- 262 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
Üretimin her aşamasında aktif olarak durmadan çalışan, ailesine, evine ve ülkemize üretimle destek veren, emekleriyle toprağı yoğuran, tarladan mutfağa dokunduğu her şeye değer çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Günü kutlu olsun.
Dünya Çiftçiler Günü her sene 14 Mayıs’ta kutlanıyor. Tarım ve çiftçiliğin önemine Mustafa Kemal Atatürk de tarihe damga vuran sözleriyle altını çizmiş.
"Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür."
"Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık."
"Milli ekonominin temeli tarımdır. "
"Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek."
"Kılınç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yenildi."
Çiftçilik mesleğine ve sorunlarına dikkat çekmek ve farkındalığı artırmak amacıyla 14 Mayıs, her yıl ’’Dünya Çiftçiler Günü’’ olarak kutlanmakta. Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP)’ nun kararı ile 1984 yılından buyana, 14 Mayıs “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanıyor. 14 Mayıs aynı zamanda 1946 yılında Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun kuruluş tarihidir. İFAB, Türkiye Ziraat Odaları Birliği bu kuruluşun üyesidir…
Çiftçilerimizin alın teriyle büyük emek verdiği tarım ve gıda üretimi, insanoğlunun hayatını sürdürebilmesindeki en temel ve vazgeçilemez unsurlardan biridir. İklim ve toprak şartlarıyla büyük bir tarım potansiyeline sahip ülkemizin kıymetini bilmek gerekir. Kalkınmanın asıl amacı Tarımsal sanayii olmak zorundadır ve bu hamlenin şimdilerde tam zamandır. Bunu yetkililer göz önünde bulundurmalı çiftçimize, tarım işçimize öncelikli teşvik ve koruyu önlemleri acilen hayat geçirmelidir…
Zordur çiftçilik. Tohumunu ekebildiyse, artık çiftçinin bütün emeği “bulut alıntındadır”. Hasat vaktine kadar rahat edemez; dolu vurabilir, “kırağı çalabilir”, “rastık basabilir”, kuraklık olabilir, sel götürebilir ve bütün emeği ziyan olabilir. Alın teri ve emeğe dayalı bu zor işi gerçekleştiren tüm çiftçilerimizin emeklerinin karşılığını alabilmelerini dileriz.
Milli ekonominin temelidir tarım. Bu nedenle tarımda kalkınmaya büyük önem verilmeli, ülkemizde topraksız çiftçi bırakılmamalıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve lâyık olan köylüdür. Diyebilirim ki, bugünkü felâket ve yoksulluğun tek sebebi bu gerçeği görememiş olmamızdır. Gerçekten, yedi yüzyıldan beri dünyanın çeşitli taraflarına göndererek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi yüzyıldan beri emeklerini ellerinden alıp savurganlık ettiğimiz ve bunun karşılığında daima küçük ve hor görerek karşılık verdiğimiz ve bunca özveri ve iyiliklerine karşı nankörlük, küstahlık, zorbalıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz bu gerçek sahibin huzurunda tam bir utanç ve saygı ile gerçek yerimizi alalım. Efendiler! Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik önlemlerle son dereceye eriştirmeliyiz. Köylünün çalışmasının sonuçları ve verimlerini, kendi yararı lehine son dereceye çıkarmak, ekonomik siyasetimizin temel ruhudur.”
1922 (Atatürk’ün S.D.l, s. 219)
Toprakla tohumu buluşturup bereket üreten o ellerin sahiplerine adanmış özel bir gün olduğunu belirterek, “Bu toprakların bereket ve cömertliğini zenginliğe dönüştürme kabiliyeti ve tecrübesi Türk çiftçisinde var. O zenginliği harekete geçirmek için beklenen tek şey dün olduğu gibi bugün de toprağın yoramadığı çiftçimizi yoran tarım dışı yüklerin Türk çiftçisinin omzundan kalkmasıdır…
Hazreti Mevlana’nın emeği ve süreci hatırlatmak için “Buğdayı değirmende öğütmezsen, onunla soframız bezenir mi hiç?” demiştir zamanında…
İklimi, verimli toprakları, stratejik önemiyle cennet vatanımız Türkiye bizim en kıymetli hazinemizdir. Bu bereketli topraklar en kaliteli tarım ürünlerinin yetişmesine imkân sağlamıştır yıllarca. Bereketli ve cömert topraklarımıza alın terini akıtan çiftçilerimizin ekonominin büyümesinde ve gelişmesinde katkısı büyüktür yıllarca. Bunları göz ardı etmemek gerekir, yeniden canlandırmak gerekir.
Tarım sektörünün ekonomideki ağırlığı her geçen yıl azalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)verilerine göre tarımdaki büyüme, genel ekonominin gerisinde. 2017 yılında ekonomi yüzde 7.4 büyürken, tarımdaki büyüme yüzde 4.9 oldu. 2018’de ise, ekonomi yüzde 2.6 büyürken, tarımdaki büyüme yüzde 1.3’te kaldı.
