- 503 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Düşünmek için hala geç mi?
Düşünmek için hala geç mi?
Yaşam gerçeğinin giriftliği içerisinde bir kaybolmuşluğu temsil ediyor insanoğlu. Işıksız lığının dağılmışlığında kendi ürettiği kaynaklarının tükenmişliğine şahit olması için belki de çok az bir süre kaldı. Bir arpa boyu yol alamamışlığın verdiği tükenmişliğine kılıflar üretmiş, kaygan zemindeki çabaladığı mesuliyetinin ağırlığından zaman derinliğinde sapmalar yaşamıştı. Bir insan olabilme ekseni çizmekti tüm gaye. Maksadını aşan ihtirasları ve yavaşça, sinsice iliklerine işleyen ölümsüzlük doktrini.
Dönemsel düşünürlerinin arkasından gitme eylemini son yüzyılda yitirmekteyiz. Her yüz yıl bir kişi düşünür ve diğerleri onun arkasından giderdi. Şimdilerde meşalesi ışıldamayan bir düşüncesizlik fiiliyatı lokasyonunda adımlıyoruz. Sekülerleşmeyi yanlış anlamış gömleğin iliklerine yanlış iliklemişti. Konfor alanını terk etmemek adına idealist davalardan vazgeçmiş, gelişimin odağı olan kaygılarımızı yok etmek adına insansızlıkla emzirdiğimiz bireyler var etmişti.
İnsanın keşfi, tükenmek üzereydi. En büyük hazinesi olan zamanın son düzlüklerine doğru ilerliyoruz. Sormaktan geri durmayacağım bazı sorular var kendime. İnsanın var oluş mahiyeti neydi ve ona yüklenmiş olan meziyetler neler olabilirdi?
Kast edilen gelişim, asıl hedeflenen ve insanın hazzına hitap eden konfor malikanesi oluşturmak değil ruhun derinliklerinden gelerek bireyin kendini tanımasına öncülük eden o göçü yani içimize doğru yürüyüşü başlatmak için geç mi kalmıştık?
Aslında her dönem benzer soruların muhatabı olan, içsel girdabında yakasına yapıştığı soruları bulunan insanlar olmuştu. Belki de onlardan birinin tercümanlığını yapıyorum. Değişen bir olgu yok. Kaynak aynı ve düşünme üzerine...
Ruhu okşayan, gafleti ballandıran, kaygıyı minimize eden, sembolik tatmin olmuşluğu alkışlayan ve put kisveleri adı altında sayısız şekle uğrayan insansızlığımızı ne denli kendine geri getirebilmenin savaşı içinde olmayı temenni ederim.
Sayıları hiçten fazla fakat kalabalıklardan az insanların olduğunu biliyorum. Düşünmek çabası yla vakit yaşatan, tan yerinin ağarmasını yeni başlangıçların miladı bilen, mutlak gücün yegane dönüşün bir göçle başlayacağını bilenlerin nefes aldığının farkındayım.
Ancak yine biliyorum ki düşünebilmek küsmektir. Düşünenlerin küsmesiyle başlamıştı yalnızlık. Yalnızlık kurgulanmış hegomonyanın yani insan üzerinde yazılmış senaryonun varlığına çizik çekmekti. Ağır adımlarla geceye dalmak ve tatlı yorgunlukla gündüze ermekti. Düşünebilmenin kurtuluş olacağını, yokluğun hedonistliğinde varlığın faziletini hissetmekti.
Az konuşmak gerekliydi. Çok düşünmek için...
Hala geç kalınmadı düşünmek için
Aradan çekiliyorum düşünebilmekle kalın...
YORUMLAR
Düşünmenin ve düşüncenin klavuzlığuna muhtacız...
Bu manada ne geniş bir yazıda buluşturdu şairim bizi
Çevresinden yoksun insan kaybolandır
Derinleşen bir varlığız.
ve bu varlığın çözümlenmeye çalışan sanatı
Değil mi ki var isek her zaman bir ışığa sahibiz..
Zihnimizin oluşturduğu görüntüde bitiyor herşey..Ki düşünce tarihi geçmişten günümüze güzel olumlamalara gebe olmuştur.
Bizler yetenekli varlıklarız değil mi şairim
Hâlâ geç mi düşünmek için
doğayla,bilimle, insanla bütünleşebilen kimliğiz
Evet
Az konuşmak gerekliydi
çok düşünebilmek için
Kutluyorum bu aydın yazınızı
Her daim selam ve
Saygımla
....
-Tesbih- tarafından 29.12.2021 12:07:53 zamanında düzenlenmiştir.