- 423 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Günaydınlar Aşı Karşıtları
Bu Bir Uyarı Yazısıdır
Yaklaşık ikibuçuk yıldır evrensel olarak Dünya insanlığının başına bela olan „koronavirüsü pandemisi“ insanlığın genetigini değil de sosyal hayatını ve psikolojisini bozarak dünya genelinde daha agresif, daha depressif, daha bunalımlı, aile içi ve toplumsal şiddeti artırarak hepimizi olumsuz yönde etkilemiştir. Burada hiç kuşkumuz ve endişemiz yoktur ve olamazda. Toplumsal sağlığın tarihini biraz daha irdeleyerek geriye gidersek, 1980 yıllardan sonra AIDS enfeksiyon virüsü (HI-Virüs), 1960 yıllarda ve daha öncesi sürede kolera ve ebula virüsleri, 1920’li yıllarda Ispanya Gribi, 1880 yıllarda içsel göçlerin ve sanayileşmenin getirdiği tüberklöz (verem) hastalığı, daha gerilere gittikçe, malarya, kolera ve daha yüzlerce hastalığın insanlığın tarihine, yani yeryüzünde biyolojik yaşamın 14,5 milyar yıl önce başlamasına paralel olarak simetrik bir artışla günümüze kadar gelmiştir. Ortaçağ’da ise insanlığın üçte ikisini yokeden veba salgını ise tıp tarihinde „kara hastalık“ olarak geçerek izlerini günümüze kadar getirmiş bir salgındır. Yine tetanus, sifilus, difteri, lepra, dizanteri, kolera, lösemi, kızamık, çiçek hastalığı, gripal enfeksiyonlar gibi enfeksiyon hastalıklar, hijyenik kurallara dikkat edilmediği veya edilemediği, yoksulluğun ve sömürünün emperyal düzeyde gelişmesinden dolayı zaman zaman dünyanın çeşitli bölgelerinde bu gün bile tıpın üstesinden gelmekte zorlandığı reel bir durumdur.
Bu hastalıkların tarihine baktığımızda hep koplo teorileri üretilerek, her zaman birileri suçlanmıştı. Örneğin Ortaçağ’da ki veba salgınında kadınlar komplo teorisinin kurbanları olarak milyonlarca kadın katledilmiştir. Daha sonraki süreçte ise hemen hemen her şeyden Yahudiler sorumlu tutularak onlarda öyle katliamlara maruz kalmışlardır ki, milyonlarca cilt kitap yazılsa ancak o zaman Yahudilere karşı insanlık önyargılarından arınabilir. Bu yüzden bu son pandemi sürecinde de o kadar çok komplo teorisi okuyorum ki, bazen küçük dilimi değil, büyük dilimi yutasım geliyor. Bununla ilgili en aktuel yaygaralardan birisi, „aşının insan DNA’sını bozarak mutasyona uğrattığına“ dair medyanın bir kısmının da asparagos haberler yaparak konuyu sürekli gündemde tutarak reyting peşinde koşması, diğer bir kısmı ise „yalan yanlış, kulaktan dolma bilgilerle“ insanların gelişmemiş bilinç düzeylerini dahada bulanıklaştırarak bir ortam yaratmak amacı gütmektedir.
Eğer konu genlerimizin mutasyona uğratılarak bozulmasıysa, toplum olarak bu hastalıktan çok önce, yediğimiz ekmekten, giydiğimiz tekstil eşyalarına, içtiğimiz suya kadar zaten genlerimizin bozulmadığını kim idddia edebilir ki? Sadece içinde yaşadığım Almanya’da su boruları sürekli yenilenmesine rağmen, ortalama olarak 40 yıl daha sürecek bir çalışmaya ihtiyaç var ki, bu sürede demir borular yerini daha temiz borular alsın. Bu süreçte içtiğimiz suyu bize ulaştıran demir boruların oksidasyona uğreması ve süreç içinde kurşunun suya karışarak kanser riskini ikiye katladığı gerçeği ortada dururken ve bizler hala bu borulardan akan sularla elbiselerimizi yıkayıp, yemeklerimizi yaparken ve masalarda löp löp aşırırken hiç kimse borulardan akan zehiri içtiğini sorgulamaz.
