- 432 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bu Fahiş Fiyatlara Nasıl Son Vereceğiz?-1-
-Evet, sayın seyircilerimiz, buna nasıl son vereceğiz programımızla (her şeyi seyir ettiğimizden bu hitapla başladım!),bugün fahiş fiyatlarla ilgili bir araştırma programı ile karşınızdayız. Fahiş fiyatla ürünleri piyasaya sürenlerle, bunu alarak zorlanan vatandaşlarımızla yapılan röportajları sizlerle gazetecilik televizyonculuk anlayışımızla sizin her zaman olmasa da bazen seyir ettiğiniz gibi seyir edeceksiniz. İlk önce toptancımız Sayın Lütfü hep saklar ile beraberiz. Sayın Lütfü heptoplar pardon hepsaklar, bize neden gıda mamullerini stoklayarak sakladığınızı anlatabilir misiniz? Bunun size ve vatandaşa yaptırımı artısı ve vatandaşlarımıza zararı nedir acaba?
-Ben öyle cümleleri renklere boyayarak konuşmayacağım. Hayat uyumaktan ve uykuda kalmaktan ve bazen de uyanmakla devam eden bir süreçtir. Herkes kendi bağı ile hayata bağlanır, bu bağlanmadan hiç kimsenin neden benim ipimle bağlanmadın diye söz söylemeye, yetkisi zaten yoktur. Her ne kadar gün gelir çektirdiğin acının hesabı sorulur denilse de bizlerinde gerçekleşmeyen zaafları arzularının gerçekleşmeme acısı var, bundan kim hesap soracak? İnsanların açlıkla kaldığı arka sokaklarda mahallelerde kalmasının bizimle alakası hiç yoktur, onları arka sokakta bırakanların suçu var ön mahallede yer kalmadı diyerek, arka mahalleye çekerek hizmet götüremeyen yardımcı olmayanların suçu da mı yok hesap bizden soruluyor? Söyler misiniz nerede kusursuz hayat var? Dolar Euro yükselirken, bizim kazançlarımız erirken bizim arzu heves ve yapacağımız atılımlarla kendimize birkaç villa almamız mı suç, yeni araba almamız mı suç? Bakın galerilerdeki kuyruğu, herkes açım derken nasıl araba almaya koşuyor! İnsan hangi zamanda yaşarsa yaşasın, kaç kez uyuyup uyanırsa uyansın hep kendi kazancına doğru yürüyor, bu yürüyüşüyle hayatta var olmaya çalışıyor. Haliyle kazanmak zorundayız kaybetmemek için.
-Efendim siz çok uzattınız. Siz başka bir yönüyle de bunalım ve çaresizlikleri anlatacağınıza, kendi kazancınıza dair aşma ve aşamama alanına girerek konudan çok uzaklaştınız, insan bu acizliğinden öte, bu acizliklere maruz kalarak bunu hak ediyor mu? Bu hak edilmeyeni sizler kendi kazancımız diyerek, bireylerin hayatına kazancına davranış ve düşünsel anlam katmanlarını bir anda yıkarak, vatandaşın kendisine ait sizin olumsuzluklarınızla baş başa kalan sizlerin bu olgudan çok kasa doldurma merakınız yüzünden, bunu kendi bünyenizde mutlulukla karşılamanız, onların kendi bünyesinde mutsuzluğa sevk etmesindeki çıplaklığı feryadı anlatmaktan kaçıyorsunuz. Mesela 40 lira olan yağ nasıl 150 lira oldu?15 Liralık peynir 40 TL,12 Liralık yumurta 50 TL oldu..? Yükseldi ise kur düştü neden fiyatlar eski seyrine dönmedi?
-Ben oraya gelecektim arz ve talep başlığı altında, bu anlatacaklarım uzun bir sürecin ayak sesleridir ki, her ayağın sesi değişik olur bende gerçek bir ayak sesini anlatmak için dikkatli dinlemek zorundasınız uzun bir süre diyorum, görüyorsunuz dinlerken ben kıvranıyorum farkındaysanız, herkes halay çektiğimi sansa da bu bir kıvranış modelidir efendim!. Burada insanların onur zedelenmesinden söz etmek doğru değildir, herkes kazancının peşinde iken, yan kur düz kur aşamalı kurun panik atağında paniklememiz normal! Vatandaşa da hak vermiyor değilim lakin benim almam lazım ki stoklayarak sunmam için toplamam gerekli, özenle sunma için bu aşamada stoklayarak en güzelini içindeki çürükleri ayıklayarak sunmam gerekli ki bu olsun. Yoksam stokçuluğumuzla diğer stokçuluğu lütfen karıştırmayın. Çok derin düşüncelerle biz düşünsek te vatandaşın bunu derin düşüncelerle düşünmesine hiç gerek yok. Bu organik dayanışma bizden onlara hizmet kalitesini arttır ak sürdürmek içindir. Yoksa toplumsal bağların incelerek kopması için değildir, bilmem anlata bildim mi, acılarımızı sancılarımızı.
-Siz bireysel olarak kendinizi anlattınız. Değerlerimizin bu stokçulukla fahiş fiyatla üst seviyelere çıkarak, ortaya çıkan ruhsal tepkilerin aşılmazlarıyla açılmazlarıyla kapalı kalan açık yollarının kapalı olarak kalmasına sebebiyet verir çıkmaza sokar, sizlerin vicdan denilen merkeze uğrayarak hareket etmeniz gerekmez mi?
-Vicdanın merkezinde ticaret yapıldığını ilk defa sizden duyuyorum! Yeni bir ticaret mi bu? Genel bir değinme ile kime neden nasıl değiyor? Parası çok olana mı olmayana mı yanaşıyor? Arka, yan ön, planında neleri var? Sizinle bu diyalogun karakterize ettiği ana temanın teması tematik rengi ne yönde, alıma mı satıma mı yönelik? Bu yaklaşımlar böyle bir çelişkilerin işlenişiyle örülmesi herkesi saracaksa, örenler buyursun bu ticareti yapsın paraları varsa yoksa bu işi biz yapalım sıcacık paralarımızla.
-Anlaşıldı size bunu anlatmak sizden olumlu cevaplar almak çok zor bu nedenle bunu vatandaşa sormakta gereksiz oluyor, sizler vicdanınızı tartarak ortaya koyamadıktan sonra bu iş uzayacak lakin vatandaş hesap soracak olursa bu size pahalıya patlayacak.
-Patlasın efendim, kasalarımızda var paramız, sıkıntı değil, onlar çekecekleri sıkıntıyı düşünsünler daha fazla sıkıntıya sebebiyet vermeden, olanlara razı olsunlar.
-Evet, sayın seyirciler bizlerde sizler gibi ancak seyirci kalabildik anlatamadık, anlaşılamadık sizler gibi neyse zaman her şeye çaredir, zaman değilse adımlar çaredir, diyerek burada yayınımıza son veriyoruz, başka GÜZEL programlar da görüşmek üzere.
Mehmet Aluç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.