- 236 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKRATES'İN SON GECESİ
Yukarıdaki başlık, İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçılarınca, Ankara Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde sergilenen bir oyunun adı. Bu oyunu izlediğim için kendimi şanslı hissediyorum. Yaklaşık iki bin dört yüz yıl önce yaşamış bir filozofun, kendisinden yüz yıllarca sonra yaşayan insanlara bile, nasıl demokrasi dersi verdiğini daha iyi anladım.
Gerçi Sokrates’in diyaloglarında hep “bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir” şeklindeki cümlesini öğrencilik yıllarımdan beri biliyordum. Bu cümle herkes gibi bana da çok anlamlı gelirdi ama, bu oyunda onun çok daha farklı yönlerini de öğrenmiş oldum.
Örneğin, erdemli olmak, Sokrates’e göre en önemli şeydir. Ona göre erdem birdir. Bir davranışa göre erdemli, başka bir davranışa göre erdemsiz olunamaz. Erdem, kişinin kendisini bilmesi ve tanımasıdır. Kişiler, bilmedikleri için kötüdür. İnsanoğlu doğuştan erdemli yaratılmıştır. Öğrenimle bu gizli erdem bilgisi açığa çıkartılmalıdır. İyiyle kötü arasında insan özgürce seçme yapabilir. İnsan, iyiyi bilirse zorunlu olarak iyiyi seçer, iyiyi bilmediği için de zorunlu olarak kötüyü seçer. İnsanı öteki canlılardan ayıran en önemli faktör düşünce olgunluğudur.
Sokrates, düşündüğü ve düşüncelerini söylediği için cezalandırıldı. M.Ö. 399 yılında tanrılara karşı gelmekle suçlanıp, gençleri olumsuz etkilediği düşüncesiyle idam cezasına çarptırıldı. Devlet, düşüncesini önemsediği için, kendi savunmasını bile yapmadı. Savunmasını yaparsa ve affedilirse düşüncesinin önemsiz kabul edilmesinden çekiniyordu. Karısının “haksız yere ölüme gönderiliyorsun” sözlerine karşılık o, “haklı yere ölüme gönderilseydim daha mı iyi olacaktı” yanıtını vermişti.
Son gecesinde zehir içmeyi beklerken, kendi buluşu çürütme yöntemiyle gardiyanla diyaloga giriyor ve “kim özgür, kim tutsak? parmaklığın ardında olan kim?” şeklinde tartışarak demokrasinin nasıl yozlaşabildiğini, demagojinin nasıl toplum üzerinde tehlikeler oluşturabileceğini ispatlıyor. Çünkü, kendisi baldıran zehiri içtikten sonra, gardiyan da ondan etkilenip baldıran zehiri içerek hayatına son veriyor.
İnsanlık tarihi, hem batılı, hem doğulu ülkelerde, düşüncelerinden dolayı derisi yüzülen, boynu vurulan, zindanlarda çürütülen düşünen insanların çilesine tanık olmuştur. Yine de Sokrates’in arzuladığı “demokrasi” günümüz dünyasında içselleştirilmiş değildir.
Demokrasinin yozlaştırılması konusunda en belirgin örnekler, ne yazı ki ülkemizde çok çarpıcı bir şekilde hayatımıza giriyor. Yerel seçimlerdeki etkili ve yetkililerin söylemlerini duymadınız mı? “Bizim partiye oy vermezseniz hizmet alamazsınız!” “Biz izin vermediğimiz sürece taş üstüne taş koyamazsınız. Onun için oyunuzu bizim partiye verin!”
Demokrasinin, “kültür”ün bir erdemi olduğunu hala anlayamadık. Yazık!
Doğrusu insan, Sokrates’i dinlerken bir yandan haz alıyor, diğer yandan da yüzyıllarca sonra aynı olayları yaşamaktan bıkkınlık ve utanç duyuyor.
Sonuçta yine aynı noktada birleşiyoruz. “Bildiğimiz tek şey var, o da hiçbir şey bilmediğimiz!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.