Hey benim sevgili kardeşim, sen GDO’su değişmiş buğday ekmeğini, giydigin ucuz tekstil elbiselerinin Sri Lanka’da, Endenozya’da saat ücretinin bir Cent olduğu eşyaları alıp giyerken, ya da hepimiz bunları giyerken, saati üç Cent’e çalıştırılan çocukların topladıkları kahveleri içerken, salataları, marulları yerken, Afrika da yerin bin metre derinliğinden daha 8-10 yaşlarında ki çocukların çıkardıkları madenlerin cep telefonlarını kullanırken, aç susuz çalıştırılan kadınların haklarını yerken, hatta evinde eşin yemeğin tuzunu unuttum dediğinde tekme tokat girişirken bana sen genin bozuk olmadığını nasıl iddia edebilirsin. Vicdanın kendi vücuduna geldiğinde yaygara kopartmanın ve fırtına gibi esmenin hezimetini yaşarsın. Yazık sana! Acıyorum, boş kafanı komplo teorileriyle donatarak beyhude yaşadığın ve okjinemime, azotuma, …vs. zarar verdiğin için.
Sigaranı iç ve izmaritini yere at ve bu bir izmaritin 110 litre suyu kirlettiginin bilincine varmadan çevre sağlığına, çocuklarına ve insanlığa verdiğin zararı hesaplamadan ve seni uyaranlara saldırarak agresifliğini gösterirken genetiğini kendi ellerinle bozduğunu hiç düşünme sevgili kardeşim. Ölmeye ve öldürmeye devam etmeyi hiç aksatma! Olur mu? Sana tavsiyem, sürekli bağır çağır, ama birisi gelb u düzeni ve sömürüyü protesto edelim dediğin de ben goministmiyim, yukarıda Allah var, o her şeyi bilir diye zırvalamaya devam et! Et, belki böylelikle kendi kökünü kazıyabilirsin!
Aldığı her şeyi plastik torbalarda taşırken ve çevreye zarar verirken, plastik şişelerden su içerken, geninin bozulmadığını düşünen genetiği bozuklar, bu plastiklerden yiyeceklere ve içeceklere geçen kanserojen maddelerin hesabını yapmzken, elbiselerini deterjanla yıkayarak vücuduna kanserejon maddeler ithal ederken hiç sağlığının hesabını yapmaz. Ve adeta plastik torba pisliğine dönmüş Türkiye’sini ve Dünyası’nı düşünmezken, oturduğu ağacı keserken kendini gölgeden mahrum ederken hasta ruhlu olduğunu bir türlü kabullenmez benim hıyar beyinli, geni mutasyona uğramış kardeşlerim.
Ey sevgili kardeşim sana tavsiyem, çocuklarını ve kendine hiç, ama hiç aşı vurdurarak immünoloji sistemine katkı yapma, hasta ol ve hastalığını çevrene bulaştır, onunla keyif al, maske taşıma ve kirli beyinini daha da kirlet, o illet koplo teorilerini; tüberklöz, kolera, lepra, kızamık, tifus, gripal enfeksiyonlar, tetanuz aşısı … vs. gibi enfeksiyonal hastalıklar için de aşı vurunma.
Komplo teorilerinin bir diğerinin ise Uğur Şahin ve eşi saygıdeğer Özlem Türe’nin aşı olmadığına dair medyanın sağcı kesiminin ajitasyonuyla politik saldırıya maaruz kalması yalanıdır. Uğur Şahin ve eşi üçer doz aşılarını vurunmuşlardır. Aşıyı bulan, aşıyı vurunan ilk kişiler arasındadır. Sadece kızı henüz aşı vurunmamıştır. Üstelik Uğur Şahin aşısını kameralar önünde vurunmuştur. Lütfen medyanın asparagos haberlerine ve sansasyonel haberlerine inanarak körletmeyin o kör beyinlerinizi.
Korona virüsü aşısı bulunmuştur ve aşı geliştirilerek daha başka hastalıklar için de kullanılacaktır. Kapitalizme rağmen bilim yine de kendi başarılarına imza atmaya devam edecektir. Buna kesinlikle inananıyorum, bilime inanıyorum, bilime güveniyorum, her türlü diktatörlüğe rağmen, her türlü baskı ve teröre rağmen yine de haklılar kazanacaktır. Bu yüzden demiş diyen: Haklıyız kazanacağız. Bunun başka alternatifi yok. Çünkü bilim devrimcidir.
