- 213 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİNADAN BİR TUĞLA ÇIKARMA ASIRLARCA AYAKTA DUR VE KAL.
İnsanların kendilerine göre birer dünyaları vardır. İslam’a göre de her insan bir alemdir.
Toplumları fertler oluşturur. Fertlerden oluşan aile toplumların temel taşıdır. Temel taşı temele ne kadar uygunsa yapıda bir o kadar güzel olur. Sağlıklı nesil istiyorsak toplumun değer taşı olan aile yapımızı da güzel kurmamız gerekir. Aile her şeyden önce değerlerimizin kabul ettiği meşru yollarla kurulmalıdır.
Eskiden Bir genç evleneceği zaman karşı tarafın yedi göbek ceddi araştırılır, Oğlanın anası oğluna alacağı kız ile bir fırsatı bulur onunla aynı evde kalır ve kusurları var mı diye gözlerdi. Kız ile oğlanın anlaşmaları yetmezdi. Madem ki sağlam temellere kurulmuş yuva bir cennettir. Cennet üyeleri herhalde cennete uygun olmalıydı. Bu cennetten bir köşe olan huzur bahçelerinde yaşamak toplumu huzurlu yapar. İslami ölçüler aranır ona göre bir yuva kurulursa, daha sağlıklı toplumlar oluşur.
Aile fertleri arasında yakınlık, hürmet, saydı, sevgi şefkat, merhamet gözetilirse o yuvaya hiçbir etken zarar veremez. Bu saydıklarımız dünya için olduğu gibi Ukbe içinde olmalı ki o zaman her şey mükemmel olur.
"Aile yuvası kurunuz! Hristiyan ruhbanları gibi olmayınız!”, “Her mümin ahiret hayatının saadetine yardımcı olacak bir hayat arkadaşıyla evlensin.”, “Gençler! İçinizden evlenmeye gücü̈ yetenler evlensin! Zira evlenmek gözleri haramdan daha çok korur, zinadan muhafaza eder. Gücü̈ yetmeyenler de oruç̧ tutsun! “Bu tavsiyelere uyarak, zaman ve şartlar müsait olunca çocuklarını yine dinî ölçülere uygun bir şekilde evlendirmek ana ve babaların çok önemli vazifelerinden biridir. Anne baba Yaz gelsin yaz gelsin deyip de yaz gelince kaçamaz. Karşılıklı Saygı, karşılık sevgi, Karşılıklı hoşgörü, karşılıklı fedakârlık ve itimat evlilik binasını ayakta tutacak temel direklerdir.
Mademki insan bir dünya, ailede bir dünyadır. Devlet olarak aileyi koruma amaçlı çeşitli imkân ve şartları hazırlamalı. Dinimizin devamı ve milletimizin bekası için evlilik müessesine gereken ilgi ve alaka verilmeli. Ben sizin çokluğunuzla övünür diyen peygamberin ümmeti olarak bize sağlıklı nesiller yetiştirerek çoğalmalıyız. Millet herhangi bir yığın değildir. Sıradan bir kalabalık hiç değildir. Bir topluluğu millet yapan değerler vardır. Ülkü birliği, ülke birliği, dil birliği, kültür birliği, bayrak birliği ve din birliği.
Bu değerler, toplum fertlerinin benzer hareket ve davranışlarına yol açarak, toplumun belli bir bütünlük içerisinde yaşamasına imkân hazırlayacaktır. Değerler ortak hareket, ortak davranışa yöneltirken, toplumun sosyal vicdanını da ayakta tutar. Sosyal istikrarı bu değerlerle sağlanır. Bir makalemde dinini kaybeden dilini, dilini kaybeden kültürünü, Kültürünü kaybedende kimliğini kaybeder diye yazmıştım. Aynen öyle.
Bu zamanda dini değerler erozyona uğramış görünmekte Her şeyi madde ile değerlendiren bir toplumda insanı insan yapan manevi değerlerin, ahlaki güzelliklerin hayat bulması düşünülemez duygularının serpilip gelişmesi hayal bile edilemez. Acıma hissi yok olur, sadizm baslar. Manevi değerlerden mahrum. Böyle bir ortamda hoşgörü̈, karşılıklı sevgi, saygı, insani ilişkiler ve kardeşlik kişilerin münasebetleri, daha çok çıkar sağlamaya dayanan ilişkilerdir.
Zor zamanlarda insanlarımızın birbiriyle olan yardımlaşması, dayanışması, o zorlukları aşmada karşılık beklemeden hasbi yardımı her zaman dikkate değerdir. Yardımlaşmayı şiar edinmeli. Bu yardımlaşma dar çerçevede olduğu gibi geniş çerçevede yapılabilir. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmetiyiz Ülkemize sığınanlara da yine devlet olarak desteklerimizi esirgemeyiz. Buna benzer Birçok uluslararası yardım kuruluşumuz tüm dünyadaki ihtiyaç̧ sahiplerine el uzatarak bu milletin fedakârlığını bayraklaştırmaktadır.
İşte değer dünyamızdaki zenginlik ve fark budur. “Doğruluk, cömertlik, dostluk, sadakat, kanaat, takva, tefekkür, vefa, ilim, amel, gibi değerlerimizin yanında, sabır, ihlas, sır saklamak, yalan söylememek gibi ve buna benzer zina yapmamak, hırsızlık etmemek, insaf etmek, ayıbı örtmek, kötü söze cevap vermemek, herkese iyilik yapmak, misafiri sevmek, din farkı gözetmeden bütün insanları sevmek, herkesi bir görüp herkesi kendinden üstün görmek. Gibi altın değerindeki değerlerimiz sayesinde güçlü olup dışarıya karşı direncimizi artırabiliriz.
Manevi ve ahlaki değerlerin kaybı, şiddet ve teröre sebebiyet verir. Çünkü̈ bu millet daha zor günlerden bugüne değerlerine bağlı olduğu için gelebilmiştir. Bir topluluğu millet haline getiren değerleridir. O milleti diğer milletlerden ayıran bu değerlerdir. Asırlardan beridir gelmiş̧ ve tarihe mal olmuş̧, genlerine islemiş̧ özellikleridir. Bunların değiştirilmesi veya inkârı söz konusu bile yapılamaz. Milletin karakteristiğini bu değerler belirler. Yüreklerin aynı heyecanla atması, aynı şeylere üzülmek, aynı tepkiyi göstermek hep bu değer dünyamızdaki ortaklığımızdan kaynaklanmaktadır.
Dil, din, tarih, vatan ve bayrak birliği gibi milleti oluşturan unsurlarla bizi biz yapan değerlerimiz hep omuz omuza, aynı amaca hizmet etmektedir. Siyonizm’e, Komünizme Kapitalizme ırkçılığa, Ateizme Deizme hep değerlerimizle karşı koyar ve dayanabiliriz. Değerlerimizden birinin eksikliği binada bir tuğlanın çıkarılması gibidir. BİNADAN BİR TUĞLA ÇIKARMA ASIRLARCA AYAKTA DUR VE KAL.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.