Tarımın Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) içindeki payı da düşüyor. 2010 yılında yüzde 9 olan bu pay, 2011’de yüzde 8.2’ye,2012’de yüzde 7.8’e ve ertesi yıl yüzde 6.7’ye geriledi. 2017’ye kadar yüzde 6 seviyelerinde seyrederken 2018’de yüzde 5.8 ile en düşük seviyeye indi.
İstihdamda da tarımın payı azalıyor. Tarım sektörünün 2010 yılında yüzde 23.3 olan istihdamdaki payı 2016’da yüzde 20’nin altına düşerek yüzde 19.5 oldu. 2018’de ise bu oran yüzde 17.3’e geriledi.
Hem üretim alanlarının daralması, hem de çiftçi sayısındaki düşüş tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2002 yılında 26 milyon 579 bin hektar olan ekim alanları 2018’de 23.2 milyon hektara geriledi. Üretim alanları daralıyor.
Üretim alanları daralırken çiftçi sayısı da azalıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2003 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’nde 2 milyon 765 bin 287 çiftçi kayıtlı iken, 2017 yılında bu sayı 2 milyon 132 bin 491 kişiye geriledi. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne tarımsal destek almak için kayıt yapılıyor. Arazisi küçük olduğu için ve kayıt yapmaya gerek görmeyen küçük çiftçilerin sektörden daha çok çekildiği dikkate alındığında çiftçi sayısındaki düşüş daha yüksek olduğu söylenebilir.
Tarımsal hasıla bakımında Avrupa’da birinci, dünyada yedinci ülke olmakla övünürken dolar bazında değerlendirildiğinde tarımsal hasılada da ciddi düşüş var. Türkiye’nin 2010 yılında tarım hasılası 52 milyar 592 milyon dolar iken, 2018’e gelindiğinde 42 milyar 517 milyon dolara gerilediği görülüyor. Yoğun nüfus artışı dikkate alındığında tarımsal üretimin 2010’dan 2018’e kadar 10 milyar dolarlık düşüş kaydetmesi üretimdeki düşüşü gösteriyor.
Tarladaki emeğiyle, ürettiği ürünle ayakta kalan çiftçilerimizi bir gün değil her gün hatırlayalım. Bu konuda beklentimiz ve olması gereken odur ki, tarımın sorunları gündemde her zaman olmalı ve unutulmamalı gelecekte de. Bu sektörün daha iyi bir gelecek beklentisine cevap olacak umut kapıları hep açılmalı.
Ülkemizdeki istihdamın hala yaklaşık dörtte biri tarım sektörünce sağlanıyor, ülkemizde 17,3 milyon insanımız köy ve beldelerde yaşıyor ve onların tek geçim kaynağı tarım. Köylerde istihdam edilen bu büyük kitleden toprağı olanlar çiftçilikle, olmayanlar ise rençberlikle hayatlarını kazanıyorlar.
Ve bu büyük kitle, milyonlarca insanımız milli gelir ortalamasının10.456 dolar olduğu ülkemizde 3.602 dolar ortalama gelirle iktifa ediyor. Onların rant geliri yok, borsa ekranlarından, pariteden geçimlerine katkı sağlayacak başka gelirleri de yok.
Onlar sadece ektikleri karşılığında aldıkları ürünle, elle tutulur, gözle görülür bir değer üreterek geçimlerini sağlıyorlar. Ancak onların ürünleri üzerinden başka gelirler oluşuyor ve geçinenler oluyor. Ziraat Odaları her ay açıklıyor tarla fiyatları ile market fiyatları arasındaki farkı, %300’lere varan fiyat farkları başkalarının geliri oluyor...
O gelirler, o ürünün fiyatına yansıyor ve ürün de üretim de üreten de pahalı üretmekle suçlanıyor. Yani emeğiyle üretip geçimini helal kazançla sağlayan çiftçi pahalı üretmekle suçlanıyor, aslan payını alan aracılar aradan çıkarılamadığı için. Bugün vesilesiyle bunları hatırlatmaz, tartışmaz ve gündemimize almazsak yayınlanacak mesajlar ve salonlarda yapılacak toplantılar unutulmamanın dışında geleceğe dair hangi ümidi verebilir çiftçilere?..
Köylerimizin ve o köylerin sahipleri ve sakinleri çiftçilerimizin hangi hayat standartlarında yaşadıklarını, çağdaş dünyanın hangi nimetlerinden mahrum kaldıklarını ve bu mahrumiyetlerin giderilmesi için neleri eksik yaptığımızı ve neleri yapmamız gerektiğini konuşmazsak işin insan boyutu eksik kalmaz mı?..
Köydeki çiftçi çocuklarına, akranlarıyla eşit koşullarda yarışacakları eğitim imkânlarını nasıl ulaştırabileceğimize, sağlık hizmetinden çiftçi ailelerinin de etkin yararlanması için yapmamız gerekenlere, sosyal güvenlik şemsiyesinin altında çitçi ailelerine de yer açmak için yapılacaklara, yani insanca yaşamak için asgari hayat standartlarını çiftçilerin yaşadıkları mekânlara ulaştırma konusunda yapılması gerekenlere bu günden itibaren şu sıkıntılı ve bu konuya önem vermezsek daha çok sakıntıya düşeceğimizin bilinciyle yeteri kadar odaklanmamız gerekmez mi?