Bilim ve ona emek veren iki Alman tıp bilimcisini sizlere örnek vererek konuyu kısa keseceğim. Bunlardan birisi Emil von Behrin (15 Mart 1854 – 31. Mart 1917) tıp tarihine çocukların kurtarıcısı olarak geçmiştir ve ömrünü enfeksiyonal hastalıklarla mücadeleye adamış bir bilimcidir. Çünkü kızamık ve çiçek hastalığına karşı ilk çalışmaları yapmış ve başarıyla uygulamaya geçirerek binlerce çocuğu ölümden kurtarmıştır.
Diğer bir tıp bilimcisi Paul Ehrlich (14 Mart 1854 – 20 Auğustos 1915) ise seroloji biliminde, özellikle difteri, sifulus, kan kastalıkları alanında tıp tarihine altın harflerle ismini yazdırarak ölümsüzlüğe imza atmıştır. Uğur Şahin‘de tıp tarihine ekibiyle beraber adını altın harflerle yazdırarak yoluna devam edecektir. Kendisine ve ekibine bu insanlık için yaptığı başarılardan dolayı yürekten teşekkür ediyorum.
Koplo teorilerine, sağcı medyanın yalancı ve faşist haberlerine inanmayın. Onlar bu gün değil dünde insanlığın düşmanıydılar. Koplolarla dünyada binlerce, milyonlarca insanı katletmişlerdir ve etmeye devam etmektedirler. Koploya inananlar aynaya bir kez daha bakın, belki o utanmaz yüzünüzde ar damarından bir çizgi bulabilirsiniz! Yoksa vay halimize.
Mutlu Pazarlar ve saygılar!
Pedagog & Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan 26.12.2021
YORUMLAR
Merhaba Kıymetli Hocam
Son derece hassas ve temel bir konuda aydınlatıcı bir yazı kaleme aldığınızı görüyorum
Fakat komplo değil de koplo demiş, dil kurallarını ihlal etmişsiniz, üstelik yazı boyunca defalarca diyebilir o komplocular size
Efendim! Yazıda fikir hatası bulamayanlar bilirsiniz ya, armudun sapı üzümün çöpüne saparlar
O değil de kıymetli hocam, yazı sağlam, her harfinin altına imzamı atarım rahatlıkla
Ne ki, bu söylenecek hiçbir şeyin kalmadığı anlamına gelmez yine de
Günlük hayatta fikirler karşısındaki tutumumuzu dört grupta toplamak bilmem yanlış mı olur?
Doğruya yanlışla karşılık verenler, yanlışa yanlışla cevap verenler, yanlışı doğruyla yanıtlayanlar, nihayet doğruyu yine bir başka doğruyla karşılayanlar
Ben an itibariyle dördüncü gruba girmeye hazırlanıyorum
Öncelikle tarihsel, toplumsal, siyasal, tıbbi süreç ve ögeler içerisinde çok geniş almışsınız, kutlarım hocam
Ancak yine bilirsiniz ki, çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz
Bu kim yaa demeyin hemen canım, o vurguladığınız sağcı faşist çevreler sizi böyle de karşılayabilir, yoksa latife yapıyorum elbette
Kıymetli hocam, geçen asırdan beri insanlığın temel problemlerinden biri düşünceyi lanetlenerek karşılamak noktasında cereyan etmekte
Komünistler, faşistler, dinsizler, gericiler, Allahsızlar kitapsızlar, vatan hainleri, halk düşmanları, Ermeni tohumları, Rum p…., Yahudi dölleri gibi hezeyanlardan, affınıza binaen neler çektik, çekiyoruz da
Ben kendi hesabıma başından beri sosyal mesafeye, maskeye değer veren ve riayet edenlerdenim, bir kez aşı da oldum, ikinciyi de olabilirim, ihmal belki
Aşının genetiği bozduğu iddialarına karşı söyledikleriniz tümden doğru
Öyle ya, onca genetiği bozan sentetik ürün varken, ve yine dünya üzerinde kullanılan, bizimde pek çoğunu kullandığımız o kadar ilaç, iğne, aşı dahi o komplo teorileriyle lanetlediğimiz milletlerin mensuplarınca üretilirken, dünya sağlık örgütünün eli hepsine değerken
Yine tıp tarihinde nice hastalık arz ettiğiniz gibi doğal süreçlere bağlıyken, bu mu yalnızca komplo?
