Nakupenda Kifo
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnsan, öldüğünü anlamadan yıllarca yaşayışın içinde dolanıp dururmuş meğer. En can alıcı kısmı ölü olduğunun farkına vardığın an değildir, en mutlu olduğun anda ölü olduğunu anlamaktır. Bir cesedin böyle bir keyfe ne kadar hakkı olduğunu kendine sormaya başlayınca hayatı da sorgularken bulursun kendini. Sokrates neden idam edildi? Tanrıların yıkılmış virane ahlak enkazının zaten ilk öldürdüğü felsefe olan Sokrates’i ikinci kez öldürmeye neden gerek vardı? Bu, iki ciddi sorunun içindeki karanlığa gömülmek isterken günahkar bir mutluluğunun olduğunu anımsarsın yeniden. Böyle, bir avuç jilet yutmuşsun gibi anımsarsın hem de. İçin kesik kesik doğranırken bir kan gölünün ortasına gömülürsün. Sokrates’in, ‘’ Hangisinin daha iyi olduğunu hala sadece Tanrı biliyor’’ diyen sesini işitirsin belli belirsiz.
Yazmayı seven bir okur olarak ölü kelimeleri nereye, hangi paragrafa yazacağımı bilemeden içimin kesilişini izlemeye devam ediyorum. ‘’Bir kussam rahatlayacağım’’ diyen zehirlenmiş belleğimin kıvranışları ve büyüyen kan gölü arasında erektil bir bebek doğuruyorum. Ölü bir bebek!
Filmlerde, işitme engelliler için düzenlenen alt yazılar konuşmalar dışında oluşan sesleri, ‘’ rüzgar esiyor, kadın ağlıyor, balkondaki sandalye gıcırdayarak sallanıyor, köpek hırıldıyor, asfaltta yürüme sesleri, çocuk derin derin nefes alıyor’’ şeklinde cümleler ile anlatır ya işte o kadar duyamaz durumdayım hayatı. Gördüklerim ve duyduklarım sadece içinde his barındırmayan ifadeler olarak geçiyor ölü bedenimden. Yazdığım her şey ise içimin alt yazısı.
Ağlayan kadının veya derin derin nefes alan çocuğun seslerini hissederek duyamadıkça hayat benim için parlak, göz alıcı ama sahte bir taştan farksız olmaya ve ben de ölmeye devam edeceğim.
Tanrı beni isteyerek rahminden attığından beri onu baba olmakla cezalandırdık. Baba, oğul ve kutsal kızlar adına Dua: ‘’ Tanrım, beni gömülmeyen, ölü bir bebek olarak Dünyaya attığından beri değişen bir şey olmadı. Artık tutsana elimi’’
Alt yazıda geçen ‘’sokak gürültüsü sesleri’’ nedeni ile yine duyulmadım sanırım. Keşke bu kadar büyük sıfatların yerine sade bir barınak olsaydı tarifin Tanrım. Belki de ben senin için başarısız bir ürün olduğum için utancını üstlendim. Özür dilerim.
Nakupenda Pia
YORUMLAR
İnsanın kendini ölü olarak veya ölmüş de başka bir alemde yaşıyormuş gibi hissetmesi demek ki doğal bir olay.
Uzak bir diyara tayin olmuştum. Orada öyle güzel bir hayata daldım ki kendimi zaman zaman öldüm de cennette yaşıyorum zannetiyordum. Bazen buluştuğumuz birisine yaşadığımız acaba bir rüya mı derdim, o her zaman bu tür saçma sorularıma gülerek hayır derdi. Vur başıma vur da inanayım derdim.
Bu güzel yazıyı okuduktan sonra o ruh halimi bir daha tazeledim. Çok güzel bir yazı okudum; tebrik ediyorum.
Kısa ve öz yazıları daha çok seviyorum.
Dün yazınızı okuduğumda çok beğendimi söylemeliyim. Aradığımız aslında bir avuç huzur, görünmeyen yaralar değil. Vurdumduymazlığın içinde çark gibi dönüyoruz her kes kendi içinde canlı cenazeye.
Günü saati? ‘’sokak gürültüsü sesleri’’ ni çıkarmaya devem edecek, durmayacak.
Sevgiler.
Sokrates neden öldürüldü? aslında öldürülünceye kadar bilincinin yok olup gitmesine müsade etmedi. Ne diyordu “Şerefle bitirilmesi icap eden en ağır vazife hayattır. -- Toegueville… işte böyle… ne kelimeler ölür ne hayat yok olur sadece insan kendini kandırır hayatın zorluklarına karşı. Bir gün hepimiz “lebbeyk” diye bir çağırışla uyanabiliriz.
Tebrik ederim…