Çiftçimize gerçek yerli tohumları dağıtmazsak, onlara hibrit tohumları ektirirsek insan sağlığının nereye varacağını işte görüyoruz ne bizde ne bizden sonra ki nesilde bağışıklık sistemi kalmadı bedenimizde, bunları şimdi düşünmezsek nereye varacağımızı düşünmek gerekmez mi?..
Geçimini topraktan sağlayan, topraktan aldığı ürüne değer katarak onu bizlere ulaştıran çiftçilerimizin emeği kutsaldır.
Tarım ve hayvancılık üretiminin her kademesinde çalışan vefakâr çiftçilerimizin; üretim ve verimliliğin arttırılması, yaşam şartlarının yükseltilmesi, ürettikleri ürünlerin pazarlara ulaştırılması, ülkemiz ve bölgemizdeki tarım ve hayvancılığın kalkınmasında yüksek öneme sahiptir.
Toprağı bin bir emekle işleyen, tarımsal üretimin her kademesinde kadın-erkek çalışan, ülkemizin gelişmesinde, ekonominin büyümesinde, üretimin çeşitlendirilmesi ve artırılmasında, refah seviyemizin yükselmesinde, sağlıklı ve güvenli gıda temininde, her türlü zorluğa rağmen alın terini dökerek tarladan soframıza en güzel ürünü gönderen kıymetli çiftçilerimiziniz emeklerini, alın terlerini hakkını tam verelim yok saymayalım…
İçindeyiz ve biliyoruz bu toprakların Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ekonomik güçlerinden biri yapacak potansiyeli var. Ve bu topraklar kendisini sevgiyle işleyenlere bereketini sunmakta, cömert ve şefkatli davranmakta gani gönüllü. Ve bu toprakların bereket ve cömertliğini zenginliğe dönüştürme kabiliyeti ve tecrübesi de Türk çiftçisinde var. O zenginliği harekete geçirmek için beklenen tek şey dün olduğu gibi bugün de toprağın yoramadığı çiftçimizi yoran tarım dışı yüklerin Türk çiftçisinin omzundan kalkmasıdır. Bugün vesilesiyle bunu beklemek, adım atıldığını veya atılacağını duymak fedakâr, çalışkan ve kanaatkâr Türk çiftçisinin hakkıdır.
Hazreti Mevlana’nın “her an iyilik tohumu ekedur; ekmedikçe hiçbir şey biçemezsin” öğüdünü kendisine rehber edinen Türk çiftçisinin bu topraklara bereket tohumları ekmeye devem etmesi, toprağın bereketinin, üretime, üretimin zenginliğe dönüşmesi, çiftçimizin ekerken de biçerken, çapada, hasatta, tarlada köyünde yüzünün güleceği günler dileğiyle…
Rahmete kavuşmuş ve atalarından ziraatçı olan, 40 yıl Ziraat Odaları Başkanlığı yapmış, son nefesine kadar toprakla uğraşan ve lakabı ’Toprak Adam’ olan bir Ziraatçının Reşit Kurşun ’un oğlu olarak, babamın arkadaşı, meslektaşı babamı kaybettikten sonra babamın yerine koyduğum yıllarca bu konuda devlet kademesinde görev yapmış Yük.Ziraat Mh. Sn. Turan Atasever ile birlikte çiftçimizin son yıllardaki durumuna bakıyor, görüyor, duyuyor ve kahroluyoruz…
Neden mi kahroluyor üzülüyorum bu vatanın evladı ve Atatürk’ün izinden giden biri olarak; onun "Milli ekonominin temeli tarımdır. " sözüne ve ziraatla ilgili söylediği her söze inancım olduğu için.
Ve benim hâlâ çiftçilikle, hayvancılıkla geçimini sağlayan akrabalarım, yakınlarım var köyümde, memleketim Çukurova da. Ve İletişim Fakültesi mezunu bir oğlum Özgür Kurşun ek iş olarak ’Arıcılık’ yapıyor, bahçesi var zeytincilik yapıyor. Bilgisayar Mh. Fakültesi mezunu bir oğlum Soygür Kurşun’un bahçesi var ek iş olarak ’Zeytincilik’ yapıyor. Ben ise imkan dahilinde küçücük balkonumda çiçek yetiştiriyor, kaktüslere aşı yaparak çiçek açtırıyorum rengarenk...
Yani biz atalarımızdan buyana çiftçiyiz, toprak emekçisiyiz…
Bu duygu ve düşüncelerle tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü kutlar, bereketli ve bol kazançlı bir yıl geçirmelerini temenni eder, aile bireyleri ile birlikte sağlıklı ve mutlu günler dileyerek selam ve saygılarımı sunarım.
(Buradaki bazı veriler TZOB ve TZMO yayınlarından alınmıştır)
14.05.2022
Ömer Sabri KURŞUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.