- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ramazan Sohbetleri 1. Allah Rızası İçin !
Ruhumuz daralıyor olanlardan, etrafımızda herkes kendi yorgunlukları ve sorunları ile mücadele etmekte.. Bunu unutuyoruz çoğu zaman, sanki bir tek kendi derdimiz var başkasının hiç derdi tasası sorunu yokmuşçasına insanların sınırlarını zorluyor olduğumuzun bile farkına varmıyoruz.. Bazı insanlar yumuşak huylu olduğu için sanılıyor ki, bu insanlara istedikleri gibi davranma hakkı var etrafındaki insanların.. Oysa ki, bu insanların çoğu, kalp kırmanın ne kadar günah olduğunu bilip bunun üzerine sabır ederler..Bu mübarek ayda bir yoklayın olur mu kendinizi, içinizi sorgulayın kime ne yapıyorsunuz nasıl davranıyorsunuz.. Bir hareket yaparken Allah`ın rızasını ne kadar gözetiyorsunuz ? Kul hakkına ne kadar özen gösteriyorsunuz ? Ahirette hesabını vermeceğiniz ve Allah´ın affı dışında kalacak olan bu hak ; Insanın, insan üstünden sınanmasının ve sonunda da hakkın Hak tarafından haksız olandan alınacağı gerçeğini yaşam içinde unuttuğumuz için, hiç tereddüd etmeden, insanların bilip bilmeden ne çok hakkına geçiyoruz belki de! Helalleşme zaten unutuldu gitti gibi, mezar başlarına kaldı, oysa yaşamımızın içinde her daim birbirimizin rızalığını Allah Rızası için gözetmemiz gerekmiyor muydu ?
" İhlas " ile ilgili öyle güzel bir sohbet dinledim ki ! Bu yazıyı yazma gereği duydum ben de kendimce, sohbette ihlas ve Allah Rızası anlatılırken, ihlasın kulların ve bir tek Allah`ın arasında gizli olduğu oraya şeytanın dahi müdehale edemediğini, gerçek ihlas sahibi insanların nasıl yaşaması gerektiğini ve ihlasın çok çobukta bozguna uğrayabileceğini anlatıyorlardı.. Verdikleri bir
kıssadan hisse çok hoşuma gitti, bunu da sizlerle paylaşmak istedim..
Bir gün bir köyde köylüler bir ağacın etrafında toplanıp ağaca dilekler tutmak için, çaputlar bağlayarak, ağaçtan meddet ummumaya başlarlar, bu olayı duyan ihlas sahibi bir adam, bu duruma hiddetlenir, nasıl yani Allah`tan ummak istemek varken bir ağaca mı, bel bağlarlar ? Der.. Bir hışımla evinden baltası ile çıkarak o ağacı Allah rızası için kesmeyi ve halkı bu yanlış inançtan kurtarmaya niyetle ağacın yanına varır.. Bu arada tam baltayı vuracakken şeytan bir adam kılığında belirir ve adama yapma etme derken adam dinlemez şeytanı alaşağı eder ! Tam o esnada şeytan adama der ki ! Tamam beni yendin ama sana şöyle bir teklifim var, beni ve ağacı bırak ben sana bunun karşılığı her gün bir altın getireyim.. Adam önce bir duraklar sonra bu fikir karşısında yaptığı hesapla bu iş kafasına yatar ve tamam o vakit anlaştık der ve evine döner.. Sonrasında şeytan bir ay boyunca hergün adamın evine uğrayıp altın bırakır, adam bu durumdan hoşnut olmaya başlar, bunun üzerine birden altın gelmemeye şeytan adamın evine uğramamaya başlar, önceleri der ki ! Yok ya bugün yarın getirir, şeytan da olsa sözleştik nihayetinde.. Şeytan şeytanlığını yapmıştır işte, bir iki gün derken adam artık yeter der tekrar eline baltasını alıp ağacı kesmek için ağacın yanına gider,bu sırada şeytan yine belirir ağacın yanında, adam şeytanla yeniden bir mücadeleye girer ve alt olur.. Bu işe şaşırıp kalır, nasıl oldu bu iş ? Ben seni derdest etmiştim canına okumuştum, beni nasıl yendin der ! Şeytan ilk geldiğinde ihlas üzere gelmiştin ve benim kuvvetim ihlaslı bir insan karşında yoktur, ama ikinci geldiğinde çıkarın için geldin, işte sen ihlası çıkara tercih ettiğin için benim tarafımdan yenilgiye uğradın ve ihlastan oldun.. Yani Yaptığın işte Allah Rızasını gözetmekten kaçındın.. Ne kadar ince bir çizgi imiş ihlas ve onun yitirilmesi..
Bu hikaye sadece bir örnekti bizler için, sohbette daha ne kadar güzel husustan bahsedildi, tenkit üzerine ayrıca duruldu, insanları tenkit ederken kınadığımız vakit bile dikkat etmemiz gereken bir husustur ki ! Tenkit ettiğin insana karşı sınırları aşmamak gerek, kibir ve haset ile yermemek dikkat edilmesi gereken hususlar içersinde.. Nefsin istediklerini yerine getirmekten kaçınmak, takvanın kimde ne kadar olduğu, gerçek ihlasın insan ile Allah arasında gizli olduğunu, bunu biz kulların bilemeyeceğini ve günahına girdiğiniz bir kulun Allah katındaki yerini hiçbirimizin bilemeyeceği, kendini iman sahibi, diğerlerini de imansızmış gibi ya da daha az imanlı insanlarmış gibi tenkit etmenin, kul hakkına saldırı ve ihlasın kaybı ile Allah rızasını da kaybetmemiz sonucunu doğurabileceği gerçeğini, içimizde bir sorgulamamız düşünmemiz, elimize, dilimizi, belimize ve dahi nefsimize yenik düşmeden, haset ve kibirden Allah`a sığınmamız gerek ki, ihlas üzerine yaşamak bizlere de nasip olsun..
Hayırlı Ramazanlar..
Sevgiler selamlar
Yazı: Gönül Çeşli
Not : Kaynak Sohbet Hikaye " Hayal Hanem"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.