Hemen söylemeliyim ki, bu komplo hocam
Şu kadar ki, yalnızca bu değil
Mesela bir dönemin Sars hastalığı Çin toplumu ve ekonomisine, turizmine ciddi darbeler vurdu, o dahi Çin’e karşı komplo olabilir
Korona ise tüm insanlığa karşı kapitalist sistemin komplosu hocam, siz anladığım kadarıyla bu kapitalist sistemi biraz hafife alıyorsunuz, her ne kadar kapitalizme rağmen bilim kazanacak derken, kapitalizme bir nebze rest çekmiş olsanız dahi
Kapitalist sistemin sokağa karşı yeni hamlesi bu, benim hocam!
Hani şu Dijital çağ dediğimiz, başlayan ve devam edecek süreçler manzumesi var ya, sendika, grev, toplu pazarlık, toplantı, gösteri istemiyor bu sistem
Bir tür neo faşist hamleyi hazırlıyor o sizin komplo teorisi dediğiniz küresel sistem ve parçaları
İnsanlar giderek artan biçimde evlerinde çalışacak, internet üzerinden yemek sipariş edecek, hastalanmamak için gerekmedikçe sokağa çıkmayacak, hayat eve sığar, kendinize vakit ayırın, bugüne kadar yapamadıklarınızı yapın, fabrikalarda robotlar çalışsın, insanlar evlerde esnek çalışsın
Esnek çalışma nedir bilir misiniz? Haftanın yedi günü yedi yirmi dört çalışma
Kapitalist sistem sekiz beşi, bir ya da iki gün hafta tatilini törpülemeye, rendelemeye hazırlanırken, siz de komplo teorisi deyip çıkmışsınız
İşin ilginç yanı ülkemizde hükumete bağlılıktan dolayı, sağcı faşist çevreler dedikleriniz sizin görüşlerinizi daha çok destekler, Almanya’da tersi olabilir belki ama, burada solcular, Kemalistler, aydınlar daha ziyade hastalığa dudak büküp tedbirlere burun kıvırıyor
Çünkü bizde sınıfsal bir kayma vardır, kendisini solcu zannedenler sağcıdan daha sağcı iken, gece gündüz ben sağ görüşlüyüm diyenler de solcuya benzerler, neden? "Biz bize benzeriz" de ondan elbette!
Ben her iki kesimden de farklı olarak, hastalığın ilk ortaya çıkmasını biyolojik terör kapsamında alırken, tedbirlere dudak bükmüyorum
Hastalık bana göre suni bir yapılanma olmakla beraber gerçek, haliyle tedbirlerin inkârı da mümkün değil
Evet hocam hastalık yüzyıl önceki İspanyol gribi ya da Ortaçağ vebası değil, üzgünüm!
Kadınlar ve Yahudiler konusunda size katılıyorum şüphesiz
Ama Siyonizm ve masonluk dünya çapında ağını ördü maalesef, üstelik yeni de değil bu
Elbette Tel Aviv’de yaşayan bir Yahudi öğretmene, kuaföre, Pera ya da Galata’daki bir Musevi esnafa düşman olmam mevzu bahis değil de, Rothschild, Rockefeller gibi aileleri de aynı kefede tartamam, yahut İlluminati, Opus Dei misali teşkilatları
Nihayet hocam, Bill Gates’in beş altı sene önce büyük bir salgın hastalığı öngörmesine ne diyoruz? Ya da geçtiğimiz yıl adeta, bu korona daha bir şey değil, durum bakalım sırada neler var yapmasına
Bir tür Nostradamus veya Rasputin karşımızda mı yoksa?
Kıymetli hocam, söylediklerinize harfiyen hak veriyorum da, ya söylemedikleriniz yahut küçümsedikleriniz
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Sağlıklı günler dilerim
Selam ve saygılarımla.