi sebi. (sebi Karadeniz’de çok küçük anlamında)
İyi karı oluyorlar, çok eziyetli büyüdükleri için gittikleri evlerde yapışıp kalıyorlar. Kızlardan birisi olmadı bir yere yapışamadı, birkaç kere gitti geldi. O kızda zaten biraz deliydi halası gibi, o ailede akıllı kimse yok ki, o ailede akıllı birisini aramak delilik olurdu zaten. Bir kızı da bizim Murtaza’mın oğluna kaçtı. ee Murtaza’nın evinde rahat etmek o kadar kolay mı? Munise ne anlar kaynana olmaktan. Kız zavallı iyi olacağım diye çalışmaktan parçalandı, hiç duruşluğu olmadı (oturmadı) ama gene de Munise’ye yaranamadı ve attılar kızı evden. Yazık oldu zavallı kıza’’ dedikten sonra halam o derin bakışlarını iyice derinleştirerek;
‘’Munise’ye, Bu kızı biraz idare ede, bak bundan iyi karı olur dedim ama Munise bu dinler mi hiç?
Munise gelininden daha deli, gelinini, kocasına sövdürdü durdu. Munise’nin oğlu da hepsinden daha deli, sanki o bir hırlı. Aldın kariyi ona biraz sahip çıksan ne olurdu sanki?
O daha sebi , sen yaşını başını almış bir adamsın, yok canım nerde öyle adam?
Yuvası yıkılmasın diye, evden attıkları kızı birileri geri getirdi ama olmadı kızı evde barındırmadılar ve gene geri yolladılar kızı. Kız bir daha geri gelmedi. Yok canım o kız geri gelse de bunlarla duramazdı, o kızı evde barınamazdı’ dedi ve de halam başını öne eğip gözlerini yere dikti ve de dudaklarını bükerek ardından ekledi. Bak aşağılara bir yere bir kız verdi nasılda karı oldu bir bilsen. Bunlar eziyetli büyümüşler, yoksulluk içerisinde yaşadılar, bunlardan karı olur ama bunlara sahip çıkan olmadı, kim sahip çıkacak bunlara? Paran olmadı mı böyle oluyor işte, anan baban da olsa paran yoksa yetim oluyorsun’ dedi.
Halam, farkında değil ama halan çok büyük bir söz etmişti aslında.Gündüz Yavuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.