- 329 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYANIN ÇELİŞKİLERİ İÇİNDE BİR HAYAT MUHASEBESİ
DÜNYANIN ÇELİŞKİLERİ İÇİNDE BİR HAYAT MUHASEBESİ
Dünya dönüp dururken evrenin sonsuz yörüngesinde, hayat da akıp gidiyor kendi serencamında.
Sevinçler, üzüntüler, eğlenceler, kâbuslar, ağrılar, sızılar, mutluluklar, hüzünler, ayrılıklar, kavuşmalar… Onca çelişkiler iç içe…
İç içe her şey; varlık yokluk, ayrılık kavuşma, üzüntü sevinç, … Her mahlûk belli bir düzen içinde… Yaradılış gayeleri, işlevleri, ömürleri; ölüm hayat, uyku uyanıklık…
Ruh ve beden… Varlıkları birbirine bağlı... Biri birini terk etmiş olsa yok, yoklukta varlık âleminde ya da varlıkta yokluk…
Canlı cansız bütün varlıkların aslında birer sosyal varlıklar olduğunu da görüyoruz. Birbirleriyle iletişim, etkileşim içindeler. Bu ilişki ve iletişim belli kurallar içinde devam edip duruyor. İnsanoğlunun varlığını devam ettirebilmesi, diğer canlıların yaradılış gayelerini sağlıklı icra etmelerine bağlı. Belki diğer varlıklar insana muhtaç değil ama insan, diğer varlıkların devamına muhtaç.
İnsan, yaratılmışların en şereflisi… Bu üstünlük aklından kaynaklanıyor, ancak insanoğlu aklına o kadar çok güveniyor ki, aklın da bir sınırı olduğunun farkına varamadan evrende ne varsa yönetmeye kalkıyor; yönetmeye çalıştıklarına muhtaç olduğunun idrakinde olmadan…
Diğer varlıklara göre üstün olan insanın aslında onlara muhtaç olması da bir çelişki gibi görünmüyor mu?
Her şey çelişki içinde demiştik: dünyanın bir yanında savaş, yokluk, açlık, sefalet devam ederken, diğer yanda insanlar zevk ve sefa içinde, umarsız, israf içinde eğlencenin zirvesinde dolaşıyor.
Aynı apartmanda, mahallede, köyde, ailede bir yanda cenaze kaldırılırken, diğer yanda düğün dernek devam ediyor. Kendi karnımız tok olduğunda herkesin tok olduğunu zannederek açlık ve sefalet içinde olan var mı yok mu aklımıza gelmiyor. Kısaca herkes kendi hayatını yaşayıp gidiyor… Yani anlayacağınız dünya dönüp duruyor kendi serencamında. Aynı zamanda dünyadaki bütün varlıklar da bu serencamın içinde akıp gidiyor…
Nice baharlar geldi geçti; yaz, kış nice canlar, canlılar hayat sürdü dünyada, birer birer görevlerini icra ettiler. Onlar kurtardılar kendilerini de ya insan…
İnsan, akıllı olmanın hesabını da vermek zorunda... O aklı sana veren bir gün bunun hesabını da sorar tabi. O zaman, insan aklını iyi kullanmalı değil mi? Aklını kullanan bilir ki bunun bir de hesabı var… Hesap gününe inanmayan akıllılara diyeceğimiz yok. Ama ben bu aklımla bu dünyada iyiliklerin de kötülüklerin de değerlendirilmesi gerektiğine kanaat getirebiliyorsam, yüce Yaradan hiç bunun hesabını sormaz mı?
Kendini çok akıllı zannedenlerin düştükleri hatalar nasıl ki düzeni bozmaya neden olmuşsa, insanoğlunun bu şımarıklığı da dünyada ve ahirette kendilerinin sonu olacaktır.
Herkes kendi hesabını verecekse o zaman herkes kendi hesabını düşünmeli. Biz, nedense hep başkalarının hesaplarını konuşup duruyoruz. Aslında kendimizi de kandırmaya çalışıyoruz kendi aklımızca. Biz doğru, dürüst olalım. İyi güzel işler yapalım. Haktan hukuktan ayrılmayalım. Çünkü biz, aklımızın, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın da hesabımızı vereceğiz. Hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır ve başı boş değildir…
Başkalarının hataları üzerinden kendimizi temize çıkarma uyanıklığına girmeyelim. Başkalarının yanlışları tabii ki bizleri üzecek. Gücümüz yeterse bu yanlışları düzeltmeye çalışmalıyız. Gücümüz yetmiyor ve düzeltemiyorsak hiç olmazsa biz de bu yanlışlara düşmemeliyiz. Biz, öncellikle kendimizden sorumlu olduğumuza göre haktan, hukuktan, doğruluktan ayrılmamalıyız. 21.07.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.